298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 20. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendi uyarınca ilçe seçim kurulu; sandık kurullarının teşekküllerine, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyip karara bağlamakla görevli ve yetkilidir.

298 sayılı Kanunun 16. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendi ile il seçim kurulu; ilçe seçim kurullarının teşekküllerine, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyip derhal karara bağlamakla görevli ve yetkilidir.

Ayrıca il seçim kurullarına, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 25. maddesi ile mahalli idareler seçimleriyle ilgili seçimin veya tutanağın iptali hakkında özel bir yetki verilmiştir. Bir il seçim kurulunun 25. maddeden kaynaklanan yetkisini kullanması halinde, bu karara karşı Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz edilebilir.

298 sayılı Kanunun 14. maddesinin 1. fıkrasının 5., 8. ve 9. fıkraları ile Yüksek Seçim Kurulu;

“5. İl ve İlçe seçim kurullarının teşekkülünü sağlamak, İl seçim kurullarının teşekkülüne, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılacak itirazları, oy verme gününden önce ve itiraz konusunun gerektirdiği süratle, kesin karara bağlamak,

8. İl seçim kurullarınca düzenlenen tutanaklara karşı yapılan itirazları inceleyip kesin karara bağlamak,

9. Seçimlerden sonra, kendisine süresi içinde yapılan, seçimin sonucuna müessir olacak ve o çevre seçiminin veya seçilenlerden bir veya birkaçının tutanağının iptalini gerektirecek mahiyette itirazları, altkurullara yapılan itirazların silsilesine ve sürelerine uygunluğunu araştırmaksızın inceleyip kesin karara bağlamak,”

Hususlarında görevli ve yetkili kılınmıştır.

Görüleceği üzere; Cumhurbaşkanı, milletvekili, belediye başkanı, il genel meclisi, belediye meclisi, muhtar ve ihtiyar heyeti seçimlerinde, ilçe ve il seçim kurulları ile Yüksek Seçim Kurulu “seçim mahkemesi” sıfatı ile hareket ederler. Bu nedenle, seçim mahkemelerinde hakimler görev alır. Seçim mahkemesinde görev alan hakim, “yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı” ilkesi ile bağlıdır. Hakim; Anayasaya, kanunlara ve hukuk kurallarına göre vicdani kanaati ile karar verir. Hakim veya mahkeme kararlarının gereği yerine getirilmek zorundadır. Bu zorunluluğun dayanağı, “hukuk devleti” ilkesidir.

298 sayılı Kanunun 110 ila 132. maddeleri incelendiğinde, gerek kurulların teşekkülleri ile işlemlerine ve gerekse de seçim süreci ile seçimde karşılaşıldığı iddia edilen hukuka aykırılıklara karşı itiraz ve şikayet yollarının nasıl kullanılacağı gösterilmiştir. 298 sayılı Kanunun 110. maddesinde; kimlerin itiraz edebileceği düzenlenirken, bu hak geniş tutulmuş ve kesin olmayan seçim mahkemesi kararlarına karşı seçme yeterliliğine sahip her vatandaşın itiraz hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

298 sayılı Kanunun 128. maddesinin 1. fıkrasına göre, sandık kurulunun kararları ile oyların sayımı ve dökümü kararları, oyların sayımı ve dökümü ile tutanakların düzenlenmesine ilişkin iş ve işlemler aleyhine ilçe seçim kuruluna; 129. maddenin 1. fıkrası uyarınca ilçe seçim kurulunun kararlarına karşı il seçim kuruluna; Kanunun 130. Maddesi gereğince il seçim kurulunun kararlarına karşı da Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz edilebilir.

Kanun koyucu; kurulların kararlarının, oyların sayımı ve dökümü ile tutanakların düzenlenmesine ilişkin iş ve işlemlerle ilgili yapılacak itirazlar konusunda sınırlama yapmamış, sadece Kanunun 112. maddesinde itirazı yapanın kimliğini, itirazının delil ve gerekçesini göstermesi şartını aramıştır.

Her bir kurulun itiraz hakkında verdiği kabul veya red kararı sonrasında başlayacak icra sürecinde bu kararın kesinleşme şartının arandığına dair bir hüküm bulunmamaktadır. 298 sayılı Kanun ile 2972 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde; kararlara karşı itiraz hakkının olduğu belirtilmekle birlikte, itiraz konusunun gereğinin yerine getirilmesi ile ilgili bir kesinleşme zorunluluğu aranmamıştır. Kanunlar incelendiğinde; bir kurulun verdiği kararın gereğinin derhal yerine getirilmesinin üst kurul tarafından tedbiren durdurulabileceğine dair hüküm bulunmadığı görülmektedir, ancak örneği ilçe seçim kurulu tarafından verilen itirazın kabulü veya reddi sonrasında başlayan sürecin yanlış veya hukuka aykırı olduğuna dair il seçim kuruluna itiraz edildiğinde, il seçim kurulunun tedbir kararı vermeye yetkili olmadığı iddia edilse bile, itiraz hakkında derhal karar verebilmesine engel de bulunmamaktadır. Nitekim 298 sayılı Kanunun il seçim kurulunun görev ve yetkilerini belirleyen 16. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde “itirazları inceleyerek derhal karara bağlamak” ibaresine yer verilmiştir. Ayrıca; açık hukuka aykırılıklarda esasla ilgili incelemeye girmeden bir mahkemenin tedbir kararı verebileceği söylense de, bu tür yetkinin yasal dayanağının olması gerektiği savunulabilir. Örneğin, idari yargıda yer alan yürütmenin durdurulması kararı verebilme yetkisinin dayanağı Anayasa ile İdari Yargılama Usulü Kanunu’dur. Benzer yetki, “ihtiyati tedbir” adı altında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da yer almaktadır. Bununla birlikte uygulamada Anayasa Mahkemesi’nin; Anayasada ve 6216 sayılı Kanunda öngörülmediği halde bir kanunun Anayasaya aykırılığı iddia edildiği durumda, tedbiren yürütmenin durdurulması kararı verdiği de görülmüştür.

Seçim mahkemeleri yönünden tartışma konusu ise; bir ilçe seçim kurulu kararına karşı il seçim kuruluna ve il seçim kurulu kararına karşı Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz edildiğinde, bu itirazı inceleyen yargı merci işin esasına girmeden tedbir kararı vermek suretiyle işlemin veya kararın icrasını durdurabilir mi?

Seçim mahkemeleri tedbir kararları vermekle yetkili kılınmadığından, işin esası ile ilgili karar verebilirler, fakat tedbir kararı veremezler. Bununla birlikte bir kurulun işlem ve kararlarına karşı itiraz yolu açık olduğunda; örneğin ilçe seçim kurulunun kabul ettiği bir başvuru sonrasında başlattığı işlemin hukuka aykırı olduğuna, başvuru konusu kesinleşmeden işlem başlatamayacağına ve bu sürecin kararın kesinleşmesi ile başlayabileceğine dair itirazın il seçim kuruluna yapılması halinde, il seçim kurulu başlatılan işlem hakkında tedbir kararı vermeye yetkili olmamakla beraber, ilçe seçim kurulunun kendisine yapılan itirazla ilgili verdiği kabul kararı üzerine, bu karar kesinleşmeden işlem başlatmasının hukuka aykırı olduğuna, bu sürecin ancak kararın kesinleşmesiyle başlayabileceğine karar verebilir.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)