T.C
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2019/1013 
KARAR NO:2019/3348 
KARAR TARİHİ:13/06/2019
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi



ÖZET: Diğer yandan, 6098 sayılı Kanun'un 72. maddesinde haksız fiile dayanan tazminat taleplerinde uygulanacak zaman aşımını düzenlenmektedir. Buna göre “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zaman aşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zaman aşımı uygulanır.”
Davalı, davacı kurumun memurudur. Dava, sözleşme ilişkisinden kaynaklanmamaktadır. Şu durumda memuriyet ilişkisi nedeni ile iddia edilen eylem görevi ihmal suçunu oluşturabileceğinden ceza zaman aşımı nazara alınmalıdır. Kaldı ki, zaman aşımının başlangıcı için dava açmaya yetkili amirin olur tarihi baz alınarak hesaplamaya gidilmelidir.

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/02/2018 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeni ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda;davanın zaman aşımı nedeni ile reddine dair verilen 11/12/2018 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 18/02/2019 günlü Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava kurum zararı nedeni ile alacak istemine ilişkindir. 

Mahkemece davanın zaman aşımı nedeni ile reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, istinaf incelemesinin esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dışı Sami Altun tarafından Maliye Hazinesine karşı tapu iptal ve tescil talepli olarak açılan davanın...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/378 esas, 2015/563 karar sayılı ve 27/10/2015 tarihli kararıyla kabulüne karar verildiğini, Hazine aleyhine verilen bu kararın o tarihte Hazine vekili olan davalı ... tarafından temyiz edilmediğini, kararın bu şekilde temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, maliye uzmanı tarafından düzenlenen raporda tapu iptali ve tescili davasına konu taşınmazın hazinenin mülkünden çıkması ve kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi nedeniyle kurum zararının oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmaz bedeli olan 1.317.475,00 TL’nin ve ilamın icraya konulması nedeni ile ... İcra Müdürlüğünün 2016/138 sayılı icra dosyasına ödenmek zorunda kalınan 52.569,81 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, uyuşmazlığın yasal süresi içinde kararı temyiz etmeyen avukatın özen yükümlülüğünü gereği gibi ifa etmemesi nedeni ile uğranılan maddi tazminat talebi olduğunu, 1136 sayılı Kanun'un 40. maddesi gereğince “iş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu durumun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıl geçmekle düşer” hükmünün bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile zararın doğduğu tarihin kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği 13/01/2016 olduğunu, aksi durumda ilamda hükmedilen alacaklara ilişkin icra emrinin hazine vekiline tebliğ tarihi olan 28/08/2016 tarihinin kabul edilmesi gerektiğini, en geç hazine vekilinin tapu iptal ve tescil dosyasına sonradan vekalet sunduğu ve UYAP kaydının yapıldığı 19/01/2017 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, her durumda eldeki davanın açılış tarihi olan 21/02/2018 tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş bulunduğunu, diğer yandan karar temyiz edilse dahi davacı kurum lehine sonuç alınamayacağını belrterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 40. maddesinde iş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat isteklerinin, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde zararı doğuran olaydan itibaren 5 yıl geçmekle düşeceğinin düzenlendiği, davacı ... Hazinesince...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/378 esas sayılı dosyasında verilen kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi nedeniyle ortaya çıkan zarardan en geç ... İcra Dairesinin 2016/138 esas sayılı dosyasına yapılan ödeme tarihi olan 18/11/2011 tarihi itibari ile haberdar olunduğu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi olan 21/02/2018 tarihi itibariyle dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Maliye Hazinesi bünyesinde çalışan Hazine vekillerinin, 657 sayılı yasa kapsamında çalıştıkları, özlük hakları, vekalet ücreti hesaplamaları gibi konularda farklı uygulamalara tabi oldukları, keza çalışma usullerinin de farklılık gösterdiği, görev  tanımlarının memuriyete başlangıç yaparken belirlendiği, çalışmakta oldukları kurum ile aralarındaki iş ilişkilerinin Avukatlık Kanunu kapsamında bir vekalet ilişkisine dayanmadığı görülmektedir.

Diğer yandan, 6098 sayılı Kanun'un 72. maddesinde haksız fiile dayanan tazminat taleplerinde uygulanacak zaman aşımını düzenlenmektedir. Buna göre “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.”

Davalı, davacı kurumun memurudur. Dava, sözleşme ilişkisinden kaynaklanmamaktadır. Şu durumda memuriyet ilişkisi nedeni ile iddia edilen eylem görevi ihmal suçunu oluşturabileceğinden ceza zaman aşımı nazara alınmalıdır. Kaldı ki, zaman aşımının başlangıcı için dava açmaya yetkili amirin olur tarihi baz alınarak hesaplamaya gidilmelidir. Davalı Hazine vekili olsa da, memur olup, davacı ile arasında sözleşme ilişkisi bulunmaması karşısında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 40. madde kapsamında bir uyuşmazlık bulunduğundan söz edilemez.

Bu nedenle, davalının zaman aşımı savunmasının reddiyle işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 13/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.