T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu        

2017/2 E.  ,  2019/42 K.


"İçtihat Metni"


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 257-74

Uyuşturucu madde ithal etme suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı TCK'nın 188/1-4, 62, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.03.2016 tarihli ve 257-74 sayılı resen de temyize tabi olan hükmün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 25.10.2016 tarih ve 2643-3252 sayı ile "01.06.2015 günü saat 08.35'te Atatürk Havalimanı'na inen Kotonou uçağı yolcuları üzerinde yapılan profilleme çalışmasında, gözlerinde kızarıklık olduğu, aşırı terlediği ve sürekli sağa sola baktığı tespit edilen sanığın oluşan şüphe üzerine durdurulduğu ve suç konusu kokainin ele geçirildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir." açıklamasıyla onanmasına karar vermiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.11.2016 tarih ve 179402 sayı ile;

"...Sanık 01.06.2015 tarihinde, İstanbul'a uçak ile gelmiş, vücudu içinde taşıdığı 50 kapsül net 450.33 gr kokaini ülkemize ithal etmiştir. Suçun sübut sabittir.

Ancak;

Yüksek Dairenin onama ilamındaki, '01.06.2015 günü saat 08.35'te Atatürk hava limanına inen Kotonou uçağı yolcuları üzerinde yapılan profilleme çalışmasında, gözlerinde kızarıklık olduğu, aşırı terlediği ve sürekli sağa sola baktığı tespit edilen sanığın oluşan şüphe üzerine durdurulduğu ve suç konusu kokainin ele geçirildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir' yazısının somut olayda uygulanacak yasa maddelerinin tespiti açısından yetersiz kalacağı düşünülmüş, eksik inceleme sonucunda mahkumiyet hükmü kurulduğu kanaatine varılmıştır.

Şöyle ki;

İthal eyleminden önce, resmi makamların, sanık suçuna ilişkin haberleri olduğuna dair, dosyada yazılı bir bilgi yoktur.

Ayrıca, yakalama tutanağında sanığın, gözlerinde kızarıklık olduğu, aşırı terlediği, sürekli sağa sola baktığı oluşan şüphe üzerine durdurulduğu, uygun yerde üstünün, bir adet el bagajının, bir adet laptop çantasının arandığı, aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, google tercüme programı vasıtasıyla yapılan mülakatta, şahsın midesinde kapsüller halinde uyuşturucu madde taşıdığını görevlilere beyan ettiği belirtilmiştir.

Sanık, 14.12.2015 tarihli savunmasında da, sivil polise, midesinde ne olduğunu bilmediği bir madde taşıdığını söylemiştir.

Şahsın midesinde kapsüller halinde uyuşturucu madde taşıdığını görevlilere beyan ettiği belirtilerek, 01.06.2015 tarihli Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet savcısının talep yazısı üzerine, 01.06.2015 tarihli Bakırköy 1 inci Sulh Ceza Hakimliğince şahıstan ele geçirilecek muhtemel uyuşturucu maddeler hakkında CMK'nın 127. maddesine göre el koyma ve inceleme izni verildiği, 01.06.2015 saat 13.04 ile 06.06.2015 tarih saat 17.00 arasında hastanede doğal yollardan sanığın 50 adet kapsül çıkardığı, 08.06.2015 tarihli ekspertiz raporuna göre, maddelerin 450.33 gr saf kokain olduğu anlaşılmıştır.

Bu bilgiler karşısında, sanık beyanı suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım sayılır mı, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 192/3 üncü maddesi uygulanmalı mıdır?

Bunun için, yakalama zabtı düzenleyicilerden yeterli sayıda kişi dinlenip, arama sırasında sanığın, midesinde kapsüller halinde uyuşturucu madde taşıdığını görevlilere açıklamasından önce, zabıtanın sanığın iç organlarında taşıyarak uyuşturucu madde ithal edeceği bilgisine sahip olup olmadıklarına dair beyanları saptanıp, varsa bu hususa ait yazılı belgenin evraka eklenmesi sağlanıp, sonrasında sanığın hukuki durumu değerlendirilerek, uygulanacak yasa maddelerinin belirlenmesi gerekeceği kabul edilmelidir.

