Sosyal medya üzerinde paylaşım yapan bir hakim: 'Duruşmaya katılıp avukat olarak isim bildiren kişilerin kaç tanesinden kimlik sordum? Cevap: Hiç birinden..' özeleştirisini yaptıktan sonra çözüm önerisini sundu: 'Duruşmaya çıkan avukat da kimlik veya parmak-el izi ile duruşmaya çıkmalı' 

İşte o paylaşım;

21 senelik bir hakim olarak samimi olarak itiraf ediyorum; duruşmaya katılıp avukat olarak isim bildiren kişilerin kaç tanesinden kimlik sordum? Cevap: Hiç birinden..

Maalesef günümüzde birden fazla adliyede aynı anda duruşması olan avukatların yanlarında çalışan vasıfsız elamanlarına cübbe giydirip duruşmalara gönderdikleri bir acı gerçek.

Bu özellikle iş yükü ve duruşma sayısı fazla olan İstanbul, Ankara, İzmir ve benzer bölge adliyeleri gerçeği. Bunlar arasında kötü niyetli, bir zaman avukat yanında çalışmış ve bir şekilde insanları ikna etmeyi beceren, ikna kabiliyeti yüksek ama bir şekilde hukuk diplomasına sahip olamamış insanların kötüye kullandığı bir durum.

Silivri Adliyesinde görev yaptığım 2005 yılında yaşadığım ilginç bir durumu anlatmak isterim: "İstanbul barosunda Baro disiplin kurulu"nda görev alacak şekilde yükselmiş bir avukatın sahte avukat olduğu ortaya çıkmıştı. Hatta bu avukatın eşi gerçek bir avukat olup eşinin sahte avukat olduğunu bilmediğini iddia etmişti ki kendisi Silivri Belediye Başkanlığının kadın avukatlarından olup sahte avukattan çocuk sahibi dahi olmuştu.

Arkadaşlar bir zamanlar Danıştay'da saldırı düzenleyen gerçek bir avukattı. Rusya büyük elçisine suikast düzenleyen gerçek bir polisti. Ben ise sahte avukatlardan bahsediyorum.

Bir sahte avukatın neler yapabileceğini tahmin dahi edemezsiniz.

Örnek ben, bir mahkemeye geçici veya yetkili bir hakim olarak duruşmaya çıktığım zaman, adalet komisyonundan özel yetkilendirme ve izin ile duruşmalarda onay ve karar sahibi hakim oluyorum. Bu durumda duruşmaya çıkan avukat da kimlik veya parmak-el izi ile duruşmaya çıkmalı.

Sahte avukatlar kime zarar verir? Tabi ki gerçek avukatlara.

Ben Ağır Ceza Mahkemesinde bizzat Başkan olarak görev yaptığım dönemde gördüm ki, bir sahte avukatın ortaya çıkarttığı cesaret ve insanları ikna gücü sayesindeki ortaya çıkarttığı iş, gerçek avukatların dahi sahip olamayacağı bir deli cesareti ve girişkenliğine sahip olabiliyor. Günümüzde bir çok hukuk fakültesinden mezun kısmen yetersiz kendini yetiştirememiş avukatların bulunduğu ortamda üstüne bir de sahte avukatların ortada bulunduğu ortamda avukat arkadaşların işi gerçekten zor.

Bu sahte avukatlara nasıl bir çözüm bulunabilir?

Aynen hastenelerde olduğu gibi, avukatların el veya parmak izlerini tarayıp kimlik doğrulayan donanımlar barolar tarafından tüm ülkede avukatların duruşmalara çıktığı sehpalar ile Ulusal Yargı Ağı'na (UYAP'a) bağlanamaz mı? Bu avukatların mesleğine kan doğrayan sahte avukatlara bir darbe olmaz mı? (hukukihaber.net)

Yapılan paylaşıma tepki gösteren hukukçuların yorumu ise şöyle;

- Güzel fikir. Bu kadar çok olduklarını bilmiyordum

- Meramınızda haklısınız. Lakin el ve/veya parmak izi fişlemeye girer. (Örneğin eli olmayan engelli meslektaş için ne yapılacak bu durumda?) Hepimizin çipli ve kimliği var. Ya bunları önümüzdeki monitöre entegre bir cihaza okuturuz ve bilgimiz (foto ve sicil no ile) hakimin önüne düşer; ya da duruşma öncesi mübaşir vasıtasıyla hakim fiziken kontrolünü yapar.

- Bence zeka ve yakışıklılık testi yapılmalı. Belli bir yakışıklılık desibelinin altında olanlara ve IQ' su düşük olanlara duruşmaya girme izni verilmemeli

- Cinsiyetçi yaklaşmayalım sayın ..., kadınlar için de güzellik testi lazım o zaman

- Değerli bir paylaşım ve bu hepimizin sorunu mutlaka bir cözüm bulunmalı

- Ben paylaşımdan rahatsız oldum. Değerli üstadıma yakıştıramadım. Ne bu ayrımcılık? Kompleksi olan bir "hukukçu" değilim ama benden kimlik isteyen hakimden ben de kimlik isterim. Hakimin yetkilendirilen gerçek hakim olduğunu ben bilemem. Parmak izi okutmaksa zaten çok yanlış. Biz adliye girişindeki kanuna aykırı ARAMAYA bile isyan ederken kimse benim serçe parmağıma dahi dokunamaz. Kınadım sizi. Çok üzgünüm. Ayıp.

