Sıfır araçların fiyatının artması ve otomotiv ithalatçılarının yanlış planlaması sonucu, satın alınan otomobillerin, altı hafta ile on iki hafta arasında geçen bir süre sonrası teslim edilmesi, son tüketiciyi ikinci el araca yönlendirmiştir.

Son tüketicinin ikinci el araca yönelmesinde ikinci el aracın nispeten uygun fiyatlı olması ve bankalar tarafından verilen düşük faizli krediler de etkili olmuştur.

Vatandaş maddi olanakların kısıtlılığı sebebiyle ikinci el araca yöneldiğinde otomobil eksperleri ve ekspertiz şirketleri tarafından mağdur edilmektedir.

İkinci el otomobil alım satımında artık ortaya çıkmış yeni bir dolandırıcılık türü var. Karşılaştığımız dosyalarda biz bu dolandırıcılık türüne eksper dolandırıcılığı adını veriyoruz. Eksper dolandırıcılığının genelde karşılaştığımız yöntemi, araç satıcısı tarafından önceden anlaşılmış bir ekspertiz firmasından veya otomobil eksperinden anlaşmaya uygun şekilde gerçeğe aykırı düzenlenmiş bir rapor alınarak alıcının kandırılması şeklidir.

Karşılaştığımız bir dosyadan örnek verecek olursak: Müvekkilimiz, bulunduğu şehirden başka bir şehre gidip araç satın almış, satıcı tarafından götürülen eksper firmasından eksper raporu alınmış ve aracın kusurları bu şekilde gizlenmiştir. Müvekkilimiz, aldığı aracı yaşadığı şehre götürürken aracının performansının düşük olduğunu fark etmiş ve yaşadığı şehirde de bir eksper firmasından rapor almak istemiştir. İkinci alınan eksper raporunda, otomobil eksperine müdahale edilmediğinden, aracın bütün kusurları ortaya çıkmış; aracın bazı parçalarının değiştiği, bazı parçalarının boyandığı, aracın bütünleyici parçası olan motorun neredeyse yarı performansında çalıştığı ortaya çıkmıştır.

Bahsettiğimiz bu durum, hukukta iki ayrı başvuru yoluna vücut vermektedir.

Birincisi; eğer satıcı bilerek ve isteyerek alıcının zararına hareket etmişse, satıcının bu eylemi dolandırıcılık suçuna vücut verir. Bu durumda kişinin yapması gereken, ikametinin bulunduğu başsavcılığa yazılı dilekçeyle başvurmaktır.

İkincisi; şayet dolandırıcılık suçunun, kanuni şartları oluşmasa dahi ortada ayıplı bir mal söz konusu olduğundan, satıcının ayıptan sorumluluğu gündeme gelecektir. Eğer, satıcı, galericiyse veya bir firmaysa söz konusu işlem bir tüketici işlemi olacağından, Tüketici Mahkemesine dava açılmalıdır. Satıcının oto alım satımından gelir sağlamayan bir kişi olması durumunda, bu sefer adi bir satış işlemi gerçekleştiğinden, söz konusu işlemle ilgili, genel mahkemelerde dava açılmalıdır.

Vatandaşlara tavsiyemiz, Türkiye çapında bayilik veren, eksper firmalarında ve tercihen satıcının tavsiye ettiğinin dışında bir eksper firmasında satın alacakları aracı inceletmeleridir.

Av. Yağız GÜNDOĞDU & Şuheda AYIŞIK