Ceza muhakemeleri usulü kanunları, suç işleyenle devlet arasındaki bu ilişkinin adil yargılama esaslarına uygun olarak yürütülmesini sağlayan bağlayıcı hukuk kurallarını içermektedir[1]. Ceza hukukunun amacı zaman içinde değişime uğramıştır. Bütün gelişmiş hukuk sistemlerinde yaşanan değişme ve gelişme üç safhadan geçmiştir. Önce toplum kaostan bıkıp otorite ve düzen ihtiyacı duymuştur. Düzenin oluşması özgürlüğü bir gereklilik olarak görmüştür. En sonunda hem düzeni, hem hürriyeti korumak ihtiyacı belirmiş olup ceza amaç bakımından üç safhadan geçmiştir; suçlunun cezalandırılması, sanığın korunması ve maddi gerçeğin araştırılması safhalarıdır[2]. Diğer bir ifadeyle, ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşma amacına ulaşılması kolay olmamıştır. Ceza muhakemesinin amacı ve buna bağlı olarak süjelerin hak ve yetkileri zaman içinde değişmiş ve gelişmiştir. Söz konusu gelişme, tarihi süreçte olması gereken hukuk açısından adil yargılanmanın sağlanabilmesi için çeşitli aşamadan geçmiştir[3].

Bilindiği üzere, medeni muhakemede amaç, genellikle şekli gerçeği bulmak olarak ifade edilir. Buna karşılık, ceza muhakemesindeki amaç ise maddi gerçeğe ulaşmak olarak kabul edilir. Gerçekten de, şekli gerçekle yetinilmeyerek maddi gerçeğe ulaşılması amacı, ceza muhakemesinin yapısının bir sonucudur. Ceza muhakemesi sonucunda kişinin özgürlüğünü kaybetmesi ile karşı karşıya kalabilecek olması, şekli değil de maddi gerçeğin amaç olmasını gerektirmektedir. Aslında medeni muhakeme hukukunun amacı da maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. O hukuk dalında şekli gerçekle yetinilmesi bir amaç değil, kullanılan ispat araçları ve yönteminin bir sonucudur[4].

Ceza muhakemesinin birincil amacı, usul hukuku kurallarına riayet ederek şüpheli, sanık ve mağdurun haklarını gözetmek suretiyle soruşturma ve yargılama yapmak suretiyle maddi gerçeğe ulaşmaktır[5]. Maddi gerçeğe ulaşmak ancak hukuka uygun yöntemlerle yapılan soruşturma veya yargılama ile mümkündür. Maddi gerçek araştırılırken hukuk devleti ilkesi çiğnenmemelidir.

Ceza muhakemesinin amacı sanık hakkında, maddi gerçeğe ve muhakeme usulüne uygun olarak verilmiş hukuki barış yaratan bir hükmün verilmesidir. Maddi gerçeğe ve muhakeme usulüne uygun bir karar adil bir karardır. Bu yönüyle ceza muhakemesinin amacı adaleti sağlamaktır[6]. Diğer bir ifadeyle, ceza muhakemesi kolektif bir faaliyet olup, asıl amacı; suç işlendikten sonra failin bulunup adil bir şekilde yargılanması ve bunun sonucunda adil bir cezaya çarptırılmasının sağlanmasıdır[7].

Şüpheli veya sanığın haklarının gözetilmediği, usul kurallarının göz ardı edildiği bir muhakeme faaliyeti neticesinde, maddi gerçek ortaya çıkarılabilir ise de, bu neticenin adaletin tesis edilmesine hizmet etmediği, katkı sağlamadığı şüphesizdir. Öyleyse, ceza muhakemesi faaliyeti maddi gerçeği ortaya çıkarırken, hukuk devleti ilkesinin esaslarına bağlı kalmalı ve adaletin gerçekleşmesine zemin hazırlamalıdır. Adaleti gerçekleştirmeyi öncelikli amaçları arasında belirlemeyen bir hukuksal faaliyet eksiktir, sakattır. Esasen sadece yargısal faaliyet yönünden değil, bütün hukuk kurallarının özünde adaleti sağlama, eşitliği ve güvenliği teminat altına alma fonksiyonu bulunmalıdır[8].

