T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/3195
K. 2021/3637
T. 31.5.2021

KOMŞULUK HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT İSTEMİ ( Davalı Şirketin Yaptırdığı Kazı Eylemi Nedeniyle Davacının Binasının Yıkıldığı - Davacının Kira Kaybı Talebinin Haksız Fiilin Gerçekleştiği Tarih ile Yeniden Yapılan Binanın Davacıya Teslim Edildiği Tarihler Arası İçin Kabul Edilmesi Gerekirken Zararın Meydana Geldiği Tarih ile Dava Tarihine Kadar Geçen Süreye Kadar Hesaplanan Kira Kaybının Hükme Esas Alınmasının Doğru Olmadığı )

KİRA KAYBININ TAHSİLİ TALEBİ ( Davacının Yıkım Nedeniyle Kira Gelirlerinden Yoksun Kaldığını ve Yeni Binanın Eski Haline Göre Daha Küçük Yapılmış Olması Nedeniyle Daha Az Kira Getirisi Olduğunu Belirterek Kira Kayıplarının Tahsilini Talep Ettiği - Davalının Eylemi Nedeniyle Yıkılan Binanın Yerine Makul Sürede Mevzuata Uygun Şekilde Yeni Bir Bina Yaparak Davacıya Teslim Ettiği/Davacının Oluşan Zararı Giderilmiş Olduğundan Artık Sadece Yeni Binanın Teslim Edildiği Tarihe Kadar Yoksun Kaldığı Kira Gelirleri İçin Talepte Bulunabileceğinin Gözetilmesi Gerektiği )

MÜTERAFİK KUSUR ( İnşaat Mühendisi Bilirkişi Ek Raporuna Göre Meydana Gelen Yıkım Olayında Davacının %40 Oranında Davalı Şirketin ise %60 Oranında Müterafik Kusurlu Bulunduğu - Mahkemece Hüküm Altına Alınan Tazminattan Davacının Müterafik Kusuru Nispetinde İndirim Yapılmamasının İsabetli Olmadığı )

TAKAS MAHSUP İSTEMİ ( Davacının Kiracısına Ait Eşyaların Binanın Yıkılması Sonucu Zayi Olması Nedeniyle Davalı Şirketin Ödediğini İddia Ettiği Çek İçin Davacının Talep Ettiği Alacak Miktarından Takas-Mahsup Talep Ettiği - İddia Edilen Ödemenin Dava Dışı Üçüncü Bir Kişiye Yapılmış Olması ve Kiracının Yıkımdan Kaynaklı Zararları Olup Olmadığı Varsa Zararın Ne Kadar Olduğu Hususunun Ayrıca Yargılamaya Muhtaç Olması Nedeniyle Eldeki Davaların Tarafları Açısından Takas-Mahsup Koşullarının Oluşmadığı Değerlendirilerek Talebin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )

4721/m.730,737

ÖZET : Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin yaptırdığı kazı eylemi nedeniyle binasının yıkıldığını ve yıkım nedeniyle bir süre kira gelirlerinden yoksun kaldığını, davalının bu sırada yeniden bina yaptırıp teslim ettiğini, ancak yeni binanın eski haline göre daha küçük metre kareli yapılmış olması nedeniyle daha az kira getirisi olduğunu belirterek oluşan kira kayıplarının tahsilini talep etmiştir. Davalının eylemi nedeniyle yıkılan binanın yerine makul sürede, mevzuata uygun şekilde yeni bir bina yaparak davacıya teslim etmiştir. Bu durumda davacının kazı eylemi nedeniyle oluşan zararı giderilmiş olduğu anlaşıldığından, artık sadece yeni binanın teslim edildiği tarihe kadar olan süre için yoksun kaldığı kira gelirleri için bir talepte bulunması mümkün olabilir. O halde; mahkemece, davacının kira kaybı talebinin, haksız fiilin gerçekleştiği tarih ile yeniden yapılan binanın davacıya teslim edildiği tarihler arasındaki aralık için kabul edilmesi gerekirken, davalı şirketin sorumluluğunu aşacak şekilde, zararın meydana geldiği tarih ile, dava tarihine kadar geçen süreye kadar hesaplanan kira kaybının hükme esas alınması doğru olmamıştır.

