T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017/3040
KARAR NO: 2017/13934
KARAR NO: 26.10.2017

Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş ise de duruşmalı inceleme talebinen feragat sebebiyle duruşma isteminin reddiyle, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR 

Dava dilekçesinde, ... 11.Aile Mahkemesi'nin 2013/940-1011 Esas-Karar sayılı ilamıyla ... tarafından evlat edinilen davalı ...'ın evlatlık ilişkisinin kaldırılması istenmiş, mahkemece, evlat edinme işlemlerinde TMK 316.maddesinde belirtilen araştırmanın etraflıca yapılmadığı gibi TMK 313/3. maddesi gereğince davalı ile evlat edinenin, evlat edinme dava tarihi itibariyle beş yıldan beri aile halinde birlikte yaşamalarının söz konusu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, evlat edinen ...'nun kardeşi ... çocukları tarafından açılan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 318.maddesi kapsamında evlatlık ilişkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.

Evlatlık ilişkisi, genel olarak, evlat edinen ile evlatlık arasında mahkeme kararı ile kurulan yapay soybağını ifade etmek için kullanılan hukuki bir terimdir. Dolayısıyla, evlatlık ilişkisinin kurulması (evlat edinme), sonradan hukuk düzenince tanınan bir soybağı kurma yoludur. [Akıntürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku, İkinci Cilt, Yenilenmiş 9. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ, ..., Mayıs, 2004, s.359; Koç, Evren (İÜHFM C. LXXIII, S. 1, 364 s. 363-388, 2015 )]
4721 Sayılı TMK sisteminde, mahkeme kararı ile kurulmuş olan bir evlatlık ilişkisi ancak 317 ve 318. maddelerde düzenlenen sebeplerin varlığı halinde, belirli kişilerin açabileceği evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası ile iptal edilebilir. Dolayısıyla, TMK uyarınca (belirli şartların varlığı halinde) kurulmuş ve (soybağı vb) hükümlerini doğurmuş olan bir evlatlık ilişkisi, ancak Kanun'da istisnai ve sınırlı olarak sayılmış (numerus clausus) hallerde tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılabilecektir. (Koç, Evren a.g.e., sh. 382 ) Evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası, bozucu yenilik doğuran bir davadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında geçerli bir şekilde kurulan evlatlık ilişkisinin sona erdirilmesi söz konusu olamaz. (Aydoğdu, Murat, Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, ... , Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, ... 2010, sh.311) Zira, kan bağına bağlı olan soybağının tarafların anlaşması yoluyla sona erdirilmesi mümkün olmadığı gibi, evlat edinme yoluyla kurulan soybağının da sona erdirilmesi mümkün olmamalıdır. Bu ilkeye evlatlık ilişkisinin çözülemezliği denmektedir. (Aydoğdu, a.g.e sh.646) 743 Sayılı Mülga Medeni Kanunun anlayışından ayrılan yürürlükteki 4721 Sayılı TMK, evlatlık ilişkisinin taraflarca keyfi bir şekilde kaldırılmasının önünü kapamıştır.

4721 Sayılı TMK'da evlatlık ilişkisinin tarafların iradesi ile sona erdirilmesi imkansız hale gelmiş olup, kanunda belirtilen haller dışında evlatlık ilişkisinin sona ermesi de mümkün olmayacak şekilde düzenlenmişir. Kanuna göre, evlatlık ilişkisinin, evlat edinme için gerekli koşulların yerine getirilmemesi halinde mahkeme tarafından kaldırılması söz konusu olacaktır.

Kanun koyucu, yaptığı düzenlemeyle, evlatlık ilişkisi ile soybağı ilişkisi arasındaki farkları en aza indirgemeyi amaçlamıştır. Evlatlığın mirastan yoksun bırakılmasını veya mirasçılıktan çıkarılmasını gerekli kılacak bir durumun varlığı halinde, evlatlığın mirastan yoksun bırakılması ya da mirasçılıktan çıkarılması yine mümkün olmakla beraber, bu yoksun bırakma/mirasçılıktan çıkarma hali evlat edinen ile evlat edinilen arasındaki evlatlık ilişkisinin sona ermesi sonucunu doğurmayacaktır. (Aydoğdu, a.g.e sh.664-665)
TMKnın 318. maddesi gereği; evlât edinmenin esasa dair diğer noksanlıklardan biriyle sakat olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya her ilgilinin evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebileceği, noksanlıkların bu arada ortadan kalkmış veya sadece usule dair olup ilişkinin kaldırılması evlâtlığın menfaatini ağır biçimde zedeleyecek olursa, evlatlık ilişkisinin kaldırılması yoluna gidilemeyeceği belirtilmiştir.

Yukarıda yapılan kısa açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına konu evlat edinme kararının ... 11.Aile Mahkemesi'nin 10.09.2013 tarih ve 2013/940-1011 E-.... sayılı ilamı ile ...'nun 06.01.1963 doğumlu davalı ...'ı evlat edindiği, iş bu kararın 16.09.2013 tarihinde kesinleştirilerek nüfus kayıtlarına işlendiği, evlat edinen...... 04.03.1929 doğumlu olduğu, hiç evlenmediği, altsoyunun olmadığı, evlat edinme kararından sonra 25.10.2014 tarihinde vefat ettiği, davacılar ..... kardeşi .....nin çocukları oldukları ve evlat edinme işlemleri sırasında ve akabinde de yurt dışında yaşadıkları ve eldeki evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasını 10.12.2014 tarihinde açtıkları anlaşılmaktadır.

