Olaylar  

Başvurucu, hükûmeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya engellemeye teşebbüs etme suçundan tutuklu ve aynı zamanda üniversite öğrencisidir. COVID-19 salgını nedeniyle öğrenim gördüğü fakültede derslerin ve sınavların uzaktan öğretim yoluyla internet üzerinden gerçekleştirilmeye başlanması üzerine internet yoluyla ders ve sınavlara girme talebini Ceza İnfaz Kurumuna bildirmiştir.

Ceza İnfaz Kurumu İdare Kurulu Başkanlığı; hükümlü ve tutukluların mevzuat uyarınca örgün ve uzaktan eğitime devam etmesinin mümkün olmadığı, ceza infaz kurumuun fiziki yapısı, yeterli alt yapıya sahip internet bağlantılı bilgisayarların bulunmaması ve COVID-19 salgını riskleri nedenleriyle ciddi aksaklıkların meydana geleceğinden bahisle başvurucunun talebini kabul etmemiştir.

Başvurucu söz konusu karara karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Başvurucunun ret kararına karşı itirazı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, ceza infaz kurumunda internet yoluyla üniversite derslerine ve sınavlarına katılma talebinin reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Somut olayda başvurucu, talebinin hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek eğitim hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da, ceza infaz kurumlarında internet kullanımının yalnızca eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında ve idarenin takdir yetkisi içinde mümkün olduğu öngörülmüştür. Kanun'da öngörülen eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin kapsamı ise idarenin çıkardığı Yönetmelik ve Genelge şeklindeki düzenleyici işlemlerle somutlaştırılmıştır. Buna göre kapalı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun öğrencisi olduğu yükseköğretim programının da Kanun'da öngörülen eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Bunun yanında 5275 sayılı Kanun'da kapalı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün öğretime devam etmeleri konusunda idarenin bir yükümlülüğü bulunmadığı açıkça ortaya konulmuştur. Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün yükseköğretime devamları konusunda devletin bir pozitif yükümlülük üstlendiğinden bahsedilemeyeceği gibi kural olarak masrafları kendileri tarafından karşılanmak kaydıyla yalnızca sınavlarına götürülme imkânının kullandırılması konusunda da özellikle başvurucunun tutuklu olduğu belli suç grupları yönünden idarenin oldukça geniş bir takdir yetkisi bulunduğu görülmektedir.

İlgili Genelge'de Yükseköğretim Kurulunun kararıyla doğrudan uzaktan öğretim metoduyla gerçekleştirileceği öngörülerek açılan öğretim programlarına devam eden tutuklu ve hükümlülere internet kullanarak öğrenimlerine devam etme imkânı sunulduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte başvurucunun devam etmek istediği öğrenim programı, salgın nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçilmiş olmakla birlikte esasen bir örgün öğrenim programıdır.  Salgın nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçilmiş olmasının ise devletin bu konuda bir pozitif yükümlülüğünün doğmasına sebep olamayacağı gibi tam aksine ceza infaz kurumlarında bu kapsamda bir organizasyon yapılmasını daha da zorlaştıracak bir husus olduğu anlaşılmıştır.

Nitekim istekli her bir mahpusun ayrı ayrı derslerine girmelerinin sağlanması bilgisayar ve internet olanaklarının yanı sıra ceza infaz kurumunda uygun mekânların da hazırlanmasını gerektirir. Öte yandan hem eğitimin hem de salgın hastalığın dayattığı bazı gereklilikler nedeniyle çok sayıda kişinin aynı ortamda ayrı ayrı bilgisayarlar üzerinden kendi derslerine veya sınavlarına girmeleri de ciddi bir zorluk oluşturacaktır. Bunlardan başka kapalı ceza infaz kurumunda bulunan mahpusların denetimsiz bir şekilde internet ortamına bırakılmaları da mümkün değildir ve örgün eğitim kapsamındaki ders ve sınavlarına ancak infaz kurumu görevlilerinin kontrolü altında girebilirler. Bu durum ise oldukça ciddi sayıda görevlinin yalnızca bu iş için görevlendirilmesini zorunlu kılacaktır. 

Sonuç olarak kapalı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun COVID-19 salgını nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçtiği anlaşılan örgün yükseköğretim programına, internet kullanma imkânından yararlandırılarak devam etmesinin sağlanması yönünden devletin herhangi bir pozitif yükümlülüğü bulunmadığının açık olduğu değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/6664)

 

Karar Tarihi: 6/10/2021

R.G. Tarih ve Sayı: 14/12/2021-31689

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

M. A.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun internet yoluyla üniversite derslerine ve sınavlarına katılma talebinin reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/2/2021 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, başvuru tarihinde hükûmeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya engellemeye teşebbüs etme suçundan tutuklu olarak Silivri 1 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. Başvurucu ayrıca girdiği sınavı kazanarak 2020-2021 öğretim yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Fakülte) öğrencisi olduğunu belirtmiştir. Fakülte Dekanlığı; İnfaz Kurumuna gönderdiği 28/12/2020 tarihli yazısında; COVID-19 küresel salgın sürecinin azaltılmasına katkıda bulunmak ve öğrenci, akademik personel, idari personel ile genel halk sağlığını tehlikeye atmamak adına 2020-2021 eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında derslerin dijital imkânlar ve uzaktan öğretim yöntemleriyle yürütüleceğini, konu ile ilgili kılavuz ve Fakültede okutulan yıllık zorunlu derslerin vize sınav tarihlerinin de ekte gönderildiğini belirtmiştir.

7. İnfaz Kurumu İdare Kurulu Başkanlığı 14/12/2020 tarihinde, kurumda bulunan ve örgün eğitime devam eden hükümlü ve tutukluların uzaktan eğitim kapsamında internet aracılığıyla ders ve sınavlara katılmaya ilişkin taleplerinde çok sayıda artış oluştuğu gerekçesiyle toplanarak bu konuda karar almıştır. Anılan karar şu şekildedir:

"Mevzuatımızda öğretimden yararlanma, bilgisayar ve internet kullanımı konularına ilişkin olarak:

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 'Öğretimden yararlanma' başlıklı 76. maddesinin 1. fıkrasında; 'Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır.'