Ceza muhakemesinde asıl amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçek ise; geçmişte yaşanıp sona eren olayların, temsil vasıtaları ile ortaya konulmuş halidir[9]. Ceza muhakemesinin ya da ceza yargılamasının tek amacı maddi gerçek değildir. Adil yargılanmanın gerektirdiği çok önemli başka amaçlar da (kamu barışının sağlanması, ihkakı hakkın önlenmesi, cezanın infaz niteliğinin güvenceye alınması vs.) vardır. Bu anlamda, ceza muhakemesinin hedeflediği amaçlar yumağından söz etmek gerekir ki, bunların içinde en önemlilerinden birisi, maddi gerçeğin araştırılması ve ortaya çıkarılması amacı dışında, sanık haklarının korunmasıdır. Ceza muhakemesi kanunlarındaki koruma tedbirleriyle ilgili normların asıl işlevi bu amaca yönelik olup muhakeme sonucunda elde edilmeye çalışılan doğru ve hukuka uygun hüküm, salt bir amaç olmamakla birlikte, dolaylı olarak ceza yaptırımlarının infazına da hizmet etmektedir[10].

Şüpheli ve sanığın haklarına saygılı bir şekilde gerçeğin araştırılması aşaması, ceza muhakemesinde gelinen son aşamadır. Muhakemenin amacı, hukuki barışı sağlayacak bir hükme ulaşmaktır. Suçluların bulunup cezalandırılmasında toplumun yararı vardır. Ancak bu yarar gerçek suçluların cezalandırılması durumunda elde edilebilir. Şüpheli ve sanığın suçu işleyip işlemediği araştırılırken hak ve çıkarlarının da korunması gerekir. Günümüzde ceza muhakemesi yasalarının, hem şüpheli ve sanığın hem de muhakemede rol oynayan tüm diğer süjelerin hak ve çıkarlarını birbirlerininki ile dengeli biçimde koruyacak kuralları içermesi amaçlanmaktadır. Gerçek her ne pahasına olursa olsun değil, hukuk kuralları içinde şüpheli ve sanığın insanlık onuru korunarak araştırılır. Muhakemenin, insan hak ve özgürlüklerini vurgulayan adil yargılanma hakkına uygun biçimde gerçekleştirilmesi gerekir[11]. Ceza muhakemesi hukuku, toplumun korunmasının yanı sıra temel hak ve özgürlüklere müdahalenin sınırını ortaya koyarak bu hak ve özgürlüklerin korunmasına da hizmet etmektedir[12].

Ceza muhakemesi hukuku maddi gerçekliği ararken ceza muhakemesi organlarının hukuk kurallarına uygun davranmasını sağlamayı da hedefler. Bu anlayış, bizi ceza muhakemesi hukuku kurallarına uygun formda bir hükmün elde edilmesi hedefine yönlendirir. Doğal olarak insanoğlunun elindeki imkânlar dâhilinde ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülecek ceza muhakemesinin hukuksal barışı sağlayan bir fonksiyon olarak görmesi, bunu hedeflemesi gerekmektedir[13].

Ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler nazara alınarak, somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe varmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur[14].

