A. Giriş

Yurt dışına yapılacak tebligatlar, çoğu zaman klasik yöntemlerle uzun sürede tamamlanmakta, evrakların iadesi veya usulsüzlük nedeniyle tebligatların tekrarı gerekebilmektedir. Bu süreç hem zaman hem de maliyet açısından tarafları zorlamakta, yargılamaların gereksiz yere uzamasına neden olmaktadır. Ancak bazı ülkelere yönelik olarak, konsolosluk veya elçilik aracılığına gerek kalmadan, doğrudan posta yoluyla yurt dışına tebligat yapılması mümkündür. Bu uygulama, Lahey Adli Tebligat Sözleşmesi’nin 10/a maddesi kapsamında yürütülmekte olup Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve AB Genel Müdürlüğü tarafından da desteklenmektedir. Bu bilgi notu, meslek hayatımızda sıklıkla göz ardı edilen ancak davaların tarafları için önemli avantajlar sunan bu usul hakkında meslektaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır.

B. 1965 Lahey Sözleşmesi Kapsamında Doğrudan Tebligat Usulü :Ekonomik ve Pratik Bir Alternatif

1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi, taraf devletler arasında tebligat süreçlerini kolaylaştırmayı amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır. Bu Sözleşme'nin sağladığı en önemli imkanlardan biri de belirli koşullar altında "doğrudan tebligat" yapılmasına olanak tanımasıdır. Sözleşme'nin tanıdığı bu doğrudan tebligat usulü, tebligatın doğrudan posta yoluyla, yani herhangi bir merkezi makam veya konsolosluk aracılığına gerek kalmadan, tebligat yapılacak ülkedeki muhataba gönderilmesini ifade eder. Bu yöntem, özellikle sözleşmeye taraf ve doğrudan tebligat usulüne izin veren ülkeler için geçerlidir.

Doğrudan Tebligat Usulünün Temel Avantajları

· Ekonomiklik: Bakanlık ve konsolosluk aracılığı olmadan yapıldığı için önemli ölçüde maliyet avantajı sağlar. Sadece posta ücreti ödenir.

· Hız: Aracı kurumların devreden çıkması, tebligatın muhataba ulaşma süresini ciddi anlamda kısaltır. Geleneksel yöntemlerle haftalar veya aylar sürebilen süreç, doğrudan tebligatla çok daha kısa sürede tamamlanabilir.

· Pratiklik: İşlem adımları daha az bürokratik ve daha basittir. Hukuk profesyonelleri için iş yükünü azaltır.

· İadeli Taahhütlü Gönderim ve Hukuki Delil: İadeli taahhütlü olarak gönderilmesi ve iade kartının sunulması, tebligatın yapıldığına dair yasal bir delil sunar ve hukuki geçerlilik açısından güvence sağlar.

C. Uygulama Aşamaları

Doğrudan tebligat usulünün uygulanması oldukça basittir ve aşağıdaki aşamaları içerir :

· Uygun Ülke Listesinin Kontrol Edilmesi

Öncelikle, tebligat yapılacak ülkenin, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Genel Müdürlüğü'nün web sitesinde (Bilgi Bankası > Genelgeler > 63/3 > Ek-5) yer alan ve doğrudan tebligatın mümkün olduğu ülkeler listesinde bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. Bu liste, güncel olarak doğrudan tebligat yapılabilecek ülkeleri içermektedir.

· Çeviri İşlemlerinin Yapılması

Tebliğ edilecek belgenin (dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma günü bildirimi vb.) tebligat yapılacak ülkenin resmi diline veya muhatabın anladığı bir dile çevrilmesi gerekmektedir. Bu çevirinin onaylı olması, ileride doğabilecek usul itirazlarını önlemek adına önem taşır. Bu noktada belirtmek gerekir ki, muhatap Türkiye uyruklu, Türk vatandaşı ya da Türkçe bilen birisi olsa bile, 1965 Lahey Sözleşmesi'ne göre m.5/2, dolduran 184 No’lu formun uluslararası dilde standart bir form olması ve hukuki güvenlik nedenleri gereğince çeviri işlemi umumiyetle mecburidir zira aksi halde tebligatın "usulsüz" olduğu ve muhatabın hakkını kullanmasını engellediği iddia edilebilir.