27/07/2007 tarihli ve 'Genç ve Yetişkin Hükümlü ve Tutukluların Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümler' konulu 46/1 nolu Genelge'nin 'F- Yüksek Öğretim Çalışmaları' başlıklı bölümünün 1. Fıkrasında ise:

'Herhangi bir yüksek öğretim kurumuna devam ederken tutuklanan veya hüküm giyen öğrencilerin ya da ceza infaz kurumundayken üniversite sınavını kazanan hükümlü ve tutukluların kapalı ceza infaz kurumlarından, okullarının kabul etmesi durumunda, dış güvenlik görevlisi muhafazasında, açık ceza infaz kurumlarından iç güvenlik görevlisi nezaretinde ara, yıl sonu, bütünleme ve mazeret sınavlarına katılmaları sağlanacaktır.' hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 92. maddesinin 1'inci fıkrasında; 'Hükümlü; izin, hastaneye, Cumhuriyet Başsavcılığına veya duruşmaya sevk, eğitim, öğretim, işyurdu, cezanın ertelenmesi, salıverilme, nakil, deprem, sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz. (Ek cümle: 15/8/2016-KHK-674/16 md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/16 md.) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların, ceza infaz kurumu düzeni ile toplum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği, terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği, yol, kalınacak ceza infaz kurumu ya da sınav merkezi veya okulda güvenlik açısından sakınca bulunabileceği değerlendirildiği takdirde kurum dışına çıkmaları Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir.' hükmüne yer verilmiştir.

Bununla birlikte; Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 75. maddesinin 3., 4. ve 5. fıkralarında: 'Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitim evlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Bu haklar, idare ve gözlem kurulu kararı ile tehlikeli hükümlü oldukları saptananlar veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir.'; 'İşlediği suçun nitelik ve işleniş biçimi göz önüne alındığında, toplum için ciddi bir tehlike oluşturan, kurumdaki tutum ve davranışlarıyla, suç işlemek amacıyla kurulan silâhlı örgütün yöneticiliğini yapmaya devam eden, bu konuda herhangi bir yöntemle, kurum içi veya dışındaki kişilere talimat veya mesaj veren hükümlülerin, idare ve gözlem kurulu kararıyla televizyon yayınlarını izlemesine ve bilgisayar ile internetten yararlanmasına izin verilmez.' hükümlerine yer verilmiştir.

1-) Covid-19 tedbirleri kapsamında, örgün eğitim veren kurumların geçici olarak uzaktan eğitim metoduyla eğitim-öğretim sürecini yürüttükleri bu son dönemde, örgün eğitim öğrencisi olup kapalı ceza infaz kurumumuzda bulunan hükümlü ve tutukluların uzaktan eğitimden yararlanma taleplerinde artış olduğu,

2-) Kapalı ceza infaz kurumumuzda örgün eğitim veren üniversiteyi kazanan hükümlünün, okulunun kabul etmesi halinde yol ve sair masraflarının hükümlü tarafından karşılanmak suretiyle, dış güvenlik görevlisi muhafazasında okulunda ara, yıl sonu, bütünleme ve mazeret sınavlarına katılmak için başvuru yapabileceği,

3-) Kapalı ceza infaz kurumumuzda YKS-2020 ve DGS 2020 sınavları sonucunda örgün eğitime yerleşen ve hali hazırda örgün eğitime devam ederken tutuklanarak kurumumuza gelen çok sayıda öğrencinin olduğu,

4-) Tüm bu örgün eğitimi kazanan ve hali hazırda örgün öğretime devam eden hükümlü tutukluların birbirinden farklı üniversitelere devam ettiği,

5-) Açık Öğretim Fakültesi okuyan öğrencilerin dışarıda sınavlara online olarak katıldığı halde kapalı ceza infaz kurumlarında yeterli alt yapı olmadığı için sınavların halen yüz yüze yazılı olarak yapıldığı,

6-) Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün ekte sunulmuş olan 07/10/2020 tarih ve E-26220590-204.10-618/118732 sayılı yazısında da belirtiği gibi Eğitim türlerinin formal ve informal eğitim şeklinde olduğu; formal eğitimin örgün ve yaygın eğitimden müteşekkil olduğu, salgın hastalık döneminde tedbiren geçici olarak kullanılan uzaktan eğitimin bir eğitim türü değil, eğitim metodu olduğu, bu surette örgün eğitimin uzaktan eğitim metoduyla işlenmesinin, örgün eğitime yaygın eğitim vasfı kazandırdığı yanılgısına düşülmemesi gerektiği,

Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde;

Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların mevzuatımız uyarınca örgün ve uzaktan eğitime (İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi hariç)devam etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca ceza infaz kurumumuzun fiziki yapısı, yeterli alt yapıya sahip internet bağlantılı bilgisayarların bulunmaması, sayıları sürekli artan örgün eğitim öğrencisinin farklı üniversitelerde eğitim aldığı ve dolayısı ile Akademik takvimlerin çakışması durumunda hem alt yapı sorunları hem de Covid-19 küresel pandemi riskleri nedeniyle farklı odalardaki hükümlü ve tutukluların bir araya getirilemeyeceğinden kaynaklı ciddi aksaklıkların meydana geleceği, kurumumuzda pozitif vakaların olduğu, örgün eğitime devam eden hükümlü tutukluların online dersleri takip ve online sınavlara girme taleplerinin karşılanması halinde olası bulaş riskinin ciddi oranda artacağı ve bu durumun kurumun diğer işleyişlerini olumsuz etkileyeceği de dikkate alınarak bu yönlü taleplerin kurumumuz idare gözlem kurulunca uygun görülmediği,

Karardan bir suretin örgün eğitime devam eden tüm hükümlü tutuklulara ilanen tebliğine, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde infaz hâkimliğine, infaz hâkimliğinin kararına karşı da 1 hafta içerisinde ağır ceza mahkemesine itiraz haklarının bulunduğunun bildirilmesine;"

8. Başvurucu 21/12/2020 tarihinde söz konusu karara karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde, talep fazlalığının o hakkın ihlalini meşru hâle getirmeyeceğini, aksine o hakkın kullanılması için uygun koşulların sağlanmasını gerektireceğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca kurumdaki COVID-19 pozitif mahpusların karantina koğuşunda bulunduklarını yani normal koğuşlarda hasta bulunmadığını, ayrıca hâlihazırda açıköğretim fakültelerinde okuyan hükümlü ve tutukluların sınavlarına girebildiklerini ve herhangi bir sorun yaşanmadığını ifade etmiştir.

