T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2016/9-1213
K. 2020/740
T. 7.10.2020

İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Tutanak İçerikleri ile Tarafların Beyanlarına Göre Şirkette On Dört Koli Malın Kaybı Üzerine Denetim Yapıldığı ve Şirketteki Mallarda Eksiklikler Tespit Edildiği - Davacının ise Şoför Olarak Çalıştığı Şirkette Üretildiği Anlaşılan Tişörtleri Taşımakla Yükümlü Olduğu ve Bu Kapsamda Kendisine Teslim Edilen Tişörtlerden Bir Tanesini İzinsiz Aldığının Kendi Beyanıyla da Sabit Olduğu )

İŞÇİNİN İŞVERENİN GÜVENİNİ KÖTÜYE KULLANMASI ( Taşımakla Yükümlü Olduğu Tişörtlerden Birini Beğendiği ve Hoşuna Gittiği İçin Aldığını Savunan Davacının Duruşmada Savunma Başlıklı Belgedeki Yazıların Kendisine Ait Olduğunu Kabul Ettiği - Taraflar Arasındaki Güven İlişkinin Ortadan Kalktığı Davacının Davranışının İş Kanununun 25/2-e Maddesi Uyarınca Haklı Neden Kabul Edilen "İşverenin Güvenini Kötüye Kullanma" Kapsamında Kaldığı ve Feshin Haklı Nedene Dayandığı )

HAKLI NEDENLE FESİH ( İşçinin Davranışlarının Doğruluk ve Bağlılığa Uymaması ile Sadakat Borcuna Aykırılık Oluşturması Halinde Bu Davranış Sonucunda İşverenin Zarar Görmesinin Gerekli Olmadığı Gibi Zarar Söz Konusu Olduğunda da Zarar Miktarı Dikkate Alınmaksızın İşveren Tarafından 4857 S.K. Md. 25/2-e Bendi Uyarınca İş Sözleşmesi Haklı Nedenle Feshedilebileceği - İşçinin İşverenin Güvenini Kötüye Kullanmak Hırsızlık Yapmak ve Bağlılığa Uymayan Davranışlarda Bulunması Halinde İşverenin Derhal Fesih Hakkını Kullanabileceği )

İŞÇİNİN SADAKAT BORCUNA AYKIRI DAVRANMASI ( İşçinin Doğruluk ve Bağlılığa Uymayan Davranışlarda Bulunması Halinde İşverenin Haklı Nedenle Fesih Hakkını Kullanabilmesi İçin İşçinin Bu Davranışının Mutlaka Suç Oluşturması Gerekmediği - Hangi Davranışların Sadakat Borcuna Aykırı Olduğunu Önceden Belirleyebilmek Mümkün Olmadığından Davranışın İş İlişkisinin Temelini Oluşturan Güveni Sarsıcı Nitelik Taşıyıp Taşımadığının Üzerinde Durulması Gerektiği/İşçinin Yaptığı İş ve İşin Nitelikleri ile İş Yerinin Özellikleri İşçinin Konumu ve İşin Gibi Objektif Unsurların Gözetileceği )

4857/m.24,25/2

ÖZET : Dava, işçilik alacağı istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/2-e maddesi uyarınca işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanamayacağı noktasındadır.