- Şu yazının sahibine yargının sac ayağı kavramını ve bunlardan birine güvensiziliğin ne anlama geldiğini ne sonuçlarının olabileceğini sorsam (önceden ağır ceza reisliği yaptığı için) herhalde çok enteresan cevaplar verecektir. Yazıyı yazanı ve paylaşanı ben de kınıyorum, tamamını okuyabilmek için çok zorladım kendimi ve çok üzüldüm. Ayıp gerçekten.

- Farklı görüşler olmasını hoşgörü ile karşılıyorum. Ancak bu paylaşımı yapmamın birinci amacı, sadece sahte avukatlara karşı gerçek avukatları ve emeklerini korumak duygusu. Eleştiri getirmek çok kolaydır. Çözüm önerirseniz memnun oluruz. (Paylaşımı yapan hakim)

- Paylaşım aleyhinde yazılan yorumları okuyunca aceba aynı yazıyı okumadık mı diye ikinci kez okudum. Avukatlık mesleğinin bazı avukatlar tarafından ya da avukat olmayan kişiler tarafından inanılmaz bir biçimde suistimal edildiği örnekleriyle anlatılmış ve buna karşı teknik ve yasal bazı önlemler alınması gerektiği anlatılmış özetle. Burada yanlış olan ne gerçekten anlayamadım.

- Tek taraflı olması üstad:) Aleyhe yorum yapanlardan biri olunca cevap vermek istedim. Ben avukatları savunmak aklamak için değil, ayrımcılıktan rahatsız olduğum için karşı çıktım. Meselenin avukatlara yüklenmesi hoş değil.

- Samimi iseniz bu yönde bir kampanyaya kullanılmadan avukat ve sahtekar kelimelerini yanyana barındıran yazınızı geri çekmelisiniz bana göre. O kadar fazla yerde kullanılmaya başlandı ki, gerçekten üzücü ve tekrar ediyorum ayıp...

- Hukuk eğitimi veren devlet ve vakıf üniversiteleri belli olsun mesela. Gerçi bu kez de diğerleri ayaklanır bize yokkkk muuuu diye bilemedim bak şimdi 

- Trafikte çok sayıda kişi hakim ve savcı olduğunu söylüyor bizzat karşılaştım. Ama mesela sahte hakim demem asla

- Sahte avukat denilmesinden ben avukat olarak rahatsiz olmuorm biyle bir gercek var cunku..onemli.olan engel olmak noterler vekaletname düzenleyebiliyorsa hakimlerde durusmaya alir tabi ki

- Evet aslında kelimeden önce silahların kesinlikle eşit olmadığı bu yargı sisteminde savunma hakkının olmazsa olmazlığı ve savunma makamının saygınlığının zedelenmesi meselesi bence.

- Parmak izi mi el izi mi fişlenmemiş o kalmıştı onu da yapsınlar. Kendileri yetki alırken parmak izi ile el iZi ile mi alıp çıkıyor. Ve sahte avukat kelimesi rezilce olmuş, avukatın sahtesi değil insanın sahtekarı olur

- Valla biz asıl sıkıntıyı sahte avukatlardan çok; duruşma sırasında avukata" kör allah'a nasıl bakarsa allah'da köre öyle bakar" diyen, duruşma salonundan avukatın koltuğunu çıkartan, avukat ayağa kalkmadı diye binbir dereden su getiren, avukatla mesleki nezaket kuralları kapsamında konuşmaktan dahi imtina eden, kendi mazareti yüzünden avukatlara mazeret vermek zorunda bırakan, stajyer hakime çocuk mahkemesinde tutuklu incelemeli duruşma yaptıran, hukuk ve vicdanı dururken kürsü memurluğu şeklinde görevini ifa eden, tüm barolarda avukat hakları merkezi kurdurmak zorunda bırakan hakim ve savcı meslektaşlardan çekiyoruz...

- Hatta benim içinde diğer büyük bir sorun sahte hakimlik savcılık ifadesiyle sembolize edebileceğim hakimlik savcılık sınavlarındaki mülakat denilen ucube yöntemle gerçekten hakimliği savcılığı hakedenlerin yerine fikri gönlü iktidara uyanların seçilmesi... yahu sistem heryerinden kokunca neresine bakacağını şaşırıyor insan

- Anlaşıldı bu bahane ile bizi duruşma salonlarına bile 10 parmak izi alınarak ancak ve lütfen sokacaklar.!!!

- Parmak izine gerek yok, baroların web sitelerinde hepimizin fotoğrafı var, UYAP'a da bu fotoğraflar yüklenebilir, isim yazıldığında ekranda fotoğraf da görülür, bu kadar....

hukukihaber.net