9. Silivri 2. İnfaz Hâkimliği şikâyeti reddetmiştir. Ret kararının gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

" ... Eğitim, Anayasa'da doğrudan güvence altına alınmış bir haktır. Eğitim çok özel bir kamu hizmeti olarak sadece doğrudan faydaları olan bir hizmet değil geniş sosyal fonksiyonları da olan bir hizmettir ve demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir katkısı olduğu da aşikardır. Ayrıca eğitimin toplum için taşıdığı öneme karşın, eğitim hakkı mutlak ve sınırsız bir hak değildir. Eğitimin niteliği gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğinden bazı kısıtlamalara tabi tutulması da doğaldır. Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre zaman ve mekan içinde değişiklik gösterebilir. Anayasa'nın 42. maddesinde yer alan eğitim ve öğrenim hakkı, kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe negatif ödevini yüklemekle birlikte Anayasa'da öngörülen ilköğretim dışında devletin tüm bireylere eğitim ve öğrenim sağlaması şeklinde pozitif bir ödev de yüklememektedir. Ancak devlet tarafından kurulan veya desteklenen eğitim kurumlarına etkili bir şekilde erişim imkanının sağlanması şarttır. Bu çerçevede, ceza infaz kurumlarında hükümlülerin eğitimi için imkan sağlanmışsa mahkumiyetin doğal sonuçları çerçevesinde hükümlülerin eğitim faaliyetine erişiminin sağlanması gerekmektedir. Ancak, mahkumların temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmaları, bu hakların mahkumlar için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı anlamında değerlendirilmemelidir. Ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında mahkumların hakları ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlanmıştır. Eğitim hakkı için de aynı değerlendirme mümkündür. Eğitim hakkı kapsamında eğitim gereçlerine erişim imkanı sağlanmasının da cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonuçları çerçevesinde incelenmesi gerekir. Bu bağlamda devletin ceza infaz kurumlarında suçun önlenmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması yükümlülüğü ile hükümlülerin eğitim hakkı arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir.

Anayasa'nın 42. maddesinde düzenlenen eğitim hakkı ve yasal düzenlemeler her mahkumun eğitim faaliyetlerinden sınırsız bir biçimde yararlanmasını güvence altına almamaktadır. Cezaevinde bulunmanın getirdiği doğal sonuçlar çerçevesinde ve imkanlar kapsamında eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu nedenle tutuklu hükümlünün kapalı bir cezaevinde kendisine tanınan eğitim imkanlarının kısıtlanabileceğinin farkında olması gerekmektedir. Buna göre ceza infaz kurumlarında disiplinin ve güvenliğin sağlanması ile pandemi sürecinde tutuklu hükümlülerin sağlığını korunması amacıyla internet tabanlı sınav yapılamayacağı, pandemi nedeniyle örgün eğitimin devamı için öngörülen alternatif uzaktan eğitim araçlarının kullanımının kanunda düzenlenen uzaktan eğitimin kapsamından farklı olduğu bu nedenle ceza infaz kurumundan online derslere katılımın mümkün olmadığı anlaşılmakla kurum idaresinin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından şikayetin bu aşamada reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. "

10. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına karşı itiraz etmiştir. Başvurucu; itiraz dilekçesinde, henüz hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmadığını, öğrencisi olduğu üniversitenin salgın nedeniyle uzaktan eğitime geçtiğini, kaldı ki normal zamanda da üniversitede derslere devam zorunluluğu olmadığını, bu nedenlerle sınavlara internet yoluyla girişinin sağlanması için gerekli koşulların oluşturulması gerektiğini belirtmiştir.

11. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi 11/1/2021 tarihinde başvurucunun itirazını reddetmiştir. Mahkemenin gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.

12. Başvurucu 2/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

13. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlünün radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı" kenar başlıklı 67. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları şöyledir:

"(3) Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Adalet Bakanlığının uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak bilgisayarın ceza infaz kurumuna alınmasına izin verilebilir.

(4) Bu haklar, tehlikeli hâlde bulunan veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir. "

14. 5275 sayılı Kanun'un "Eğitim Programları" başlıklı 75. maddesi şöyledir:

"(1) Ceza infaz kurumlarında bulunduğu süre içinde hükümlüye, kişiliğini geliştirecek, eğitimini güçlendirecek, yeni beceriler elde etmesini, suç işleme eğilimini yok etmeyi sağlayacak ve salıverilme sonrasına hazırlayacak programlar uygulanır.

 (2) Hükümlünün yaş, ceza süresi ve yeteneklerine öncelik verilerek ekonomik ve kültür durumuna uygun biçimde düzenlenen eğitim programları; temel eğitim, orta ve yüksek öğretim, meslek eğitimi, din eğitimi, beden eğitimi, kütüphane ve psiko-sosyal hizmet konularını kapsar. "

15. 5275 sayılı Kanun'un "Öğretimden Yararlanma" başlıklı 76. maddesi şöyledir:

"(1) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır.

 (2) Bu maddenin uygulanmasına ve sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."

16. 29/3/2020 tarihli ve 3103 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in "Eğitim ve Öğretim Servisi" başlıklı 14. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Eğitim ve öğretim servisi; kurumdaki eğitim ve öğretim hizmetleri ile kültürel etkinlikler ve kütüphane çalışmalarının yürütüldüğü servistir. Eğitim ve öğretim servislerinde; öğretmen ve kütüphaneci görev yapar.

(2) Öğretmen;

a) Hükümlülerin eğitim ve öğretimleri ile manevi kalkınmalarını sağlar, örgün ve yaygın eğitime devam eden hükümlülerin okul kayıtları, sınava giriş işlemleri, sevk hâlinde okul kayıtlarının nakledilmesi gibi eğitim ve öğretimleri için gerekli her türlü işlemleri yürütür ve konu hakkında bilgilendirme yapar.

b) Her yılın eğitim ve öğretim döneminin başlangıcında eğitim ve öğretim, kurs gibi görev alanına giren konularda bir yıllık plan hazırlayarak kurum en üst amirine sunar ve eğitim ve öğretim istatistiklerini düzenler.

...

d) Okuma yazma bilmeyen hükümlülere, okuma yazma öğretilmesinden sorumludur. Herhangi bir sebeple öğrenme güçlüğü görülenleri, kurum en üst amirine bildirir (Kurum en üst amiri ve öğretmen bunların okuma yazma öğrenmeleri için gereken önlemleri alır).

e) Kurumda eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam edenlerin isimlerini, başladıkları tarihi, hangi sınıfa devam ettiklerini, başlangıçtaki öğrenim düzeylerini, eğitim ve öğretimde gösterdikleri ilerlemeyi, başarısını, devam sürelerini, sınıf yükselmelerini, davranış notlarını, gözlem ve sınıflandırma formunun ilgili bölümüne kaydeder."