Tutanak içerikleri ile tarafların beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirkette on dört koli malın kaybı üzerine denetim yapıldığı ve şirketteki mallarda eksiklikler tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacının ise şoför olarak çalıştığı, şirkette üretildiği anlaşılan tişörtleri taşımakla yükümlü olduğu ve bu kapsamda kendisine teslim edilen tişörtlerden bir tanesini izinsiz aldığı kendi beyanıyla da sabittir. Tişörtü beğendiği ve hoşuna gittiği için aldığını savunan davacının, duruşmada "savunma" başlıklı belgedeki yazıların kendisine ait olduğunu da kabul etmesi karşısında taraflar arasındaki güven ilişkinin ortadan kalktığı, davacının davranışının İş Kanunu'nun 25/2-e maddesi uyarınca haklı neden kabul edilen "işverenin güvenini kötüye kullanma" kapsamında kaldığı ve feshin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmıştır. Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : 1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 16. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı 12.08.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; 03.03.2004 tarihinde davalı işyerinde şoför olarak çalışmaya başladığını, 08.08.2011 tarihinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 16.09.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; şirketin depo bölümünde şoför olarak çalışan davacının 08.08.2011 tarihinde işi gereği kullandığı şirket aracından yetkililerin izni olmaksızın tişört alarak hırsızlık yaptığını, şirket müdürü ile imalat müdürü tarafından yapılan toplantıda davacının eylemini kabul ettiğini, bunun üzerine şirket müdürü, imalat müdürü ve davacının imzası ile tutanak tutulduğunu, ayrıca davacının 08.08.2011 tarihli savunmasında tişörtü beğenmiş olduğu için aldığını beyan ettiğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin 4857 Sayılı Kanun'un 25/II-e bendi gereğince Büyükçekmece 7. Noterliğinin 10.08.2011 tarihli 33314 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 08.08.2011 tarihi itibariyle feshedildiğini, iş sözleşmesi haklı sebeple feshedilen davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Bakırköy 16. İş Mahkemesi'nin 14.11.2013 tarihli ve 2011/716 E., 2013/461 K. sayılı kararı ile; yedi yıl gibi uzun bir süre davalı işyerinde çalışan davacının yaz günü çalışma esnasında terlediği için davalı işverene haber vermeden kullandığı araçta bulunan tişörtlerden bir tanesini alıp giydiği, daha sonra davalı işverene bu konuda beyanda bulunduğu, davacının tişört alma amacının hırsızlık olmadığı, tişört imalatı yapan davalı işyerinde terlediği için işverenden habersiz tişört alan davacının bu eyleminin hırsızlık olarak nitelendirilemeyeceği, bu eylem dolayısıyla işyerinde güven ortamının zedelenmediği, davacının işverenin güvenini kötüye kullanmadığı, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmemesinin yapılan eyleme göre ağır bir sonuç teşkil edeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Bakırköy 16. İş Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 05.05.2015 tarihli ve 2014/4302 E., 2015/16316 K. sayılı kararı ile; “…Somut olayda, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, hükme etkili olacak tanık beyanlarının ve davacının el yazılı savunmasının tartışılması ve değerlendirilmesi sonucunda, davacının kendisine teslim edilerek nakletmekle yükümlü olduğu t-shirtlerden bir adedini işverenin izni olmadan alıp giydiği ve bunu da yazılı savunmasında "Beğendiğim için aldım." diyerek kabul ettiği ihtilafsızdır. Davacının eylemi, İş Kanunu'nun 25/e maddesine aykırı nitelikte olup, davacının iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bakırköy 16. İş Mahkemesi'nin 19.11.2015 tarihli ve 2015/350 E., 2015/400 K. sayılı kararı ile; ilk kararda bildirilen gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/2-e maddesi uyarınca işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. İş sözleşmesini sona erdiren en önemli sebeplerden biri fesihtir. Fesih, sürekli (belirli ya da belirsiz süreli) bir iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesi ile sona erdiren, tek taraflı ve karşı tarafa ulaşması gerekli bozucu yenilik doğuran bir haktır. Dolayısıyla fesih karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuran, karşı tarafın kabulünü gerektirmeyen bir irade açıklamasıdır (Senyen Kaplan, E. Tuncay: Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Haksız Feshinin Hüküm ve Sonuçları, Sicil İş Hukuku Dergisi, 2016, Sayı: 36, s. 23).

13. İş sözleşmesi işçi ile işveren arasında kurulan ve her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, işçi ile işveren arasında karşılıklı güvene dayanan kişisel ve sürekli bir ilişki yaratır. Bu nedenle işçi veya işveren taraflarından birinin davranışı ile bu güveni sarsması hâlinde güveni sarsılan tarafın objektif iyi niyet kurallarına göre artık bu ilişkiyi sürdürmesinin kendisinden beklenemeyeceği durumlarda iş sözleşmesi ile bağlı kalamayacağı gerçeğinden hareket eden kanun koyucu, yaptığı düzenleme ile taraflara iş sözleşmesini haklı nedenle tazminatsız fesih hakkı tanımıştır.

14. Hukukumuzda "olağanüstü fesih", "bildirimsiz fesih", "süresiz fesih", "önelsiz fesih", "derhal fesih", "muhik sebeple fesih" gibi terimlerle ifade edilen haklı nedenle fesih Türk Borçlar K. madde 435, İş K. madde 24 ve 25; Deniz İş K. madde 14, 16; Basın İş K. madde 11'de düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, haklı nedenle fesih kanunla tanınmış bir haktır. Bir tarafın işte bu haklı nedenle fesih hakkına dayanarak, karşı tarafa yöneltilmesi gereken irade beyanıyla iş sözleşmesine geçmişe etkili olmaksızın derhal son vermesi, haklı nedenle fesih olarak tanımlanmaktadır. Bu itibarla İş Kanunu, haklı nedenle fesih hakkını "Haklı nedenle derhal fesih" başlığı altında düzenlemektedir (Mollamahmutoğlu, H./ Astarlı, M. / Baysal, U.: İş Hukuku, 6. Bası, Ankara 2014, s. 794).

15. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddeleri, iş sözleşmesinin işçi ve işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hâllerini düzenlemekte olup, “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesi “Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hâllerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:“… II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

a-)İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı hâlde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması,

b-)İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması,

c-) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması,

d-)İşçinin işverene yahut onun aile üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması ,

e-)İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması,

f-)İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi,

g-)İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi,

h-) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı hâlde yapmamakta ısrar etmesi,

ı)İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21'inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir…” şeklinde düzenlenmiştir.