Ceza muhakemesinde masumun korunması da çok önemlidir. Ceza muhakemesi, hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesine hizmet etmelidir[15]. Çünkü haksız yakalamalar ve tutuklamalar nedeniyle masum olan bireylerin ve ailelerin hayatlarında telafisi imkânsız zararlar meydana gelmektedir. Bir suçun işlenmesiyle birlikte, fail ile devlet arasında ceza ilişkisi kurulur. Devletin görevi, gerçek faili bulmak olup devletin ceza muhakemesinde düzenlenen ceza muhakemesine egemen ilkelerin ışığında hukuka uygun yöntemlerle soruşturma yaparak deliller toplaması ve bu süreçte mağdur, tanık, şüpheli ve sanığın haklarını gözetmek suretiyle maddi gerçeğe ulaşmaktır. Diğer bir ifadeyle, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunması şarttır. Yargılama sonunda suç işlediği iddia edilen sanığın suçlu olup olmadığını araştırmak, suçlu ise cezalandırmak, masum ise beraat ettirmek, hukuk devleti olmanın bir gereğidir.

Ceza muhakemesinin bireyler yönünden güvence fonksiyonunu yerine getirebilmesinin, hukuki güvenlik ilkesine uygun tarzda yasal güvenceler ile mümkün olabileceğini belirtmek gerekir. Hukuk devleti ilkesinin getirdiği bir sonuç olarak ceza muhakemesi sisteminin, muhakemenin her evresinde bireyin hukuki güvenliğini sağlama gayesine uygun bir şekilde oluşturulması, olmazsa olmaz bir gerekliliktir[16].

Özetle ceza muhakemesinin birden çok amacı vardır. Bunlar, şüpheli ve sanık haklarının korunması, bireysel hak arama fiillerinin önlenmesi, kamusal barışın sağlanması ve verilen kararların infaz edilerek ceza hukukunun amaçlarının gerçekleştirilmesidir. Ceza muhakemesi bundan başka infazı sağlama amacı güder. Ceza muhakemesinin son amacı ise çok önemlidir: Sanık haklarını korumak ve bununla birlikte yargılamayı yapmaktır[17]. Ceza muhakemesinin bir diğer amacı, “ çağdaş standartlara uygun, demokratik hukuk devleti ilkelerinin yerine getirilmesinin” sağlanmasıdır. Devlet, hiç kimse hakkında “ölçüsüz” bir şekilde erk kullanamaz. Devlet, yetkilerini kötüye kullanamaz[18].

Ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler nazara alınarak, somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu; adil, etkin, hızlı, sağlıklı ve hukuka uygun bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe varmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur. Ceza muhakemesi hukuku, evrensel kurallar ve ilkeler ışığında adaletin tecellisine hizmet eden yaşamsal bir hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi hukukunun gelişmiş olması, hukuk devletinin ve hukuk güvenliğinin seviyesini ortaya koymaktadır.

DR.CENGİZ APAYDIN

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET SAVCISI

-------------------------

[1] 5271 sayılı CMK’nın 1. Maddesi gerekçesi.

[2] Yenisey /Nuhoğlu. 6. Baskı, 67.

[3] Centel/Zafer, 6.

[4] Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 8.

[5] Bkz. İçer, Zafer, Ceza Muhakemesinin Amacı, 1, https://www.researchgate.net/publication/334401623(erişim tarihi: 23.03.2020)

[6] Özbek ve diğerleri, 45.

[7] Yenisey, Feridun /Nuhoğlu Ayşe. Ceza Muhakemesi Hukuku. Ankara: 3. Baskı, 2015, 59.

[8] İçer, 2.

[9] Karakehya, Hakan. Ceza Muhakemesi Hukuku. Ankara: 2. Baskı, 2016, 9.

[10] Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 9.

[11] Centel/Zafer, 6-7.

[12] Soyaslan, Doğan. Ceza Muhakemesi Hukuku. Ankara: 2010, 49.

[13] Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 9.

[14] Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 10. 10. 2019 tarihli, 2019/390 esas ve 2019/586 sayılı kararı (UYAP isimli Hâkim ve Cumhuriyet savcılarına Yargıtay kararlarına ulaşma imkânı sağlayan siteden alınmıştır).

[15] Özbek ve diğerleri, 45-46.

[16] İçer, 2.

[17] Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 10.

[18] Yenisey /Nuhoğlu. 6. Baskı, 67.