17. Anılan Yönetmelik'in "Eğitim ve öğretim ile eğitim programları" kenar başlıklı 88. maddesi ile "Öğretimden yararlanma" kenar başlıklı 89. maddesi şöyledir:

"MADDE 88- (1) Kurumlarda eğitim ve öğretim; hükümlüye yeni ve olumlu davranışlar kazandırmayı hedefleyen ve bu amacı gerçekleştirmek üzere beden, zihin, ahlâk ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı bir biçimde gelişmiş bir yapıya, özgür ve bilimsel düşünceye, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan hakları ve onuruna saygılı, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek, bilgi, yetenek, beceri ve davranışlarını geliştirmek, birlikte çalışma ve iş görme alışkanlığı kazandırarak yaşama hazırlamak, kendilerinin geçim ve mutluluklarını sağlayacak faaliyetleri içeren hizmetlerin bütünüdür.

 (2) Hükümlüye, kurumda bulunduğu süre içinde, kişiliğini geliştirecek, eğitimini güçlendirecek, yeni beceriler elde etmesini, suç işleme eğilimini yok etmeyi sağlayacak ve salıverilme sonrasına hazırlayacak eğitim programları uygulanır.

 (3) Eğitim programları; temel eğitim, orta ve yüksek öğretim, meslek eğitimi, din eğitimi, beden eğitimi, kütüphane ve psiko-sosyal hizmet konularını kapsar.

 (4) Eğitim programları, hükümlünün, yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, ceza süresi, yetenekleri ve kültür durumuna uygun olarak hazırlanır.

MADDE 89- (1) Açık kurumlar ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır.

 (2) Hükümlülere okuma-yazma öğretilmesi, örgün veya yaygın öğretim kurumları aracılığıyla, kuruma gelmeden önce eksik kalan eğitimlerinin tamamlattırılması ve öğrenimlerinin devam ettirilmesi sağlanır.

 (3) İlköğretim ara sınıflarından terk olanlardan, örgün eğitim çağını geçirmiş on beş ve daha üst yaşlarda bulunan her hükümlünün yaygın eğitime devam etmesi teşvik edilir."

18. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 5275 sayılı Kanun gereğince, ceza infaz kurumlarında genç ve yetişkin hükümlü ve tutuklulara uygulanacak eğitim ve iyileştirme çalışmalarına ilişkin usul ve esasları göstermek, mevzuatın uygulanmasını kolaylaştırmak, uygulamada ortaya çıkan sorunları gidermek amacıyla hazırlanan 27/7/2007 tarihli ve 46/1 sayılı Genelge'nin (Genelge) "Eğitim ve Öğretim Çalışmaları" başlıklı Dördüncü Bölüm'ünde, ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutukluların yararlanabileceği eğitim-öğretim olanaklarına yer verilmiştir. Bu kapsamda okuma-yazma bilmeyen tutuklu ve hükümlülere, Millî Eğitim Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan protokol uyarınca ceza infaz kurumlarında kadrolu öğretmenler tarafından "Yetişkin I. ve II. Kademe Eğitimi Başarı Kursları" verileceği öngörülmüştür. Aynı bölümde ayrıca tutuklu ve hükümlülerin açık ilköğretim okulu, açık öğretim lisesi ve açık öğretim fakültelerine de kayıt yaptırarak buradaki öğretim olanaklarından yararlanabilecekleri, bu kapsamdaki sınavların ise belli ceza infaz kurumlarında oluşturulan sınav merkezlerinde yüz yüze gerçekleştirileceği öngörülmüş ve sınav merkezi olmayan kurumlarda kalan tutuklu ve hükümlülerin sınav için nakledilmeleri de düzenlenmiştir.

19. Anılan Genelge'nin bahsedilen Dördüncü Bölüm'ünde yükseköğretimin de tutuklu ve hükümlülerin yararlanabileceği bir öğretim çeşidi olarak kabul edildiği ve "Yüksek Öğretim Çalışmaları" başlığı altında düzenlendiği görülmektedir. İlgili kısım şöyledir:

"(1) Herhangi bir yüksek öğretim kurumuna devam ederken tutuklanan veya hüküm giyen öğrencilerin ya da ceza infaz kurumundayken üniversite sınavını kazanan hükümlü ve tutukluların kapalı ceza infaz kurumlarından, okullarının kabul etmesi durumunda, dış güvenlik görevlisi muhafazasında, açık ceza infaz kurumlarından iç güvenlik görevlisi nezaretinde ara, yıl sonu, bütünleme ve mazeret sınavlarına katılmaları sağlanacaktır. Talebi olması hâlinde okullarının kabul etmesi koşuluyla kayıt dondurma işlemi yapılması için girişimlerde de bulunulacaktır.

(2) Öğrencinin sınava gireceği yere sevk edilmesi için gerekli süre de dikkate alınarak, sınavdan en az on gün önce akademik takvim, öğrenci belgesi ve öğrencinin dilekçesi bir üst yazıyla Genel Müdürlüğün Eğitim Birimine fakslanacaktır.

...

(4) Açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, kurumla aynı Büyükşehir belediyesi veya belediye sınırları içinde olan herhangi bir yüksek öğretim kurumunda okuma hakkını kazandıklarında, okullarının kabul etmesi hâlinde, talepleri doğrultusunda, okullarına devam etmeleri ve örgün eğitimden yararlanmaları sağlanacaktır. Açık ceza infaz kurumu hükümlülerinin okullarına devam etmeleri sağlanırken aşağıdaki kurallara uyulacaktır:

...

(5) Uzaktan eğitime katılacak öğrenciler, personel nezaretinde internetten yararlandırılacaklardır."

20. Söz konusu Genelge'de; kayıt ve sınav harçlarını, yol masraflarını ödeyemeyecek durumdaki hükümlü ve tutukluların bu tür masraflarının karşılanması için il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından, gönüllü kurum ve kuruluşlardan yardım isteneceği, ayrıca gerekirse yol masraflarının eğitim kurulu kararıyla emanet para faizi hesabından veya kurum olanaklarıyla karşılanacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve örgün yükseköğretime devam eden hükümlü ve tutukluların sınava girebilmek için gereken yol masraflarını kendilerinin karşılamasının beklendiği ancak karşılayamayacak durumda olanlar için bazı alternatifler öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

21. 5275 sayılı Kanun'un "Kapalı ceza infaz kurumu dışına çıkma halleri" kenar başlıklı 92. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Hükümlü; izin, hastaneye, Cumhuriyet Başsavcılığına veya duruşmaya sevk, eğitim, öğretim, işyurdu, cezanın ertelenmesi, salıverilme, nakil, deprem, sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz. 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların, ceza infaz kurumu düzeni ile toplum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği, terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği, yol, kalınacak ceza infaz kurumu ya da sınav merkezi veya okulda güvenlik açısından sakınca bulunabileceği değerlendirildiği takdirde kurum dışına çıkmaları Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir."

