Olaylar

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, başvurucu ve ailesinin sahibi olduğu bankanın yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmesine karar vermiştir.

Başvurucunun beyanına göre mal varlığı dâhilinde bulunan Cine 5 Filmcilik ve Yapımcılık A.Ş.nin yüzde 51'inin 51 milyon Dolar karşılığında satışı için TMSF'ye teklifte bulunulmuş ancak bu teklif kabul edilmemiştir. TMSF, bu iktisadi ve ticari bütünlüğün satışa çıkarılmasına karar vermiş ve yapılan ihalede söz konusu varlık 40 milyon 500 bin Dolara ihale edilmiştir.

Başvurucu, varlığın satışa çıkarılmasına, ihale şartnamesinin onaylanmasına ve muhammen bedelin belirlenmesine dair TMSF kararının iptali istemiyle dava açmıştır. Danıştay, satış ilanının ve TMSF kararının iptaline karar vermiştir. Başvurucu ayrıca satış işleminin iptali için İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme, Danıştay kararına işaret ederek, dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir. Bunun üzerine başvurucu TMSF'ye müracaat ederek Danıştay kararının yerine getirilmesi kapsamında yapılan işlemler hakkında bilgi verilmesi talebinde bulunmuştur.

TMSF, ilgili İktisadi ve Ticari Bütünlüğün ihale alıcısına devredilmesiyle bu varlıklarla bir ilgilerinin kalmadığını belirtmiştir. TMSF ayrıca iptal kararının uygulanması hâlinde ihale alıcısının kazanılmış haklarının zarar göreceğini, ihale bedelini ödeyen alıcı nezdinde kamuya güven ilkesinin zedeleneceğini vurgulamış ve söz konusu kararın gereğinin yerine getirilmesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını bildirmiştir.

İddialar

Başvurucu, hâkim ortağı olduğu bankaya el konulması sürecinde medya grubunun satışına ilişkin ihalenin yargı kararıyla iptal edildiğini ancak talebine rağmen bu kararın uygulanmadığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

İdari yargı yeri tarafından iptal edilen bir idari işlem, hiç tesis edilmemiş sayılır. Bir iptal kararını icra etmenin fiilen veya hukuken imkânsız olduğu olağanüstü koşullarda dahi idarenin uygulama yükümlülüğü ortadan kalkmaz.

Aynen icranın hukuken veya fiilen imkânsız olduğu hâllerde ifanın şeklinde değişikliğe gidilmesi mümkündür. Bu gibi durumlarda icra biçiminde değişikliğe gidilmesi mümkün olsa da bunun ilgilinin yeniden yargıya başvurmasına gerek kalmayacak şekilde yapılmasına ve alternatif tedbirin kişiye sağlayacağı tatminin aynen icraya nazaran bariz bir nispetsizlik içinde olmamasına özen gösterilmelidir.

İdare, hukukî veya fiilî imkânsızlıklar olsa bile kararı uygulamak için elinden gelen her gayreti gösterdiğini ve kararı uygulama önündeki engellerin aşılamaz olduğunu ispatlamak zorundadır. İdare, bunun ardından ilgiliye eski hâle getirme (restitutio in integrum) ilkesine göre en uygun alternatif çözümü önererek söz konusu karara uyma iradesinde olduğunu açıkça ortaya koymalıdır.

Somut olayda kesinleşmiş bir yargı kararının icra edilmediği şikâyet edildiğine göre başvurucunun ayrıca başka bir yolu tüketmesine de gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvuru yollarının usulünce tüketilmiş olduğu kabul edilmelidir.

Başvurucuya ait medya grubunun satışına ilişkin işlemlerin yargı kararlarıyla iptal edildiği ve bu kararların da kesinleşerek nihaî hâle geldiği tartışma konusu değildir. Bu kararlarla, söz konusu idari işlemlerin geriye dönük olarak geçersiz olduğu kabul edilmiştir.

İhaleye karşı açılan böyle bir davanın sonucuyla zaten üçüncü kişiye yapılan bir satışın iptalini sağlamanın amaçlandığı gözetilmelidir. Satışın iptali için açılan davanın satışın gerçekleştiği gerekçesiyle uygulanamaması tek başına bir hukuki ve fiilî imkânsızlık sebebi olarak görülemez. Bunun yanında yapılan ihalenin ve dayanağı işlemlerin yargılamaya konu edildiği gözetildiğinde ihale alıcısı davanın sonucuna bağlı olarak ihalenin iptal edilebileceğini öngörebilir.

Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden mal varlığının satışına dair işlemleri iptal eden yargı kararlarının uygulanmaması hukuk devleti ilkesini zedeleyeceği gibi mülkiyet hakkının korunmasının gereği olan usule ilişkin güvenceleri de ortadan kaldırır.

Somut olayda ihale ve satış işlemlerini iptal eden yargı kararlarının nihai ve icrai nitelikte olduğu hâlde uygulanmadığı açıktır. Kamu makamları söz konusu kararların uygulanmasını temin için herhangi bir tedbir de almamıştır.

İdare, hukuki ve fiilî imkânsızlık hâlinin bulunduğunu ve yargı kararının icra edilmesi önünde aşılamaz bir engel olduğunu somut bir biçimde ortaya koyamamıştır. İdare ayrıca alternatif bir çözüm önermediği gibi başvurucunun yazılarına olumsuz cevap vererek kararların uygulanması anlamında pasif bir tutum sergilemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 12/12/2019 Tarihli ve 2016/11026 Başvuru Numaralı Kararı için TIKLAYINIZ