Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir bir kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Kişilerin yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, kişilerce anonim hale getirilmeyen T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı, adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları kişisel verilere örnek olarak verilmektedir. Kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran her türlü veri kişisel veri olarak nitelendirilmektedir.

Kişisel verilerin korunması her ne kadar diğer hukuk dalları ile de bağlantılı olsa da temelde ‘’Özel Hayatın Gizliliği’’ ilkesi içerisinde değerlendirilmektedir.  Kişisel veriler, kişilerin mahremiyeti kapsamında incelenmektedir. Kişisel verilerin korunması özel hayatı korumakla eşdeğer hükümdedir. Kişisel verilerin korunmasına dair hükümleri ihlal eden her fiil kişinin özel hayatına müdahale eder nitelikte bir fiildir.

Teknolojinin gelişmesi ve sınır tanımazlığına bağlı olarak kişisel verilerin sadece paylaşım amacı ile sınırlı kalmasını beklemek artık mümkün olmamaktadır. Günümüz itibariyle her yaştan kişinin sosyal medya hesabı bulunmaktadır. Bu hesaplar üzerinden ‘’ Herkese Açık’’ seçeneğinin seçilmesi suretiyle bütün dünyanın görüşüne açık paylaşım yapma imkanı bulunmaktadır. Bu durum belki de kişisel verilerin en basit yayılma yoludur. Elbette kişisel verilere ulaşmak için daha kompleks durumlar da mevcut olmaktadır.

Kişisel verilerinin korunmasının ulusal ve uluslararası hukuk mevzuatta yasal dayanağı sahip olsa da verileri korumak adına bireylere de ciddi sorumluluklar düşmektedir. Sosyal medya platformlarından Facebook adlı medyanın bünyesinde bulunan İnstagram’ ın 500 Milyon kullanıcıya sayısına sahip olması üzerine kurucu Mark Zuckerberg bir paylaşımda bulunmuştur. Fotoğrafta Zuckerberg’ in kullandığı diz üstü bilgisayarın web kamera kısmının bantlanmış olduğu gözlenmiştir. Zuckerberg’ in paylaşmış olduğu fotoğraf paylaşma tarihi itibariyle de çok konuşulmuştur.

Alex Garland tarafından yazılan ve yönetilen 2015 yapımı bilimkurgu filmi Ex Machina’ nın 36:54-37:39 Dakikaları arasında bir robotun yüzünün nasıl yapıldığına yer verilmektedir. Filmin belirtilen dakikalarında;

- Bir yapay zekanın yüz ifadelerini anlayıp yorumlamak için ne kadar zorlandığımı bir bilse, nasıl çözdüm biliyor musun?,

- Hiçbirisini bilmiyorum.

- Nerdeyse her telefonda bir mikrofon, bir kamera ve veri iletmenin bir yolu vardır. O yüzden gezegendeki bütün mikrofonlarla kameraları açtım ve verileri BlueBook’ tan yeniden yönlendirdim.

- Tüm dünyanın cep telefonlarını mı hackledin ?

- Evet, bunu yaptığımı tüm şirketler de biliyordu ama kendilerinin de yaptığını kabul etmeden beni suçlayamazlardı’’

Şeklinde geçen diyalog birtakım şeyler belirtmektedir. Ancak filmin içinde değerlendirildiği kategorinin bilimkurgu olması sebebiyle birçok kişi tarafından ütopik gelebilmektedir.  Oysaki bir yapay zekaya vatandaşlık verilebileceğine ilişkin hadiseyi de bilim kurgu/ütopya/komedi olarak nitelendirilebilecekken 2017 Tarihinde Riyad’ da düzenlenen Geleceğin Yatırım Girişimleri adlı etkinlikte Sophia adlı Robota Suudi Arabistan vatandaşlığı verildiğine tüm dünya şahit olmuştur.  

Teknolojinin gelişmesi kişisel verilerin önemini daha da arttırırken korunmasını ise güçleştirmektedir. Kişisel verilerin önemini, mezuniyet töreninde konuşma yapan Tim Cook’ un konuşmasının bir kesitinde anlamak mümkündür: ‘’Kişisel verilerinizin kontrolünü kaybedersek eğer, aslında insan olma özgürlüğümüzü kaybedeceğiz. Belki hemen, bir anda değil, yavaş yavaş ama. Daha az düşünmeye, daha az konuşmaya, daha az hayal etmeye ve daha az yaratmaya başlayacağız.’’