22. 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun "Örgün ve yaygın eğitim" kenar başlıklı 18. maddesi şöyledir:

"Türk milli eğitim sistemi, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulur.

Örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsar.

Yaygın eğitim, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsar. "

23. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (u) bendi şöyledir:

" u) Yükseköğretim Eğitim Türleri: Yükseköğretimde eğitim - öğretim türleri örgün, açık, dışarıdan (ekstern) ve yaygın eğitimdir.

(1) Örgün Eğitim: Öğrencilerin, eğitim - öğretim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğunda oldukları bir eğitim - öğretim türüdür.

(2) Açık Eğitim: Öğrencilere radyo, televizyon ve eğitim araçları vasıtasıyla yapılan bir eğitim - öğretim türüdür.

(3) Dışarıdan Eğitim (Ekstern Eğitim): Yükseköğretimin belirli dallarında, devam zorunluluğu olmaksızın sadece yarı yıl içi ve sonu sınavlarına katılma zorunluluğu bulunan bir eğitim - öğretim türüdür. Bu eğitimi izleyen öğrenciler ortak zorunlu dersler ile gerekli görülen bazı dersleri, ilgili yükseköğretim kurumlarınca mesai saatleri dışındaki uygun saatlerde düzenlenecek derslerde alırlar.

(4) Yaygın Eğitim: Toplumun her kesimine ve değişik alanlarda bilgi ve beceri kazandırma amacı güden bir eğitim - öğretim türüdür. "

24. 2547 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (e) bendinin ilgili kısmı şöyledir:

" e. Yükseköğretim Kurulu kararı üzerine yükseköğretim kurumlarında; öğretim elemanı ve öğrencilerin aynı mekânda bulunma zorunluluğu olmaksızın, bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı olarak öğretim faaliyetlerinin planlandığı ve yürütüldüğü önlisans, lisans ve lisansüstü uzaktan öğretim programları açılabilir. Uzaktan öğretim programlarının açılabileceği alanlar, uzaktan öğretim yoluyla verilecek dersler ve kredi miktarları, ders materyallerinin hazırlanması, sınavlarının yapılma şekli, yükseköğretim kurumları arasında bu amaçla yapılacak protokoller ile uzaktan öğretime ilişkin diğer hususlar, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir. "

B. Uluslararası Hukuk

25. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 11/1/2006 tarihli ve (2006)2 sayılı "Avrupa Ceza İnfaz Kurumu Kurallarına Dair Üye Devletlere Tavsiye Kararı"nın 1/7/2020 tarihinde gözden geçirilmiş şeklindeki "Eğitim" kenar başlıklı ilgili kısmı şöyledir:

"28. 1 Her ceza infaz kurumu, mahpusların beklentilerini de dikkate alarak, bireysel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak üzere onlara mümkün olabildiğince kapsayıcı eğitim programları sağlamaya çalışmalıdır.

28. 2 Okuma yazma bilmeyen veya dört işlem yapamayanlar ile temel ya da mesleki eğitim almamış mahpuslara öncelik verilmelidir.

28. 3 Genç ve özel ihtiyaç sahibi mahpusların eğitimine özel dikkat gösterilmelidir.

28. 4 Ceza infaz kurumlarında sağlanan eğitimlerden yararlanan mahpuslar, buralarda çalışanlardan daha düşük bir statüye sahip olmamalı ve eğitim faaliyetlerine katılmaları nedeniyle malî yönden veya başka bir konuda dezavantajlı duruma düşürülmemelidirler.

28. 5 Her kurumda mahpusların yararlanması için eğlendirici ve eğitsel kaynak, kitap ve diğer materyallerle yeterli bir biçimde donatılmış bir kütüphane bulunmalıdır.

28. 6 Mümkün olabilen her durumda, ceza infaz kurumu kütüphanesi toplumdaki kütüphane hizmetleriyle işbirliği yapılarak düzenlenmelidir.

28. 7 Uygulanabildiği ölçüde mahpusların eğitimi;

a. Tahliyelerinden sonra da herhangi bir zorlukla karşılaşmaksızın öğrenim ve mesleki eğitimlerine devam edebilmeleri amacıyla ülkenin öğretim ve meslekî eğitim sistemiyle bütünlük içerisinde gerçekleştirilmeli ve

b. Dışarıdaki eğitim kurumlarının himayesinde olmalıdır."

26. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 18/1/1989 tarihli ve (89)12 sayılı “Ceza İnfaz Kurumlarındaki Eğitim” konulu tavsiye kararında üye ülkelerce benimsenmesi önerilen temel ilkeler şu şekilde belirlenmiştir:

"1. Bütün hükümlü ve tutukluların, meslekî eğitim, yaratıcı ve kültürel faaliyetler, bedensel eğitim, spor, sosyal eğitim ve kütüphane tesislerini ihtiva edecek şekilde tasarlanmış bir eğitime sahip olması sağlanacaktır.

2. Hükümlü ve tutuklulara verilecek eğitimin, dış dünyada aynı yaş gruplarına sağlanan eğitimle aynı olması sağlanacak ve öğrenme fırsatlarının alanı olabildiğince geniş tutulacaktır.

3. Ceza infaz kurumlarında eğitim; kişinin sosyal, ekonomik ve kültürel şartlarını akılda tutarak onu bir bütün hâlinde geliştirmeyi hedefleyecektir.

4. Ceza infaz kurumları sisteminin yönetimine katılanların ve ceza infaz kurumlarını yönetenlerin hepsi eğitimi mümkün olabildiğince daha fazla destekleyecek ve kolaylaştıracaktır.

5. Hükümlü ve tutukluların, eğitimin bütün yönlerine aktif olarak katılmasını teşvik etmek için her türlü çaba gösterilecektir.

6. Ceza infaz kurumları eğitimcilerinin, uygun yetişkin eğitim metotlarını benimsemelerinin sağlanması için geliştirme programları temin edilecektir.

7. Özel zorlukları olan hükümlü ve tutuklulara ve özellikle okuma yazma problemi olanlara özel itina gösterilecektir.

