A. P&I SİGORTASI NEDİR?

Deniz sigortaları arasında üç önemli sigorta Tekne ve Makine sigortası, Yük Sigortası şeklinde sıralanabilir. Bugün uygulamada en sık karşımıza çıkan P&I yani koruma ve tazmin sigortasıdır.  Türkçe literatürde “Kulüp sigortası” olarak da anılan P&I sigortaları koruma ve tazmin anlamına gelen İngilizce protection and indemnity kelimelerinin birleşmesinden oluşmakta olup uygulamada çoğunlukla P&I ismi ile anılmaktadır. Söz konusu bu sigortanın en basit ve genel olarak bir geminin maliki yahut işleteni olmak sebebiyle üçüncü kişilere karşı sorumlulukların ve ödenmek zorunda kalınan birtakım masrafların tazminini konu alan bir sigorta şeklinde tanımlanması mümkündür. Yani en basit şekli ile P&I sigortaları, gemi sahibinin üçüncü kişilere karşı doğacak mali sorumluluklarını sigorta etmektedir. İngiltere’de doğan bir sigorta olmakla birlikte bugün dünyanın genelinde deniz taşıması alanında sıklıkla başvurulan bir sigortadır ve gemi sahiplerinin ortak çıkarlarını korumak adına meydana getirdikleri Kulüp olarak zikredilen birlikler tarafından sağlanmaktadır.

Yazının devamında da uygulamada kullanılan ismi olan P&I şeklinde zikredeceğimiz Kulüp sigortaları İngiltere dahil hiçbir ülkede özel bir kanuni düzenleme altına alınmamıştır. Bu sebeple bu alanda son derece geniş bir sözleşme serbestisi olduğunun değerlendirilmesi hatalı olmayacaktır. Ancak uygulama alanı bulabilecek ulusal ve uluslararası metinlerde ağırlıklı olarak P&I sigortalarına ilişkin istisnalar kaleme alınmıştır. Bugün için dünyanın hiçbir ülkesinde P&I sigortalarını bir bütün olarak zorunlu kılan bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir. Ancak IMO konvansiyonlarında mali bir güvenceye sahip olunması gerektiği şeklinde genel bir düzenlemeye yer verilmiş, söz konusu bu düzenlemenin de çoğunlukla sigorta marifeti ile sağlanabileceği değerlendirilecek olursa P&I paketinde yer alan rizikoların ayrı ayrı değerlendirilmeleri gerektiği görülmektedir. Bu hali ile P&I bir konuda zorunlu sigorta olarak değerlendirilirken bir başka konuda ihtiyari sigorta olarak değerlendirilecektir.  