İnşaat mühendisi bilirkişi ek raporuna göre; meydana gelen yıkım olayında davacı %40 oranında, davalı şirket ise %60 oranında müterafik kusurlu bulunmuştur. Mahkemece, hüküm altına alınan tazminattan davacının müterafik kusuru nispetinde indirim yapılmaması da isabetli bulunmamıştır.

Davalı şirketin, davacının kiracısı olan şirkete ait eşyaların, binanın yıkılması nedeniyle zayi olduğundan bahisle, zararlarına karşılık olarak ödediğini iddia ettiği 100.000,00 TL çek için; asıl davada davacının talep ettiği alacak miktarından, takas-mahsup edilmesi istemine gelince; iddia edilen ödemenin, asıl ve birleştirilen davaların taraflarından olmayan dava dışı üçüncü bir kişiye yapılmış olması ve kiracının yıkımdan kaynaklı zararları olup olmadığı var ise zararın ne kadar olduğu hususunun ayrıca yargılamaya muhtaç olması nedeniyle, eldeki davaların tarafları açısından takas-mahsup koşullarını bu aşamada oluşturmadığı değerlendirilerek, talebin reddine karar verilmesi gerekirken bu hususların gözetilmemesi de doğru görülmemiştir. Hükmün, bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24/09/2014 tarihinde verilen dilekçeyle komşuluk hukukundan kaynaklanan haksız eylem nedeniyle tazminat, birleştirilen davada davalının davacı taşınmazına ve kiracısına karşı yapmış olduğu masraflara ilişkin takas ve mahsup talepli tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 04/07/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi her iki taraf vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine dair verilen kararın davalı- birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının yapmış olduğu inşaatın temel kazı çalışması esnasında, müvekkiline ait binanın yıkılmasına yol açtığını, davalı şirketin eylemi ile bina yıkıldığından müvekkilinin kiradan yoksun kaldığını, davalı şirketin yıkılan binanın yerine geçici ruhsat ile yeni bina yaptığını ancak binanın geç bitmesinden kaynaklı kira zararının oluştuğunu, ayrıca eski binanın daha büyük olması nedeniyle daha çok kişiye ve daha fazla bedel ile kiraya verilebiliyor iken yeni binanın küçük olması nedeniyle daha az bedelle kiraya verilebildiğini, bu nedenlerle kira kaybına uğradığını belirterek, yoksun kalınan kira bedelleri için şimdilik 70.000,00 TL tazminatın haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, binanın yıkılması sonrası resmi kurumlar nezdinde raporlar alındığını, Osmangazi Üniversitesi İnşaat bölümü bilirkişi heyetine göre yıkılan binanın yönetmeliğe ve arşiv projesine uygun olmaması sebebiyle sorumluluğun eşit oranda olduğu kanaatinin bildirildiğini, davacının kiracısı ... İletişim Bilgisayar Elektrik San. ve Tic. Şirketine oluşan zararları için 100.000,00TL'lik çek verildiğini ve zararın tamamının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, yıkılan binanın molozlarının kaldırılma masrafları ile yeni yapılan binanın maliyetinin de müvekkili şirket tarafından karşılandığını, müvekkili şirket tarafından yapılan tüm harcamanın tespiti ile davacının kusur durumuna göre oluşan alacaklarının takas ve mahsup edilmesini, davacıya ait yapının imar mevzuatına aykırı ve kaçak yapı niteliğinde olması nedeniyle yapı denetim şirketinin de sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İhbar olunan Yapı Denetim Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; firmanın yapı ruhsatı alındığından itibaren davalı müteahhit firma ile şantiye şefine, yapı işlerinde alınacak ve kazı işlerinde alınacak güvenlik tedbirleri ile yapı işlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğüne göre gerekli uyarıları yaptığını ancak davacı tarafa ait binanın yasa ve yönetmeliklere açıkça aykırı olan durumundan ve ön görülemeyen nedenlerden dolayı binanın çöktüğünü belirterek davanın reddini istemiştir.

