1- AİLE YARDIMI

Aile toplumun temeli olup Türk geleneklerinde çok radikal değişiklikler göstermemiştir.  Gerek İslam öncesi dönemde, gerek İslam sonrası ve cumhuriyet dönemlerinde dahi toplumumuzda ailen önemi hiçbir zaman kaybedilmemiştir.

Anayasamızın 41. Maddesinde de;

“Aile Türk toplumunun temelidir. 

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ve uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. “ hükmü ile ailenin korunması devletçe taahhüt edilen bir hak ve ödev olarak karşımıza çıkar.

Özel kanunlarda ailenin korunmasına ilişkin birçok hüküm bulunmaktadır. Kamu görevlilerine ise anayasanın 41. Maddesi ile belirtilmiş bu hak 657 sayılı kanun hükümlerinde izah edilmiştir.

Evli olan devlet memurlarına aile ödeneği verilmesi 657 sayılı kanun 202. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre bu yardımdan memurun çalışmayan eşi ve çocukları faydalanması amaçlanmıştır.

Aile yardımı memura her ay maaş ile birlikte ödenir. Ancak karı koca memur olanlarda ödenek yalnızca kocaya verilmektedir. Aile yardımı maaş bordrolarında ayrıca gösterilir. Söz konusu yardım hiçbir vergi ve kesintiye tabi olmamakla birlikte ödenir ve hacze kabil değildir. (657 sayılı kanun m.203)

Söz konusu yardımlardan eşler evlilik ile birlikte çocuklar ise doğum ile birlikte hak kazanırlar.

Eşlerden birine iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi kapsamında çocuklar için aile yardımı yapılıyorsa ve bu diğer eşin aldığı aile yardımından daha yüksekse, memur eşe ayrıca aile yardımı verilmez. Özel sektörde çalışan eş daha az bir aile yardımı alıyorsa bu halde ise yalnızca aradaki fark ödenir.

Ayrıca devlet tarafından burs alan, 25 yaşını dolduran, evlenen, kendi hesabına geliri olan çocuklar için de aile yardımı ödenmez. Buna karşın 25 yaşını bitirdiği halde evlenmemiş kız çocukları, maluller ve üvey çocuklara da aile yardımı ödenmeye devam edilir. (5335 sayılı kanunla değişik m206 v.d.)

Aile yardımının miktarı, çalışmayan eş için 1500 ve çocuklardan her biri için 250 gösterge kat sayısının çarpımı kadardır. 0/6 yaş arasında ki çocuklar için bu katsayı 1 kat fazla olarak uygulanmaktadır. 13/02/2011 tarihine kadar bu yardımdan yalnızca 2 çocuk faydalanabilmekteyken günümüzde çocuk sayısında herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu katsayılarının 3 katına kadar arttırılmasında Cumhurbaşkanının yetkisi vardır.

2- DOĞUM İZNİ

657 sayılı kanuna tabii olarak çalışan kadınların bu kanundan kaynaklı olarak doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 olmak üzere 16 haftalık aylıklı izinle çalışma hakkı bulunmaktadır. Doğumun erken gerçekleşmesi halinde doğum öncesi izinler doğum sonrasında da kullanılabilecektir.

Doğum sırasında veya doğum sonrasında annenin vefatı halinde kendisinin kullanamadığı izinlerini sağ kalan ve memur olan eşi de kullanabilecektir.

Doğum yapan memura 16 haftalık aylıklı iznin bitiminden sonra 24 aya kadar aylıksız izin hakkı da verilmiştir. (DMK m.104 v.d.)

Ayrıca engelli doğum ve çoğul doğumlarda Kamu Personeli Genel Tebliğinde belirtilen artan sürelere göre yarım gün izin de verilecektir. Ayrıca 657 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin (D) fıkrasında, “Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde birbuçuk saat süt izni verilir. “Bütün bu izinlerin kullandırılması talebe bağlıdır.

Sonuç olarak 4857 sayılı İş Kanununda ailenin korunması için mevzuata eklenen analık ve doğum izni hakları 657 sayılı kanunda daha geniş bir şekilde ele alınmıştır. Örnek olarak 4857 sayılı kanunda ücretsiz izin hakkı 6 ay’ken 657 sayılı kanunda bu süre 2 yıldır.  Dolayısıyla bu tip farkların ortadan kalması ve ailenin korunmasına ilişkin mevzuatların kamu/özel ayrımı yapılmaksızın eşitlikçi bir yaklaşım ile sağlanması gerekmektedir.