Giriş
TCK’da malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenen ve günlük hayatta en çok karşılaşılan suçlardan birisi olan hırsızlık suçunun konusu başkasına ait taşınabilir bir maldır.
TCK’nın 141.maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun temel halinde, malın niteliğine dair bir belirleme yoluna gidilmemiş, sadece taşınır olması ve başkasına ait olması gerektiğine yer verilmiştir.
Hırsızlık suçunun nitelikli hallerinin düzenlendiği TCK’nın 142.maddesinde ise suça konu taşınır malın sahip olduğu bir takım özellikler sebebiyle failin cezasının arttırılacağı düzenlenmiştir. Örneğin suçun konusunun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya olması (TCK m.142/1-a) ya da büyük veya küçükbaş hayvan olması (TCK m.142/2-g) durumunda failin cezası, suçun temel haline göre daha fazla olmaktadır. Bu gibi hallerde suçun konusunun taşıdığı özel önem ve meydana gelebilecek olan tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak kanun koyucu cezayı arttırma yoluna gitmiştir. Bunların yanı sıra hırsızlık suçunun konusu olan malın ekonomik değerinin fazla olması da TCK’da cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak düzenlenmese de TCK’nın 61.maddesine göre suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesi aşamasında hâkimin dikkate alacağı bir husus olacaktır.
Değer Azlığı ve Belirlenmesi
TCK’nın 145.maddesinde ise özel bir düzenleme yapılarak suça konu malın değerinin azlığı halinde cezada indirim nedenine ya da cezasızlık sebebine yer verilmiştir.[1]
TCK’nın 145.maddesinin ilk halinde değer azlığı halinde failin cezasında indirim yapılabileceği gibi ceza verilmeyebileceği de düzenlenmişken, 29.06.2005 tarih ve 5377 sayılı Kanunun 16.maddesiyle yapılan değişiklik ile madde, “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu değişiklik ile faile değer azlığından dolayı ceza verilmeyeceği durumda suçun işleniş şekli ve özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğine yer verilmiştir.
Değişen ekonomik şartlar karşısında kanun koyucunun belirli bir standart koyarak hangi hallerde malın değerinin az sayılacağına dair belirleme yapmaması yerinde olmuştur. Suça konu malın değerinin azlığı ve bu kapsamda TCK’nın 145.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hâkimin takdirine bırakılmıştır. Ancak malın değerinin azlığının belirlenmesi noktasında bazı önemli hususlar bulunmaktadır.
Buna göre ilk olarak malın değerinin az olup olmadığı belirlenirken suç konusu olan malın piyasada kabul edilen değeri dikkate alınarak malın değerinin az ya da çok olduğuna hâkim tarafından karar verilecektir.
Malın değerinin az olup olmadığı suçun işlendiği tarihe göre belirlenmelidir. Özellikle hüküm tarihinin çeşitli sebeplerle suç tarihinden çok sonra olduğu durumlarda hâkimin suç tarihine yönelik ekonomik piyasa araştırması yapması gerekmektedir. Malın değerinin az olup olmadığının tespitinde failin ekonomik durumu dikkate alınmaksızın objektif bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.[2]
Çoğu Alma İmkânı Varken Azın Alınması Kriteri
Yargıtay, uzun yıllar hırsızlık suçunda değer azlığı kurumunun uygulanması için failin daha çoğunu alma imkânı varken, yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da az olan şeyi almasının gerektiğine karar vermiştir.[3]