8. Meslekî eğitim, bireyin daha geniş olarak geliştirilmesine olduğu kadar, iş piyasasındaki ihtiyaçlar da dikkate alınarak düzenlenecektir.

9. Hükümlü ve tutuklular haftada en az bir kez, iyi düzenlenmiş bir kütüphaneye gidebilmelidir.

10. Hükümlü ve tutukluların beden eğitimi çalışmaları yapmaları ve spor faaliyetlerine katılmaları teşvik edilmelidir.

11. Yaratıcı ve kültürel faaliyetlere önemli bir rol verilecektir. Çünkü bu faaliyetler hükümlü ve tutukluların kendilerini ifade etmelerinde ve geliştirmelerinde özel bir potansiyele sahiptir.

12. Sosyal eğitim, topluma geri dönmesini kolaylaştırmak amacıyla, hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumlarındaki günlük yaşamını idare etmesini sağlayacak uygulanabilir unsurları içine almalıdır.

13. Mümkün olan her durumda hükümlülerin ceza infaz kurumları dışında eğitime katılmasına izin verilmelidir.

14. Eğitimin ceza infaz kurumları içerisinde verilmesi gereken hâllerde, kurum dışından da destek alınmalıdır.

15. Hükümlü ve tutukluların salıverilme sonrasında da eğitimlerine devam etmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.

16. Hükümlü ve tutukluların uygun eğitim almalarını sağlayacak malî kaynak, alet, donanım ve öğretim personeli hazır bulundurulmalıdır.

27. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kalda/Estonya (B. No: 17429/10, 19/1/2016, §§ 44, 45) kararında, internetin hem ulaşılabilme hem de bilgi taşıma kapasitesinin yüksekliği nedeniyle ifade özgürlüğü yönünden önemi tartışmasız olmasına rağmen ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak tutuklu ve hükümlülerin -bilgi alma da dâhil olmak üzere- dış dünyayla iletişimlerinin sınırlı olduğunu belirtmiş; bu bağlamda ifade özgürlüğünün öngörüldüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 10. maddesinin taraf devletlere, tutuklu ve hükümlülerin genel olarak internete ya da belli sitelere erişimleri konusunda bir yükümlülük yüklediğinden bahsedilemeyeceğini kabul etmiştir.

28. AİHM Ramazan Demir (B. No: 68550/17, 9/2/2021, § 19) kararında, terör suçu şüphesiyle ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun Türk Anayasa Mahkemesi ve Resmî Gazete'nin resmî internet sitelerine kurum bilgisayarlarından erişimin mümkün olmaması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anılan kararda başvurucu; bir avukat olduğunu, kendisinin ve müvekkillerinin savunmalarını hazırlamak için söz konusu mahkemelerin içtihatlarına ve mevzuata erişimin elzem olduğunu iddia etmiştir.

29. AİHM söz konusu kararında öncelikle Sözleşme'nin 10. maddesinin taraf devletlere, tutuklu ve hükümlülerin internete erişimlerini sağlamaları konusunda bir yükümlülük yüklediği şeklinde yorumlanamayacağına dair ilkesini belirtmiş fakat daha sonra tutukluların eğitim ve iyileştirme amaçlarıyla bazı internet sitelerine erişimlerinin Türk hukukunda zaten öngörülmüş olduğunu ifade etmiştir. Bu doğrultuda AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Resmî Gazete’nin başvurucunun yalnızca mesleği ve ilgi merkezleri çerçevesinde gelişimine ve rehabilitasyonuna hizmet edecek nitelikte hukuki bilgiler içeren internet sitelerine erişiminin kısıtlanmasının başvurucunun bilgi alma hakkını kullanmasına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini kabul etmiştir. AİHM bu sonuca varırken başvurucu tarafından internete erişim talebiyle ilgili öne sürülen spesifik gerekçeler ne olursa olsun özellikle ilgilinin avukat olduğu ve erişmek istediği üç internet sitesinin niteliği gözönüne alındığında bu talebin tartışmasız bir şekilde ulusal mevzuata göre tutukluların internete erişimini haklı gösteren eğitim ve iyileştirme amaçları kapsamına girdiği hususunun bertaraf edilemeyeceğini vurgulamıştır (Ramazan Demir/Türkiye, §§ 34, 36-38).

30. Bu kapsamda anılan kararda AİHM başvurucunun şikâyetini devletin negatif yükümlülüğü kapsamında incelemiştir. Başvurucunun söz konusu internet sitelerine erişiminin neden eğitim ve iyileştirme kapsamına girdiğinin kabul edilemeyeceğine, tutukluların internete erişimlerine hangi durumlarda izin verildiğine ilişkin ulusal makamların ilgili ve yeterli bir gerekçe sunmadıklarını belirten AİHM, ayrıca başvurucunun internet erişimi sınırlandırılabilen, belli bir tehlike arz eden veya yasa dışı bir örgüte mensup bir tutuklu olarak değerlendirilip değerlendirilmediği ya da neden böyle değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin de yeterli açıklamada bulunulmadığını kabul etmiştir. Sonuç olarak AİHM, böyle bir güvenlik kaygısı bulunsa bile kamu otoriteleri ile uluslararası bir kuruluşun internet siteleri olması sebebiyle söz konusu üç internet sitesine erişimden kaynaklanabilecek güvenlik risklerinin de ulusal makamlarca ayrıntılı olarak incelenmediğini, zaten başvurucunun bu internet sitelerine yalnızca yetkili makamların kontrolü altında ve bu makamlarca belirlenen koşullar içinde erişebilecek olduğunu da belirterek açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir (Ramazan Demir/Türkiye, §§ 44-48).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Anayasa Mahkemesinin 6/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası gereği adli yardım talepleri hakkında, bireysel başvurunun niteliğine uygun düştüğü oranda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. ila 340. maddeleri uygulanır.

33. 6100 sayılı Kanun'un 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için başvurucunun kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması, ikinci olarak da taleplerinin dayanaksız olmaması gerekmektedir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23).

34. Somut olayda başvurucunun başvuru giderlerini karşılayabilecek kadar geliri, adına kayıtlı aracı veya taşınmaz malı olmadığı, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu, sunduğu belgelerden ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen bilgilerden tespit edilmiştir. Ayrıca başvurucunun taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı anlaşılmıştır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

36. Başvurucu, öğrencisi olduğu Fakültenin salgın nedeniyle internet üzerinden gerçekleştirdiği ders ve sınavlara girişine izin verilmemesi, kendisine alternatif bir yol da sunulmaması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

a. Genel İlkeler

37. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların eğitim hakkı da Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır.

