Suç Örgütleri Hakkında Genel Açıklama;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.221’de düzenlendiği, örgütlü suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen bu maddenin “Silahlı örgüt” başlıklı TCK m.314/5’in atfı ile Devletin güvenliğine, Anayasa ile kurulu düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işleyişine ilişkin kurulan silahlı örgütler hakkında da uygulanacağı, nitekim 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesi tarafından TCK m.314’de tanımlanan silahlı örgüt suçunun terör suçu sayıldığı, 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca TCK m.314’de yer alan hükümlerin terör örgütleri hakkında da uygulanacağı,
Çıkar amaçlı suç örgütlerinin silahlı ve silahlı olmayan olarak ikiye ayrıldığı (TCK m.220/3), TCK m.314’de Devletin güvenliğine, Anayasa ile kurulu düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işleyişine ilişkin kurulan silahlı örgütün düzenlendiği, ayrıca 3713 sayılı Kanunun m.3 ve m.7/1 hükümlerinde terör örgütünden bahsedildiği, bu konuda TCK m.314’e atıf yapıldığı, ancak terör örgütünün 3713 sayılı Kanunda ayrıca düzenlenmesi nedeniyle silahlı olmayabileceği, bunda da silahlı ve silahlı olmayan olarak ikili ayrıma gidilmesi gerektiği söylendiği, ancak terörün tanımını yapan 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinin başlangıcında cebir ve şiddet kullanma ön şart sayıldığından, hükmün devamında “baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle,” ibaresine yer verildiğinden, terör örgütünün niteliği itibariyle silahlı olabileceği, kurulduğu ve amaçladığı suçları elverişli bir yapısının olması gerektiği, aşağıda özetine yer verdiğimiz unsurlara sahip olan illegal yapıların suç veya terör örgütü sayıldığı, ancak bunun için teorik bilgilerle birlikte somut olayın özelliklerine bakılması gerektiği,
Hususları dikkate alınmalıdır.
Terör örgütü kurma ve örgütlü işlenen diğer suçlarda örgüt kurma suçunun unsurlarını da belirleyen suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgütü yönetme ve örgüt üyeliği suçlarının unsurlarının TCK m.220’de bağımsız bir suç tipi olarak tanımlandığı, yasal şartları varsa ortada suç örgütü faaliyeti kapsamında işlenmiş veya teşebbüs edilmiş bir faaliyet suçu olmasa dahi suç örgütü kurma suçu ile ilgili ceza sorumluluğunun gündeme gelebileceği, Ceza Hukukunun bu derece fikri alana müdahale etmemesi, ifade hürriyeti ile örgütlenme, toplanma ve gösteri yürüyüşleri düzenleme haklarına esaslı kısıtlama getiren ceza normlarına yer vermemesi gerektiği, suç örgütü kurma suçunun bağımsız bir suç tipi olmaktan ziyade, belli bazı suçların ağırlaştırıcı sebebi olarak düzenlenmesi gerektiği söylense de, bilhassa soyut ve somut tehlike suçları yoluyla suçun fikrini alanına ve hazırlık hareketlerine de karışmak isteyen, bu sayede zarar suçlarını ve örgütlü suçluluğu önleyeceğine inanan kanun koyucunun, sadece bu amaçla suç örgütü kurma suçunu tanımlamadığı, yani bu konuda ayrı suç ve ceza öngörmediği, bunun yanında Ceza Muhakemesi Hukukunun temel hak ve hürriyetleri aşırı kısıtlayan tedbirlerinden de örgütlü suçluluk alanında yararlanmak istediği,
Anlaşılmaktadır.
Hatta; suç örgütü gibi alt üstlük ilişkisinin, hiyerarşik yapının, emir komuta zincirinin bulunmadığı, bir veya belli bir tür suç için değil, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren örgütsel eylemler için kurulduğu tespit edilemeyen suça iştirakin ve birlikteliklerin, en az üç üyesi olduğundan veya birlikte hareket ettiklerinden bahisle, bizde “suça iştirak” ve “suç örgütü” yanında, “çete” kavramı da olmadığı için suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu kapsamında değerlendirildikleri sıkça görülebilmektedir.
Ceza Hukukunda “suçta ve cezada kanunilik” ilkesinden taviz verilmemelidir, çünkü “kanunsuz suç ve ceza olmaz” olarak da adlandırılabilecek bu ilke temel hak ve hürriyetlerin vazgeçilemez bir güvencesidir. Kanun; önceden suçu ve cezasını “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e uygun şekilde açıkça tanımlamalı, bu tanıma uygun olmayan fiilden dolayı da kimse suçlanmamalı, tutuklanmamalı ve cezalandırılmamalıdır.
Suç örgütünün çözülüp dağılmasının sağlanması, maddi hakikate ve adalete ulaşılabilmesi maksadıyla m.221’de kabul edilen etkin pişmanlık, aynı zamanda faile bu cezadan kurtulma veya az ceza ile cezalandırılma imkanı tanımakta, bir tür ödül niteliği taşımaktadır. Ancak etkin pişmanlık, suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçları kapsamamaktadır. Faaliyet suçlarında somut olayın özellikleri gereğince, yasal şartları varsa pişmanlık gösteren fail hakkında örneğin TCK m.38/3 veya m.192 hükümleri uygulanabilir. Yeterli usuli güvenceler sağlanmak ve sanığın dürüst yargılanma hakkı korunmak kaydıyla, etkin pişmanlık müessesesi geliştirilmelidir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlık bahsine dönecek olursak;
“Etkin pişmanlık” başlıklı TCK m.221 hangi hallerde, nasıl uygulanır?
1- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
>> YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Prof. Dr. Ersan ŞEN
(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)