16. Görüldüğü üzere 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı hâlinde, işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.

17. İşçinin, işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken korunması mümkün haklı menfaatlerini koruması, zarar verici veya risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınması sadakat borcunun temelini oluşturmaktadır.

18. İşçinin sadakat borcuna aykırı davranması, bir başka deyişle doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması hâlinde işverenin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için işçinin bu davranışının mutlaka suç oluşturması gerekmez. Bununla birlikte hangi davranışların sadakat borcuna aykırı olduğunu önceden belirleyebilmek de mümkün değildir. Davranışın iş ilişkisinin temelini oluşturan güveni sarsıcı nitelik taşıyıp taşımadığı üzerinde durulmalıdır. Bu değerlendirme yapılırken özellikle işçinin yaptığı iş ve işin nitelikleri ile iş yerinin özellikleri, işçinin konumu ve işin gerekleri, varsa mesleki adetler gibi objektif unsurlar değerlendirilerek davranışın sadakat borcuna aykırılık oluşturup oluşturmadığı tespit edilmelidir.

19. İşçinin davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymaması eş deyişle sadakat borcuna aykırılık oluşturması hâlinde bu davranış sonucunda işverenin zarar görmesi gerekli olmadığı gibi zarar söz konusu olduğunda da zarar miktarı dikkate alınmaksızın işveren tarafından 4857 Sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir. Anılan bu bende göre, “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” hâlinde, işveren derhal (haklı) fesih hakkını kullanabilecektir.

20. Somut olayda davalı işverene ait işyerinde şoför olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin kullanmış olduğu şirkete ait araçtan bir adet tişörtü izinsiz aldığı iddiasıyla 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/II-e maddesi gereğince feshedildiği, anlaşılmaktadır. Şirket müdürü, imalat müdürü ile davacı tarafından imzalanan tutanak başlıklı belgede “..08.08.2011 pazartesi günü firma şoförü olan ... ile yapılan görüşmede kullanmış olduğu şirket aracından 1(bir) adet t.shirt'tu izinsiz aldığını şirket müdürü ... ile imalat müdürü ...'a beyan…” ettiğinin yazılı olduğu, bunun yanı sıra davacının savunmasının istendiği, davacı ile şirket ve imalat müdürlerinin imzalarının yer aldığı “savunma” başlıklı belgede davacının ad ve soyadının altında “beğendim için aldım. Hosuma aldım” ifadesinin yazılı olduğu görülmektedir. 14.11.2013 tarihli celsede davacı asil, “savunma” başlıklı belgedeki yazıların kendisine ait olduğunu, yaz günü sıcak olduğundan terini kurutmak için tişörtü giydiğini, hırsızlık yapmadığını belirtmiştir. Davalı şirket yetkilisi de aynı tarihli duruşmadaki ifadesinde, şirket çalışanlarının depodan istedikleri kadar tişört alabildiğini ancak davacının depodan istemeden kendi taşıdığı tişörtlerden aldığını, şirket olarak tişört işiyle uğraştıklarını davacının da tişört taşıdığını, yine davacının çalıştığı dönemde şirketten 14 koli mal çalındığını, yaptıkları soruşturmada bu malları daha sonra bulduklarını, davacı tarafından çalınmadığını ancak yaptıkları denetimde şirketteki çeşitli mallarda da eksiklikler tespit ettiklerini beyan ettiği görülmüştür.

21. Tutanak içerikleri ile tarafların beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirkette on dört koli malın kaybı üzerine denetim yapıldığı ve şirketteki mallarda eksiklikler tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacının ise şoför olarak çalıştığı, şirkette üretildiği anlaşılan tişörtleri taşımakla yükümlü olduğu ve bu kapsamda kendisine teslim edilen tişörtlerden bir tanesini izinsiz aldığı kendi beyanıyla da sabittir. Tişörtü beğendiği ve hoşuna gittiği için aldığını savunan davacının, duruşmada “savunma” başlıklı belgedeki yazıların kendisine ait olduğunu da kabul etmesi karşısında taraflar arasındaki güven ilişkinin ortadan kalktığı, davacının davranışının 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/2-e maddesi uyarınca haklı neden kabul edilen “işverenin güvenini kötüye kullanma” kapsamında kaldığı ve feshin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmıştır.

22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, feshe konu eylemin davacının beyanı sonucunda tespit edildiğinin anlaşıldığı, depodan istenilmesi hâlinde tişört alınmasının mümkün olduğu, bu nedenle olayın hırsızlık olarak nitelendirilemeyeceği dosyada bu yönde bir kanıt da bulunmadığı, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmemesinin ağır bir sonuç teşkil edeceği gerekçesiyle direnme kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

23. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

24. Bu nedenle, direnme kararı Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

kazanci.com.tr