Avukatın yazarken de konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamak zorunda oluşu, aynı zamanda meslek kuralıdır (m.5). Yurtdışındaki meslek kurallarında “seviyeli” olmak tabiri de geçmektedir. Nezaket, avukatlığın gereklerindendir.

Kanunen bulunulan mevki ve olanaklar her ne olursa olsun mesleki çalışmada etkili olmamalıdır (m.9). Mevzubahis bir meslektaşsa, boğaz dokuz boğumdur atasözü hatırdan çıkarılmayarak gerisi teferruattır denilebilmelidir. Meslektaşlık hukukunun hassas terazisi sarsılmamalıdır.

Avukatın her ne gerekçeyle olursa olsun mutlak olarak meslektaşına karşı rencide edici, aşağılayıcı, onur kırıcı, küçük düşürücü, saygıdan yoksun ve hatta üzücü ifadeler kullanmaması gerekir. Bu, meslektaşlık hukukunun ötesinde insanlığın bir sonucudur.[1]

Av. Ali Haydar ÖZKENT Avukatın Kitabında, şahlanmış hiddete galebe çalmanın, kuduran asabiyeti yerinde boğmanın bir nefis terbiyesi meselesi olduğunu, çoğu kişinin bunda başarılı olamadığını fakat avukatın da herkes olmadığını, bir ilim, ahlak, cemiyet ve baro adamı olduğunu söylemiştir.[2]

Konu Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararlarında değerlendirilmiş, avukatların kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermesi, sanatçı duyarlılığıyla Türkçeyi kullanması, dilin zenginliğinin farkında olması, ifade gücüne hâkim olması, gramer inceliklerini bilmesi, kendisini bu alanda yetiştirmesi, tartışmaya yol açmayacak ifadeler kullanılması, her koşulda meslektaşına saygılı olması, onu rahatsız, huzursuz edici davranışlardan özellikle kaçınması gerektiği karar altına alınmıştır. Avukattan bunu beklemenin, düzeyli ve olgun kişiliğin sonucu olduğuna karar verilmiştir.[3]

Kamusal alanlarda sürekli bir araya gelmek zorunda olan avukatlar birbirlerine karşı daha duyarlı ve saygılı olmak, mesleğin kolektif itibarını korumak ve kollamak bilincinde olmalıdırlar.[4]

Özellikle meslek kıdemi ilerlemiş meslektaşlar genç meslektaşlarına örnek ve önder olmalı, gereksiz tartışmalara girmemeli, söz ve eylemlerinde daha dikkatli ve duyarlı olmalıdır. Meslekte kıdemli olmak, her sözü söylemek anlamına gelmez.[5]

Avukat, masumiyet karinesine öncelikle kendisi inanmalıdır.[6] Meslektaşını suçlarken de çok dikkatli olmalı, varsayımlara değil belgelere dayanmalıdır.[7]

Varoluş gerekleri itibariyle haksızlığa karşı çıkan bir mesleğin haksızlık yapan, üstelik de bu haksızlığı kendi meslektaşına yapan olması, en büyük meslek günahı olsa gerek. Ancak buna karşı avukatın da gücü, söz söyleme becerisidir. Şairler ve halk ozanları haksızlık ve adaletsizlikleri şiirleriyle dile getirmişlerdir. Avukatın da sözü ve kalemi vardır. Bu da, bir avukat şiiridir…

--------------------

[1] Özen, Atilla, Avukatlık Hukuku 5. Baskı, Ankara 2022, Seçkin Yayıncılık s.234

[2] 1. Baskı 1940 Arkadaş Basımevi, 2. Baskı Tıpkı Basım 2002 Ufuk Matbaası, p. 741, s.508

[3] TBB Disiplin Kurulu 13.03.2009 gün ve 2008/534 E. 2009/138 K.

[4] TBB Disiplin Kurulu 28.03.2015 gün ve 2015/20 E. 2015/241 K.

[5] TBB Disiplin Kurulu 16.01.2016 gün ve 2015/876 E. 2016/45 K.

[6] TBB Disiplin Kurulu 28.03.2015 gün ve 2015/20 E. 2015/241 K.

[7] Ankara 12. İdare Mahkemesi 15.10.2014 gün ve 2013/1458 E. 2014/1106 K.