T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/17109
K. 2018/26529
T. 6.12.2018

* İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Dilekçede Davanın Açıkça Belirsiz Alacak Davası Olarak Açıldığı Belirtilmediğine Göre Kısmi Dava Olduğunun Kabul Edileceği - Hüküm Altına Alınan Alacaklara İşletilecek Faizin Başlangıç Tarihlerinin Belirlenmesinde Dava ve Islah Tarihi Ayrımı Gözetilmesi/Alacak Miktarlarının Islaha Karşı Zamanaşımı Savunmasından Etkilenip Etkilenmediğinin Değerlendirilmesi Gerektiği )

* KISMİ DAVA ( Hüküm Altına Alınan Alacaklara İşletilecek Faizin Başlangıç Tarihlerinin Belirlenmesinde Dava ve Islah Tarihi Ayrımı Gözetilmesi/Alacak Miktarlarının Islaha Karşı Zamanaşımı Savunmasından Etkilenip Etkilenmediğinin Değerlendirilmesi Gerektiği - Davanın Tüm Talepler Yönünden Belirsiz Alacak Davası Olduğu Kabul Edilerek Hüküm Altına Alınan Tutarlara Dava Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesi ve Islaha Karşı Zamanaşımı Savunması Dikkate Alınmadan Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )

* FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİNİN BELİRLENMESİ ( Davanın Tüm Talepler Yönünden Belirsiz Alacak Davası Olduğu Kabul Edilerek Hüküm Altına Alınan Tutarlara Dava Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesi ve Islaha Karşı Zamanaşımı Savunması Dikkate Alınmadan Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu - Hüküm Altına Alınan Alacaklara İşletilecek Faizin Başlangıç Tarihlerinin Belirlenmesinde Dava ve Islah Tarihi Ayrımı Gözetilmesi/Alacak Miktarlarının Islaha Karşı Zamanaşımı Savunmasından Etkilenip Etkilenmediğinin Değerlendirilmesi Gerektiği )

* HUSUMETLİ TANIK ANLATIMI ( Davacı Tanıklarının Davalı Aleyhine Davaları Bulunduğu Sabit Olup Başka Delillerle Desteklenmeden Tek Başına Husumetli Tanık Anlatımına İtibar Edilemeyeceği - Davacının Fazla Mesai ve Genel Tatil Ücret Talebinin Davalı Tanık Beyanları Esas Alınarak Hesaplanması ve Hesaplamada İzinde Olunan Sürelerin de Dışlanması Gerektiği )

* HAKİMİN DAVAYI AYDINLATMA ÖDEVİ ( Hâkimin Uyuşmazlığın Aydınlatılmasının Zorunlu Kıldığı Durumlarda Maddi veya Hukuki Açıdan Belirsiz yahut Çelişkili Gördüğü Hususlar Hakkında Taraflara Açıklama Yaptırabileceği Soru Sorabileceği ve Delil Gösterilmesini İsteyebileceği - Dosyaya Davacı İşçi İmzalı Yıllık İzin Talep Evrakının Sunulduğu/Davacı Asil Duruşmaya Çağrılarak Bahsi Geçen Talep Formunda Yazılı Yıllık İzin Süresinin Kullandırılıp Kullandırılmadığı Hususunda Beyanının Sorulması Gerektiği )

* YILLIK İZİN ÜCRETİ ( Dosyaya Davacı İşçi İmzalı Yıllık İzin Talep Evrakının Sunulduğu/Davacı Asil Duruşmaya Çağrılarak Talep Formunda Yazılı Yıllık İzin Süresinin Kullandırılıp Kullandırılmadığı Hususunda Beyanının Sorulması Gerekirken Bu Yönde Bir İşlem Yapılmadan Söz Konusu Evrakın Dikkate Alınmamasının Hatalı Olduğu )