B. P&I SİGORTASININ ÖNEMİ NEDİR?

P&I sigortaları kapsamında farkı farklı rizikolara ilişkin teminat sağlanmakta ve ödenecek prim sigorta kapsamına alınan riziko doğrultusunda belirlenmektedir. Yukarıda da zikredildiği gibi geniş bir sigorta serbestisi bulunan P&I sigortalarında sunulan teminatlardan biri yahut birkaçının poliçe dışında bırakılması ve priminin düşürülmesi de söz konusu olabilmektedir. Ancak genel anlamda P&I sigortası kapsamında yer alan teminatlar; gemiadamlarının hastalanması, yaralanması veya ölümü nedeniyle, hastaneye nakil, tedavi, ücret, iaşe, ülkesine gönderilme (iade) ve ülkesine gönderilen gemiadamının yerine başka bir gemiadamını yerleştirme (ikame) masrafları ile tazminatlar, geminin batması veya önemli bir kaza geçirmesi nedeniyle gemiadamlarının zarar gören şahsi eşyalarının tazmini, yolcuların hastalanması, yaralanması veya ölümü halinde tıbbi yardım ve hastane masrafları ile yolcunun ülkesine iade ve ulaştırma masrafları, tazminatlar, yolcunun zarar gören bagaj ve kişisel eşyalarının tazmini, gemiadamı ve yolcular dışındaki kılavuz ve liman işçilerinin uğradığı bedeni (cismani) zararların tazmini, geminin çatmasından kaynaklanan zararların tazmini, geminin çekme veya römorkaj (towage) masrafları, yükün kısmen ya da tamamen ziya (shortage or loss) veya hasara (damage) uğramasından kaynaklanan zararların tazmini, müşterek varya (general average) ve kurtarma (salvage), deniz kirliliği zararlarının ve idari para cezalarının tazmini, Navlun, Demuraj (Sürastarya) ve Savunma teminatı (Freight, Demmurage and Defence, F.D&D) kapsamında; taşıma sözleşmesi (Charter Party, C/P) veya konişmentodan (Bill of Lading, B/L) kaynaklanan navlun, kira kaybı ve demuraj gibi uyuşmazlıklar, Savaş rizikosu teminatı kapsamında, savaş ve benzeri olayların riskleri ve Grev (strike) rizikosu teminatı kapsamında, grev nedeniyle gemi sahibinin üçüncü kişilere karşı doğacak mali sorumlulukları şeklinde sıralanabilir. Bu anlamda P&I sigortalarının deniz taşımacılığı alanında gündeme gelebilecek pek çok riziko için koruma sağladığı görülmektedir. Deniz taşımacılığı alanındaki rizikoların ve rizikoların gerçekleşmesi halinde meydana gelecek zararın büyüklüğü düşünülecek olursa P&I sigortalarının mevcudiyeti hem sigortalı açısından hem de menfaati söz konusu olan üçüncü kişi açısından son derece kıymetli bir güvence olmaktadır. Ayrıca P&I Kulüplerinin uluslararası nitelikte görev yaptığı, genel uluslararası kurallara bağlı olmakla birlikte sözleşme serbesti ile süreç yürüttüğü düşünülecek olursa deniz taşıması gibi uluslararası iş ve işlemlerin sıklıkla karşılaşıldığı bir alanda tüm taraflar için varlığı kıymetli bir sigorta olduğu görülmektedir.

Ayrıca Türk Hukuku bakımından TTK’nın 1478’’inci maddesinde “Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir” hükmü gereğince P&I Kulübüne doğrudan Türkiye’de dava açılması ve zararın tazmini yoluna gidilmesi de mümkündür. Zira söz konusu maddenin gerekçesi “Sorumluluk sigortalarında asıl amaç her ne kadar sigortalının üçüncü kişiye vermiş olduğu zarar nedeniyle ödeyeceği tazminata bağlı olarak mal varlığında meydana gelen azalmanın telafisi de, bunun yan sonucu zarar görenin de bir an önce zararının giderilmesini ve sigortalının ödeme güçsüzlüğüne karşı üçüncü kişilerin korunmasıdır. Ayrıca, zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvurması da zarar veren durumundaki sigortalıyı rahatlatıcı bir etki yaratacak ve sigortalının da sorumluluk sigortası ile sağlanmak istediği amaca daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır. Fakat getirilen düzenleme hiçbir şekilde sorumluluk sigortasını üçüncü kişi lehine sözleşme durumuna sokmaz. Zira, halen menfaati sigorta edilen bizzat sigortalının kendisidir” şeklinde olup açıkça Türkiye’de yetkili ve görevli bir mahkemenin bulunması (bu hususta ihtilaflar hukuku kapsamında değerlendirme yapılması anlamlı olacaktır), söz konusu zararın P&I teminatında yer alması ve zamanaşımı süresi içinde davanın ikame edilmiş olması şartlarının sağlanması halinde doğrudan Kulüp’e karşı dava açılmasının ikame edilmiş sigortanın amacına çok daha uygun olacağı belirtilmiştir. Fakat her ne kadar kanunen mümkün kılınmışsa da böylesi bir yola başvurulması halinde yargılama sürecinde ve tahsilat boyutunda pek çok zorluğun gündeme gelmesi ihtimali mevcuttur. Bu sebeple doğrudan yargılama yoluna başvurulmadan önce P&I Kulübüne başvuru yapılmasının ve uyuşmazlığın çözümünde P&I Kulübünün de bir aktör olarak süreçte dahil olmasının sağlanmasının tarafların haklarının en yüksek derecede korunması için çok daha anlamlı olacağı yönündeki kanaatimizi bildirmek isteriz.