İş Bu Derleme Yazı İle; Malpraktis Dosyaları’nda Verilen Yüksek Yargı Kararları’nda Nadiren Rastladığımız (Azlık Oyu / Karşı Oy / Ayrışık Oy) Muhalefet Şerhi Yer Alan Kararlar Arasında(n), İçerikleri Açısından Tartışılmasında Yarar/Fayda Gördüklerimizi; Okuyucular’ın, İlgililer’in ve Hukukçu Meslektaşlarımız’ın İlgisine, Bilgisine ve Değerlendirmesine Sunmaktayız.

/*/

YARGITAY (13.) HUKUK DAİRESİ

2018/4570 E., 2020/4375 K., 09/06/2020 T.

Muhalefet Şerhi

Davacı’ya imzalatılma imkânı varken, Aydınlatılmış Onam Formu; davacının Oğlu’na imzalatılmıştır. Dairemiz’in yerleşik İçtihatları’nda vurgulandığı üzere; tıbbi tedavi uygulanacak kişiye, önceden müdahalenin amacı ve sonuçları ile, tehlikeleri hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda; davacı Hasta’ya bu bilgi verilmemiş, verilmiş olsa dahi davacının imzasını taşıyan Aydınlatılmış Onam Formu ile belgelenmemiştir. Bu eksiklik; Vekalet Sözleşmesi gereğince davalıların sorumluluğuna muciptir. Bu nedenle; ilk derece Mahkemesi’nin davanın reddine yönelik olarak verdiği Karar’ın onanmasına ilişkin Dairemiz’in çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

/*/

YARGITAY (13.) HUKUK DAİRESİ

2016/13699 E., 2020/4375 K., 31.01.2017 T.

Muhalefet Şerhi

Davacı tarafından açılan maddi ve manevi tazminata ilişkin işbu dava ile, davalı şirket tarafından işletilen Hastane’de görevli olan diğer davalı Hemşire ... tarafından yapılan yanlış Enjeksiyon sebebiyle zarar görüldüğü açıklanarak tazminat talebinde bulunulmuştur. Toplanan deliller ve özellikle Adli Tıp Kurumu’nun 2. İhtisas Kurulu’nun Raporu esas alınarak olayda Komplikasyon bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği temyiz sonucunda ise, Mahkeme tarafından da incelenen ... Sulh Ceza Mahkeme’sinin ... Dosyası’nda sanık ...’un taksirle bir kişiyi yaralaması eylemi sebebiyle hakkında Adli Para Cezası verildiği ve Karar’ın kesinleştiği açıklanarak, davalının sabit olan kusuru dikkate alınmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekçesi ile bozma kararı Dairemiz’ce verilmiştir. Bu defa dosya Karar Düzeltme yolu ile davalılar tarafından Dairemiz’e gelmiş olmakla, yapılan değerlendirmede; Karar Düzeltme isteğinin reddine oyçokluğuyla verilmiş ise de aşağıda açıklanan gerekçeler ışığında karara muhalefet edilmiştir. Davalı ... yönünden verilen Ceza Dosyası’ndaki Mahkûmiyet, Adli Para Cezası’na ilişkin olup, verildiği anda kesindir. Davalı sanığın Kanun Yolları’na Başvurma Hakkı bulunmadığı için öncelikle bu yön gözetildiğinde, Ceza İlamı’nın eski B.K. anlamında bağlayıcılığı tartışılmalıdır. Ayrıca ilgili Ceza Dosyası’nda tek Hekim tarafından yoruma açık, kısa, gerekçesiz bir Rapor verilmiş olup, sanığın kendisini savunması, itirazlarını ortaya koyabilmesi yönünden haklarının yeterince hatırlatılmadığı, Savunması’nın da kısıtlandığı aşikardır. Bu tespitler itibariyle gerek bozma gerekçesinde belirtilen açıklamalar gerekse sayın çoğunluğun bu gerekçeleri esas alarak Karar Düzeltme isteğinin reddi yönündeki değerlendirmelerine katılamıyorum. Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen doyurucu, gerekçeli Rapor esas alınarak davanın reddi yönünden, Mahkeme Kararı; usul ve Yasa’ya uygundur.

/*/

YARGITAY (12.) CEZA DAİRESİ

2016/2088 E., 2019/220 K., 08.01.2019 T.