Eksik inceleme ile karar verildiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 07.12.2016 tarih ve 3445-4053 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK'nın 192. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Olay, Yakalama, Cumhuriyet savcısı Görüşme, Muhafaza Altına Alma ve Tartı Tutanağına göre; Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Hudut Kapıları Büro Amirliği görevlilerince, 01.06.2015 tarihinde saat 08.35 sıralarında Atatürk Havalimanına inen Türk Hava Yollarına ait TK-559 sefer sayılı Cotonou uçağı ile gelen yolcular üzerinde midesinde uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik yapılan profilleme çalışmaları sırasında, uçağın yolcularının geldiği 220 numaralı açık körük kapısında, üzerinde beyaz renkli gömlek ve pantolon, elinde bir adet siyah renkli valiz ve laptop çantası bulunan erkek bir şahsın, gözlerinde kızarıklık olduğu ve aşırı terlediği, sürekli sağa sola bakınarak tedirgin hareketlerle hızlı bir şekilde ilerlediğinin görülmesi üzerine şüphe oluştuğu, gözlemlenmeye başlanılan sanığın dış hatlar geliş katı pasaport kontuvarlarında işlemlerini yaptırarak Türkiye Cumhuriyeti Topraklarına giriş yapması üzerine saat 09.50 sıralarında görevlilerce durdurulduğu, yapılan pasaport kontrolünde şahsın ... olduğunun tespit edildiği, Hudut Kapıları Büro Amirliğine davet edilen sanığın üstünde ve çantalarında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, yapılan mülakatta sanığın görevlilere midesinde kapsüller hâlinde uyuşturucu madde taşıdığını beyan etmesi üzerine konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, sanığın iç beden muayenesi yaptırılmak üzere hastaneye sevk edilmesi, uyuşturucu madde tespit edilmesi durumunda el konulması için mahkeme kararı istenmesi, hastane işlemlerinin tamamlanmasını müteakip gözaltına alınıp mevcutlu olarak Cumhuriyet Başsavcılığında hazır edilmesi talimatlarının alındığı, iç beden muayenesinin yapılması için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen sanığın, 01.06.2015 ile 06.06.2015 tarihleri arasında doğal yollardan (50) kapsül hâlinde suç konusu uyuşturucu maddeyi vücudundan çıkardığı,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 11.06.2015 tarihli uzmanlık raporuna göre; net 883 gram olan maddenin 450,33 gram kokain olduğu,

Uçuş biniş kartlarına göre; sanığın 01.06.2015 tarihinde Cotonou'dan İstanbul'a geldiği ve 04.06.2015 tarihinde İstanbul'dan Paris'e gidecek olan uçağa biletinin bulunduğu,

Sanığın acente vasıtasıyla 01.06.2015 ile 04.06.2015 tarihleri arasında Kalyon Otelde rezervasyon yaptırdığı,

Anlaşılmıştır.

Sanık ... soruşturma evresinde; Togo ülkesinde ikamet ettiğini, sakat olan ayağını tedavi ettirmek için paraya ihtiyacı olduğunu, iki hafta kadar önce iş yerine gelen Gana uyruklu Emeka isimli şahsın tedavisi konusunda yardımcı olabileceğini söylediğini, nasıl olacak diye sorduğunda “Benin, Cotonou’ya gideceksin, orada seni biri karşılayacak, o kişinin getirdiği şeyleri yutacaksın” dediğini, ailesine zarar vereceğini söylediği için teklifini kabul etmek zorunda kaldığını, Cotonou’ya gittiğinde kendisini tanımadığı bir şahıs karşılayıp otele götürdüğünü, bu şahsın verdiği (50) adet kapsülü yuttuğunu, daha sonra kendisine İstanbul’daki otelde kapsülleri çıkarmasını ve yanına gelecek olan şahsa vermesini istediğini, kapsülleri aldığı ve teslim edeceği şahısların telefon numaralarını bilmediğini, kapsüllerin içinde kokain olduğunu yakalandıktan sonra öğrendiğini, kovuşturma evresinde; uçak indikten sonra körük tabir edilen yerden çıktığını, bacağı sakat olduğu için ayakta fazla duramadığını, pasaport kontrol sırasına girince orada bulunan koltuğa oturduğunu, pasaportuna damga vurulacağı yerde bulunduğu sırada polislerin gelip, geçmesine yardım edeceğini söyleyerek kendisini takip etmesini istediklerini, pasaportuna damga vurulduktan sonra çıkışa doğru ilerlediği esnada polislerin kendisini durdurup büroya götürdüğünü, burada üzerini ve bagajlarını aradıklarını ancak bir şey bulamadıklarını, ardından “Uyuşturucu madde taşıyor musun” diye sorduklarında midesinde ne olduğunu bilmediği bir madde taşıdığını söylediğini, bunun üzerine kendisini hastaneye götürdüklerini savunmuştur.
5237 sayılı TCK'nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç tarihininde yürürlükte bulunan 1 ve 4. fıkraları;
“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

...

