Vergi hukuku uygulamasında; vergi incelemesi ve vergi denetiminin sürdürülmesi sırasında mükelleflerin muhtemel maddi ve manevi zararları ortaya çıkabilmektedir. Vergi incelemesi veya aramalı vergi incelemesi sırasında idari kusurlar nedeniyle vergi mükellefleri gerçek ve tüzel kişilerin maddi veya manevi zarar ve ziyanlara maruz kalabilecekleri bilinmektedir. Bahsi geçen zararlar veya idari hizmet kusurları zaman zaman ortaya çıkabilmektedir. Vergi idaresine açılabilecek tazminat davalarının temel esas ve usul özellikleri ile vergi incelemesinde doğması muhtemel zararlar, vergi idaresinin kusuru bulunan ilgili kişilere rücu sorunu ortaya çıkmaktadır.

213 sayılı VUK’nun 134 ila 138.maddelerinde vergi incelemesi ve bu incelemenin uzantıları açıklanmıştır. Özellikle vergi incelemesinin VUK md.139 hükmü gereği ilgili işyerinde yapılması zorunludur. Yüksek mahkeme Danıştay’ın vermiş olduğu birçok içtihatlarda vergi incelemesinin işyerinde yapılması mümkün iken buna mukabil idarenin bünyesinde yapılması eleştirilere neden olmuştur. Gerek Danıştay ve gerekse Yargıtay kararlarına göre vergi incelemesinin VUK 139.madde hükmüne göre mükellefin işyerinde yapılması gerekir iken bu uygulamaya uyulmamış olması idari bir kusur olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan, Anayasamızın 40 ve 125.maddelerinde idarenin, idari işlem ve eylemlerinden doğan zararlardan sorumlu tutulması hem Anayasal ve hem de evrensel bir hukuk prensibi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Özetle, vergi incelemeleri sırasında gerek VUK 139 md hükmü ve gerekse konuyla ilgili VDK Yönetmeliklerine göre inceleme sırasında müfettişler tarafından mükellefin sahip olduğu inceleme haklarına ve mevzuat hükümlerine uygun hareket edilmesi gerekmektedir. Bu yasa hükmü ve yönetmeliklere uyulmaması halinde ortaya çıkacak zarar ve ziyanlardan idarenin sorumlu olacağı bilinmektedir.[1]

İdareye karşı açılabilecek tazminat davalarında ilgili idare ve ilgili memur arasındaki ilişki anayasanın 40 ve 129.maddelerinde ayrı ayrı düzenlenmiştir. İlgili madde hükümleri incelendiğinde kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararda, kanuna göre devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı mahfuzdur. Anayasanın 129/5 md hükmüne göre ise, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işlediklerdi kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasanın gösterdiği şekilde ve koşullara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir. Hükmü gereği devletin ödeyeceği tazminatı sorumlu ilgili memura rücu hakkı bakidir. Uygulamada mükelleflerin idareye karşı açtığı tarhiyatla ilgili davalarda idarenin davayı kaybetmesi halinde ilgili mahkeme kararını derhal infaz etmesi zorunludur. İYUK md. 28 hükmüne göre mahkeme kararını gereğini yerine getirmeyen ilgili idare tazminat ödemek zorundadır. Bu durum vergi ve cezalı tarhiyatlar için geçerli olarak açılan davalar hakkında verilen yerel vergi mahkemesi kararları dahil olmak üzere icrai işlemler, haciz işlemleri , ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk gibi önemli ve kritik konularla ilgili açılan davalarda mahkeme kararının gereğini derhal idare yerine getirmek zorundadır. Vergilendirmeye ilişkin ilgili direkt konular olsun veya vergilendirmeye ilişkin olmayan zararlar açısından ise, mükellefler adli yargı mahkemelerinde ve adli yargılama usulü prensiplerine göre işlemi yapan veya eylemi tesis eden ilgili vergi denetim elemanlarından tazminat talep edebilirler.

--------------------------

[1] ÖZ Ersan-CEYHAN C.Sevinç, “Vergi İncelemesi Sebebiyle Doğan Zararlardan İdarenin Sorumluluğu” Vergi Raporu Dergisi, Yıl:27, Sayı:232, Ocak 2019, s.101-109