Bilindiği üzere Bankacılık Kanunu'ndaki temel düzenlemelere göre bankaların asli görevleri "mevduat toplatmak ve mevduatı işleterek" gelir elde etmektir.

Ancak BDDK'nın daha evvel yaptığı müteakip rapor ve açıklamalarda birçok bankanın gelirinin temelini oluşturması gereken mevduat işletmekten çok daha fazla geliri banka müşterilerine (tüketicilere) peryodik olarak uyguladığı masraflar ile kullandırdığı hizmetler neticesinde zorunlu olarak aldığı paylardan sağladığı görülmüştür.

MEVZUATA GENEL BİR BAKIŞ

23/02/2006 kabul tarihli 5464 sayılı kanunun 24. maddesinin 4. fıkrasına göre "Kart hamilinin yaptığı işlemler nedeniyle, sözleşmede yer almayan faiz, komisyon veya masraf gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart hamilinin hesabından kesinti yapılamaz. Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez." ve yine aynı kanunun 44. maddeside göre "Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır." demektedir.

Gene 23.02.1995 Kabul ve 08.03.1995 Yayım yarihli 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. Maddesi; “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.

Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir.

Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.

Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez.

Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.”

hükmündedir.

Bununla birlikte bu işlemler 11.01.2011 Kabul ve 04.02.2011 Yayım tarihli 6098 sayılı Borçlar Kanununun 20. Maddesine göre “Genel İşlem Koşulu” hükmündedir. 6098 sayılı Borçlar Kanununda 25. Maddesi “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.” hükmündedir. Gene Borçlar Kanunun 21. Maddesi “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.”  hükmündedir.

Gene bu bahsedilen bedellerin geriye doğru ödenmesini isteme hakkı vardır. Çünkü 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 30. Maddesi; “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.” hükmünden yola çıkarak 6098 sayılı Borçlar Kanunu 146. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmünden hareketle ödenmiş olunan bedellerinin toplamının “10 yıllık” zaman içerisinde geri istenme hakkı bulunmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş 6502 sayılı Yeni Tüketicinin Korunmasındaki Hakkındaki Kanunun 4. Maddesinin 4. fıkrası "Bu Kanunda düzenlenen sözleşmelere istinaden tüketiciden talep edilecek her türlü ücret ve masrafa ilişkin bilgilerin, sözleşmenin eki olarak kâğıt üzerinde yazılı şekilde tüketiciye verilmesi zorunludur.” hükmündedir.

Gene aynı kanunun 5. Maddesinin birinci fıkrası “Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.” demektedir.

İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin müteakip kereler vermiş olduğu kararlar, tüketicilerden bu tarz ücretlerin talep edilemeyeceği yönündedir.

Örneğin Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/3676 tarihli ve gerekçe göstermeden onamış bulunduğu mahkeme kararında;

"Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyiniyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır" şeklindeki madde normu gereğince tüketiciye fazladan yükümlülük getiren, hukuki durumunu ağırlaştıran ve tüketiciye tek taraflı olarak dayatılmış nitelikteki dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının, müzakere edilmediğinden dolayı haksız şart niteliğinde olduğu, dosya masrafı alınacağına ilişkin şartın, taraflarca müzakere edilerek kararlaştırıldığı hususunun, banka tarafından ispatlanamadığı gibi dosya masrafı tutarının sözleşmede açıkça belli edilmemiş olmasının, sözü geçen sözleşme şartının müzakere edilmediğini göstermekte olduğu, bu itibarla haksız şarta dayalı olarak tahsil edilen paranın iadesi gerektiği, bir an için dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının taraflar arasında müzakere edildiği kabul edilse dahi, bankanın kullandırdığı krediyi faizi ile birlikte belli ir vade sonunda geri alacağı, bu şekilde kullandırdığı kredi karşılığında kazanç ve kar sağladığı, kredinin tahsisi için dosya masrafı alınmasını gerektiren herhangi bir zorunlu masraf yapılmadığı, banka tarafından kredinin tahsisi için kredinin maliyetine dahil olmayan bir kısım zorunlu masrafların yapıldığı ve bunun karşılığında dosya masrafı adı altında ücret alındığı olgusunun ispatlanamadığı, zorunlu masraf adı altında banka personel giderleri vesair şeklinde kredinin maliyetine dahil olan unsurların ileri sürüldüğü, ancak maliyete dahil olan unsurların kredi faiz oranına dahil olduğu ve kredinin, kararlaştırılan faiz oranı üzerinden satılmış olduğundan dolayı ancak maliyet dışı unsurların tüketiciye yansıtılıp tüketiciden talep edilebileceği, yukarıda açıklandığı üzere tüketiciye yansıtılabilecek ipotek tesis ücreti, ekspertiz ücreti vesair şeklinde herhangi bir masraf yapıldığının ispatlanamadığı, bu itibarla karşılıksız bir şekilde herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın dosya masrafı alınmasının, ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, ticari ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı sözleşmelerin, BK'nun 20 (YBK 27. Madde) maddesi gereğince batıl olduğu, yine 6098 sayılı BK'nun 25.maddesindeki "genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağı" şeklindeki madde normu yönünden de dürüstlük kuralına aykırı olarak tüketicinin aleyhine olan ve durumunu ağırlaştıran herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın dosya masrafı alınmasına ilişkin sözleşme şartının geçersiz olduğu, giderek bu yönden de alınan ücretin tüketiciye iadesi gerektiği"

belirtilmiştir.

Gene Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/10890 Esas Numaralı kararında :

"Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu, makul ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir"

belirtilmiştir.

Gene ipotek fekki ve ekspertiz ücretleriyle ilgili bir başka Yargıtay kararında ( 2014/22243 E. ) :

"ipotek tesisi ve fekki işlemleri için sunulan avukat serbest meslek makbuzunun fatura olarak kabul edilemeyeceği, keza bu işlemlerin banka çalışanları tarafından yapılması mümkün iken serbest bir avukata yaptırılmasının makul kabul edilemeyeceği anlaşıldığından bu masraflarında tüketici tarafından istenebileceği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. "

denilmiştir.

SONUÇ

Burada kısaca belirttiğimiz üzere bankaların ellerindeki gücü kullanarak zayıf olan tüketicilerden dosya masrafı, ekspertiz ücreti, hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı gibi ücretler isteme hakkı bulunmamaktadır.

Hukuktaki temel prensip bir ücretin yapılan bir iş karşılığında olması gerektiğidir. Ancak hiçbir iş yapmadan; hali hazırda tüketicinin hesap ya da kredi kartlarında ya da çektiği kredilerden gelir elde eden bankaların; sadece bilgisayara verilen bir direktif ile milyonlarca tüketiciye belli zamanlarda bu tarz ücretlerin yükletilmesi evvela Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun başta olmak üzere Borçlar Kanunu hükümleri de dahil olmak üzere geçersiz olmakta; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bu konuda yerleşmiş içtihatlarına rağmen bankalar hala bu ücretleri tüketicilere yansıtmaya devam etmektedir.

Tüketicilere tavsiyemiz; -her sene sınır meblağlar değişmekle birlikte- 2015 yılı için 2.200 TL'yi aşmayan tutarlar için İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine; 2.200 TL ila 3.300 TL arasındaki tutarlar için İl Tüketici Hakem Heyetlerine; 3.300 TL'den yüksek tutarlar içinse Tüketici Mahkemelerine başvurmalarıdır.


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Faruk ENES tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)