Anonim şirketlerde pay sahiplerinin genel kurul kararlarının iptali istemli dava açabilmesi için toplantıda hazır bulunup bulunmamasına göre iki ayrı durum bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 446’ncı maddesi gereği toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri iptal davası açabilir.

Oy hakkından yoksun pay sahipleri de muhalefetlerini tutanağa geçirtmek şartıyla iptal davası açma hakkına sahiptirler[1]. Zira oy hakkından yoksun pay sahiplerinin toplantıya katılma ve düşüncülerini açıklama hakkı bulunmakta[2] olup sadece oy kullanamadığı için dava hakkına sahip olmadığını düşünmek doğru olmaz. Yargıtay’ın da istikrar kazanmış kararları bu yöndedir[3]. Bu kapsamda toplantıya katılan pay sahipleri; karara muhalif kalmış ve bunu tutanağa yazdırmış olmalıdır. Zira muhalefet şerhi dava şartıdır. Ancak muhalefet, görüşmeler sırasında gündeme ilişkin değil, oylama sırasında ve oylama sonucuna ilişkin olmalıdır. Aksi takdirde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilebilecektir[4]. Burada muhalefet şerhinin iptal davası açmak için tek başına yeterli olmadığını, karara olumsuz oy kullanılması halinde muhalefet şerhinin dava şartını sağlayacağını vurgulamak gerekir[5]. Bu nedenle genel kurulda alınan karara çekimser oy kullanan bir kimsenin iptal davası açma hakkı yoktur[6]. Yine genel kurulun ilgili gündem maddesine ilişkin oy kullanmayıp yalnızca muhalefet şerhi sunulması da iptal davası açma hakkı vermez[7]. Yine temsilci aracılığıyla katılım sağlanan bir toplantının usulsüz olması red oyu verme ve muhalefet şerhi sunma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz[8].

Muhalefet şerhi alınan kararın uygulanmasına engel teşkil etmediği gibi, bu kararın geçerliliğine de etki etmez. Tüm bu nedenlerle muhalefet şerhi, pay sahibinin iptal davası açması için bir külfet niteliğindedir denilebilir. İşte bunun sonucu olarak, pay sahibi muhalefet şerhi şartını yerine getirmezse iptal davası açma hakkını kaybeder[9].

Dava şartı niteliğindeki muhalefet şerhi, bazı zorunlu unsurları taşımaktadır. Doktrinde oylama öncesi yapılan görüşmeler sırasında yapılan muhalefetin geçerli sayılmayacağına dair görüş mevuttur[10]. Zira karara peşinen muhalefet olmaz[11]. Kararın alınmasından önce peşinen verilen muhalefet kayıtları geçerli değildir[12] ve ortağın iptal davası açmasına imkan vermez[13]. Muhalefetten söz edebilmek için öncelikle kararın alınmış olması şarttır[14]. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir[15].

Dolayısıyla muhalefet şerhinin kararın alınmasından sonra toplantı tutanağına yazdırılması gerekir. Ancak her bir kararın altına muhalefet şerhi işlendikten sonra toplantı tutanağının en altına yeniden muhalif kalındığının yazılması gerekmez[16]. Bu hususta toplantı tutanağının muhalif pay sahibi tarafından imzalanması gerektiğine dair karar da mevcuttur[17]. Yargıtay, genel kurulda birden fazla karara muhalefet konulacak olması halinde bu muhalefetin ayrı ayrı ya da topluca tutanağa geçirtilebileceği görüşündedir[18].

Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 26/4’üncü maddesi gereği muhalefet şerhi toplantı başkanına bildirilerek tutanağa geçirilebileceği gibi kendisinin yazılı bir muhalefet şerhi vermesi suretiyle de olabilir[19]. Yazılı olarak verilen muhalefet şerhleri toplantı tutanağına eklenir[20]. Nitekim Yargıtay bir kararında muhalefet şerhinin yazılı olarak da sunulabileceğine işaret etmiştir[21]. Yargıtay konuya ilişkin başka bir kararında “...oylamaya ilişkin usul ve esas yönden her türlü haklarımızı saklı tutuyoruz...yasadan doğan tüm haklarımız saklıdır…” ifadesinin de muhalefet şerhi niteliği taşıdığını, alınan her bir kararın altına bu yönde konulan şerhin geçerli olduğunu belirtmiştir[22]. Yine Yargıtay, genel kurulda oylamadan sonra tutanağın altına isim ve imzaların bulunduğu kısma “itiraz şerhi koyan”, “itiraz şerhi koyanlar” ibarelerinin yazılarak ilgililerce tutanağın imzalanması halinde bu hususun muhalefet şerhi olarak kabul edileceği kanaatindedir[23].

İçerik olarak bakıldığında ise pay sahibinin karara itiraz ettiğini veya kararın geçersiz, batıl, kanuna aykırı veya esas sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürmesi de muhalefet olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle pay sahibinin genel kurulda, hukuka aykırılık iddiasının hukuki sonuçlarını somut olarak ortaya koymasına gerek yoktur[24]. Ancak sadece, eleştiri ya da temenni düzeyinde kalmış açıklamaların muhalefet olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Son olarak Yargıtay, pay oranlarına yapılan itirazın muhalefet şerhi değil ihtirazi kayıt olduğu görüşündedir[25].

SONUÇ OLARAK; TTK’nın 446’ncı maddesi gereği anonim şirket genel kurul toplantılarında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri iptal davası açabilir. Oy hakkından yoksun pay sahipleri de muhalefetlerini tutanağa geçirtmek şartıyla iptal davası açma hakkına sahiptirler. Zira oy hakkından yoksun pay sahiplerinin toplantıya katılma ve düşüncülerini açıklama hakkı bulunmakta olup sadece oy kullanamadığı için dava hakkına sahip olmadığını düşünmek doğru olmaz. Yargıtay da pay sahibinin oy hakkında yoksun olmasına rağmen muhalefetini tutanağa geçirmemesi halinde genel kurul kararının iptalini dava edemeyeceğini belirtmiştir. Burada muhalefet şerhi alınan kararın uygulanmasına engel teşkil etmediği gibi, bu kararın geçerliliğine de etki etmez. Tüm bu nedenlerle muhalefet şerhi, pay sahibinin iptal davası açması için bir külfet niteliğindedir denilebilir. İşte bunun sonucu olarak da pay sahibi muhalefet şerhi şartını yerine getirmezse iptal davası açma hakkını kaybeder.

 

----------------------

[1] Ayhan (Çağlar/Özdamar): Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2020, s.369.

[2] Pulaşlı, Hasan: Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, Ankara 2012, s.399.

[3] Y. TD, 3.6.1967, E.2410, K.2379 (ERİŞ, s.2709) ; Yargıtay’ın zıt yönde kararı için bkz: “Eski yönetim kurulu üyesi olan davacının kendisinin ibra edilmemesine ilişkin … genel kurul kararının iptalini istemiştir. …davacı kendi şahsi menfaatini ilgilendiren bir konuda oy kullanmayacağına göre, kendisinden (genel kurul kararına) muhalefet şerhi koyması istenemeyeceğinden, dava şartının gerçekleştiğinin kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekir.”(Y. 11. HD, 01.12.1994, E. 1994/5144, K. 1994/9183).

[4] PULAŞLI, s.400.

