25 Aralık 2024 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan ve 1 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe giren “2025 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi” (2025 Yılı Tarifesi), büyük ölçüde selefi ile aynı düzenlemeleri içermektedir. Arabuluculuk ücretinin hesaplanma yöntemine ilişkin herhangi bir değişiklik getirmeyen 2025 Yılı Tarifesi gerek saatlik ücretler gerek anlaşma ücretleri bağlamında farklı oranlarda artış öngörmektedir. Artış yapılan hususları şu şekilde özetlemek mümkündür:

- Arabuluculuk faaliyetinin anlaşma ile sonuçlandığı durumlardaki arabuluculuk ücretlerinin asgari sınırı %50 oranında artışla “ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar ile ticari uyuşmazlıklarda” 9.000,00-TL; “diğer tüm uyuşmazlıklarda” ise, 6.000,00-TL olmuştur.

- Seri uyuşmazlıklarda anlaşma halinde arabulucunun kabulüne bağlı olan maktu arabuluculuk ücreti, %100 oranında artış ile “ticari uyuşmazlıklarda” 5.000,00-TL; “ortaklığın giderilmesi dahil diğer tüm uyuşmazlıklarda” ise, 4.000,00-TL olarak belirlenmiştir.

- İhtiyari arabuluculuk süreçlerinde de uygulanma kabiliyeti olmakla birlikte daha ziyade anlaşmama ile neticelenen dava şartı arabuluculuk süreçlerinde önem arz eden saatlik ücretlerde, en az %21,43 ve en çok %50,96 oranlarında artış gerçekleşmiştir. Bu doğrultuda dava şartı arabuluculuk kapsamındaki iki taraflı ticari bir uyuşmazlığın Bakanlık bütçesinden karşılanan iki saatlik ücreti, brüt 4.600,00-TL olur iken; aynı kurguyla işçi – işveren uyuşmazlığındaki bu ücret, brüt 3.140,00-TL’ye tekabül etmektedir.

- Uygulamada nispi ücret olarak adlandırdığımız (Tarifenin İkinci Kısmındaki) anlaşma arabuluculuk ücretlerinin oranlarında değişiklik olmamakla birlikte ücrete esas uyuşmazlık dilimlerinde %50 oranında artış takdir edilmiştir. Buna göre -her ne kadar bu çıkarımın ilk bölümüne şahsen katılmasam da- 9.000,00-TL’lik ve 6.000,00-TL’lik asgari ücret sınırlarının altında olmamak kaydıyla anlaşma durumunda arabuluculuk ücreti, 300.000,00-TL’lik ilk dilimde kalan uyuşmazlıklar için %6 olarak uygulanacaktır.

2025 Yılı Tarifesinin arabuluculuk ücretinin esasına yönelik beraberinde getirdiği tek yenilik, m. 6’da yer almaktadır.  ‘Yeni bir uyuşmazlık konusunun ortaya çıkmasında ücret’ başlıklı ve “Somut bir uyuşmazlıkla ilgili arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi sırasında, yeni uyuşmazlık konularının ortaya çıkması halinde, her bir uyuşmazlık için ayrı ücrete hak kazanılır.” içerikli düzenlemeye, “Ancak dava şartı kapsamında yapılan arabuluculuk başvurularında anlaşmama durumunda bu hüküm uygulanmaz.” cümlesi eklenmiştir. Hükme göre dava şartı arabuluculuk başvurusuna konu uyuşmazlıkla bağlantısı olsun olmasın tarafları aynı münferit bir başka uyuşmazlığın sürece dahil edilmesi halinde arabulucuya Bakanlık bütçesinden ayrı bir ücret ödemesi yapılmayacaktır. Her ne kadar ilk bakışta oldukça sade bir görünüm arz etse de düzenleme ile ilgili uygulamada karşılaşılması muhtemel sorunlara şimdiden değinmek ve naçizane çözüm önerilerimizi sunmak isteriz.

Öncelikle hükmün uygulanabilmesi için ortaya çıkan yeni uyuşmazlığın tarafları ile ilk başvuru konusu uyuşmazlığın taraflarının aynı olması ve arabuluculuk sürecinin tüm uyuşmazlık konularını kapsayacak şekilde (tam) anlaşmamayla sonuçlanması gerekir. Gerçekten uygulamada bir dava şartı arabuluculuk süreci müzakereleri içerisinde başka uyuşmazlık konuları da gündeme gelebilmektedir. Örneğin işçilik alacağı için yürütülen dava şartı arabuluculuk süreci içerisinde işverenin mülkiyetindeki taşınıra verilen (karşı davaya esas) zarar kalemi, her iki tarafın ortak iradesiyle müzakerelere konu edilebilmekte ve sonuca bağlanabilmektedir. İşte böyle bir durumda dava şartı arabuluculuk süreci, tüm uyuşmazlık konuları açısından anlaşmama ile sonuçlandığı takdirde arabulucuya Bakanlık bütçesinden tek bir arabuluculuk ücreti ödenecektir. Ancak uyuşmazlık konularından birinde (veya birkaçında) anlaşma sağlanması halinde, örneğin işçilik alacağı konusunda anlaşma ve fakat işverenin talep ettiği tazminat konusunda anlaşmama durumu olduğunda hükmün uygulanması mümkün görülmemelidir. Arabulucu, işçilik alacağına yönelik anlaşma için taraflardan ayrı arabuluculuk ücreti; işverenin talep ettiği anlaşmama ile sonuçlanan -dava şartı arabuluculuğa tabi- tazminat kalemi için Bakanlık bütçesinden ayrı anlaşmama ücreti alabilmelidir.

