Olaylar

Emekli büyükelçi olan başvurucu, olay sırasında Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması (IRMCT) yargıçlığı görevini yürütmektedir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra başvurucu hakkında FETÖ/PDY hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu ifadesinde diplomatik dokunulmazlığı olduğunu ve tutuklama koşullarının bulunmadığını söylemiştir. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla tutuklanan başvurucunun karara yaptığı itiraz reddedilmiş, bunun üzerine bireysel başvuruda bulunulmuştur.

Öte yandan Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi ile başvurucunun cezalandırılması istemiyle Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Hükme karşı yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddedilmiştir. Başvurucu, İstinaf Mahkemesinin kararına karşı temyiz yoluna başvurmuş olup bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla davanın temyiz incelemesi devam etmektedir.

İddialar

Başvurucu; darbe teşebbüsüyle bağlantılı olarak yürütülen soruşturmada uygulanan yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu, görevinden kaynaklanan diplomatik dokunulmazlık güvencelerine riayet edilmeksizin tutuklandığını iddia etmiştir.

BM Uluslararası Ceza Mekanizması bünyesinde yargıç (hâkim) statüsünde bulunan kişiler uluslararası hukuk uyarınca diplomatik temsilcilere sağlanan ayrıcalık, bağışıklık, muafiyetler ile imkânlardan yararlanacaklardır. Ancak konuyla ilgili düzenlemelerde belirtilen muafiyet ve dokunulmazlıklar görevli olduğu devlet makamları nezdinde sağlanmaktadır. Uyruğu olduğu, temsilciliğini yaptığı devlet makamlarına karşı belirtilen muafiyet ve dokunulmazlıklar ileri sürülemeyeceğinden, soruşturma genel hükümlere göre yürütülecek ve bu soruşturmada tutuklama tedbirine genel yetkili yargı organı olarak sulh ceza hâkimliklerince karar verilebilecektir.

Bu nedenle somut olayın koşullarında başvurucunun IRMCT hâkimi olması nedeniyle uluslararası hukuktan kaynaklanan güvencelere uyulmaksızın kanuna aykırı olarak tutuklandığı iddiası yerinde değildir. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

Tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları ile Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun tutuklama nedenlerinin olgusal temelleri vardır.

Somut olayın tüm özellikleri dikkate alındığında Sulh Ceza Hâkimliğinin, isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez. Tüm bu nedenlerle tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açıktır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