[5] “…Toplantıya katılan ortakların dava açabilmesi için, karara olumsuz oy vermeleri ve muhalefetlerini tutanağa geçirmiş olmaları gerekir. Toplantıya katılan ortağın iptal davası açabilmesinin ilk şartı, bu kimsenin ilgili teklife olumsuz oy vermesidir. Olumsuz oydan anlaşılması gereken karar aleyhine oy vermektir. TK 446'da açıkça olumsuz oy verme şartı arandığından, olumlu oy veren veya çekimser kalan ortağın iptal davası açma hakkı yoktur. Gerçi, çekimser oylar olumsuz oy gibi işlev gösterir. Ancak, kanun koyucu olumsuz oy vermeyi şart kıldığından, karara çekimser kalmak iptal davası için yeterli değildir. Bu ortaklar bir şekilde toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşmüş olsalar bile, iptal davası açamazlar. Olumsuz oy verme şartının aranmasının altında yatan hukuki sebep, ortağın çelişkili davranmasının önüne geçmektir.” Sakarya BAM, 7. HD, 13.10.2023, E. 2022/1596 K. 2023/1639

[6] Sakarya BAM, 7. HD, 31.10.2023, E. 2022/1619, K. 2023/1769

[7] Y. 11. HD, 02.12.2014, E. 2014/9351, K. 2014/18769

[8] Y. 11. HD, 21.11.2017, E. 2016/4343, K. 2017/6376 ; Yargıtay’ın zıt yönde kararı için bkz: Y. 11. HD, 24.11.1975, E. 1975/4950 ,K. 1975/6648.

[9] Ankara BAM, 23. HD, 23.11.2022, E. 2019/544 K. 2022/1863; Y. 11. HD, 06.10.2015, E. 2014/13357, K. 2015/99861; Y. 11. HD. 02.06.2014, E. 2014/89, K. 2014/10265; Y. 11. HD, 02.06.2014, E. 2014/89 K. 2014/10265; Y. 11.HD, 11.2.2016, E.  2015/3880 K. 2016/1386

[10] PULAŞLI, s.400.

[11] Y. 11. HD, 12.3.2002, E. 10518, K. 2269; Y. 11. HD 8.12.2015, E. 2014/18887, 2015/13122 K. ; Y. 11. HD, 07.04.2016, E.  2016/ 3934 K. 2016/3785

[12] “…Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz.” Y. 11. HD, 6.2.2014, E. 2014/818, K. 2014/2043  (ALTAŞ, s.191).

[13] “…Davacı vekili henüz kararlar görüşülmeden toplantının başında 3,4,5,8 ve 9’uncu maddelere muhalif olduğu yönünde dilekçe vermiş ise de, gündem maddesi görüşülmeden verilen peşin muhalefet kayıtlarının TTK’nun 381’inci maddesi (yeni TTK 446) anlamında geçerli muhalefet sayılmayacağı ve dolayısıyla anılan davacının dava açma hakkı bulunmadığından, bu davacı yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü yönünde karar verilmesi doğru görülmemiş…” Y. 11 .HD, 15.4.2004, E. 9088, K. 4044

[14] ŞENER, Oruç Hami: Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara 2019., s.538.

[15] “…6102 sayılı TTK'nın 446. maddesi genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiş olup, bu husus dava şartıdır. Ayrıca bir karara muhalefet olunması ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi yolundaki dava şartının gerçekleşebilmesi için muhalefetin alınan karardan sonra tutanağa geçirilmesi gerekmedir. Bu görüş, karara peşinen muhalefet olmaz şeklinde açıklanabilir.
Somut uyuşmazlıkta ise davalı şirketin 27.04.2015 tarihli genel kuruluna davacıyı temsilen katılan vekili ..., gündemin 6. maddesi görüşülürken, henüz oylamaya geçilmeden önce muhalefetini bildirerek tutanağa derc ettirmiştir. Bu durumda açıklanan hususlar göz önünde tutularak, iptaline karar verilen genel kurul kararı ile ilgili dava şartlarının bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karara vermek gerekmiştir.”
Y. 11. HD, E. 2018/2156, K. 2019/4580  ; Aynı yönde “…Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptali isteminde bulunabilmek için, 6102 sayılı TTK'nın 446. maddesi gereğince toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Dairemizin yerleşmiş kararlarında da oylama öncesi peşin muhalefetin olmayacağı istikrarlı bir şekilde kabul edilmiştir. Somut olayda, davacı dava konusu genel kurul kararlarına, gerekçelerini de açıklayarak karşı olduğunu ifade etmiş ve oylama öncesinde ''….'ın muhalefetiyle'' ibaresi tutanağa yazılmış ise de, oylamadan sonra alınan kararın veya toplantı tutanağının altına karara muhalefetini yazdırtmamıştır. Bu durumda, dava şartı sayılan muhalefet şerhinin şekle uygun olarak sunulmadığı, davacının kararlara olumsuz oy vermesine rağmen karara muhalefetini tutanağa geçirtmediği ve bu haliyle kanunun aradığı toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirmesi şartının sağlanmadığı hususu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün resen bozulması gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” Y. 11. HD, E. 2019/2293, K. 2021/275.; “…Dava, anonim şirket genel kurul toplantısında alınan kararın iptali istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı vekili, davalı şirketin 20.06.2013 tarihli genel kurul toplantısında anasözleşme değişikliğine dair gündem maddesi kapsamında “Kar Tespiti ve Dağıtılması” başlıklı 17. maddenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iptal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiş ve davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizin 06.03.2018 tarih 2016/8115 E. 2018/1689 K. sayılı ilamı ile dava konusu iptali istenen genel kurul kararında kâr dağıtımı yanında sermaye arttırımına ilişkin düzenlemeler de bulunduğu ve sermaye artırımının anasözleşme değişikliği gerektirdiği nazara alınarak, dava konusu iptali istenen genel kurul kararının sermaye artırımına ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olup olmadığı hususları da tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı yararına bozulmuş ise de dava konusu genel kurul kararı 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesinde düzenlenen iptal davasının koşullarına tabi olmakla söz konusu karar yönünden iptal koşullarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir. Kararların iptalini düzenleyen anılan madde hükmüne göre toplantıda hazır bulunup da alınan karara muhalif kalan ve bu durumu toplantı tutanağına geçiren ortağın söz konusu kararlara karşı iptal davası açma hakkının olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı ortağın genel kurulda kendisini vekili aracılığıyla temsil ettirdiği, vekilin iptali istenen maddeye yönelik olarak daha karar alınmadan önce karşı çıktığı, bu şekilde muhalefet durumunun öneriye karşı olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın (muhalefet) bulunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşıldığından, dava konusu genel kurul kararı bakımından yapılan iptal isteminin dava koşulu yerine getirilmediğinden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değilse de bu konudaki ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 06.03.2018 tarih 2016/8115 E. 2018/1689 K. sayılı bozma ilamının kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.” Y. 11. HD, E. 2018/3433 K. 2020/468 ; Yargıtay’ın toplantı tutanağına muhalefetini açıkça ve gerekçeleriyle yazdıran pay sahiplerinin dahi bu muhalefeti oylamadan sonra alınan kararın veya toplantı tutanağının altına yazdırması gerektiğine dair kararı için bkz: Y. 11. HD 21.01.2021, E. 2019/2293, K. 2021/275.

[16]; “…Genel kurul kararı aleyhine iptal davası açan pay sahibi her bir gündem maddesinin oylamasından sonra muhalif kaldığını belirttiğinden ayrıca toplantı sonunda da yeniden muhalefet şerhi yazması gerekmez.” Y. 11. HD, 10.2.2014, E. 2013/12250, K. 2014/2149 (ALTAŞ, s.190).

[17] “…Kaldı ki TTK. 381. maddesi gereğince genel kurul kararının iptali için alınan karara muhalif kalınması toplantı tutanağına muhalif kalındığının yazdırılması ve altının imzalanması gerekir. Bu husus dava şartıdır. Davacının gündemde seçim maddesi olmadığı şeklindeki beyanı anılan maddede gösterilen şartları kapsamamaktadır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.’’ YHGK. 20.9.1985, E. 1984/11-59, K. 1985/725

[18] Y. 11. HD, 10.02.2014, E. 2013/12250, K. 2014/2149

[19]; “…Genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilmek için toplantıda hazır bulunup, karara olumsuz oy kullanmak gerekir.” Y. 11. HD, 16.6.2014, E. 2014/9003, K. 2014/11527 (ALTAŞ, s.189) ; “…Genel kurul kararının iptalini isteyenin, genel kurulda muhalif kalması ve tutanağa geçirtmesi veya ayrı bir dilekçe vererek muhalefetini açıklaması gerekmektedir.” Y. 11. HD, 24.04.2013, E. 2013/3487, K. 2013/8043 K.