Hükümle ilgili değerlendirilmesi gereken bir başka soru şudur: Derdest bir dava şartı arabuluculuk süreci içerisinde ihtiyari arabuluculuğa tabi bir başka uyuşmazlığın müzakerelere dahil edilmesi ihtimalinde de bu hüküm uygulanacak mıdır? Kanımızca bu soruya olumsuz cevap vermek gerekir. Zira -yine kanımızca- hükmün amacının daha ziyade dava şartı arabuluculuğa tabi uyuşmazlıklar bağlamında usul ekonomisi ilkesini gerçekleştirmek ve hem taraflar hem de devlet açısından en az maliyetle dava şartı arabuluculuk süreçlerini tamamlamak olduğu nazara alındığında; tarafların arabulucu önüne götürme konusunda tamamen serbest olduğu ihtiyari uyuşmazlıklar, söz konusu hükmün uygulama alanı dışında tutulmalıdır. Nitekim ihtiyari nitelikteki yeni uyuşmazlık nedeniyle arabulucu daha fazla emek, daha fazla vakit harcamak durumunda kalacaktır ve emeğinin karşılığını alması gerekir. Dolayısıyla örneğin ilk olarak işverenin başvurucu olduğu ve işverenin taşınırına işçi tarafından verilen zararın tazmini amacıyla başlatılan dava şartı arabuluculuk süreci içerisinde iş kazasından kaynaklı tazminat alacağının da müzakereye dahil edilmesi ancak sürecin külliyen anlaşmama ile sonuçlanması halinde arabulucu, Bakanlık bütçesinden karşılanacak olan dava şartı arabuluculuk ücreti yanında ihtiyari nitelikteki uyuşmazlık için harcadığı emeğin ve mesainin karşılığı olarak taraflardan ayrıca ücret talep edebilmelidir.

Seleflerinde olduğu gibi 2025 Yılı Tarifesinde de arabuluculuk süreçlerinin saatlik ücretleri uyuşmazlıkların niteliğine göre farklı tutarlarda belirlenmektedir. Peki örneğin kira ilişkisinden kaynaklanan bir dava şartı arabuluculuk sürecine taraflar, aralarındaki ticari ilişkiden doğan alacağı da dahil etmek istediklerinde ve süreç külliyen anlaşmama ile neticelendiğinde; arabulucuya hangi uyuşmazlık türünün saatlik ücreti ödenmelidir? Zira kira ilişkisinden kaynaklanan iki taraflı dava şartı arabuluculuk süreci için Bakanlık bütçesinden karşılanması gereken brüt ücret tutarı, 3.340,00-TL iken; ticari dava şartı arabuluculuk süreci için bu ücret, 4.600,00-TL olmaktadır. Böyle bir kurguda muhtemel kötü niyetli uygulamaları en baştan bertaraf etmek ve arabulucunun emeğinin karşılığını almasını bir nebze olsun sağlamak için en yüksek olan saatlik ücret üzerinden arabulucuya ödeme yapılmalıdır. Örneğimizde ilk başvuru daha düşük ücretlendirmeye tabi uyuşmazlığa ilişkin olsa dahi Bakanlıkça arabulucuya ödenecek anlaşmama ücreti, dava şartı arabuluculuk sürecine dahil edilen ticari uyuşmazlık göz önüne alınarak belirlenmelidir. Bu durumda da brüt arabuluculuk ücreti, 4.600,00-TL olmaktadır. Arabulucunun ücret talep dilekçesinde detaylı açıklamalara yer vererek sarf kararını yazacak olan hâkimi aydınlatması, benimsediğimiz ve olması gereken bu ücretlendirme düzeni açısından önem arz etmektedir.

Söz konusu düzenleme ile ilgili önem arz eden bir diğer husus, Bakanlıkça arabulucuya ödenen ücretin yargılama gideri olarak nasıl paylaştırılması gerektiğine ilişkindir. Bir önceki paragrafta yer alan örnek üzerinden sorun şu şekilde netleştirilebilir: Kira ilişkisinden kaynaklanan ve ticari ilişkiden kaynaklanan iki farklı uyuşmazlık, tek bir dava şartı arabuluculuk süreci içerisinde anlaşmama ile sonuçlandırıldığında ve arabulucuya ticari uyuşmazlıklar için öngörülen 4.600,00-TL’lik iki saatlik ücret ödendiğinde, yargılama gideri olarak taraflara yükletilecek tutar belirlenirken Tarifenin Birinci Kısmındaki saatlik ücretler esas alınarak garameten paylaştırma yapılmasının daha adil ve hakkaniyetli olacağı kanaatindeyiz. Buna göre kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili dava açıldığında arabuluculuk ücreti olarak yargılama gideri yaklaşık 1.935,00-TL; ticari uyuşmazlıkla ilgili dava açıldığında arabuluculuk ücreti olarak yargılama gideri yaklaşık 2.665,00-TL olarak belirlenmelidir. Bu görüş benimsenmese dahi hakkaniyete dayalı başkaca bir hesaplama yönteminin ortaya konması ve yeknesak şekilde mahkemelerce uygulanması, sadece yargılama giderleri nedeniyle hukuki süreçlerin uzamaması adına önem arz etmektedir.