Muhalefet Şerhi

Sanık Doktor hakkında Yerel Mahkeme tarafından “Taksirle Yaralama” eyleminden dolayı Mahkûmiyet Kararı verilmiş olup, sayın çoğunluk sanığın, “hastanın evinde hastaya yaptığı müdahale ile hastanın yaralanması” arasında İlliyet Bağı bulunmadığından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinden dolayı anılan kararı bozmuştur. Sanığın beraatine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne aşağıda açıkladığım sebeplerden dolayı katılmamaktayım. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2. İhtisas Kurulu’nun Raporu ile; “İlk operasyonun tıp kurallarına uygun gerçekleştirildiği, operasyondan sonra gelişen silikon kapsül kontraksiyonunun her türlü özene rağmen oluşabilen, herhangi bir tıbbi ihmal ve kusura izafe edilemeyen komplikasyon olarak nitelendirildiği, kişiye erken müdahale edildiği, yeniden silikon protez uygulandığı, ancak protez sonrasında tıbbi şikayetleri üzerine yüksek özen gösterilerek ameliyathane şartlarında söz konusu meme protezine müdahale edilmesi gerekir iken, nekroze doku ve protezi steril olmayan şartların bulunduğu, bu tip girişimler için yeterli olmayan ev ortamında müdahale ettiğinin anlaşıldığı, bu hususun aynı hal ve şartlarda gösterilmesi gereken özende eksiklik olarak ...” nitelendirilmesi karşısında; sanığın, Hasta’nın evine giderek, tıbbi müdahale yapmasının, özen eksikliği olarak belirtildiği, TCK.’nın 257/2. Maddesi’nde “ihmali davranışla görevi kötüye kullanma” suçunun düzenlendiği ve özetle; “... görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya Kamu’nun Zararı’na neden olan Kamu Görevlisi ...” tanımına yer verilmekte olup, somut olayda; sanık Doktor’un, Hasta’nın evine giderek pansuman yaptığı, meme protezlerin açığa çıkması nedeni ile steril olmayan ev ortamında protezleri aldığı ve Hasta’nın memesine 25 dikiş atmak sureti ile görevinin gereği olarak Hasta’yı Hastane’ye yönlendirmesi gerekir iken, bunu yapmakta ihmal göstermek suretiyle sanığın eyleminin TCK.’nın 257/2. maddesinde düzenlenen İhmali Davranışla Görevi Kötüye Kullanma Suçu’nun oluşturacağı ve bu suç kapsamında Mahkumiyeti’ne Karar verilmesi yerine, yazılı şekilde Taksirle Yaralama Suçu’ndan verilen Mahkumiyet Kararı’nın eylem ile netice arasında İlliyet Bağı’nın yokluğu nedeni ile beraatine karar verilmesi yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.

/*/

DANIŞTAY ONBEŞİNCİ DAİRE

2018/3251 E., 2018/8233 K., 13.12.2019 T.

Muhalefet Şerhi

Dava dosyasının incelenmesinden; metabolik hastalık ve Epilepsi nedeniyle ... Üniversitesi Hastanesi’nde takip edilen küçük ...’un … tarihinde saat 19:12’de 7-8 dakika süren nöbet öyküsüyle Hastane’ye getirildiği, muayene evrakında oral sekresyonunun olduğu ve solunum seslerinin kaba olduğunun kayıtlı bulunduğu, İ.V. 1 ampul Diazem uygulandığı, solunumunda düzensizlik geliştiği, iki saatlik izleminde solunum düzensizliğinin devam ettiği, Ambu ile solunum desteğinde bulunulduğu, oral sekresyonunun arttığı, aspire edildiği, solunumunun durması üzerine saat 21:15’te Entübe edildiği, 21:40’a kadar Dormicum ile sedasyon sağlandığı, Hemşire Gözlem Kağıdı’nda; yer olmadığı için ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiğinin kayıtlı olduğu, sevk edildiği Hastane’de Yoğun Bakım’a alınarak ventilatöre bağlandığı, medikal tedavi uygulandığı, 02:50’de bradikardi gelişmesi üzerine resüsitasyona başlandığı, yanıt alınamadığı 03:30’da Eks olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme’ce hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Raporu ve davacılar tarafından olay tarihinde Acil Servis’te Nöbetçi olan Asistan Doktorlar hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan Dava’da alınan Bilirkişi Raporları birlikte değerlendirildiğinde; çocuğun klinik durumu itibariyle acil şartlarda Diazem uygulanmasının zorunlu olduğu, solunum sıkıntısı gelişmesi üzerine gereken müdahalelerin yapıldığı, Hastane’de boş solunum cihazı ve Yoğun Bakım’da yer olmaması nedeniyle başka Hastane’ye sevk edildiği, sevk edilene kadar da gereken tedavinin verildiği, çocuğun, kesin ayırıcı tanısı konulmamış metabolik kökenli progresif nörodejeneratif bir hastalık ve komplikasyonları (epilepsi ve metabolik asidoz) sonucu hayatını kaybettiği anlaşılmakta olup; Hastane’de yürütülen takip ve tedavisinde, ölümünde İdare’nin Hizmet Kusuru bulunmadığından, davacıların temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi Kararı’nın belirtilen açıklama ile onanması gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına katılmıyoruz.