Olaylar

Emniyet amiri olarak görev yapan başvurucu 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Valilikçe açığa alınmış, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından başvurucunun tutuklanmasına karar verilmiştir. Sulh Ceza Hâkimliği, (Hâkimlik) 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten çıkarılan başvurucunun mal varlığı hakkında elkoyma tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Bu karara itirazı Hâkimlikçe reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

Öte yandan açılan kamu davasında Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezası ile mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkeme yurt dışına çıkış yasağı koymuş ve başvurucunun atılı suçtan serbest bırakılmasına hükmetmiştir. Başvurucu karara karşı istinaf talebinde bulunmuş olup istinaf incelemesi ve başvurucuya mal varlığı yönünden uygulanan tedbir  (25/12/2018 itibarıyla) devam etmektedir.

İddialar

Başvurucu, bir ceza soruşturması sırasında uygulanan elkoyma tedbiri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda öncelikle mülkiyet hakkının korunmasının gerektirdiği usule ilişkin güvencelerin sağlanıp sağlanmadığı belirlenmelidir.

Başvurucunun elkoyma tedbirine karşı yaptığı itiraz incelenmek üzere Kanunda öngörülen mercie gönderilmemiştir. Böylelikle başvurucu, kanun ile tanınan bir hukuk yolu önünde söz konusu elkoyma kararının keyfî veya hukuka aykırı olduğunu ileri sürebilme imkânından yoksun bırakılmıştır.

Başvurucunun atılı suçtan cezalandırılmasına karar veren Mahkeme el konulan mal varlığı değerlerinin müsaderesi yönünde bir hüküm tesis etmemiş, söz konusu mal varlığı değerlerine yönelik tedbirin devamı veya sona erdiği yönünde de bir karar vermemiştir. Mahkeme tedbirin devamının gerekçesini ve kanuni dayanağını da göstermemiştir. Başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür.

Bununla birlikte anılan tedbirin olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında meşru olup olmadığı da incelenmiştir.

Olağanüstü dönemde söz konusu tedbire yönelik itiraz süreçlerini düzenleyen kanun hükümlerini kaldıran veya değiştiren herhangi bir düzenleme yapılmadığından müdahale durumun gerektirdiği ölçüde değildir. Bu itibarla Anayasa'nın 15. maddesinin, başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerinde belirtilen güvencelere aykırı bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