(4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,

...

hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır...” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi buna göre maddenin birinci fıkrasında uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yurt dışından ülke içine sokulması durumunda 5237 sayılı TCK'nın 188. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ithali suçu oluşacaktır. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin, gümrük kapısından ya da gümrük kapısı dışındaki kara, deniz ve hava sınırlarının herhangi bir yerinden ülkeye geçirilmesinin bir önemi olmayıp, yurt dışından Türkiye siyasi sınırlarından girmesi suçun oluşması için yeterlidir.

Dördüncü fıkraya göre ise, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması birinci fıkrada tanımlanan suçun konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkraya göre verilecek cezanın artırılmasını gerektirmektedir.
Aynı Kanun'un uyuşturucu veya uyarıcı madde imâl ve ticareti ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçlarında etkin pişmanlığı düzenleyen 192. maddesinin suç ve karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâli;

“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükümlerini içermektedir.

Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir...” açıklamalarına yer verilmiştir.

5237 sayılı TCK’da “etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum söz konusu olmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 tarihli ve 301-338 sayılı kararında belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi hâlinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine, dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.

Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hâl olan, sanığın eylemi yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hâli aynı maddenin 1 ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık hâlinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.

Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:

1- Fail 5237 sayılı TCK'nın 188 ve 191. maddelerinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.

2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.

3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.

4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.

5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.

6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.

Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde ile ilgili suç işleyen kimse olarak anlaşılmalı; "yakalanması" sözcüğü de, "suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi" olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.

Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için bir neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hâllerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması hâlinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Hudut Kapıları Büro Amirliği görevlilerince, Atatürk Havalimanına yurtdışından gelen ve midelerinde uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik yapılan profilleme çalışmaları sırasında, Cotonou uçağından inen yolcular arasında bulunan sanığın, elinde bir adet siyah renkli valiz ve laptop çantası bulunduğunun, gözlerinde kızarıklık olduğu ve aşırı terlediğinin, sürekli sağa sola bakınarak tedirgin hareketlerle hızlı bir şekilde ilerlediğinin ve pasaport işlemlerini tamamladığının görülmesi üzerine görevlilerce durdurulduğu, üstünde ve çantalarındaki aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmayan sanığın, gerçekleştirilen mülakat sırasında görevlilere midesinde kapsüller hâlinde uyuşturucu madde taşıdığını beyan etmesi üzerine konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, iç beden muayenesi yaptırılmak üzere hastaneye sevk edilen sanığın, 01.06.2015 ile 06.06.2015 tarihleri arasında doğal yollardan (50) kapsül hâlindeki suç konusu uyuşturucu maddeyi vücudundan çıkardığı olayda;

Olay tutanağında, yurt dışından gelen kişilere yönelik kolluk görevlilerince yapılmakta olan profilleme çalışmalarının, "midesinde" uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik olarak gerçekleştirildiğinin özellikle belirtilmesi, tutanakta yer alan bu ibarenin yurt dışından gelen yolculara yönelik yapılan çalışmanın mutad bir uygulama olduğunu göstermesi, görevlilerce sanığın "gözlerinde kızarıklık olduğunun, aşırı terlediğinin ve sürekli sağa sola bakınarak tedirgin hareketlerle hızlı bir şekilde ilerlediğinin" görülmesi üzerine durdurulması, yapılan mülakatta sanığın midesinde uyuşturucu madde getirdiğini söylediğinin anlaşılması karşısında; sanık midesinde uyuşturucu madde getirdiğini söylememiş olsa dahi, yurt dışından gelen kişilere yönelik yapılan profilleme çalışmalarının "midesinde" uyuşturucu madde taşıması muhtemel kuryelere yönelik olarak gerçekleştirildiği ve gözlerinde kızarıklık, aşırı terleme ve tedirgin hareketleri gözlemlenen sanığın, bu yönde oluşan şüphe nedeniyle iç beden muayenesi kararı alınarak midesinde uyuşturucu madde bulunup bulunmadığının zaten belirleneceği dikkate alındığında, sanığın kolluk görevlilerine midesinde uyuşturucu madde taşıdığını söylemesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.