İcra İflas Hukuku Perspektifinden Teknik ve Hukuki Analiz

Giriş

Adalet Bakanlığı tarafından 20 Aralık 2025 tarihli ve 33113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği Ücret Tarifesi (Tarife), icra ve iflas hukuku alanında uzun süredir tartışılan önemli bir soruna, haczedilen malların muhafaza giderlerine, hukuki istikrar ve öngörülebilirlik getirme amacı taşımaktadır [1]. 1 Ocak 2026 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu Tarife, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 88. maddesinin beşinci fıkrası ile Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği’nin ilgili maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu inceleme, bir icra iflas uygulayıcısı gözünden, Tarife’nin getirdiği teknik düzenlemeleri, özellikle ücret hesaplama mekanizmalarını ve borçluyu koruyucu azami hadleri, hukuki analiz ve uygulama pratikleri açısından detaylı bir incelemeye tabi tutmayı amaçlamaktadır.

I. Ücret Hesaplama Mekanizmalarının Teknik İncelemesi

Tarife’nin en teknik ve detaylı kısmı, muhafaza ücretinin hesaplanma esaslarını düzenleyen 3. maddesi ile Ek-1 Ücret Tablosu’dur. Bu düzenlemeler, ücretlerin keyfiyetten uzak, objektif kriterlere bağlanmasını sağlamaktadır.

A. Bölgesel Farklılaşma ve Hizmet Ücretleri

Tarife, icra dairelerinin bulunduğu mahallerin adli yargı teşkilatına göre 1. Bölge, 2. Bölge ve 3, 4 ve 5. Bölge olarak üç ana kategoriye ayrılmasını öngörmektedir (Madde 3/7). Bu bölgesel ayrım, büyükşehirlerdeki yüksek işletme maliyetlerini (1. Bölge) ve daha düşük maliyetli bölgeleri (3, 4 ve 5. Bölge) dikkate alarak hakkaniyetli bir fiyatlandırma modelini tesis etme çabası olarak değerlendirilmelidir.

Hizmet Türü

Mal Türü

1. Bölge (TL)

2. Bölge (TL)

3, 4, 5. Bölge (TL)

Teknik Yorum

Günlük Muhafaza

Otomobil

122,20

110,10

73,50

Ücretler, bölgesel maliyet farkını yansıtmaktadır.

Çekici Ücreti (Azami 50 km)

Kamyon/Otobüs/Tır

3.670,00

2.936,00

2.202,00

Nakliye ücretine 50 km sınırı getirilerek fahiş masraflar engellenmiştir (Madde 3/6).

Çilingir Ücreti (Azami)

Yüksek Güvenlikli

1.830,00

1.464,00

1.098,00

Hizmetin niteliğine göre-ücret farklılaşması sağlanmıştır (Madde 3/9).

B. Lisanssız Alanlar ve Süreye Bağlı İndirim

Tarife, lisanslı yediemin depoları faaliyete geçinceye kadar yapılan muhafaza işlemleri için Ek-1’deki ücretlerin yüzde sekseni (%80) üzerinden hesaplanacağını hükme bağlamıştır (Madde 3/2). Bu, lisanslı depo bulunmayan yerlerde dahi bir ücret standardı oluşturmaktadır. Ayrıca, muhafaza süresinin altı aydan sonraki kısmı için ücretlerin yarı oranında (%50) uygulanması (Madde 3/3), uzun süreli muhafazanın borçlu üzerindeki mali yükünü hafifletmeyi amaçlayan önemli bir sosyal devlet ve borçluyu koruma ilkesinin yansımasıdır.

II. Borçluyu Koruyucu Azami Ücret Haddi: En Teknik Kısım

Tarife’nin hukuki ve teknik açıdan en kritik düzenlemesi, muhafaza ücretinin azami haddini belirleyen 4. maddesidir. Bu madde, muhafaza giderlerinin mahcuz malın değerini aşarak borçlunun aleyhine dönmesini engellemeyi hedefleyen, İİK’nın ruhuna uygun bir koruma kalkanı oluşturmaktadır.

MADDE 4- (1) Muhafaza müddeti hitamında 3 üncü madde uyarınca hesap edilecek ücret, mahcuz malın muhammen bedelinin yüzde otuzunu (%30) geçemez. Ancak mahcuz malın muhammen bedeli altmış bin Türk Lirasının (60.000 TL) üzerinde ise altmış bin Türk Lirasının üzerindeki meblağ için hesap edilecek ücret, aşan miktarın yüzde yirmisini (%20) geçemez [1].

Bu düzenleme, iki kademeli bir azami had mekanizması sunmaktadır:

1. Temel Üst Sınır: Muhafaza ücreti, malın muhammen bedelinin %30’unu aşamaz. Bu, düşük değerli malların muhafaza gideri nedeniyle tamamen erimesini önler.

2. Yüksek Değerli Mallarda Kademeli Sınır: Muhammen bedeli 60.000 TL’yi aşan mallar için, 60.000 TL’ye kadar olan kısım için %30 sınırı korunurken, 60.000 TL’yi aşan kısım için uygulanacak azami oran %20’ye düşürülmüştür. Bu, yüksek değerli mallarda muhafaza giderinin malın toplam değerine oranla daha makul bir seviyede tutulmasını sağlamaktadır.

