İtiraz Konusu Kural

İtiraz konulu kural, süreli yayınlarda on sekiz yaşından küçük suç mağduru kişilerin kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmasını cezai yaptırıma bağlamaktadır.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralda yaptırım altına alınan fiillerin yalnızca süreli yayınlar ile işlenebileceği, aynı fiilin kitle iletişim araçlarıyla işlenmesi durumunda suç oluşturmayacağı, kuralla habere konu olan kişilerin haklarının basın özgürlüğünden üstün tutulduğu belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

İtiraz konusu kural, süreli yayınlarda on sekiz yaşından küçük suç mağduru kişilerin kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmasını cezai yaptırıma bağlamak suretiyle ifade ve basın özgürlüğünü sınırlamaktadır.

İfade ve basın özgürlüğüne sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması rejimini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Basın hürriyetinin düzenlendiği Anayasa’nın 28. maddesinde de bu hakkın Anayasa’nın 26. ve 27. madde hükümlerine göre sınırlanabileceği kabul edilmiştir. Buna göre ifade özgürlüğünün başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla ve maddede belirtilen diğer nedenlerle sınırlanması mümkündür.

Kuralla mağdur çocukların şöhret ve haklarının korunması amaçlanmıştır. Bu itibarla öngörülen sınırlama anayasal anlamda meşru bir amaca dayandırılmıştır. Diğer yandan bu sınırlamanın, devletin her türlü istismara karşı çocukları koruyucu tedbirleri almasını öngören Anayasa’nın 41. maddesindeki yükümlülük ile de uyumlu olduğu görülmüştür.

Kuralın gerekçesinde belirtildiği gibi cezai yaptırımla küçüklerin korunması amaçlanmıştır. Bu itibarla kural demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık taşımamaktadır. Kural ile öngörülen sınırlama, hedeflenen amaca ulaşma bakımından elverişlidir. Öte yandan kuralda adli para cezasının tercih edilmesi ile cezanın alt ve üst sınırları için belirlenen miktar gözönünde bulundurulduğunda ifade özgürlüğü ile basın hürriyetine getirilen sınırlamanın orantısız olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.

5187 sayılı Kanun yalnızca basılmış eserlerin basımını ve yayımını düzenlemektedir. Dolayısıyla radyo, televizyon ve internet gibi farklı mecralarda yapılan yayınlar, anılan Kanun’un kapsamı dışında kalmaktadır. Bununla birlikte on sekiz yaşından küçük olan suç mağdurlarının tanınmalarına yol açacak şekilde radyo, televizyon ve internet gibi mecralarda yayın yapılması durumunda yayını gerçekleştiren medya hizmet sağlayıcıya 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun uyarınca idari yaptırım uygulanabilmesi mümkündür.

Aynı fiilin nesnel olarak farklı mecralarda işlenmesinin farklı tür yaptırımlara bağlanması, anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirindedir. Bu nedenle on sekiz yaşından küçük suç mağdurlarının tanınmalarına yol açacak şekildeki haberlerin süreli yayınlarda yapılması halinde adlî para cezası ile cezalandırılacak bir suç oluşturması karşısında 5187 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan diğer medya hizmet sağlayıcıları yoluyla gerçekleştirilmesinin farklı idari yaptırımlara bağlanmasında eşitlik ilkesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 10/9/2020 Tarihli ve E: 2019/69, K: 2020/45 Sayılı Kararı için TIKLAYINIZ