Dava Konusu Kurallar

Dava konusu kurallarda; terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanların noterliğe kabul edilmemesi, arabulucu ve bilirkişi olamaması öngörülmüştür.

İptal Talebinin Gerekçesi

Dava dilekçesinde özetle, irtibat ve iltisak kavramlarının içeriğinin belirsiz ve öngörülemez olduğu, kuralların sadece OHAL süresince uygulanmakla kalmayıp sürekli nitelik taşıdığı, kamu hizmetine girme hakkına müdahale teşkil ettiği ve bu müdahalenin temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin ölçütlere uygun olmadığı belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Dava konusu kuralların olağanüstü hâlin ilanına neden olan tehdit ve tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik düzenlemeler olduğu açıktır. Ancak kuralların olağanüstü hâl süresiyle sınırlı olarak uygulanmaması nedeniyle Anayasa’nın olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine göre inceleme yapılmıştır.

Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. maddesinde hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hakka sınırlama getiren düzenlemelerin, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun olması, kanunla yapılması ve ölçülü olması gerekir.

İtiraz konusu kurallar, noter, arabulucu ve bilirkişi olabilmek için diğer koşullara ilaveten, terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunmama şartı getirmektedir.

Noterlik, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek amacıyla hukuki işlemlerin belgelendirilmesini konu edinen bir kamu hizmetidir. Bu hizmetin terör örgütleriyle herhangi bir ilgisi bulunmayan bireylerce yerine getirilmesinin hukuki güvenliğin ve kamu yararının gerçekleşmesi bakımından taşıdığı önem açıktır. Bu itibarla noterlik hizmetine girmede aranan terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunmama koşulunun görevin gerektirdiği niteliklerden olduğu, bu yönüyle kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen sınırlama sebebine uygun olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Kurallarda geçen iltisaklı kavramı kavuşan, bitişen, birleşen; irtibatlı kavramı ise bağlantılı anlamına gelmektedir. Anılan kavramlar genel kavram niteliğinde olmakla birlikte bunların belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu söylenemez. Bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır.

Kurallar uyarınca söz konusu mesleklere alınmamasını haklı kılacak nitelikte olgusal temele sahip olan bağlantıların iltisak ve irtibat olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Kuşkusuz bu değerlendirme, cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece kişinin belirtilen görevlere alınmasının uygun olup olmadığı yönünde yapılacak bir incelemeden ibaret olacaktır. Bu kapsamdaki değerlendirme ise noterlik için atama konusunda yetkili olan Bakanlık tarafından yapılacak olup söz konusu değerlendirme sırasında Bakanlık, kendisine yapılan bildirimlere bağlı olmaksızın her türlü olay, olgu, bilgi ve bulguyu serbestçe gözetecektir.

Bunun yanı sıra kurallarda öngörülen terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olma durumu farklı şekillerde ortaya çıkabileceğinden bunların kanun koyucu tarafından önceden belirlenmesi ve kanunda tek tek sayılması zorunluluğundan da söz edilemez. Zira kanunların genel ve soyut olması somut olayın özelliğine göre değişebilecek tüm çözümleri kuralların bünyesinde barındırma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu itibarla kurallarda temel hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanması gerektiğine ilişkin anayasal ilkeye aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Hukuki güvenliğin ve kamu yararının sağlanmasına yönelik amaçlara ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğu açık olan kuralların uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların yargıya taşınabilmesi de mümkündür. Bu kapsamda kurallar yargı yoluna başvurma güvencesi bakımından herhangi bir sınırlama getirmemektedir. Herhangi bir terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı bulunmadıkları iddiasıyla yargı yoluna başvurup yargı yerlerince haklı bulunanların bu mesleklere girmelerinde bir engel bulunmamaktadır. Kanun’da kuralların amacı dışında keyfi olarak kullanılmasını önleyecek yasal güvenceye yer verildiğinden kurallarla ulaşılmak istenen amaca ilişkin kamu yararı ile bireyin kamu hizmetine girme hakkı arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kamu hizmetine girme hakkını sınırlandıran kuralların orantısız bir müdahaleye de neden olmadığı, dolayısıyla anılan hakka ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Davaya konu bir başka kural uyarınca arabuluculuk siciline kaydedilebilmek, bir başka ifadeyle arabuluculuk faaliyetinde bulunabilmek için terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak koşulunun öngörülmesi suretiyle çalışma hürriyeti ve hakkına yönelik bir sınırlama getirilmiştir. Tüm hukuki işlemlerin amacına uygun olarak doğru, tarafsız ve güvenilir bir şekilde yapılmasını temin etmek suretiyle kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla söz konusu hakkın sınırlanması mümkündür.

Arabuluculuk, görevini eşit ve tarafsız olarak yerine getirmekle yükümlü olunan, taraflarla görüşmelerin olumlu sonuçlanması hâlinde imzalanan anlaşma belgesinin ilam niteliğinde belge sayıldığı, başvurulması bazı davalar bakımından dava şartı olarak öngörülen bir faaliyettir. Bu nitelikleri gözetildiğinde arabuluculuk faaliyetinin terör örgütleriyle herhangi bir ilgisi bulunmayan kişilerce yerine getirilmesinin kamu yararının sağlanması amacına yönelik olduğu açıktır. Kuralın, bu amaç bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez. Öte yandan kural, noterliğe ilişkin kural yönünden belirtilen gerekçelerle orantılık ölçütüne de aykırı değildir.

Bilirkişilik, davayla ilgili vakaların takdirinde özel ve teknik bilginin gerekli olması hâlinde hâkim tarafından bilgisi ile oyuna başvurulan ve bu anlamda karar vermede hâkime yardımcı olan, hâkimin izni ile tanıklara veya sanığa doğrudan soru sorabilme ve dava dosyası kapsamında her türlü bilgi ve belgeyi inceleyebilme yetkisini barındıran bir faaliyettir. Bu yetkileri gözetildiğinde adalet hizmetlerinin yerine getirilmesinde önemli roller üstlenmiş olan bilirkişi, kamu hizmeti niteliğinde bulunan yargılama faaliyetine katılabilmekte ve işleyişine katkı sağlayabilmektedir.

Bu çerçevede dava konusu kuralla bilirkişiliğin de terör örgütleriyle ilgisi bulunmayan kişiler tarafından yerine getirilmesinin bu göreve ilişkin kamusal hizmetin doğru, tarafsız ve güvenilir bir şekilde yapılmasını temin etmek suretiyle kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Kuralın bilirkişilik yönünden de getirdiği sınırlamaların elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ölçütlerine aykırı bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’ya aykırı bulunmayarak iptal taleplerinin reddine karar verilmiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 14/11/2019 Tarihli ve E: 2018/89, K: 2019/84 Sayılı Kararı