İcra ve İflas kanunu kapsamında yabancı para alacağına ilişkin olarak hukuk mahkemelerince verilen ilamlarının infazı ile takip tarihinde belirli olan yabancı para alacağı hakkında Türk Borçlar Kanunu 99. Maddesinde yazılı “konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” şekilde alacaklının alacağına seçimlik hakkını kullanmak suretiyle talep edebileceğini düzenleme altına almıştır.

Buna göre alacaklı tarafından seçimlik hakkın alacağın aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebileceği durumlarda anaparaya işleyecek faiz miktarı 3095 Sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesine göre, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. şeklinde düzenlenmiştir.

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir.

T.C.M.B tebliğleri gereğince, bankalar uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na bildirmek zorundadırlar. Bildirilen bu oranlar, bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebilmektedir.

Öte yandan alacaklı, yabancı para alacağına ilişkin seçimlik hakkını takip tarihinde ülke parasına çevirmek suretiyle tahsilini talep edebilir. Takip tarihindeki ülke parası karşılığı ile alacağının tahsilini isteyen alacaklı, ülke parası cinsinden faiziyle birlikte alacağın tahsili yoluna gidilebilir.    

Alacaklı tarafından seçimlik haklardan birinin kullanılmasından sonra takibin herhangi bir aşamasında bu talepten vazgeçilerek diğer hakkın seçilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu hak bir kere kullanmakla sona erer.

Taahhüdü İhlal Yönünden Yabancı Parada Faiz Hesabı

2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerekir. Alınacak taahhütnamede yabancı para birimi üzerinden olan borç için alacaklının alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğinin gösterilmesi, taahhüt süresince işleyecek faizin açıkça gösterilerek taahhütte belirsizliğe yer vermeyecek şekilde tanzim edilmesi önemlidir.

II.GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/2820 Esas ve 2020/10207 Karar

Bonoya dayalı kambiyo takibinde, davacı borçlunun sair şikayetleri yanında; işlemiş işleyecek faiz ve oranına itirazla %6 faiz oranının fazla olduğunu iddia ettiği, ilk derece mahkemesince; itirazın kısmen kabülü ile, 82.400,00 USD asıl alacak kalemine istenen 2.004,69 USD işlemiş faiz miktarının 1.244,58 USD, takipten sonra işleyecek faiz oranın %3,70 olarak tespiti ile takibin düzeltilmesine karar verildiği, davacı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile takipten itibaren asıl alacağa %6 oranını geçmemek üzere yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına karar verdiği, kararın davacı borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Sair temyiz itirazlarını yerinde değil ise de, "Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt; 5, 2001, s; 4732 -4737).

Somut olayda; ilk derece mahkemesince verilen hükme karşı davacı borçlunun istinafı üzerine ve alacaklının istinaf talebinin olmadığı gözetilmeksizin borçlu aleyhine ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, %6 oranını geçmemek üzere yabancı para borcunun  faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın yukarıda yazılı gerekçe ile bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/4005 Esas ve 2018/8878 Karar

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra yoluyla takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayeti ile birlikte alacaklının seçimlik hakkını takip tarihi itibariyle TL olarak kullandığından takipten sonraki dönem için asıl alacağın, “... bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı” üzerinden tahsilini istemeyeceğinden bahisle icra emrinin ilama aykırı kısımlarının iptalini talep ettiği, mahkemece; 21/12/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi itibari ile talep edilebilecek toplam işlemiş faizin 16.651,63 TL olması gerektiğinin belirtildiği, bilirkişi raporunun mahkemece içerik ve sonuç itibari ile yeterli ve inandırıcı bulunduğu, borçlunun, takipten sonra işleyecek faiz türüne yönelik şikayetinin incelenmesinde ise, alacaklının seçimlik hakkını tahsil tarihindeki TL tutarı üzerinden kullandığı, bu durumda takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden bu alacağa vade gününden fiili ödeme tarihine kadar ... Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile asıl alacağa işlemiş faiz tutarının 16.651,63 TL olarak düzeltilmesine, aşan kısmın iptaline, davacının işleyecek faize yönelik talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99/son maddesinde; “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; alacaklının seçimlik hakkı mevcut olup, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemesi halinde, takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar ... Bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir.

Alacaklının, vade tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemesi halinde ise bu tarihten itibaren Türk Parası alacağına dönüşen alacağına 3095 Sayılı Kanun’un 1.maddesine göre yasal faiz isteyebilir.

Somut olayda, takip dayanağı ilamda “5.212,93 Euro’nun 13/08/1996 tarihinden itibaren ... bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi Türk Lirası'na çevirerek istediği, bu haliyle, seçimlik hakkını vade tarihindeki kur üzerinden TL yönünde kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda vade tarihi itibariyle yabancı paranın Türk parası karşılığı istendiğinden vadeden itibaren yasal faizi talep edilebilir. Alacaklı bundan sonra artık 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesinde öngörülen yabancı para için belirli faiz oranını takip sonrası için isteyemez.

Mahkemece borçlunun takip sonrası için işleyecek faiz türüne ilişkin şikayetini bu ilke ve kurallar doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/9077 Esas ve 2021/139 Karar

Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair sebepler yanında aleyhine başlatılan icra takibine dayanak ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.03.2009 tarih ve 2008/14364 Karar sayılı ilamında ve bu ilamın tenfizine ilişkin ... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07.07.2014 tarih ve 2014/101 Esas - 2014/159 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen tenfiz kararında faize ilişkin hüküm bulunmadığını, takip öncesi faizi kabul etmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, faiz işletilecek ise de, karar tarihinden değil, kesinleşme tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ileri sürerek faize itiraz ettiği, mahkemece, faiz hesabında, yabancı mahkemenin karar tarihi esas alınarak şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği, taraflarca temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 30.05.2018 tarihli 2018/2576 E., 2018/5488 K.sayılı ilamı ile alacaklının temyiz itirazlarının reddine, borçlu yönünden ise yabancı mahkeme ilamının tenfiz tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozmaya uyulduğu ve T.C. Merkez Bankası faiz oranları baz alınarak düzenlenen rapora itibar edilerek faiz itirazının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda; Dairemizin bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporunda kamu bankalarınca uygulanan faiz oranlarının tespit edildiği ancak bozma ilamından sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunda, T.C... Bankası'nın azami mevduat faiz oranları esas alınarak ilama göre istenebilecek faizin hesap edildiği anlaşılmaktadır.

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir.

T.C.M.B tebliğleri gereğince, bankalar uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na bildirmek zorundadırlar. Bildirilen bu oranlar, bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebilmektedir.

O halde, mahkemece, ilam ve yasa maddesi nazara alınarak, devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak yapılacak faiz hesabı ile sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişinin.... tarafından bildirilen azami mevduat faiz oranlarına göre yaptığı hesaplama ile hüküm tesisi isabetsizdir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/7929 Esas ve 2019/11232 Karar

Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibe dayanak ilamda hükmedilen yabancı para alacağına uygulanacak faizin 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi gereğince hesaplanmasını ve fazla faiz talebinin iptalini talep ettiği, Mahkemece; Merkez Bankası verilerine göre yapılan hesaplama sonucunda fazla faiz talebi bulunmadığı belirtilerek şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nin 03/07/2017 tarih ve 2017/1088 E.-2017/1172 K. sayılı kararı ile Merkez Bankası faiz oranları baz alınarak düzenlenen rapora tarafların itiraz etmediği, netice itibari ile hükmün dayanağı rapor tarafların kabulünde olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddedildiği görülmektedir.

Somut olayda, hükme esas alınan raporda bilirkişinin hem devlet bankalarından gelen cevaba göre hem de Merkez Bankası verilerine göre terditli rapor hazırladığı görülmektedir.

İstinafa gelen borçlunun İlk derece Mahkemesindeki yargılama esnasında rapora açıkça itiraz etmemiş olması, Merkez Bankası verilerine dayanarak sonuca gidilmesi ve yine Bölge Adliye Mahkemesince, şikayet edenin ilk derece yargılamasında kabulü varmışcasına, istinaf gerekçelerinin ve sebeplerinin dikkate alınmaksızın başvuruyu esastan reddetmesini gerektirmez.

Kaldıki, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tebliğleri gereğince, bankalar uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na bildirmek zorundadırlar. Bildirilen bu oranlar, bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebilmektedir.

O halde Mahkemece, bilirkişi raporunda Devlet bankalarının takip konusu  yabancı  paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranları esas alınarak yapılan hesaplamaya itibar edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/4005 Esas ve 2018/8878 Karar

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra yoluyla takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayeti ile birlikte alacaklının seçimlik hakkını takip tarihi itibariyle TL olarak kullandığından takipten sonraki dönem için asıl alacağın, “... bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı” üzerinden tahsilini istemeyeceğinden bahisle icra emrinin ilama aykırı kısımlarının iptalini talep ettiği, mahkemece; 21/12/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi itibari ile talep edilebilecek toplam işlemiş faizin 16.651,63 TL olması gerektiğinin belirtildiği, bilirkişi raporunun mahkemece içerik ve sonuç itibari ile yeterli ve inandırıcı bulunduğu, borçlunun, takipten sonra işleyecek faiz türüne yönelik şikayetinin incelenmesinde ise, alacaklının seçimlik hakkını tahsil tarihindeki TL tutarı üzerinden kullandığı, bu durumda takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden bu alacağa vade gününden fiili ödeme tarihine kadar ... Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile asıl alacağa işlemiş faiz tutarının 16.651,63 TL olarak düzeltilmesine, aşan kısmın iptaline, davacının işleyecek faize yönelik talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99/son maddesinde; “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; alacaklının seçimlik hakkı mevcut olup, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemesi halinde, takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar ... Bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir.

Alacaklının, vade tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemesi halinde ise bu tarihten itibaren Türk Parası alacağına dönüşen alacağına 3095 Sayılı Kanunun 1.maddesine göre yasal faiz isteyebilir.

Somut olayda, takip dayanağı ilamda “5.212,93 Euro’nun 13/08/1996 tarihinden itibaren ... bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi Türk Lirası'na çevirerek istediği, bu haliyle, seçimlik hakkını vade tarihindeki kur üzerinden TL yönünde kullandığı anlaşılmaktadır.Bu durumda vade tarihi itibariyle yabancı paranın Türk parası karşılığı istendiğinden vadeden itibaren yasal faizi talep edilebilir. Alacaklı bundan sonra artık 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesinde öngörülen yabancı para için belirli faiz oranını takip sonrası için isteyemez.

Mahkemece borçlunun takip sonrası için işleyecek faiz türüne ilişkin şikayetini bu ilke ve kurallar doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.