Anayasa yapım sürecinin kendisi, en azından ulaşılan sonuçlar kadar önem taşımaktadır.[1] Bu bağlamda Prof. Dr. Wojcıech Sadurski ilgili tebliğinde yeni bir anayasanın yapım sürecini yalnızca ortaya konan metnin kalitesi bağlamında değerli kabul etmenin hatalı bir tutum olacağını vurgulamıştır.

Başka bir söz ile ifade etmek gerekirse[2] “Yasama sürecinin ürünleri ikincil nitelik arz etmektedir. Önemli olan, bu sonuçlara (…) müzakere yöntemi ile ulaşılmış olmasıdır”.

Amerikada 5 yıl süren Anayasa yapım çalışması, Polonya’da 8 yıl sürmüştür. Bu anayasalar devrim temelli modelle baştan inşa edilen anayasalardır. Anayasa yapım süreci ne çok kısa olmalıdır ne de sonu gelmeyecek derecede uzamalıdır.

Sürecin başarısı her konunun kamuoyu tarafından yüksek sesle konuşulmasına değil, tarafların gizli toplantılar ile detaylı konular üzerinde anlaşmasına bağlıdır.  Ancak bu şekilde toplumsal baskılardan uzak bir şekilde müzakere edilebilineceği düşünülmektedir ki Prof. Dr. Wojcıech Sadurski de Macaristan başta olmak üzere Orta Avrupa’da gerçekleşen bir dizi seri uzlaşmanın arkasında düzenlenen Yuvarlak Masa toplantılarının toplumsal baskılardan kısmi de olsa kurtularak yakalanabildiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulamıştır. Anayasa yapım süreci siyasetin gündelik iniş ve çıkışlarına malzeme kesinlikle yapılmamalıdır ve anayasa yapım süreci konusu siyasetin gündelik iniş ve çıkışlarından ayrı tutulmalıdır.

Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde yer aldığı üzere “bir yönetim kurmak ve bu yeni yönetimin yetkilerini ve dayandığı temelleri, güvenlik ve mutluluklarını sağlayacağına en çok inandıkları bir biçimde düzenlemek ve kurmak” vatandaşların hakkıdır. Bu nedenle 1780’lerde Amerika’nın yaptığı gibi halk iradesini yani milli iradeyi anayasa metni de dahil olmak üzere pozitif hukukun her türlü görünümünden üstün tutmalı ve milli iradeye öncelik vermelidir.

Bu minvalde 81 ilimizin tamamında Anayasa Komisyonları kurularak tamamının katılımı sağlanabilir. 81 ildeki anayasa komisyonlarında o ilde bulunan tüm kesimler temsil edilmeli ve görüşleri alınmalıdır. ( Bu proje internet üzerinden şekillendirilebilinir. Kişi internet sitesine girer, Türkiye haritasından ilini seçer, mesleğini yazar, anayasa konusunda düşüncesini yazar ve gönderir. Böylece her ilden kaç kişinin anayasa yapım sürecine katıldığı rakamlarla  ayrıca sürekli olarak tespit edilebilinir.

Konumuzla ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi Yargıcı olan James Wilson Kasım 1787’de Pennsylvania Onay Konvansiyonu’nda “Anayasamızın yasamamızın üzerinde olması gibi, halkımız da anayasamızın üzerindedir” demiştir. Bu kelamdan hareketle aynı şekilde ülkemizde de ‘’Anayasa tüm yasaların üzerindedir; Milli İrade de Anayasa’nın Üzerindedir’’ sloganıyla milli iradeye verilen önem sürekli olarak vurgulanabilir.                           

Anayasanın Başlangıç Kısımları

Anayasanın başlangıç kısımlarında toplumun kimliğine ilişkin bilgilendirmeler yapılır, tarihi olumlu gelişmelerden söz edilir ve toplumun farklı kesimlerinin kırmızı çizgilerini bu bölümler bünyesinde barındırır. Bir kesimin hassasiyeti diğer bir kesimin hassasiyeti üzerine koyarak bu bölümde ezilmez, aksi şekilde hareket edilir. Polonya Anayasası’nın giriş kısmından örnek verecek olursak:

“Biz Polonya Halkı”, “…gerçeğin, adaletin, iyiliğin ve güzelliğin kaynağı olarak Tanrı’ya inananlar” ile “…bu inanışı paylaşmayan; ancak başka kaynaklardan gelen bu evrensel değerlere sahip çıkanlar” denilerek Allah’a inanan ve inanmayan tüm kesimlerin ortak değerlerine yer verilmiştir.

Yine başka bir örnekte Slovak Anayasası’nın giriş bölümündedir: Slovak Anayasası’nda bir yandan “Büyük Moravya”ya ile birlikte “Cyril ve Methodius’un12 ruhanî miraslarına” ve diğer taraftan “Slovak Ulusu”na yapılan atıflar bulunurken; diğer taraftan “ulusal azınlıklara ve etnik gruplara mensup kişilerin” vatandaşlık tanımının kesinlikle ayrılmaz  birer parçaları olduğuna dair atıflarda yapılarak her kesimin hassasiyetleri korunmuştur.

Temel Olarak Anayasa’da Düzenlenmesi Gereken Hususlar

Genel Esaslar (Başlangıç) kısmı düzenlenmelidir. Temel İlkelerimiz Anayasa’nın rengini oluşturacağından temel ilkeler belirlenmelidir. Temel Haklar ve Ödevler kısmı düzenlenirken hakların özüne dokunmama ilkesine riayet edilmelidir. Devletin Temel Yapısı belirlenirken Yasama, Yürütme, Yargı arasındaki ilişki net bir şekilde belirlenmeli ve erkler ayrılığına dikkat edilmeli ve sonuç olarak yargıya güven sağlanmalıdır ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı objektif olarak düzenlenmelidir.

1) Robert Elgie ve Jan Zielonka, “Constitutions and Constitution-Building: A Comparative Perspective”, Zielonka, op. cit. içinde, ss. 25-47, s. 34. 

2) Cass R. Sunstein, “Interest Groups in American Public Law”, Stanford Law Review 38 (1985), ss. 29-87, s. 58. Burada ayrıca, Sunstein’in bu gözleminin anayasa yapım sürecine ilişkin olarak değil ama olağan yasama sürecine ilişkin olarak ortaya konulduğunu da not etmek gerekmektedir.

Not: Av. Mehmet Fatih YAŞAR ve HukukiHaber.Net kaynağına atıf yapılarak yazı kullanılabilir. Aksi halde tüm yasal haklarım saklıdır.
--------------
[1] Robert Elgie ve Jan Zielonka, “Constitutions and Constitution-Building: A Comparative Perspective”, Zielonka, op. cit. içinde, ss. 25-47, s. 34.
[2] Cass R. Sunstein, “Interest Groups in American Public Law”, Stanford Law Review 38 (1985), ss. 29-87, s. 58. Burada ayrıca, Sunstein’in bu gözleminin anayasa yapım sürecine ilişkin olarak değil ama olağan yasama sürecine ilişkin olarak ortaya konulduğunu da not etmek gerekmektedir.