04.01.2023 tarih ve 32063 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi 10.11.2022 tarih 2019/1255 Bireysel Başvuru nolu kararında Mahkemece, kamulaştırma işlemlerine ilişkin adli ve idari yargı mercilerinde birbirinden bağımsız bir şekilde yürütülen yargı süreçlerinin geri dönüşü mümkün olmayan hak ihlallerine neden olduğu, bu sebeple her iki sürecin birlikte yürütülmesi gerektiği özellikle Kamulaştırma işlemlerinin iptali için açılan davanın sonucunun adli yargı mercilerince görülen bedel tespit ve tescil davalarında zorunlu bekletici mesele yapılması gerektiği vurgusu yapılmıştır. Aksi halde karara konu somut olayda olduğu gibi kamulaştırma işlemi iptal edilmiş olsa dahi Adli Yargı mercilerince verilen ve kesinleşen tescil kararları ve kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi nedeniyle taşınmazın mülkiyetinin hak sahibine iadesi imkanının yani idari yargı tarafından kamulaştırma işlemine yönelik olarak verilecek muhtemel bir iptal kararının sonuçsuz kalması riskinin oldukça yüksek olduğu belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi söz konusu ihlal Kararında;

2942 sayılı Kanunun 10. maddesinin on dördüncü fıkrasında kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından İdari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi hâlinde mahkemece idari yargıda açılan dava bekletici mesele kabul edilerek bunun sonucuna göre işlem yapılacağı hükme bağlanmış ise de adlî yargının idari yargıdaki davayı bekletici mesele yapmasının idari yargıda yürütmenin durdurulması kararı verilmesine münhasır kılınması nedeniyle anılan hükmün idari yargıdaki denetimin etkililiği yönünden yeterli bir güvence teşkil ettiğinin söylenemeyeceği,

Bu kapsamda söz konusu yasal düzenlemenin, yürütmenin durdurulmasına ilişkin istemlerin hızlı bir biçimde karara bağlanamadığı veya yürütmenin durdurulması istemi reddedildiği hâlde esastan iptal kararı verildiği hâllerde kamulaştırma bedelinin tespiti davasının kamulaştırma işleminin iptalinden önce kesinleşmesi riskini tamamen bertaraf etmeyeceği,

Bu sebeple idari yargıdaki davanın daha hızlı bir biçimde karara bağlanmasını, adlî yargı merciinin de idari yargıdan önce karar vermemesini zorunlu kılacak kanuni düzenlemelerin yapılması kamulaştırma işlemine karşı açılan davada verilecek muhtemel bir iptal kararının uygulanabilmesini garanti edebilecek ve Anayasa’nın 40. Maddesi kapsamında kişilere etkili başvuru imkanının sağlanmasının zorunlu olduğu,   

Kaldı ki İnsan Hakları Eylem Planında da mülkiyet hakkının etkili bir şekilde korunması amacıyla acele kamulaştırmaya ilişkin hükümleri de içerecek şekilde 2942 sayılı Kanun ve İlgili diğer mevzuatın gözden geçirileceğinin belirtildiği,

Tespit ve değerlendirmeleri ile kamulaştırma işlemlerinde hak ihlallerin önüne geçilebilmesi için ilgili mevzuatın kamulaştırma bedelinin tespiti için adli yargıda açılan davanın kamulaştırma işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan davadan önce karara bağlanmasını ve idari yargıda verilecek muhtemel bir iptal kararının sonuçsuz kalmasını önleyecek zorunlu yasal düzenlemenin yapılması gerektiği vurgulanmıştır.  

Özelikle kamulaştırma işlemleri kapsamında Adli Yargıda açılan bedel tespit ve tescil dava süreçleri kesinleştikten ve dahi kamulaştırma işlemleri yapıldıktan sonra İdari Yargı mercilerince verilen iptal kararlarının bir anlam ifade etmeyeceği hususlarına atıfla kararda dile getirilen çekinceler nazarı dikkate alındığında, kamulaştırma işlemlerinin iptali için idari yargıda açılan davanın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın tescili için adli yargıda açılan davada zorunlu bekletici mesele yapılması sonucunu doğuracak bir yasal düzenleme yapılması beklenmektedir.

Halil İbrahim BODUR

Hukukçu

 

>> Kararın tam metni için TIKLAYINIZ