T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE
E. 2016/12242
K. 2017/31
T. 17.1.2017

* TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ MESLEK KURALI İLE DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ İSTEMİ ( Avukat Olan Davacının Vekil Sıfatıyla Bir Başka Avukata Karşı Takip Ettiği Davayı Kendi Barosuna Yazı ile Bildirmemesi Sebebiyle Uyarma Cezası Verildiği - Cezaya Dayanak Kuralın TBB'nin Görevlerini Yerine Getirme Amacına Hizmet Edecek Nitelik Taşımadığı Avukatlığın Amacı ile Bağdaşmadığından Düzenlemenin Hukuka Aykırı Olduğu )

* BAROYA BİLDİRME ZORUNLULUĞU OLMAMASI ( İptali İstenen TBB Meslek Kuralının Bağımsız Savunmayı Serbestçe Temsil Eden Avukatlığın Amacı ile Bağdaşmadığı - Şikayetçi Avukatın Sanık Olduğu Davada Katılan Vekili Olan ve Baroya Şikayet Edilen Avukatın Ceza Davasını Takip Etmesi Sebebiyle Bağlı Bulunduğu Baroya Bildirimde Bulunma Zorunluluğunun Bulunmadığı/Uyarma Cezası Verilmesine Dair İşlemin İptalinin Gerektiği )

* UYARMA CEZASI ( Bir Avukatın Başka Bir Avukata Karşı Asil ya da Vekil Sıfatıyla Takip Edeceği Davayı Kendi Barosuna Yazı İle Bildireceğine Dair Meslek Kuralının TBB'nin Avukatlık Kanununda Sayılan Görevleri Yerine Getirme Amacına Hizmet Edecek Nitelik Taşımadığı - Kurala Aykırı Davranıldığından Bahisle İlgililerin Disiplin Hukuku Açısından Her Hangi Bir Sorumluluklarının Varlığından Bahsedilemeyeceğinin Belirtildiği )

* AVUKATIN BAŞKA BİR AVUKATA KARŞI DAVA TAKİP ETMESİ ( Takip Ettiği Davayı Barosuna Yazı ile Bildirmemesi Sebebiyle Davacıya Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. Maddesine Aykırılıktan Uyarma Cezası Verildiği - 1136 S.K.'da Sayılan Görevler ve Avukatlığın Amacı ile Bağdaşmadığı Sonucuna Ulaşılan Düzenlemenin Hukuka Aykırı Olup İptaline Karar Verilmesi Gerektiği )

1136/m.103,110,134

2575/m.38

2577/m.46,49

ÖZET : Dava, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralı ile bu kurala dayanılarak Baro Disiplin Kurulunun davacıya uyarma cezası verilmesine dair işlemi ve bu işleme yapılan itirazın reddine dair TBB Disiplin Kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.

Avukat olan davacının vekil sıfatıyla bir başka avukata karşı takip ettiği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirmemesinin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. maddesine aykırılık oluşturduğundan bahisle davacıya uyarma cezası verildiği,

İptali istenen kuralın, TBB'nin Avukatlık Kanununda sayılan görevlerini yerine getirme amacına hizmet edecek nitelik taşımadığı ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacı ile de bağdaşmadığı sonucuna ulaşıldığından, düzenlemenin hukuka aykırı olduğu ve kurala aykırı davranıldığından bahisle ilgililerin disiplin hukuku açısından herhangi bir sorumluluklarının varlığından bahsedilemeyeceği açık olup

Şikayetçi avukatın sanık sıfatıyla yargılandığı davada katılan vekili olarak davayı takip eden şikayet edilen avukatın, meslektaşı olan şikayetçi avukat hakkında açılan ceza davasını katılan vekili olarak takip etmesi sebebiyle bağlı bulunduğu Baroya bildirimde bulunma zorunluluğunun bulunmaması karşısında, uyarma cezası verilmesine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmaması işlemlerin iptalini gerektirmiştir.