Bu karmaşık hesaplama, icra hukukunda dengeleyici adalet ilkesinin somut bir yansımasıdır.

III. Olumlu Görüşler ve Hukuki Katkılar

Tarife’nin getirdiği temel olumlu katkılar, hukuki kesinlik, borçlu koruması ve icra işlemlerinin hızlanması başlıkları altında toplanabilir:

· Hukuki İstikrar ve Öngörülebilirlik: Ücretlerin net bir tabloya bağlanması, hem alacaklı hem de borçlu için maliyetlerin önceden hesaplanabilir olmasını sağlamıştır. Bu durum, icra daireleri ve icra mahkemeleri nezdindeki ücret itirazı kaynaklı uyuşmazlıkların sayısını azaltacaktır.

· Borçlunun Korunması (Azami Had): Madde 4’teki azami had mekanizması, özellikle borçlunun malının muhafaza gideri nedeniyle değerinin altına düşmesi riskini minimize etmektedir. Bu, Anayasa’nın 35. maddesiyle korunan mülkiyet hakkının dolaylı bir güvencesidir.

· İcra İşlemlerinde Şeffaflık: Çekici, çilingir ve hamaliye gibi yan hizmetlerin ücretlerinin de tarifeye dâhil edilmesi, bu hizmetler için fahiş fiyat talep edilmesinin önüne geçerek icra işlemlerine şeffaflık katmıştır.

IV. Olumsuz Görüşler ve Öneriler

Tarife, önemli ilerlemeler kaydetse de, uygulama pratiğinde ortaya çıkabilecek bazı teknik ve hukuki sorunlar mevcuttur:

A. Azami Had Sınırının Güncelliği Sorunu

Tarife’nin yürürlüğe giriş tarihi 1 Ocak 2026 olmasına rağmen, Madde 4/1’de belirtilen 60.000 TL’lik muhammen bedel eşiği, yüksek enflasyonist ortamda hızla güncelliğini yitirme riski taşımaktadır. Bu eşiğin sabit bir rakam olarak belirlenmesi, Tarife’nin etkinliğini kısa sürede azaltabilir.

B. “Özellik Arz Eden Mallar”ın Takdir Yetkisi

Madde 3/5, muhafazası özellik arz eden malların ücretinin ilgili icra dairesi tarafından piyasa koşulları dikkate alınarak takdir olunacağını belirtmektedir. Bu takdir yetkisi, icra daireleri arasında farklı uygulamalara ve dolayısıyla hukuki eşitlik ilkesinin zedelenmesine yol açabilir. Örneğin, sanat eserleri, gemiler,değerli metaller veya özel teknolojik cihazların muhafaza ücretinin takdirinde standart bir kriterin olmaması, itiraz yoluyla icra mahkemelerinin iş yükünü artıracaktır.

C. Lisanssız Alanlardaki Hizmet Kalitesi ve Ücret Dengesi

Lisanslı yediemin deposu bulunmayan mahallerde uygulanan %80’lik ücret oranı (Madde 3/2), lisanslı bir deponun sunduğu güvenlik, sigorta ve standart hizmet kalitesinden yoksun olabilecek yerler için yüksek kalabilir. Hizmet kalitesindeki düşüşe rağmen ücretin sadece %20 oranında indirilmesi, hizmet-fiyat dengesi açısından eleştiriye açıktır.

Öneri: Lisanssız alanlarda uygulanan ücret oranının, hizmet kalitesindeki düşüşü daha iyi yansıtacak şekilde %60 veya %50 seviyesine çekilmesi, hakkaniyet ilkesine daha uygun olacaktır.

Sonuç

Adalet Bakanlığı’nın yeni Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği Ücret Tarifesi, icra hukuku pratiğinde önemli bir reform niteliğindedir. Özellikle Madde 4’te yer alan kademeli azami ücret haddi ve bölgesel farklılaşmayı esas alan Ek-1 Tablosu, borçlunun korunması ve hukuki öngörülebilirlik açısından ilerici ve teknik düzenlemelerdir. Ancak, 60.000 TL’lik eşiğin hızla güncelliğini yitirdiği göz ardı edilmemeli ve “özellik arz eden mallar” için daha net kriterlerin belirlenmesi gibi önerilerle Tarife’nin etkinliği ve hukuki istikrarı daha da güçlendirilebilir. İcra iflas hukuku uygulayıcısı olarak, bu Tarife’nin uygulama birliğini sağlamak ve borçlu-alacaklı dengesini korumak adına olumlu olacağı düşüncesindeyim.

Kaynakça

[1] Adalet Bakanlığı, Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği Ücret Tarifesi, Resmî Gazete, Sayı: 33113, 20 Aralık 2025. [https://www.hukukihaber.net/lisansli-yediemin-depolari-yonetmeligi-ucret-tarifesi-4]

[2] T.C. Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı, Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği, Resmî Gazete, Sayı: 29810, 23 Ağustos 2016.

[3] 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu (İİK), Madde 88/V.

[4] Hukuki Haber, Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği Ücret Tarifesi, 20 Aralık 2025. [https://www.hukukihaber.net/lisansli-yediemin-depolari-yonetmeligi-ucret-tarifesi-4]