Birleştirilen Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/1174 esas sayılı dosyasında davacı şirket vekili; davalıya ait yıkılan binanın enkazının kaldırılması ve binanın yeniden yapılması için masraf yaptığını, ayrıca davacının kiracısı ... İletişim Ltd. şirketine ait elektronik eşyaların gördüğü zarar nedeniyle de 100.000,00TL çek ödendiğini beyan ederek enkaz için 2.000,00TL, bina bedeli için 20.000,00TL, kiracıya ödenen hasar bedeli olarak 20.000,00TL olmak üzere toplam 42.000,00TL'nin davacıdan tahsilini, bu alacakların asıl dosyada davacının alacağından takas ve mahsubuna karar verilmesini dile getirmiştir.

Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulü ile; 70.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen dava dosyası yönünden; binanın eski hale getirilmesi masrafları yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının kiracısına ödenen masrafın tahsili talebinin reddine karar verilmiştir.

Davalı-davacı şirket vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince istinaf talebinin asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davalı-davacı şirket vekili temyiz etmiştir.

1-)Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı-davacı şirket vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2-)Davalı-davacı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine göre "birlikte kusurun tespiti halinde" indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 730 ve 737. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Ayrıca uzun zaman sonra doğacak muhtemel zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması, mülkiyetin genel kurallarının ve bizzat Türk Medeni Kanunu'nun 737. maddesi hükmüne ters düşer.

Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; asıl davada davacı vekili, davalı şirketin yaptırdığı kazı eylemi nedeniyle binasının yıkıldığını ve yıkım nedeniyle bir süre kira gelirlerinden yoksun kaldığını, davalının bu sırada yeniden bina yaptırıp teslim ettiğini, ancak yeni binanın eski haline göre daha küçük metre kareli yapılmış olması nedeniyle daha az kira getirisi olduğunu belirterek oluşan kira kayıplarının tahsilini talep etmiştir. Davalının bu davadaki sorumluluğu, komşuluk hukukundan kaynaklı olup, eylemi nedeniyle yıkılan binanın yerine makul sürede, mevzuata uygun şekilde yeni bir bina yaparak davacıya teslim etmiştir. Bu durumda davacının kazı eylemi nedeniyle oluşan zararı giderilmiş olduğu anlaşıldığından, artık sadece yeni binanın teslim edildiği tarihe kadar olan süre için yoksun kaldığı kira gelirleri için bir talepte bulunması mümkün olabilir. Diğer bir anlatımla, davalı şirketin yeniden yaptırdığı bina, metre kare olarak yıkılan binadan daha küçük olsa da, yeni binanın ruhsata ve kurallara uygun olarak yaptırılmış olması nedeniyle davacının bina tesliminden sonra kira kaybı oluştuğuna dair iddiaları bakımından, davalının herhangi bir sorumluluğu olamaz. O halde; mahkemece, davacının kira kaybı talebinin, haksız fiilin gerçekleştiği 19.06.2011 tarihi ile yeniden yapılan binanın davacıya teslim edildiği 15.10.2012 tarihleri arasındaki aralık için kabul edilmesi gerekirken, davalı şirketin sorumluluğunu aşacak şekilde, zararın meydana geldiği tarih ile, dava tarihine kadar geçen süreye kadar hesaplanan kira kaybının hükme esas alınması doğru olmamıştır.

Bununla birlikte; 20.12.2015 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi ek raporuna göre; meydana gelen yıkım olayında davacı %40 oranında, davalı şirket ise %60 oranında müterafik kusurlu bulunmuştur. Mahkemece, hüküm altına alınan tazminattan davacının müterafik kusuru nispetinde indirim yapılmaması da isabetli değildir.

Ayrıca davalı şirketin, davacının kiracısı olan ... İletişim Bilgisayar Elektrik San. Ve Tic. şirketine ait eşyaların, binanın yıkılması nedeniyle zayi olduğundan bahisle, zararlarına karşılık olarak ödediğini iddia ettiği 100.000,00 TL çek için; asıl davada davacının talep ettiği alacak miktarından, takas-mahsup edilmesi istemine gelince; iddia edilen ödemenin, asıl ve birleştirilen davaların taraflarından olmayan dava dışı üçüncü bir kişiye yapılmış olması ve kiracının yıkımdan kaynaklı zararları olup olmadığı var ise zararın ne kadar olduğu hususunun ayrıca yargılamaya muhtaç olması nedeniyle, eldeki davaların tarafları açısından takas-mahsup koşullarını bu aşamada oluşturmadığı değerlendirilerek, talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle red karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

Hükmün, bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 31.05.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

kazanci.com.tr