38. Anayasa Mahkemesi Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri kararında; Sözleşme gibi Anayasa'nın da devlete, ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklulara eğitim-öğretim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediğini belirtmiştir. Bununla birlikte 5275 sayılı Kanun ve ilgili diğer düzenleyici işlemlerde mahpuslar için eğitsel, kültürel ve sosyal faaliyetlerin önemi vurgulanarak bu tür faaliyetlerin mahpusların topluma kazandırılmasındaki öneminin ortaya konulduğunu, yasal olarak devletin mahpuslara ceza infaz kurumunun imkânları çerçevesinde eğitim ve öğretim sağlama yükümlülüğü altına girdiğini eklemiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 72).

39. Yasalar uyarınca mahpuslara tanınan eğitim hakkının sınırlandırılması hususunda Anayasa ve Sözleşme’de bir yükümlülük yüklenmediği gerekçesi ile idarenin sınırsız bir takdir alanı olduğundan bahsedilemeyeceğini ifade eden Anayasa Mahkemesi, bununla birlikte ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçlarının gözönünde tutulması gerektiğini zira tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmalarının bu hakların onlar için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı şeklinde de yorumlanamayacağını belirtmiştir. Dolayısıyla anılan kararda, eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılımın ceza infaz kurumunun imkânları çerçevesinde tanınması hâlinde bu katılımın ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonuçları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 73).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

40. Somut olayda Fakültede öğrenci olduğunu belirten başvurucu, COVID-19 salgını nedeniyle öğrenim gördüğü Fakültede ders ve sınavların uzaktan öğretim yoluyla internet üzerinden gerçekleştirilmeye başlandığını, kendisinin de internet yoluyla ders ve sınavlara girme talebinde bulunduğunu fakat ceza infaz kurumunca bu talebinin hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek eğitim hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. 5275 sayılı Kanun'da, ceza infaz kurumlarında internet kullanımının yalnızca eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında ve idarenin takdir yetkisi içinde mümkün olduğu öngörülmüştür (bkz. § 13). 5275 sayılı Kanun'da öngörülen eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin kapsamı ise idarenin çıkardığı Yönetmelik ve Genelge şeklindeki düzenleyici işlemlerle somutlaştırılmıştır. Buna göre kapalı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun öğrencisi olduğu yükseköğretim programının da 5275 sayılı Kanun'da öngörülen eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında kabul edildiği anlaşılmaktadır (bkz. §§ 14, 17, 19).

41. Bununla birlikte Anayasa'da ve Sözleşme'de öngörülmemiş olmasına rağmen 5275 sayılı Kanun'la tutuklu ve hükümlülerin eğitim hakkı yönünden sağlandığı anlaşılan bu imkânın, ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonuçları ve ceza infaz kurumlarının olanakları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Nitekim idare de çıkardığı düzenleyici işlemlerle söz konusu gereklilikleri dikkate alarak tutuklu ve hükümlülerin eğitim ve iyileştirme kapsamında kabul edilen faaliyetlerden ne şekilde yararlanabileceğini yani devletin bu konudaki pozitif yükümlülüklerini ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Özellikle internet imkânı konusunda da Anayasa ve Sözleşme'de devlet yönünden herhangi bir yükümlülük öngörülmediği gözönüne alındığında idarenin bu konuda oldukça geniş bir takdir yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır.

42. Bahsedilen düzenleyici işlemlere bakıldığında idarenin, bu konuda uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilen tavsiye niteliğindeki temel ilkeleri (bkz. §§ 25,26) de dikkate alarak ceza infaz kurumlarındaki eğitim ve iyileştirme faaliyetlerini ayrıntılı bir şekilde somutlaştırdığı görülmektedir. Bu kapsamda tutuklu ve hükümlülerin eğitimi konusundaki öncelik okuma yazma gibi temel eğitim ihtiyaçlarından dahi yoksun kalmış mahpuslara tanınmış ve ceza infaz kurumlarında kadrolu öğretmenler görevlendirilerek bu ihtiyacın giderilmesi öngörülmüştür (bkz. §§ 16-18). Bunun yanında hem açık hem kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların dışarıdaki hayatta eğitimleri yönünden oluşabilecek dezavantajın asgari seviyeye çekilebilmesi amacıyla açık ilköğretim okulu, açık öğretim lisesi ve açık öğretim fakültelerine kayıt yaptırarak yaygın öğretim kapsamındaki bu olanaklardan yararlanabilecekleri, sınavlarının ise belli ceza infaz kurumlarında oluşturulan sınav merkezlerinde yüz yüze gerçekleştirileceği belirtilmiş; sınav merkezi olmayan kurumlarda kalan tutuklu ve hükümlülerin sınav için nakledilmeleri de düzenlenmiştir. Yani yaygın öğretim kapsamında kalan bu imkânlardan tutuklu ve hükümlülerin yararlanması konusunda ilgili düzenleyici işlemler doğrultusunda bir planlama yapılmış ve organizasyonu gerçekleştirilmiştir (bkz. § 18). Yine kurum içinde düzenlenen kurslar, sportif faaliyetler ve kütüphane hizmetlerinin de eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında kabul edildiği görülmektedir (bkz. §§ 14, 16, 17).

43. Öte yandan ders ve uygulamaların yüz yüze gerçekleştirildiği ve kural olarak devam zorunluluğu bulunan örgün eğitimden yararlanma konusunda, ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonuçları ve kurumların olanakları çerçevesinde devletin sınırlı yükümlülükler üstlendiği görülmektedir. Öncelikle 5275 sayılı Kanun'da kapalı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün eğitime devamları konusunda bir düzenleme bulunmadığı, yalnızca yaygın eğitime devamlarının sağlanacağının öngörüldüğü anlaşılmaktadır (bkz. § 15). Yani 5275 sayılı Kanun'da kapalı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün öğretime devam etmeleri konusunda idarenin bir yükümlülüğü bulunmadığı açıkça ortaya konulmuştur.