Özellikle uzun süre hırsızlık suçlarına dair temyiz incelemesi yapan Yargıtay 6.Ceza Dairesi, sanığın, hırsızlık amacıyla girdiği evden daha fazlasını alma olanağı varken yakınana ait 4 TL değerinde el kremini çaldığı bir olayda; Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, sanığın özgülenen kastı, yakınanın etkilenimi ve olayın vahameti de gözetilmek suretiyle, değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda uygulanması mümkün olan 5237 sayılı TCK'nın 145.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılmasını bozma sebebi yaparak ancak daha fazlasını alma olanağı varken bunu yapmayıp objektif olarak değeri az olan bir malın çalınması durumunda 145.madde hükmünün uygulanabileceğini ifade etmiştir.[4]
TCK’nın 145.maddesinde “daha fazlasını alma imkanı varken sadece gereksinimi kadarını alma” şeklinde bir kriter aranmamasına karşın Yargıtay’ın maddenin uygulanma alanını daraltır şekilde yapmış olduğu bu uygulama eleştirilmiş, kanunilik ilkesi ile çeliştiği haklı olarak ifade edilmiştir.[5]
Yargıtay (Kapatılan) 13.Ceza Dairesi ise hırsızlık suçunda değer azlığı ile ilgili daha detaylı bir takım kriterler belirlemişti. Buna göre Daire kural olarak, TCK’nın 145. maddesinde, malın maddi ve objektif değerinin esas alınması gerektiğini kabul etmiştir. Bu manada Daireye göre, örneğin mağdura çok sevdiği bir arkadaşının hediye etmesi nedeniyle mağdurun çok değer verdiği, ancak maddi değeri az olan taşınır bir mal hırsızlık suçunun konusu olmuşsa, bu durumda da değer azlığı indirimi yapılmalıdır.
Aynı şekilde, mağdurun iş ve gelir durumu, yaşadığı çevre koşulları gibi subjektif durumlar 145. maddenin uygulanması bakımından sanık aleyhine değerlendirilmemelidir. “Değer azlığı ölçütü”nün belirlenmesi sorunuyla ilgili olarak ise Daireye göre; 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 28.06.2014 tarihine kadar işlenen hırsızlık suçlarında yüz (100) liraya, 28.06.2014’ten sonra işlenen suçlarda ise; suç tarihinde geçerli olan brüt asgari ücretin onda birine (1/10) kadar miktar az olarak kabul edilmiştir.
Böyle bir miktarın belirlenmesi, kanun koyucunun yerine geçip kural koymak olarak değil, tam tersine kanun koyucunun Yargıtay'a yüklediği, uygulama birliğini ve adalette istikrarı sağlamak amacıyla içtihat oluşturma görevinin yerine getirilmesi şeklinde izah edilmiştir.[6]
Ancak kanaatimizce matematiksel bir takım ifadelerle hâkimi bağlayıcı şekilde ilkelere yer verilmesi, kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi pratik açıdan da zorlukları beraberinde getirecektir.
Güncel Yargıtay Uygulaması
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, “değer azlığı” ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” şeklinde yansıtılan görüşüyle ilgili olarak TCK'nın 145. maddesi uygulamasında bu kavramın bütünüyle reddedilmesinin mümkün görülmediğini ve maddenin uygulanabileceği hâllerden biri olarak kabul edilebileceğini ancak maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
Buna göre TCK'nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” hâkimin takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmiyetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlâlin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.[7]
Görüldüğü üzere Yargıtay CGK, 2019 tarihli bu kararıyla uzun süre katı bir şekilde uygulanan “daha fazlasını alma imkânı varken azını alma” kriterini yumuşatmıştır. Ancak TCK’nın 145.maddesinin uygulanabilmesi için salt malın değer azlığının tespitini yeterli görmeyip Hâkimin her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate alarak, 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlaması gerektiğini belirtmiştir.