Somut olayda evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına dayanak teşkil eden olaylar; hile, baskı, mahkemeyi aldatma (tek duruşmada kısa sürede karar verildiği) TMK 316.madde gereği araştırma yapılmadığı, evlat edinenin seksendört yaşında, akli melekelerinin zayıf ve kayıp olduğu, vefat etmeden bir yıl önce evlat edindiği, evlat edinen ile yakınlarının dinlenmediği, beş yıl bakım şartının gerçekleşmediği, evlat edinme kararından kısa bir süre sonra evlat edinenin öldüğü, bu ölümün şüpheli olduğu noktalarında toplanmaktadır.

TMK 6. maddesine göre taraflardan her biri iddiasını ispatla yükümlü olup somut olayda iddiaların ispat külfeti davacılar üzerinde bulunmaktadır.

Yukarıda sayılan olayların bir çoğu suç teşkil eden eylemler olup, dosyaya yansıdığı kadarıyla davalı evlat edinilenin bu sayılan eylemlerden dolayı kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı, mahkemenin oluşumu ve karar verme süresinin subjektif değerlendirme kapsamında kaldığı, evlat edinme davalarında evlat edinenin yakınlarının dinlenmesini şart kılan yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, evlat edinenin dinlenmediği yönündeki iddianın aksine evlat edinen .....10.09.2013 tarihli duruşmaya vekili Av. ....... ile katılarak imzalı beyanda bulunduğu gibi, vekili Av......'a 10.07.2013 tarihinde "... isimli kişiyi evlat edinmeye izin davası" açma yönünde özel yetki içeren vekaletname verdiği, vekaletname vermeden önce 10.07.2013 tarihinde......... Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniğinden "akli melekelerinin yerinde olduğunu" bildirir rapor alındığı evlat edinme dosyasındaki bilgi ve belgelerden görülmektedir.

Mahkemenin evlat edinme ilişkisinin kaldırılmasına yönelik davayı kabul gerekçesi olan TMK 316.maddesine göre etraflıca bir araştırma yapılmadığı ve beş yıl bakım şartının gerçekleşmediği hususları üzerinde durulmadığı tespit edilmiştir.
Evlat edinme dosyası incelendiğinde; evlat edinen ile evlat edinilen hakkında kolluk araştırması yaptırıldığı, evlat edinmenin uygun olacağı yönünde sosyal hizmet bilim uzmanından rapor alındığı, evlât edinen ile edinilenin mahkemece dinlendikleri ve karar vermeden önce tanık dinlendiği hususları sabittir.

Esasa dair noksanlık hallerinden biri; evlat edinilen kişinin ergin olması sebebi ile evlât edinilenin, en az beş yıldan beri evlât edinen ile aile hâlinde birlikte yaşamakta olup olmadığıdır. Evlat edinme dosyasında yaptırılan kolluk araştırması, duruşmada dinlenen tanık, evlat edinen ile evlat edinilenin birlikte aile halinde yaşadıkları yönünde olup, taraflarla görüşüp rapor hazırlayan sosyal hizmet bilim uzmanı ..... da raporunda; bizzat evlat edinenin beyanını raporuna yansıttığı ve evlat edinen F....., "...10 yıldır davalı yanında ikamet ettiğini davalı ile aralarındaki güven ve sevgi ilişkisinin gün geçtikçe arttığını, anne-evlat gibi olduklarını söyleyebileceğini, kendisine her türlü yardımı yaparak rahat ettirmeye çalışan, evin bir bölümünü kendisinin kullanımı için özel olarak dizayn eden, ekonomik kaynaklı işlerinin idaresiyle meşgul olan, tüm ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenen davalıya karşı memnuniyetini her vesile ile dile getirdiğini, artık davalı olmaksızın bir yaşam düşünemediğini, davalının, "öz annesinden daha çok ona anne olabildiğine" inandığını, ayrıca davalının eşi ve kızı tarafından da kabul gördüğünü, beklediği ilgi ve sevgi ihtiyacının davalı tarafından gereği gibi yerine getirildiğini..." şeklinde devam eden beyanlarını aktarım yolu ile raporuna işlediği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile evlat edinme dosyasında beş yıl birlikte yaşama olgusu sabit olup, bu durumun aksi eldeki dosyada güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamıştır. Davacı tanıklarının sözlerinin evlat edinme işleminde bizzat evlat edinenin sosyal inceleme raporuna yansıyan beyanları ile yapılan kolluk araştırmasındaki tespitlerin aksini ispat edecek nitelikte beyanlar olmadığı gibi davalı tanıklarının aksi yönde beyanlarının olduğu, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını sistematik olarak sıkı kurallara bağlayan ve evlatlık ilişkisinin taraflarca keyfi bir şekilde kaldırılmasının önünü kapayan TMK'daki düzenlemeler de dikkate alındığında davanın kabulü için tanık ve diğer delillerin inandırıcı ve davacı yanın iddialarını kanıtlamaktan uzak olduğu bu sebeple ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, yukarda açıklanan sebeplerle 6100 Sayılı HMKnın Geçici 3. maddesi ve 1086 Sayılı HUMKnun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMKnun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine 26.10.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.