GİRİŞ

15 Ekim 1978 tarihinde Paris’te ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesiyle koruma altına alınan, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunuyla Türk Hukuk sisteminde kendine yer edinen hayvanlara yönelik düzenlemelerin yeterli olup olmadığını bu çalışmamızda tespit etmeye çalışarak dünya ülkeleriyle mukayese etmeye çalışacağız.

Roma Hukuku kökenli bir geleneğe dayalı olarak süre gelen ‘hayvanları taşınır olarak kabul’ etme görüşü günümüzde de yansımalarını bulmakla birlikte, hayvan haklarının mevcut olamayacağını savunanlar bulunmaktadır[1]. Bu görüşü savunanların gerekçesi, hukukun insan tabiatına ait olduğu ve hayvanların akıl sahibi olmamalarıdır. Ama altını çizmek gerekir ki hayvanların taşınır olarak kabul edilmesi, insanlar tarafından koruyup gözetilme, kötü davranış ve muamelelerle karşı karşıya kaldıkları anda hukuk düzeni tarafından belirlenen müeyyidelere bağlanma, bakım yardım ödevlerini de beraberinde getirmektedir[2]. Binaenaleyh, hukuki kimliği ne olursa olsun insanların hayvanlara karşı yükümlülükleri devam etmektedir, bu zarureti ihlal edenler kamu otoritesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Hayvanların hukuki kişiliği konusunda Türk Hukukunda çeşitli görüşler mevcut olmakla birlikte (kişi benzeri- kısmi hukuk öznesi-yaşayan eşya…) günümüzde eşya olarak kabul edilmektedir.

Hayvanı kişi benzeri sayan görüşe göre, hukuken korunması gereken, münhasır çıkarları bulunan hukuk öznesi kavramını karşılayan hayvanlar, insanlara benzetilerek bir kişilik oluşturmak yerine ayrı bir kişilik oluşturma yoluna gidilmiştir[3].

Hayvanlara hukuki kişilik tanıyan görüşe göre, ‘ıstırap çeken her canlı’ hukuk öznesi olarak kabul edilmelidir. Bu görüş taraftarları hayvanların düşünsel faaliyetlere girişip girişmediğine değil zevk alma, hoşnut olma, acı keder elem ıstırap çekme duygularına sahip oldukları için hukuki bir kişiliğe bürünmeleri gerektiklerini iddia ederler.

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında temel değerler içeren düzenlemeleri inceleyecek olursak;

5199 sayılı kanunun temel amacının hayvanlara karşı yapılan kötü muamelelerin önüne geçmek ve her türlü mağduriyeti önlemek olduğunu açıkça söyleyebilmekle birlikte, hayvanlar arasında altlık üstlük ilişkisinin söz konusu olmadığını, cinsi türü ne olursa olsun hepsinin eşit olduğunun açıkça altı çizilmiş olmakla birlikte Koruma Tedbirleri üst başlıklı hayvanların sahiplendirilmesi ve bakımı da kanun metninde düzenlenmiştir.

5199 sayılı kanun aslında birçok düzenlemeyi içerişinde barındırmasına rağmen, kanun metninde düzenlenen ilke ve esaslara uymayanlar için uygulanacak müeyyidelerin maalesef idari para cezasıyla sabit olduğunu ve kabahatler kanunu bünyesinde bir değerlendirmeye tabi olduğunu görmekteyiz.

Günümüz dünyasında maalesef hayvanların kötü muamelelerle karşı karşıya kaldıklarını, zulme uğradıklarını, fütursuzca davranışlara konu olduklarını utanarak söylemek durumundayız. Hayvanların refahını sağlamak üzere tüm insanlık adına yürütülen çalışmaların ivedilikle sonuçlanması gerektiğinin farkında olduğumuzu dile getirerek, bu hususta Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin görüş ve uyarılarını da dikkate alarak ‘Hayvan Refah Fonu’ oluşturulması, bu konuda gerekirse kolluk görevlilerinin bir kısmının Hayvan Refahı Polisliği gibi kurumların oluşturulmasında öncü rol oynaması gerekliliğinin altını çizerek, 5199 sayılı kanunda düzenleme yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Hayvanların hukuki statüsü konusundaki görüşlere gelecek olursak, fikrimizce hayvanların taşınır eşya kategorisinden ayrılarak ayrı bir hukuki kimlik yaratılmasını daha mantıklı bulduğumuzu arz etmekteyiz. Fakat hemen dile getirmek isteriz ki bu hususta ‘ıstırap çekme’ ölçütünün sinir sistemi olmayan hayvanlar konusunda uygulanamayacağını ileri sürerek, bu ölçütün esas alınmasının doğru olduğunu düşünmüyoruz. Bir hukuk öznesi olarak görmeyi düşlediğimiz ‘hayvanların’ özellikle insanlar vasıtasıyla uğradıkları kötü fiillerin karşılığı olarak Kabahatler Kanunu doğrultusunda idari para cezasına çarptırılması saçmalığının düzeltilerek hukuk düzeninde hakkaniyete dayalı bir sonuçla karşılaşılmasını temenni ediyoruz.