· EK-3 184 No’lu Adli ve Gayrı Adli Evrakın Yabancı Memleketlere Tebliği İçin Talepname Formunun Doldurulması

Sözleşme ekinde yer alan standart "Ek-3" veya "184 no'lu form" olarak bilinen tebligat talep formu eksiksiz ve iki nüsha olarak doldurulmalıdır. Bu form, tebligatın içeriği, muhatabın bilgileri ve tebligatın şekli gibi önemli bilgileri içerir.

· Posta Marifetiyle Gönderim

Çevirisi yapılmış belge ve doldurulmuş form, PTT aracılığıyla "iadeli taahhütlü" olarak doğrudan muhatabın adresine gönderilir. Bu yöntemde, Adalet Bakanlığı veya konsolosluklar aracı kılınmamakta, dolayısıyla bakanlık ve konsolosluk masrafları oluşmamaktadır. Sadece posta masrafı yatırılır; diğer sair masraflar yoktur. Bu arada ifade edilmelidir ki, her ne kadar mutlak bir yasaklama olmasa da, hukuki güvenlik, maliyet ve kabul edilebilirlik açısından PTT (iadeli taahhütlü) ile gönderim yapmak, doğrudan tebligat usulünde en güvenilir ve kanaatimizce tercih edilmesi gereken yoldur. Öyle ki, özel kargo firmaları ile gönderim, önemli hukuki riskleri beraberinde getirebilir ve tebligatın geçerliliği konusunda sorunlar yaratabilir.

· Mahkemeye Bildirim

Tebligatın PTT aracılığıyla gönderilmesinin ardından, gönderi fişi ve özellikle tebligatın muhataba teslim edildiğini gösteren "iadeli taahhütlü gönderi teslim belgesi" (iade kartı) mahkemeye sunulmalıdır. Bu belge, tebligat işleminin hukuken tamamlandığını ve muhataba ulaştığını kanıtlayan en önemli delildir. Mahkeme, bu belgeyi inceleyerek tebligatın geçerli olduğuna kanaat getirecek ve yargılamaya devam edecektir.

D. Doğrudan Tebligat Usulünün Bilinirliği, Kullanımı ve Mahkemeden Talep Edilmesi

Yukarıda detayları açıklanan doğrudan tebligat usulü, sunduğu tüm avantajlara rağmen ne yazık ki Türk hukuk camiasında, özellikle de mahkemelerimizde ve hukuk profesyonelleri arasında yeterince bilinmemekte veya az kullanılmaktadır. Çoğu zaman, yargılama sürecinde yurt dışı tebligat gerektiğinde, mahkemeler otomatik olarak istinabe yoluna gitmekte ve bu pratik, hızlı ve ekonomik yöntemi göz ardı edebilmektedir. Bu durum, hem yargılama ekonomisi hem de davaların hızlı sonuçlandırılması açısından ciddi bir eksiklik yaratmaktadır.

İşte bu nedenle, davada yurt dışına tebligat yapılması gerekiyor ise mahkemeden doğrudan tebligat usulü kullanılarak gönderim yapılmasının talep edilmesi kanaatimizce önem arz etmektedir. Bu sayede yargılama mercinin de bu pratik yöntemden haberdar olması sağlanacak ve bu pratik usulün yaygınlaşmasına katkıda bulunulacaktır. Diğer bir taraftan şüphesizdir ki, bu usul ile hem dava taraflarının menfaatleri korunmuş olacak hem de yargılama süreçleri daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilecektir.

Av. Oktay ALTUNTAŞ