Güncel Yargıtay uygulamalarına bakıldığında ise; sanığın, şikâyetçinin evinden 25 TL çaldığı olayda suç tarihindeki paranın satın alma gücü ve ekonomik koşullar gözetildiğinde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan 25 TL'nin değer bakımından az olması, suçun işleniş biçimi ile hak ve nasafet kuralları göz önüne alındığında, sanığın cezasından TCK'nın 145. maddesi uyarınca belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğine karar verilmiştir.[8]
Yargıtay’a göre suç tarihinde 100 TL’lik uyku setinin çalınması[9] olayında ve sanık tarafından çalınan 1 adet kavurmanın değerinin 45,00 TL olduğu dikkate alınarak, değer azlığı nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 145. maddesinin uygulanması gerektiğine karar verilmiştir.[10]
Yargıtay malın objektif olarak değerinin azlığını aramaktayken bazı olaylarda suça konu malın değeri objektif olarak çok az olsa da TCK’nın 145.maddesindeki değer azlığı indiriminin uygulanmaması gerektiğine karar vermektedir. Özellikle rögar kapağı, plaka, sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyaların hırsızlık suçuna konu olması halinde, ortaya çıkan tehlike veya bunların yeniden çıkartılması için sarf edilecek emek ve mesai vb.’de gözetilerek değer azlığı indiriminin yapılmaması gerektiğine karar verilmektedir.[11]
Malın değerinin az olduğunun tespit edilmesi durumunda hâkim, failin cezasında indirim yapabileceği gibi ceza vermeyebilecektir. Ancak ceza verilmemesi için suçun işleniş şekli ve özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Yargıtay, suça sürüklenen çocuğun market içerisindeki içki standından 58.00 TL değerindeki bir şişe viskiyi çalması şeklinde gerçekleşen eyleminde çalınan malın değerinin çok düşük olmadığı gözetilerek suça sürüklenen çocuğun cezasında indirim yapılması gerekirken ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini hukuka aykırı bulmuştur.[12] Kanaatimizce kararın bu şekilde olmasında suçun işleniş şekli ve özellikleri (suç konusunun nev’i) de etkili olmuştur.
Değer Azlığı Durumunda Verilecek Karar ve Bazı Hukuki Sonuçlar
Fail hakkında yapılan yargılama sonucunda değer azlığı sebebiyle ceza verilmeyeceği durumlarda fail hakkında beraat kararı değil, CMK’nın 223/4-d maddesine göre “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekmektedir.
Fail hakkında ceza verilmemesi, fiilin suç olma (hukuka aykırılık) vasfını ortadan kaldırmayacaktır. Bu durumda örneğin failin hırsızlık suçunu konut veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış değeri az bir eşya hakkında işlemesi durumunda şartları oluştuğu takdirde hakkında hırsızlık suçundan dolayı ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilecekken, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza tayin edilebilecektir.
TCK’nın 145.maddesinde failin cezasında indirim yapılacağı durumda indirim oranının belirtilmeyip salt hâkimin takdirine bırakılması hususu eleştirilmiştir. Söz konusu hükmün kanunilik ilkesine aykırılık teşkil ettiği gibi cezaların arttırılması, eksiltilmesi veya değiştirilebilmesinin ancak kanunda açıkça yazması durumunda mümkün olacağını öngören TCK’nın 61/9.maddesi ile de çelişki içinde olduğu ifade edilmiştir. Yine oranın belli edilmemesinin keyfiliğe yol açabilecek bir husus olduğu da vurgulanmıştır.[13]
Değer azlığı ile ilgili üzerinde durulması gereken bir başka husus ise “hata” konusudur. Fail, çaldığı malın değerinin gerçekte az olmamasına karşılık değerinin az olduğunu düşündüğü durumda TCK’nın 30/2.maddesindeki “Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.” hükmü gereğince hatasından yararlanacak ve hakkında TCK’nın 145.maddesindeki lehe olan hükümler uygulanacaktır. Burada failin hatadan kaçınabilir durumda olup olmadığı hususu önem arz etmemektedir.[14]
Zincirleme suçun söz konusu olduğu durumlarda ise malın değeri belirlenirken suç konularının toplam değeri değil, bağımsızlığını muhafaza eden her bir suç açısından hesaplama yapılması gerekmektedir.[15]
Son olarak fail hakkında TCK’nın 145.maddesi uygulanıp cezasında indirime gidildiğinde mahkûmiyet kararı söz konusu olacağından CMK’nın 325.maddesine göre tüm yargılama giderlerinden fail sorumlu olacakken, fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğinde CMK’nın 327.maddesine göre fail sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilecek olup bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilecektir.