6100/m.31,109,255

ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup dilekçede davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmediğine göre kısmi dava olduğunun kabulü zorunludur. Bu halde, hüküm altına alınan alacaklara işletilecek faizin başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde dava ve ıslah tarihi ayrımı gözetilmesi, alacak miktarlarının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasından etkilenip etkilenmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, "davanın tüm talepler yönünden belirsiz alacak davası olduğu kabul edilerek, hüküm altına alınan tutarlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi ve ıslaha karşı zamanaşımı savunması dikkate alınmadan" hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacağı konusunda hesap yapılırken davacı tanık beyanları dayanak yapılmıştır. Oysa davacı tanıklarının da davalı aleyhine davaları bulunduğu sabit olup; başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilemez. Bu nedenle, davacının fazla mesai ve genel tatil ücret talebinin davalı tanık beyanları esas alınarak hesaplanması ve hesaplamada izinde olunan sürelerin de dışlanması gerekirken, hatalı değerlendirme ile karar verilmesi isabetsizdir.

Dosyaya davacının ilgili tarihler arasında, yıllık izin kullanmayı talep ettiğine dair, işçi imzalı yıllık izin talep evrakı sunulmuş olup; 6100 S.K. Md. 31 uyarınca “hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında, davacı asil duruşmaya çağrılarak, bahsi geçen talep formunda yazılı yıllık izin süresinin kullandırılıp kullandırılmadığı hususunda beyanının sorulması gerekirken, mahkemece bu yönde bir işlem yapılmadan söz konusu evrakın dikkate alınmaması hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı -karşı davalı vekili, 07.08.2007 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, ücret alacaklarının ödenmemesi nedeni ile 4. Noterliğinin 02.10.2014 tarih ve 20155 yevmiye numaralı fesih bildirimi ile sözleşmesini fesih ettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı-karşı davacı vekili, davacı tarafın haklı ve geçerli bir sebep göstermeksizin iş akdini fesih ettiğini, bu nedenle ihbar tazminatı talep ettiklerini beyan ederek asıl davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Mahkemece, davanın tüm talepler yönünden belirsiz alacak davası olduğu kabul edilerek, hüküm altına alınan tutarlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmiş ve ıslaha karşı zamanaşımı savunması dikkate alınmamıştır. Ne var ki, davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak asgari miktarları belirtmek sureti ile kıdem tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Bilirkişi raporunun alınmasından sonra ise talep konusu alacakların miktarı 18.06.2015 harç tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılmıştır. Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup dilekçede davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmediğine göre kısmi dava olduğunun kabulü zorunludur. Bu halde, hüküm altına alacaklara işletilecek faizin başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde dava ve ıslah tarihi ayrımı gözetilmeli, alacak miktarlarının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasından etkilenip etkilenmediği değerlendirilmelidir. Aksi yönde kabulle sonuca gidilmesi hatalıdır.

3-)Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.

Bu çalışmaların ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.

Aynı şekilde ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hesaplanmasında da aynı ilkeler uygulanmaktadır.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacağı konusunda hesap yapılırken davacı tanık beyanları dayanak yapılmıştır. Oysa davacı tanıklarının da davalı aleyhine davaları bulunduğu sabit olup; başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilemez. Belirtilen sebeplerle davacının fazla mesai ve genel tatil ücret talebinin davalı tanık beyanları esas alınarak hesaplanması ve hesaplamada izinde olunan sürelerin de dışlanması gerekir. Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

4-)Yıllık izin ücretinin hesabı taraflar arasında bir diğer uyuşmazlık konusudur.

4857 Sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.

Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.

Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.

Somut olayda, dosyaya davacının 06.08.2014-16.08.2014 tarihleri arasında, yıllık izin kullanmayı talep ettiğine dair, işçi imzalı yıllık izin talep evrakı sunulmuştur. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenen “hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında, davacı asil duruşmaya çağrılarak, bahsi geçen talep formunda yazılı yıllık izin süresinin kullandırılıp kullandırılmadığı hususunda beyanının sorulması gereklidir. Mahkemece bu yönde bir işlem yapılmadan söz konusu evrakın dikkate alınmaması hatalıdır.

Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr