T.C.

Yargıtay 

7. Hukuk Dairesi

2022/7187 E., 2023/5982 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1416 E., 2022/1448 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/81 Esas, 2020/19 Karar

Taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalılar vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını mirasbırakanları ...'den intikal eden 2019 ada 15 parsel zemin kat 1 numaralı bölümün mirasçılar adına intikal ettirildiğini, aynı ada parsel 1. kat 2 numaralı bölümün ise 18.05.1989 tarihinde mirasbırakan tarafından davalı ...'e bağış suretiyle devredildiğini, mirasçılar arasında 01.09.1998 tarihinde düzenlenen yazılı sözleşmeye göre davacı ve davalıların zemin katın altında bodrum olarak bulunan bölümün ile kat irtifakına geçilip üste çıkacak ikinci katın ...'a, 3. Katın Necdet'e, arka bahçede bulunan müştemilattaki evin ve olursa çıkılacak 4. Katın da davacı ve davalılar adına tescil ettirileceği yönünde anlaşma yaptıklarını, davacının sözleşmeye istinaden zemin kattaki hissesini davalı ...'a devrettiğini, davacı sözleşmedeki edimini yerine getirdiği halde davalıların sözleşmeye aykırı hareket ederek dava konusu taşınmazdaki yapıları yıktırarak yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiklerini ve davacının sözleşmeden doğan haklarını inkar ettiklerini belirterek dava konusu 2019 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 3. katta üretilecek taşınmazların tamamı ile 4. katta üretilecek taşınmazların 1/3 hissesinin iptali ile davacı adına tescilini olmadığı takdirde taşınmazların rayiç bedelinin tespiti ile yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava harcının eksik yatırıldığını ve davanın zamanaşımına uğradığını, davacının 01.09.1998 tarihinde hissesini satış yoluyla tapuda devrettiğinden de tüm haklarının sona erdiğini, davaya dayanak sözleşmenin geçerli olmadığını, sözleşme üzerinden 20 sene geçtiğinden açılan davanın iyi niyetli olmadığından bahisle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya dayanak sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğu, davacının edimi yerine getirdiği, sözleşmenin noterde veya resmi makam önünde yapılması gerektiği ancak adi yazılı sözleşmenin içeriğinin taraflarca inkar edilmemesi ve davacının edimi yerine getirdikten sonra davalıların sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesi Türk Medeni Kanunun 2 nci maddesine göre "dürüst davranma kuralı" ile bağdaşmayacağı, sözleşmede taliki şartın kararlaştırıldığı, taliki şartın gerçekleşmemesi halinde kural olarak borcun ifasının istenemeyeceği dolayısıyla davalıların zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin savunmalarının yerinde olmadığı, davalıların dava dışı üçüncü kişiler ile kişisel hak sağlayan başka bir sözleşme yapmasının davacının haklarına halel getirmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu sözleşme karşılığında bedel almadığını ileri sürmediğini, davacının taşınmazın satışından gelen bedeli almakla taşınmazla mülkiyet ilişkisinin kalmadığını, davaya dayanak sözleşmenin yasaya uygun şekilde düzenlenmemesi nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, Mahkemenin gerekçesinde gösterdiği Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının somut olaya uygulanamayacağını, kabul anlamına gelmemek üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki paylaşım oranlarında davacı lehine aşırı oransızlık bulunduğunu, sözleşmede bağımsız bölüm tesciline yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece bağımsız bölümün tesciline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun 6100 sayılı Kanun'un 266 ncı maddesine aykırı düzenlendiğini, zamanaşımı defilerinin yasaya aykırı şekilde reddedildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç itibariyle doğru olduğu ancak dava konusu sözleşme "miras paylaşım sözleşmesi" olduğu halde, İlk Derece Mahkemesince "satış vaadi sözleşmesi" olarak kabul edilmekle, hatalı hukuki nitelendirme yapıldığı, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre "delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin" somut olaya uygun saptanmadığı, belirtilen hususun yeniden yargılamayı gerektiren bir konu olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmek suretiyle davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili duruşma talepli temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince ön inceleme celsesinde zamanaşımı defi talepleri olmasına rağmen zamanaşımı definin olmadığı tutanağa geçirildiğini, dava konusu sözleşmenin miras taksim sözleşmedi olmadığını, davacının hissesini bedeli karşılığında sattığını, taşınmazın üzerinde artık bir miras ortaklığının bulunmadığını, sözleşme miras taksim sözleşmesi olarak nitelendirilse dahi davada zamanaşımının dolduğunu, davacının taşınmazdaki hisselerini bedeli karşılığında davalı ...'a devretmekle sözleşme ile ileri sürebileceği ayni bir hakkının kalmadığını, tapudaki resmi akit karşısında sözleşmeye değer verilemeyeceğini, yüklenici firmayla yapılan anlaşma gereğince 9 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin yüklenici firmaya verilmesi kararlaştırıldığı halde İlk Derece Mahkemesince bu bağımsız bölümlerin 1/3 payının davacıya tesciline karar verildiğini, Mahkeme kararının borçların nispiliği ve üçüncü kişi aleyhine borç kurulamaması ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu sözleşmede gabin halinin bulunduğunu, zamanaşımın geçtiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılar lehine bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 676 ncı maddesi "Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır." şeklinde düzenlenmiştir.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 676 ncı maddesi (743 sayılı MK. md. 611–612), mirasçıların tereke üzerinde yapacakları taksimin, keza mirasçıların birbirleri ile miras paylarının temliki konusundaki yapacakları sözleşmelerin aynı Yasa’nın 677 nci maddesi hükmü gereğince geçerli olması için yazılı olması koşulunu öngörmüştür. Her iki halde de, yapılacak tasarrufların murisin ölümünden sonra gerçekleştirilmesinin olanaklı bulunduğu sabittir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 678. maddesi düzenlemesi ile de, murisin sağlığında ileride (murisin ölümünden sonra) intikal edecek terekedeki hakkıyla ilgili olarak bir mirasçının diğer mirasçılarla veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı olması ve ayrıca miras bırakanın da sözleşmede yer alması ve onun katılımıyla gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu kuralına yer verilmiştir.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

"Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır."

3. Değerlendirme
1. Taraflar arasında mirasbırakanın vefatından sonra düzenlenen sözleşme "Miras Taksim Sözleşmesi" niteliğindedir. Bu sözleşme ile mirasbırakandan intikal eden taşınmaz üzerindeki yapının, gelecekte yıkılıp yeniden yapılması halinde mirasçılara kalacak yerler belirlenmiştir. Her ne kadar daha sonra bir kısım mirasçılar tarafından miras paylarını tapuda satış suretiyle davalı ...'a temlik etmiş iseler de bu satış gerçek anlamda bir devir niteliğinde olmayıp 01.09.1998 tarihli miras taksim sözleşmesinin icrasına yönelik bir işlemdir. Sözleşmenin imzalanmasından sonra kayıt malikleri Zeynep ve Beray dava konusu taşınmaz hakkında 29.06.2017 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve 14.01.2019 tarihli düzeltme beyannamesi ile, bu sözleşme kapsamında arsa sahibi sıfatıyla 4, 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin maliki olmuşlardır.

2. O halde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve düzeltme beyannamesi kapsamında davalılara kalan bağımsız bölümlerde 01.09.1998 tarihli miras taksim sözleşmesi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözlemesi birlikte değerlendirilmek suretiyle, mirasçı sıfatıyla davacı ...'e kalması gereken bağımsız bölümlerin ve payların belirlenerek davacı adına tescile karar verilmesi gerekirken her iki sözleşme birlikte gözetilmeden, yalnızca 01.09.1998 tarihli miras taksim sözleşmesi değerlendirmek suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştr.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Yargıtay duruşma vekalet ücreti 17.100,00 TL'nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.