MUKAYESELİ HUKUK

Birleşik Krallık; Hayvan hakları ceza kanununda düzenlenmiş ve hayvan haklarına aykırı muameleler suç olarak addedilmiştir. Ceza Kanunu’nun ilgili 62 inci maddesi

gereğince, yasal olmayan hayvan öldürmeleri “hayvan cinayetleri” başlığı altında düzenlenmiş olup, yasal olmayan yöntemlerle ve izinsiz olarak hayvanları öldürmek yaptırıma bağlanmıştır. Öldürülen hayvanların çaresizlik, hastalık ya da hamilelik gibi durumları söz konusu ise suçun derecesi artmaktadır. Kişinin kendini savunmak için gerçekleştirdiği eylemler ise yine yaptırıma bağlanmakla birlikte “gerekçeli öldürme” başlığı altında düzenlenmiştir.

Fransa; Hayvan hakları ceza kanununda düzenlenmiş ve hayvan haklarına aykırı muameleler suç olarak addedilmiştir. Ceza Kanunu’nun R.653-1 numaralı maddesi hem sahipli hem sahipsiz hayvanların vücut bütünlüğüne zarar verecek ve hayatına kastedecek davranışları yasaklamakta, bu tip davranışlarda bulunanların 450 avro para cezasına çarptırılmasını öngörmektedir. Eğer hayvanların hayatına yönelik saldırı bilinçli bir şekilde yapılmış ise Kanunun R.655-1 numaralı maddesi gereğince 1 500 avro para cezası uygulanmakta, hayvanlara kasteden kişinin daha önce de böyle bir suçu var ise ceza 3.000 avroya çıkmaktadır. Hayvanlara yapılan işkenceler, hayvanların kötüye kullanılması ve zalimlik suçlarına Fransız Ceza Kanunu’nun 521-1 numaralı maddesine göre iki yıl hapis ve 30.000 avro para cezası uygulanabilmektedir. Ancak bu cezaların kapsamında boğa ve horoz dövüşleri bulunmamaktadır.

İtalya; 2004 yılında yürürlüğe konulan 281 sayılı Kanun ile hayvanlara karşı işlenen suçlara ağır yaptırımlar uygulanmaya başlanmıştır. Hayvan sahiplerinin hayvanlarını terk etmesi durumunda bir yıla kadar hapis ve 10.000 avro para cezasına kadar yaptırım uygulanmaktadır. Hayvanları gereksiz yere öldürmenin ya da kötüb muameleye tabi tutmanın ise 18 ay hapis ve 15.000 avro para cezası bulunmaktadır.

Macaristan; Ceza kanunu 226/B maddesine göre; hayvan sağlığına aykırı haksız ve kötü muamelede bulunan veya hayvanlarda kalıcı hasarlara yol açan kişiler ile evcil bir hayvanı terk edenlere iki yıla kadar hapis cezası, toplum hizmeti veya para cezası uygulanmaktadır. Kanunun 226/A maddesinde ise hayvan dövüşleri yasaklanmıştır.

Almanya; Almanya Ceza Kanununda hayvan haklarına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte Anayasa’nın 20 inci Maddesi “Devlet gelecek nesiller yararına doğal hayatı ve hayvanları korumak sorumluluğundadır” hükmüne amirdir. Bu maddeyle Almanya hayvan haklarının korunmasına anayasal bir temel kazandırmıştır.[4]

Muhammet Can KARACA

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

---------------------------------------

[1] KOÇHİSARLIOĞLU, SÖĞÜTLÜ ERİŞGİN, Hayvanların Hukuki Konumu, s.1691 vd.- (internet kaynağı) https://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/19-Cengiz-KO%C3%87H%C4%B0SARLI-%C3%96zlem-S.-ER%C4%B0%C5%9EG%C4%B0N.pdf

[2] KOÇHİSARLIOĞLU, SÖĞÜTLÜ ERİŞGİN, a.g.e

[3] KOÇHİSARLIOĞLU, SÖĞÜTLÜ ERİŞGİN, a.g.e

[4] HAYVAN HAKLARI, HAYVANLARIN KORUNMASI VE REFAHI, AB Bakanlığı/Tarım ve Balıkçılık Başkanlığı, internet kaynağı- https://www.ab.gov.tr/files/Tar%C4%B1m%20ve%20Bal%C4%B1k%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k%20Ba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/hayvan_haklari__hayvanlarin_korunmasi_ve_refahi.pdf