Bu konu ile ilgili daha önceki çalışmamızda, CMK’nın ilgili maddeleri uyarınca ilgili makamlarca yapılan istem üzerine o yer barosu tarafından “zorunlu müdafilik-vekil” görevlendirmeleri nedeniyle bu amaçla düzenlenen tarifede belirtilen dışında, ayrıca AAÜT’ye göre ücret ödenip ödenmeyeceğine ilişkin verilen yargısal kararlar değerlendirilmişti. Önceki yazımızda özetle; Yargıtay kararlarına uygun olarak gerek istinaf gerekse de ilk derece mahkemelerince yasal dayanağı olmadığından vekalet ücreti takdir edilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle bu yöndeki istemlerin yerinde görülmediği belirtilmişti.

>> Zorunlu Müdafilikte Vekalet Ücreti Olabilir mi?

Aşağıda belirtilen CGK kararı öncesindeki söz konusu uygulama şu gerekçeye dayanıyor: Zorunlu müdafilik, CMK’nın 150. maddesinde belirtilen hallerde,  5320 sayılı Kanun’un 13. maddesi gereğince münhasıran Adalet Bakanlığına aittir. Bu görevlendirme nedeniyle çıkarılan yönetmelik hükümleri uyarınca müdafi ücreti ödenmektedir. Normlar hiyerarşisi gereği tebliğ vasfındaki bir idari düzenleme ile kanun hükümleri değiştirilemez. Yargıtay ve istinaf kararları itibariyle zorunlu müdafilikte beraat eden sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir. Genel vekaletname-müdafilikte ise yasa gereği AAÜT’yi düzenleme yetkisine sahip Türkiye Barolar Birliğince belirlenen ücret, beraat eden sanık lehine hükmedilmesi gerekir.

Bu çalışmada ise daha önceki tekrarlara girilmeden, sonrasında ve özellikle geçen hafta verilen Yargıtay CGK kararı değerlendirilmiştir.

Uyuşmazlığın giderilmesi talebi üzerine verilen 19.12.2024  tarihli karara göre, AAÜT, 1136 sayılı Kanun’un 168. maddesine dayanılarak Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanıp, Adalet Bakanlığının onayıyla yürürlüğe giren bir düzenleyici işlemdir. 5271 sayılı Kanun ya da ilgili diğer kanunlarda Türkiye Barolar Birliği'ne Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince atanan zorunlu müdafi veya vekil ücretlerine ilişkin düzenleme yapabilme yetkisi verildiğine dair açık bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle, AAÜT'nin zorunlu müdafi ve vekil ücretlerine ilişkin olarak getirdiği düzenlemeler, yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklanan mülkiyet hakkına yönelik sınırlamaların ancak kanunla yapılabileceği (Kanunilik) ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. 03.10.2024 tarih 32681 sayılı R.G'de yayımlanan AAÜT'nin 14/1. maddesinde belirlenen hususun CMK gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen zorunlu vekil ile temsil edilen mağdur lehine hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT ile düzenleme olanağının bulunmadığı[1] Hakkında beraat kararı verilen ancak CMK gereğince görevlendirilen zorunlu müdafii ile temsil olunan sanık lehine ya da mahkumiyet durumunda CMK gereğince görevlendirilen zorunlu mağdur vekili lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkin bir başka uyuşmazlığın giderilmesi ile ilgili 16.01.2025 tarihli kararda da konu hakkındaki mevzuat değerlendirildikten sonra benzer nitelendirmeler yapılarak atanan zorunlu müdafi veya vekil ücretlerine ilişkin düzenleme yapabilme yetkisi verildiğine dair açık bir hüküm de bulunmadığından tarifede yapılan düzenlemelerin uygulama yeri bulunmadığı kabul edilmiştir.[2]

CGK öncesindeki çalışmamızda şu hususu kanaat olarak belirtmiştik: Zorunlu müdafiliğin fiili durumdaki dikkat ve özenin gerçekte öyle olup olmadığı bir yana, tıpkı vekalet ilişkisine istinaden genel olarak görev yapan müdafi gibi bir hukuki yardım ve emek verildiğinin kabulüyle CMK gereğince görevlendirilen (zorunlu) müdafiin takip ettiği suç nedeniyle hakkında beraat kararı verilen sanık lehine veya zorunlu vekil ile temsil edilen katılan lehine arada kalan farkın ödenip ödenmeyeceği hususunun tartışılması yararlı olabilecektir. Mevcut mevzuat buna imkan vermemektedir.

CGK, Yargıtay ve istinaf kararlarındaki uygulamanın aksine olan 22.04.2025 tarihli kararında, CMK gereğince görevlendirilen zorunlu müdafi tarafından temsil edilen ve yargılama sonucunda beraat eden sanık lehine AAÜT uyarınca maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle ödenmesi gereken maktu vekalet ücretinden Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife uyarınca ödenen ücretin mahsubu ile bakiye kalan vekalet ücretinin hazineden alınıp sanığa verilmesine… (itirazın reddine) karar verilmiştir.[3]

CGK’nin söz konusu kararı, uygulama birliğinin sağlanması ve avukatlar arasında hakkaniyetin sağlanması yönünden isabetli olduğu söylenebilir. Bunun yanında mevcut mevzuata uygun olduğunun söylenmesi ise pek kolay değildir. Ayrıca ücretin, hukuki yardımda bulunan, emek veren avukata verilmesi yerine, sanığa verilmesi hususu şu yönden isabetli olmayabilir. Normal vekalet ilişkisinde beraat eden sanığın, avukatına bir ödemede bulunduğu (bulunacağı) varsayılır. Ücretin hazineden alınıp sanığa verilmesi uygulaması, sanıktan kaynaklanmayan zararının giderilmesine yöneliktir. Oysa burada yasal zorunluluk üzerine avukat görevlendiriliyor. Belirlenen ücret, Adalet Bakanlığınca ödeniyor. Kendisine avukat görevlendirilen kişinin avukata ödemekle yükümlü olduğu veya ödediği bir ücret yoktur. Hal böyle iken CGK kararında geçen ve mahsuben ödenmesi gerektiği belirlenen ücretin, hukuki hizmet veren ve beraat eden adına hareket ettiği kişiden ücret almayan ilgili avukata verilmesi gerektiğinin düşünüyoruz.[4]

Kaynakça:

Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı, Filiz Kitabevi, 3.Baskı, 2024

-------------

[1] 9.CD, 19.12.2024, E.2024/8143, K.2024/11224.

[2] 1.CD, 16.01.2025, E.2024/6057, K.2025/420.    

[3] CGK, 22.04.2025, K.2025/184

[4] Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı, Filiz Kitabevi, 3.Baskı, 2024