[20] TÜRK, s.161.

[21] Y. 11. HD, 24.4.2013, E. 3487, K. 8043 ; Aynı yönde Y. 11. HD, 6.3.2012, E. 12003, K .3314 ; Y. 11. HD, 10.7.2013, E. 15701,  K.14064 (ERİŞ, s.2713).

[22] “…6102 sayılı TTK'nın 446/1-a maddesi gereğince toplantıda hazır bulunan ortağın alınan karara red oyu vermesi ve oylamadan sonra da muhalefetini tutanağa geçirmesi dava şartı olup mahkemece re’sen gözetilir. Somut olayda davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul tutanağı incelendiğinde davacıya vekaleten toplantıya katılan ... alınan tüm kararlara karşı olumsuz oy vermiş; her gündem maddesine karşı olumsuz oy kullandıktan sonra söz alarak “oylamaya ilişkin usuli ve hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz” demiş, bilahare gündem maddelerinin oylanmasından sonra tekrar söz alarak “...oylamaya ilişkin usul ve esas yönden her türlü haklarımızı saklı tutuyoruz...yasadan doğan tüm haklarımız saklıdır…” dedikten sonra toplantı tutanağını imzalamıştır. Davacı her bir gündem maddesinin oylanmasından sonra muhalif kaldığını belirttiğinden ayrıca toplantı sonunda da yeniden muhalefet şerhi yazması gerekmez. Bu durumda mahkemece usulüne uygun muhalefet şerhi bulunduğu kabul edilerek 1,3 ve 4 nolu kararlar bakımından da uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” Y. 11. HD, E. 2020/537, K. 2020/5167

[23]; “…Dava, davalı anonim şirketin 09/01/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artışına dair kararın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu toplantı gündeminin 3. maddesiyle şirket sermayesinin 200.000,00 TL'den 1.000.000,00 TL'ye çıkartılmasına, yapılan görüşmeler sonucunda 90.000 adet red oyuna karşılık, 387.500 adet kabul oyu ve oy çokluğuyla karar verildiği, davacılar ..., ... ve ...'yı temsilen toplantıya katılan ... ile toplantıya asaleten katılan diğer davacı ...'ın sermaye artışına dair davaya konu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında sermaye artışına yönelik itirazlarını ileri sürdüğü, oylamadan sonra tutanağın altına isim ve imzaların bulunduğu kısma “itiraz şerhi koyan”, “itiraz şerhi koyanlar” ibarelerinin yazılarak ilgililerce tutanağın imzalandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davaya konu olağanüstü genel kurulda alınan sermaye arttırımına dair gündem maddesinin oylanmasından hemen sonra muhalefet şerhi bildirilmemişse de tutanağın imzalanmasından önce itiraz edildiği bildirilen şerhlerin verildiği, böylece usulüne uygun muhalefet şerhinin olduğu, dava şartının bulunduğu kabul edilerek, bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun muhalefet şerhi verilmediğinden kanunda öngörülen dava açabilme şartının bulunmadığı, görüşmeler sırasındaki peşin muhalefet usulüne uygun bir muhalefet olmadığından dava hakkı vermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.’’ Y. 11. HD, 16.6.2016, E. 2015/15655, K. 2016/6700

[24] Y. 11. HD, 2.10.2006, E. 2005/8763 K. 2006/9604

[25] Y. 11. HD, 13.02.2019, E. 2017/4101 K. 2019/1148