İstanbul Barosu Baro Meclisi Sonuç Bildirgesi

İstanbul Barosu Baro Meclisi’nin 55. Genel Kurulunda alınan karar uyarınca,

İstanbul Barosunun yönetimini ve İstanbul Barosu Genel Kurulunda uygarca yarışmış tüm grupları temsil eden Baro Meclisi, 18 Nisan 2025 tarihinde toplanarak ülkemizdeki hukuk, yargı ve savunma faaliyetlerine ilişkin mevcut durumu değerlendirmiştir.

1.    Baromuz bünyesindeki tüm avukat grupları, Türkiye'deki anayasa, hukuk ve yasa ihlallerine; yargının içine sürüklendiği, yurttaşların hukuk güvenliğini ortadan kaldıran uygulamalara karşı, savunma mesleğinin temsilcileri olarak ses çıkarmayı acil bir görev olarak görmektedir.

2.    Bu kapsamda, Genel Kurul sonrasında İstanbul Barosu Yönetim Kurulunun, Avukatlık Kanunu’nun 95. maddesi uyarınca üstlendiği sorumluluk doğrultusunda yaptığı açıklamaya dayanarak; hakkında açılan ceza ve görevden alma davalarının hukuka aykırılığı tespit edilmiş ve bu hususların kamuoyuyla paylaşılmasının önemi vurgulanmıştır. Baro Meclisi, İstanbul Barosu Yönetim Kuruluna karşı açılan davaların yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyeler, gazeteciler, sivil toplum örgütü üyeleri ile öğrencilere yönelik gözaltı, tutuklama ve davaların, usule aykırı kişi özgürlüğü ve güvenliğine ihlal eden bir yöntemle başlatılıp sürdürülmesini Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ve ülkenin demokratik geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu tespit etmiştir.

3.    Ayrıca, İstanbul Barosu’nun, yalnızca bu davalarla sınırlı kalmaksızın, tüm hak ihlallerine karşı duruşunu sürdürmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu çerçevede, Kanal İstanbul Projesi’nin, bilimsel uyarılara rağmen ilerletilmesinin evrensel çevre hakkını ihlal ettiği ve Baro’nun bu konuda da mücadele kararlılığını sürdürmesi gerektiği belirtilmiştir.

4.    Bu bağlamda, yargılanmakta olan kişilere hukuki yardım sunan avukatların dahi gözaltına alınması, tutuklanması ve haklarında dava açılması, hak arama özgürlüğünü ve avukatlık faaliyetini işlevsizleştirmeye yönelik tehlikeli bir girişim olarak değerlendirilmiştir. Özellikle, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Fırat Epözdemir’in avukatlık faaliyetleri nedeniyle bulunduğu yurtdışından dönüşünde gözaltına alınıp tutuklanması ve hakkında iddianame düzenlenmesi, doğrudan İstanbul Barosu yönetimine yönelmiş somut bir tehdit olarak görülmektedir. Meslektaşımız Av. Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve Anayasa’nın 153. maddesi gereğince yasama, yürütme ve yargı organları dahil herkesin uymakla yükümlü olduğu kararın uygulanmaması,  ardından, ceza infaz yasası uyarınca şartlı salıverilmesi gereken Av. Selçuk Kozağaçlı’nın önce tahliye edilip ardından yeniden tutuklanması, hukuk sistemimizde avukatlar özelinde doğrudan gözlemlenen tahribatın güncel ve çarpıcı bir örneği olarak Meclisimizin gündeminde değerlendirilmiştir.

5.    Ayrıca, adliyelerde soruşturma ve yargılamaları süren kişilerin avukatlarının faaliyetlerinin, adliyeye giriş çıkışlarının; hakim, savcı, avukat ve yurttaşlardan çok daha fazla sayıda kolluk kuvvetiyle adeta abluka altına alınması, adil yargılanma hakkını fiilen ortadan kaldıran bir tehdide dönüşmüştür.

6.    Gelinen bu noktada, hukuk devleti ve demokrasi açısından yaşanan gelişmelerin ülkenin geleceği adına ciddi bir tehdit oluşturduğu değerlendirilmiş; bu nedenle İstanbul Barosu Baro Meclisi, tüm bileşenleriyle, baro yönetimiyle birlikte hareket ederek hukuk, yargı ve savunma alanındaki bu çıkmazı aşmak üzere ortak bir irade sergilemelerinin zorunlu olduğu sonucuna ulaşmıştır.