T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/5373
K. 2019/5646
T. 1.10.2019

SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( İş Kazasından Kaynaklanan - Olayın İşverenin İşçi Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerini Yeterince Alınmamasından Kaynaklandığı Gözetilerek Tatmin Duygusu Yanında Caydırıcılık Uyandıran Oranda Manevi Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği/Olay ve Islah Tarihleri Gözetildiğinde Süresi İçinde Islaha Karşı Zamanaşımı Def'i İleri Süren Davalının Dava Dilekçesindeki Taleple Sınırlı Olarak Maddi Tazminattan Sorumlu Tutulması Gerektiği )

MANEVİ TAZMİNATIN AZ OLMASI ( Hükmedilen Tutarın Uğranılan Manevi Zararla Orantılı Duyulan Üzüntüyü Hafifletici Olması Gerektiği - Hakimin Takdir Hakkını Kullanırken Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Paranın Satın Alma Gücü Kusur Durumu Olayın Ağırlığı Gibi Özellikleri Göz Önünde Tutması Gerektiği/Olayın İşçi Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerinin Alınmamasından Kaynaklandığı da Gözetilerek Caydırıcılık Uyandıran Oranda Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği )

UYGULANMASI GEREKEN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN TESPİTİ ( Kazalı ile Davalı Arasında Hizmet İlişkisi Bulunmadığından Olay Tarihinde Yürürlükte Bulunan BK Md. 125 Hükmündeki 10 Yıllık Zamanaşımı Süresinin Uygulanmasının Mümkün Olmadığı - Olayla Birlikte Zararın Öğrenildiği ve Zamanaşımının Başlangıç Tarihinin Olay Tarihi Olduğu/Davalının Islah ile Artırılan Kısımdan da Sorumluluğu Yoluna Gidilmesinin Hatalı Olduğu )

ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGIÇ TARİHİNİN OLAY TARİHİ OLDUĞU ( İş Kazası Tarihine Göre Davanın Uzamış Ceza Zamanaşımı Süresi Dolmadan Açıldığının Anlaşıldığı - Davacının Maddi Tazminat Talebini Islah ile Artırdığı Davalının Süresinde Islaha Karşı Zamanaşımı Def'i İleri Sürdüğü/Tespit Edilen Sürekli İş Göremezlik Oranları Arasındaki Farklılık Değişen ve Gelişen Durumdan Kaynaklanmadığından Davalının Dava Dilekçesindeki Taleple Sınırlı Olarak Maddi Tazminattan Sorumlu Tutulması Gerektiği )

ZAMAN AŞIMI DEFİNİN SÜRESİNDE İLERİ SÜRÜLMESİ ( Birleşen Dosyanın Dava Tarihi Gözetildiğinde ve Birleşen Dava Dosyasına Karşı Davalılar Tarafından Süresinde Zamanaşımı Defi İleri Sürüldüğü - Davalı Yönünden Zamanaşımı Nedeniyle Birleşen Davanın Reddinin İsabetli Bulunduğu/Diğer Davalı Yönünden de Birleşen Davanın Zamanaşımı Nedeniyle Reddine Karar Verilmesi Gerekirken Hüküm Altına Alınan Tutarlardan Sorumlu Tutulmasının Bozmayı Gerektirdiği )

818/m.47,125

6098/m.56,146

26.06.1966 T. 7/7 S. YİBK

ÖZET : Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekmekte olup, hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği gözetildiğinde, hüküm altına alınan manevi tazminat azdır.

İş kazası tarihi gözetildiğinde, asıl dava uzamış ceza zamanaşımı süresi henüz dolmadan açılmıştır. Ancak davacı istediği maddi tazminat miktarını ıslah ile artırmış, davalılardan biri süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürmüştür. Olayda, tespit edilen sürekli iş göremezlik oranları arasındaki farklılığın değişen ve gelişen durumdan kaynaklanmadığı, bu nedenle olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zaman aşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu açık olduğuna göre davalının asıl dava dosyasının dava dilekçesindeki taleple sınırlı olarak maddi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, ıslah ile artırılan kısımdan da sorumluluğu yoluna gidilmesi hatalı olmuştur.