Davanın Özeti : Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2 maddesinin ve bu kural dayanak alınarak oluşturulan İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 08/07/2008 günlü, 2008/… sayılı davacıya uyarma cezası verilmesine dair işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun 13/03/2009 günlü, E:2009/. K:2009/… sayılı kararının; söz konusu kuralların fayda sağlamaktan çok zarar verici nitelikte olduğu, bildirimin Mahkemece İstanbul barosuna yapıldığı, bildirim yükümlülüğünün davaya girildikten sonra kendisi tarafından yerine getirildiği, karar nisabına uyulmadan karar verildiği, meslek kuralının düzenleniş amacı doğrultusunda hiçbir işlevinin bulunmadığı öne sürülerek iptali istemidir.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'nın Savunmasının Özeti : Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarında hüküm altına alınan yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olan davacı avukat aksi halde sorumlu tutulacak olup, Yasa ve hukuka uygun olan davaya konu meslek kuralı ve bu kural gereğince tesis edilen disiplin cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

İstanbul Barosu Başkanlığı'nın Savunmasının Özeti : Meslek kurallarının, avukatlar arasındaki mesleki dayanışmayı sağlamak için getirilmiş kurallar olduğu, işlemde ve dayanağı kuralda hukuka aykırılık bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : İdari Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararında yer alan gerekçelerle, avukat olan davacının uyarma cezası ile tecziyesine dair İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 08/07/2008 günlü, 2008/… sayılı işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun 13/03/2009 günlü, E:2009/. K:2009/… sayılı kararının iptali ile dayanağı olan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. maddesinin iptali gerekeceği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Düşüncesi : Dava, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2 maddesinin ve bu kural dayanak alınarak oluşturulan İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 08/07/2008 günlü, 2008/… sayılı davacıya uyarma cezası verilmesine dair işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun 13/03/2009 günlü, E:2009/. K:2009/… sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 16/06/2010 günlü, E:2009/5158; K:2010/3546 Sayılı kararıyla; "bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir." kuralını içeren Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. maddesinde hukuka, meslek onuruna ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı; davacının da bu meslek kuralına uymayan davranışı gerçekleştirdiğinin hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde sabit olduğu görüldüğünden uyarma cezasıyla cezalandırılmasına dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği; temyiz üzerine İdari Dava Daireleri Kurulunun 31.03.2014 tarih ve E:2011/76, K:2014/1397 Sayılı kararıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen Meslek Kuralları'nın 27/2. maddesinde yer alan, “Bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” kuralının; 1136 Sayılı Kanun'un 110. maddesinde Türkiye Barolar Birliği'nin temel görevleri olarak sayılan; baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlamak, mesleğin gelişmesini sağlamak, mensuplarının genel menfaatlerini ve mesleğin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak, mensupları arasındaki meslek bağını kuvvetlendirmek gibi görevleri yerine getirme amacına hizmet edecek nitelik taşımadığı ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacı ile de bağdaşmadığı sonucuna ulaşıldığından, bu kuralda ve bu kural uyarınca davacıya verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle “ret” kararının bozulduğu anlaşılmıştır.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 Sayılı Danıştay Kanununun 38. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.

Açıklanan nedenle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun “bozma” kararına uyularak, davaya konu disiplin cezası ile cezanın dayanağı olan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. maddesinin iptali gerektiği düşünülmektedir.

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2 maddesinin ve bu kural dayanak alınarak oluşturulan İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 08/07/2008 günlü, 2008/… sayılı davacıya uyarma cezası verilmesine dair işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun 13/03/2009 günlü, E:2009/. K:2009/... sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/06/2010 günlü, E:2009/5158 K:2010/3546 Sayılı kararıyla; avukat olan davacının, meslektaşı iki avukat hakkında İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2006/... sayılı dosyasında açılan kamu davasına bir davacıya vekaleten katıldığı, bu durumu bağlı olduğu İstanbul Barosuna bildirmediği, aleyhine davaya katıldığı meslektaşının şikayette bulunması üzerine, davacı hakkında soruşturma açıldığı, eyleminin sabit bulunması sonucu İstanbul Barosu Disiplin Kurulu Başkanlığının 08/07/2008 gün ve E:2008/..., sayılı kararı ile Avukatlık Yasasının 134. ve Meslek Kurallarının 27/2. maddeleri uyarınca uyarma cezası ile cezalandırıldığı, davacının bu karara yaptığı itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun 13/03/2009 günlü, E:2009/..., K:2009/... sayılı kararı ile anılan cezaya dair kararın onandığının anlaşıldığı; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca, baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlamak, mesleğin gelişmesini sağlamak, mensuplarının genel menfaatlerini ve mesleğin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak, bunun yanında Türkiye Barolarını ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını kuvvetlendirmek gibi temel görevleri olan Türkiye Barolar Birliği'nin yetkili organlarınca alınan ve yasaların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesini, avukatların yüklendiği görevleri tam ve eksiksiz olarak onurlu bir şekilde yerine getirmesini sağlamak amacıyla konulan meslek kuralları arasında yer alan “bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” kuralını içeren 27/2 maddesinde hukuka, meslek onuruna ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı; davacının da bu meslek kuralına uymayan davranışı gerçekleştirdiğinin hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde sabit olduğu görüldüğünden uyarma cezasıyla cezalandırılmasına dair işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının, İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun 4 kişi ile toplanıp 2 muhalif oya karşılık 2 üyenin oyu ile karar vermiş olması sebebiyle karar nisabına uyulmadığı yolundaki iddiasına gelince; Avukatlık Yasasının 103. maddesinde; baro disiplin kurulunun avukat sayısı iki yüz elliye kadar olan barolarda 3, iki yüz elliden fazla olan barolarda 5 üyeden kurulacağı ve 106. maddesinde de, disiplin kurulunun üyelerinden en az üçünün hazır bulunması halinde toplanacağı, kararların üye tam sayısının salt çoğunluğu ile verileceği oylarda eşitlik halinde, başkanın bulunduğu tarafın üstün tutulacağı, başkanın bulunmadığı zamanlarda, meslekte en kıdemli üyenin kurula başkanlık edeceği yolunda yer alan kurallar karşısında İstanbul Barosu Disiplin Kurulunca Başkanın mazereti sebebiyle toplantıya katılamaması sebebiyle 4 kişi ile toplanıp oylarda eşitlik olması sonucu başkana vekalet eden kıdemli üyenin görüşü doğrultusunda karar verilmesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Dairemiz kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 31.03.2014 tarih ve E:2011/76 K:2014/1397 Sayılı bozma kararında, Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen meslek kurallarının 27/2 maddesinde yer alan, “bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” kuralının, Türkiye Barolar Birliği'nin kanun maddesinde düzenlenen görevleri yerine getirme amacına hizmet edecek nitelik taşımadığı ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacını ile de bağdaşmadığı için, bu kural ve bu kural uyarınca davacıya verilen disiplin cezasında hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair kararımız bozulmuştur.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 Sayılı Kanun'un 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrasında da; İdare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.

Bu nedenle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının vekil sıfatıyla bir başka avukata karşı takip ettiği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirmemesi suretiyle gerçekleşen eyleminin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/2. maddesine aykırılık oluşturduğundan bahisle davacı avukata uyarma cezası verilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca, Türkiye Barolar Birliği'nin; baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlamak, mesleğin gelişmesini sağlamak, mensuplarının genel menfaatlerini ve mesleğin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak, mensupları arasındaki meslek bağını kuvvetlendirmek gibi temel görevleri bulunmaktadır.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun “Disiplin Cezalarının Uygulanacağı Haller” başlıklı 134. maddesinde; avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezalarının uygulanacağı belirtilmiş, “Avukatlık Meslek Kuralları”nın 27/2. maddesinde ise, “Bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” hükmüne yer verilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen meslek kurallarının 27/2 maddesinde yer alan, “bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi barosuna bir yazı ile bildirir.” kuralının, yukarda sayılan görevleri yerine getirme amacına hizmet edecek nitelik taşımadığı ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacı ile de bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmış olup bu düzenlemenin hukuka aykırılığı ortaya konduğundan, söz konusu kurala aykırı davranıldığından bahisle ilgililerin disiplin hukuku açısından her hangi bir sorumluluklarının varlığından da bahsedilemeyeceği açıktır.

Bu itibarla, davaya konu olayda da, şikayetçi avukatın sanık sıfatıyla yargılandığı bir davada katılan vekili olarak davayı takip eden şikayet edilen avukatın, meslektaşı olan şikayetçi avukat hakkında açılan ceza davasını katılan vekili olarak takip etmesi sebebiyle bağlı bulunduğu Baroya bildirimde bulunma zorunluluğunun bulunmaması karşısında, uyarma cezası verilmesine dair işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davaya konu işlemlerin İPTALİNE, aşağıda dökümü gösterilen 353,10TL ilk derece ve temyiz yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan posta avansının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, karar düzeltme aşamasında davalı idarelerden İstanbul Barosu Başkanlığının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazanci.com.tr