Ülkede ve dünyada o kadar saçma sapan laflar ediliyor, yanlış     işler yapılıyor ki, bırakın düzeltmeyi, olan biteni anlamak bir yana anlam verebilmek bile zor. İnsanın kafası karışıyor.
Şimdi size desem ki;
    “Telefonu icad eden Çaykovski, elma ağacının altında otururken, kafasına bir armut düşmesi üzerine ‘evraka, evraka’ diye bağırarak yerinden fırlamıştı.”
    Hadi bu tümceyi düzeltebilirsen, düzelt.
    Bir kere telefonu icat eden Çaykovski değil, Graham Bell’di. Çaykovski, Fındıkkıran suitini de yazan büyük bir müzisyendir.
    İkinci olarak; elma ağacından, armut düşmez.
    Elma ağacının altında oturan ilim adamı Newton’dur. Ağacın altında oturduğu sırada yer çekimi nedeni ile kafasına bir elmanın düşmesi ile, üzerinde çalıştığı “yer çekimi kuramını” geliştirdiği söylenir.
    Esinlerde anlatılan ve “evraka, evraka” yani “buldum, buldum” diye bağıran kişi ise Arşimet’tir. Anlatıldığı üzere, Arşimet hamamda yıkanırken sabunun suya batmaması ve suyun üzerinde yüzmesi ile “suyun kaldırma gücünü” anlaması sonucunda “buldum, buldum” diye bağırarak dışarı fırladığı rivayet edilir.
    Şimdi bu cümlenin ve benzer cümle ve eylemlerin neresini düzelteceksin.
    Elin adamı; kafasına elma düşmesi ile yerçekimi kanununu bularak uzaya füzeler atıyor. Hamamda sabun yüzdürerek suyun kaldırma gücünü bulmak sureti ile denizin dibine denizaltılar yolluyor.
    Biz hala, terörü doğuran nedenleri saptayarak terörün kökünü kazımak yerine, teröristle görüşme safhasındayız.
    Başlangıçtaki “Çaykovski” saptamasına paralel şekilde, bütün bu sorunların nereden kaynakladığını -sizlere özel olarak- açıklamak isterim.
    Asıl sorun “tüketim toplumu” olmamızdan kaynaklanmaktadır.
“Değerli insanları” tükettiğimiz gibi “zamanı ve seneleri de” bir çırpıda tüketmekteyiz.
    Düşünün ki, 2012 senesini bile, 12 ay gibi kısa bir sürede tükettik ve çöpe attık. 2013’ün başına da aynı şey gelecek. Daha yeni gelen sene, başına ne geldiğini anlamadan ve biz ona alışamadan bitip gidecek. İç çamaşırlarımızı, çoraplarımızı bile bu kadar kısa sürede kaldırıp atmıyoruz, birkaç sene kullanıyoruz.
    İktidarın istediği kanunları çıkarmaya gücü yettiğine göre “Bir senenin, 10 sene süreceği” yolunda bir karar almalı. Yani 2013 senesi 10 sene sürmeli ve 10 sene sonra 2014 gelmeli.
    Hayırlara vesile olsun…
    Bunda sayılamayacak kadar “hayır” vardır.
    Bir kere her şeyden önce yaşlanmayacağız. Bir yaş almak için 10 senenin geçmesi beklenecek.
    Başbakan ve Cumhurbaşkanı birbirleri ile çekişmeden görevlerini 10 sene daha sürdürecekler.
    Hele milletvekillerinin işi iş. Seçim telaşı olmadan, gidip de gelmemek endişesi olmadan 10 sene daha gelsin kıyak maaşlar. Yalnız bu arada, Meclis kürsüsündeki cam bardağı, plastik bardakla değiştirmek de unutulmamalı. Kaldırıp fırlatınca herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için.
    Terör, bütçe, asgari ücret, işsizlik gibi ufak tefek şeyler de 10 sene için ertelenmiş olur.
    Adalet, özgürlük, çağdaş değerler, ulusal bilinç olmadan,
    Daha iyi bir fikri olan varsa açıklasın.
    “Telefonu icadeden Arşimed…”



Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.