Av. Burak COŞKUN
Stj. Av. Elif COŞKUN
KAYNAKÇA
Ahmet Caner YENİDÜNYA, Yargıtay Kararları Işığında Hırsızlık Suçu (TCK md.141-147), Ankara, 2013
Caner GÜRÜHAN-Tahir Hami TOPAÇ-Ahmet Serhat Ergin KANAT; Yargıtay’ın Türk Ceza Kanununda Yer Alan Değer Azlığı Kavramına Yönelik Yaklaşımı, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı:8, 2017
Durmuş TEZCAN-Mustafa Ruhan ERDEM-Murat R.ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 17.Baskı, Ankara, 2019
Mahmut KOCA-İlhan ÜZÜLMEZ, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020
Timuçin KÖPRÜLÜ, Malvarlığına Karşı İşlenen Suçlarda Değer Azlığı, TBBD, S:71, 2007
Veli Özer ÖZBEK-Mehmet Nihat KANBUR-Koray DOĞAN-Pınar BACAKSIZ-İlker TEPE, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2012
Veli Özer ÖZBEK-Serkan MERAKLI, Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığının Tespiti ve Buna Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Hukuki Sorunlar, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:19, Sayı:1, 2017
https://karararama.yargitay.gov.tr/
-----------------------
[1] Mahmut KOCA-İlhan ÜZÜLMEZ, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s.658.
[2] Durmuş TEZCAN-Mustafa Ruhan ERDEM-Murat R.ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 17.Baskı, Ankara, 2019, s.734.
[3] Caner GÜRÜHAN-Tahir Hami TOPAÇ-Ahmet Serhat Ergin KANAT; Yargıtay’ın Türk Ceza Kanununda Yer Alan Değer Azlığı Kavramına Yönelik Yaklaşımı, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı:8, 2017, s.225 vd.
[4] Yargıtay 6.Ceza Dairesi, 2012/21393 Esas, 2015/197 Karar Sayılı, 14.01.2015 Tarihli İlamı
[5] Veli Özer ÖZBEK-Mehmet Nihat KANBUR-Koray DOĞAN-Pınar BACAKSIZ-İlker TEPE, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2012, s.569; Gürühan-Topan-Kanat, a.g.m., s.227.; Timuçin KÖPRÜLÜ, Malvarlığına Karşı İşlenen Suçlarda Değer Azlığı, TBBD, S:71, 2007, s.263.
[6] Yargıtay 13.Ceza Dairesi’nin 2019/5553 Esas, 2019/13629 Karar Sayılı, 02.10.2019 Tarihli İlamı
[7] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2018/202 Esas, 2019/506 Karar Sayılı, 27.06.2019 Tarihli İlamı
[8] Yargıtay CGK 2017/1043 Esas, 2018/577 Karar Sayılı, 27.11.2018 Tarihli İlamı
[9] Yargıtay 2.Ceza Dairesi’nin 2020/15005 Esas, 2021/16605 Karar Sayılı, 12.10.2021 Tarihli İlamı
[10] Yargıtay 2.Ceza Dairesi 2019/11884 Esas, 2020/1236 Karar Sayılı, 21.01.2020 Tarihli İlamı
[11] Yargıtay 6.Ceza Dairesi’nin 2022/2686 Esas, 2022/16027 Karar Sayılı, 21.11.2022 Tarihli İlamı
[12] Yargıtay 2.Ceza Dairesi 2020/6260 Esas, 2021/3703 Karar Sayılı, 24.02.2021 Tarihli İlamı
[13] Ahmet Caner YENİDÜNYA, Yargıtay Kararları Işığında Hırsızlık Suçu (TCK md.141-147), Ankara, 2013, S.90.
[14] Veli Özer ÖZBEK-Serkan MERAKLI, Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığının Tespiti ve Buna Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Hukuki Sorunlar, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:19, Sayı:1, 2017, s.19.
[15] Koca-Üzülmez, a.g.e., s.659