Son olarak 2025 Yılı Tarifesinin tek yeniliği diyebileceğimiz bu hükmün, derdest bir dava şartı arabuluculuk süreci devam ederken taraflardan birisinin gündeme getirdiği yeni uyuşmazlık konusunun kendiliğinden sürece dahil olması gibi bir sonucu beraberinde getirmeyeceği ifade edilmelidir. Zira yeni bir uyuşmazlık konusu, esasen yeni bir dava şartı arabuluculuk başvurusu gerektirmekle birlikte ancak taraflardan diğeri veya diğerleri kabul ettiği takdirde mevcut derdest sürece dahil edilebilmelidir. Dava şartı arabuluculuğun esaslarını ortaya koyan 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) m. 18/A’daki “Başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.” şeklindeki f. 4 ile aynı maddedeki “Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.” içerikli f. 5 c. 2’nin, bu çıkarımımızı desteklediğini düşünmekteyiz. Dolayısıyla 2025 Yılı Tarifesinin getirdiği bu yeni düzenlemenin (m. 6, c. 2) uygulanabilmesi için her şeyden önce gündeme getirilen yeni uyuşmazlık konusunun dava şartı arabuluculuk sürecine dahil edilmesi konusunda tarafların mutabık olması gerektiği kanaatindeyiz.

2025 Yılı Tarifesi m. 6 c. 2’nin uygulanabilme şartlarını kısaca toparlamak gerekirse;

1) Derdest bir dava şartı arabuluculuk süreci bulunmalıdır.

2) Ortaya çıkan ya da gündeme getirilen yeni uyuşmazlık konusu da münferiden dava şartı arabuluculuğa tabi nitelikte bir uyuşmazlık olmalıdır.

3) Ortaya çıkan ya da gündeme getirilen yeni uyuşmazlık konusunun tarafları ile derdest dava şartı arabuluculuk sürecinin tarafları aynı olmalıdır.

4) Taraflar, ortaya çıkan ya da gündeme getirilen yeni uyuşmazlık konusunun derdest dava şartı arabuluculuk sürecine dahil edilmesi hususunda mutabık olmalıdır.

5) Yeni uyuşmazlık konusunun/konularının da dahil edildiği dava şartı arabuluculuk süreci, tüm uyuşmazlık konuları açısından külliyen anlaşmama ile sonuçlanmalıdır.

Bu şartlar mevcut olduğu takdirde arabulucu, m. 6 c. 2 gereği ayrı bir anlaşmama ücreti talep edemeyecektir. Ancak arabulucunun emeğini hakkıyla korumak ve kötü niyetli uygulamalara yol açmamak amacıyla dava şartı arabuluculuk sürecine dahil olan ve saat esasına göre en yüksek ücretli uyuşmazlık üzerinden iki saatlik anlaşmama ücreti hesaplanmalı ve bu doğrultuda arabulucuya ödeme yapılmalıdır.

Sonuç itibarıyla 2025 Yılı Tarifesi, selefiyle karşılaştırıldığında esasa ilişkin yeniliklerden ziyade ücretlendirme açısından artışlar getiren bir düzenleme görünümündedir. Artışların yerindeliği ya da arabulucunun emeğinin gerçekten karşılığını teşkil edip etmediği, ekonomik bağlamda yerindelik değerlendirmesini gerektirir. Bu husus, alanım olmadığı için eldeki kısa yazının kapsamı dışında bırakılmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki, 2025 Yılı Tarifesi, genel olarak selefinin getirdiği yenilikleri ve sistematiği muhafaza etmektedir. Bu nedenle 2024 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine yönelik kaleme aldığımız ve İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinde yayımlanan makalemizde ortaya koymaya çalıştığımız tüm değerlendirmeler, eleştiriler ve öneriler -ücret tutarları haricinde- güncelliğini korumaktadır. İlgili makalemize yazının sonundaki (*) link üzerinden erişim sağlayabilirsiniz. Diğer yandan getirilen tek cümlelik yenilik ile ilgili olarak (m. 6 c. 2) bu kısa yazıdaki çıkarımlara yönelik her türlü eleştiri ve değerlendirmeye açık olduğumuzu belirtmek isteriz.

Arş. Gör. Abdülhamit YILMAZ

>> 2025 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi

(*) https://dergipark.org.tr/tr/pub/inuhfd/issue/82481/1432170