44. Bununla birlikte Genelge'de, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve örgün yüksek öğretim de dâhil bir yükseköğretim programına devam eden tutuklu ve hükümlülere, kural olarak yol da dâhil masrafların kendileri tarafından karşılanması ve üniversiteleri tarafından kabul edilmesi kaydıyla sınavlarına girmek üzere bir dış güvenlik görevlisi nezaretinde üniversitelerine götürülme imkânı tanındığı görülmektedir (bkz. §§ 19, 20). Öte yandan Genelge'de sağlanan bu imkânın da 5275 sayılı Kanun uyarınca yetkili makam tarafından verilecek izne bağlandığı, ayrıca başvurucunun da dâhil olduğu belli suç türlerinden kapalı ceza infaz kurumunda tutuklu ve hükümlü olarak bulunanların öğrenim gerekçesiyle kurum dışına çıkmalarının özellikle güvenlik gerekçesiyle Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabileceği anlaşılmaktadır (bkz. § 21). Yani kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün yükseköğretime devamları konusunda devletin bir pozitif yükümlülük üstlendiğinden bahsedilemeyeceği gibi kural olarak masrafları kendileri tarafından karşılanmak kaydıyla yalnızca sınavlarına götürülme imkânının kullandırılması konusunda özellikle başvurucunun da tutuklu olduğu belli suç grupları yönünden idarenin oldukça geniş bir takdir yetkisi bulunduğu açıktır.

45. Somut olaya dönüldüğünde örgün yükseköğretim programı öğrencisi olan başvurucunun COVID-19 salgını nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçtiği ve bu kapsamda derslerle sınavların internet üzerinden gerçekleştirildiği anlaşılan Fakültenin ders ve sınavlarına katılma imkânından mahrum bırakılmasından şikâyet ettiği görülmektedir. 2547 sayılı Kanun'da, Yükseköğretim Kurulu kararı üzerine yükseköğretim kurumlarında -öğretim elemanı ve öğrencilerin aynı mekânda bulunma zorunluluğu olmaksızın- bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı olarak öğretim faaliyetlerinin planlandığı ve yürütüldüğü ön lisans, lisans ve lisansüstü uzaktan öğretim programları açılabileceği öngörülmüştür (bkz. § 24). Genelge'de ise uzaktan öğretim programlarında öğrenci olan tutuklu ve hükümlülerin kapalı ya da açık ceza infaz kurumunda bulunmaları fark etmeksizin personel nezaretinde internetten yararlandırılacakları belirtilmiştir (bkz. § 19). Buna göre Yükseköğretim Kurulunun kararıyla doğrudan uzaktan öğretim metoduyla gerçekleştirileceği öngörülerek açılan öğretim programlarına devam eden tutuklu ve hükümlülere internet kullanarak öğrenimlerine devam etme imkânı sunulduğu anlaşılmaktadır (uzaktan öğretim programında öğrenci olan hükümlülerin öğrenimleri için sağlanan internet kullanma imkânının süre olarak kısıtlanmasının eğitim hakkı kapsamında incelendiği karar için bkz. Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri).

46. O hâlde somut olayda kapalı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun COVID-19 salgını nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçtiği anlaşılan örgün öğretim programına internet kullanma imkânından yararlandırılarak devam etmesinin sağlanması yönünden devletin bir pozitif yükümlülüğü bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir.

47. Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün yükseköğretime devam etmeleri konusunda 5275 sayılı Kanun'da devlet yönünden bir pozitif yükümlülük öngörülmediği belirtilmiştir. Dolayısıyla örgün yükseköğretim için devletin tutuklu ve hükümlülere internet kullanma imkânı sağlaması şeklinde bir pozitif yükümlülüğünün bulunmadığı da açıktır. Salgın nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçilmiş olmasının ise devletin bu konuda bir pozitif yükümlülüğünün doğmasına sebep olamayacağı gibi tam aksine ceza infaz kurumlarında bu kapsamda bir organizasyon yapılmasını daha da zorlaştıracak bir husus olduğu anlaşılmıştır.

48. Gerçekten de devletin başvurucu gibi bir şekilde örgün bir eğitim programına kayıtlı bulunup da ceza infaz kurumunda bulunmalarının doğal sonucu olarak eğitim olanaklarına erişimleri kısıtlanmış mahpusların COVID-19 salgını nedeniyle geçici olarak uzaktan eğitime geçen okullarına devam etmelerini sağlamak için ciddi bir organizasyona gitmesi gerektiği açıktır. İstekli her bir mahpusun ayrı ayrı derslerine girmelerinin sağlanması bilgisayar ve internet olanaklarının yanı sıra ceza infaz kurumunda uygun mekânların da hazırlanmasını gerektirir. Öte yandan hem eğitimin hem de salgın hastalığın dayattığı bazı gereklilikler nedeniyle çok sayıda kişinin aynı ortamda ayrı ayrı bilgisayarlar üzerinden kendi derslerine veya sınavlarına girmeleri de ciddi bir zorluk oluşturacaktır. Bunlardan başka kapalı ceza infaz kurumunda bulunan mahpusların denetimsiz bir şekilde internet ortamına bırakılmaları da mümkün değildir ve örgün eğitim kapsamındaki ders ve sınavlarına ancak infaz kurumu görevlilerinin kontrolü altında girebilirler. Bu durum ise oldukça ciddi sayıda görevlinin yalnızca bu iş için görevlendirilmesini zorunlu kılacaktır.

49. Dolayısıyla örgün yükseköğretime devam konusunda öngörülecek bir pozitif yükümlülüğün -örneğin yaygın öğretim konusunda olduğu gibi- önceden kapsamlı ve ayrıntılı bir planlama ve organizasyon aşaması gerektireceği kuşkusuzdur. Bu bağlamda idarenin ve derece mahkemelerinin oldukça kapsamlı ve ikna edici gerekçeleri, ayrıca idarenin meselenin infaz kurumlarının düzeni ve güvenliğinin sağlanması ile yakın ilişkisinden kaynaklanan geniş takdir yetkisi de dikkate alınarak idarenin kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün yükseköğretime devamları konusunda -normal zamanda sınava girmeleri için tanınan kısıtlı imkân dışında- bir yükümlülüğü bulunduğunu kabul etmek mümkün olmamıştır.

50. Açıklanan gerekçeler bağlamında kapalı ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun COVID-19 salgını nedeniyle geçici olarak uzaktan öğretim metoduna geçtiği anlaşılan örgün yükseköğretim programına, internet kullanma imkânından yararlandırılarak devam etmesinin sağlanması yönünden devletin herhangi bir pozitif yükümlülüğü bulunmadığının açık olduğu değerlendirilmiştir.

51. Bu gerekçelerle başvurucunun eğitim hakkının ihlal edildiğine dair iddiasının bir ihlal olmadığı açık olduğundan açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 6100 sayılı Kanun'un 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 6/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.