Birleşen dosyanın dava tarihi gözetildiğinde ve birleşen dava dosyasına karşı davalılar tarafından süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü dikkate alındığında davalı yönünden zamanaşımı nedeniyle birleşen davanın reddi isabetli ise de diğer davalı yönünden de birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken adı geçen davalının birleşen dosyada hüküm altına alınan tutarlardan sorumlu tutulması isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Asıl ve birleşen davalar bakımından davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı ...'in tüm, davacı ile diğer davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,

2-)Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, asıl dava dosyası yönünden 18.522,40 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, birleşen dava dosyası yönünden ise davalı ... hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, 6.591,79 TL maddi tazminatın diğer davalılar Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ve ...'den tahsiline karar verilmiştir.

Dosya kapsamından, aşamalarda vefat eden davacının 13/08/1998 tarihinde meydana gelen iş kazasından dolayı ilk olarak 03/01/2001 tarihinde asıl davayı açarak dava dilekçesinde 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, sonrasında 22/06/2009 tarihinde maddi tazminat istemini ıslah ederek 18.522,40 TL'ye çıkardığı, bu ıslaha karşı davalılardan ...'in süresinde zamanaşımı defi ileri sürdüğü, yerel mahkemenin 21/07/2009 tarihli ilk kararında kazalının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tuttulmasına karar verildiği, yerel mahkemenin bu ilk kararının davalı ... dışındaki taraflarca temyiz edildiği, İlk derece mahkemesi kararının Dairemiz'in 20/12/2010 tarihli kararı ile sürekli iş göremezlik oranının tespiti noktasında prosedürün işletilmesi gerektiği, ancak davacı %13.10 sürekli iş göremezlik oranının esas alınarak karar verilmesini talep ediyor ise fark oran nedeniyle ilerde dava açma hakkı saklı kalmak üzere Kurum tarafından belirlenen %13,10 sürekli iş göremezlik oranına göre maddi zararın belirlenerek bu oran üzerinden bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin düşülmesi, davalı ...'in ıslaha yönelik zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra davacı tarafından açılan sürekli iş göremezlik oranının tespiti davasında davacının %18.20 oranında maluliyetinin bulunduğuna karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nce onanarak kesinleştiği, davacı kazalının vefatından sonra mirasçılarının tamamının 2016 yılında birleşen davayı açarak iş göremezlik zararının bakiyesi olan 6.591,79 TL maddi tazminatı aynı davalılardan talep ettikleri, bu birleşen davaya karşı davalılar ... ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. tarafından süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü, iş kazasının meydana gelişinde müteveffa davacının %30, davalı ...Ş.'nin %40, davalı ...'in %15, davalı ...'in ise %15 oranında kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır.

3-)Gerek mülga BK'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 Sayılı TBK'nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)

Bu ilkeler gözetildiğinde, hüküm altına alınan 1.000,00 TL manevi tazminat azdır.

4-)İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 Sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.

Davalılardan ... diğer davalı ...Ş.'nin ambar şefi olup kazalı ile davalı ... arasında hizmet ilişkisi bulunmadığından olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin davalı ... hakkında uygulanması mümkün değildir. Davalı ... yönünden davanın yasal dayanağı Mülga BK.'nun 41. maddesi olduğundan haksız fiillerin tabi olduğu zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

Somut olayda iş kazası 13/08/1998 tarihinde vukubulmuş, asıl dava uzamış ceza zamanaşımı süresi henüz dolmadan 03/01/2001 tarihinde açılmıştır. Ancak davacı istediği maddi tazminat miktarını 22/06/2009 tarihinde ıslah ile artırmış, davalılardan ... süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürmüştür. Dava konusu olayda, tespit edilen sürekli iş göremezlik oranları arasındaki farklılığın değişen ve gelişen durumdan kaynaklanmadığı, bu nedenle olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zaman aşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu açık olduğuna göre davalı ...'in asıl dava dosyasının dava dilekçesindeki taleple sınırlı olarak maddi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, ıslah ile artırılan kısımdan da sorumluluğu yoluna gidilmesi hatalı olmuştur.

5-)Birleşen dava dosyasının dava tarihinin 06/04/2016 olduğu, bu birleşen dava dosyasına karşı davalılar ... ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. tarafından süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü dikkate alındığında davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle birleşen davanın reddi isabetli ise de davalı ...Ş. yönünden de birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken adı geçen davalının birleşen dosyada hüküm altına alınan tutarlardan sorumlu tutulması isabetsizdir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının ve davalılar ... ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının davacı ... ve davalılardan ... ile ....'ne iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan ...'e yükletilmesine, 01.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr