ANONİM ORTAKLIKTA FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜL VE İŞ ADAMI KARARI (BUSİNESS JUDGEMENT RULE)İLKESİ

Av. Yunus ÇAK

ÖZ

Anonim ortaklığın, kurucuları, yöneticileri, yönetim kurulu üyeleri, tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kendi kusurları ile yerine getirilmemesi ile ortaklığın, şirkette pay sahiplerinin veya ortaklıktan alacaklı olan üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararlardan sorumludurlar. Bu sorumluluk türü eski Ticaret Kanununda ve Borçlar Kanunundan yer alan müteselsil sorumluluk yerine farklılaştırılmış teselsül sorumluluk ilkesi esas alınmıştır. Farklılaştırılmış teselsül hükümlerine göre, yöneticilerin, tasfiye memurlarının, kurucuların ve yönetim kurulu üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusuru ile ihlali sonucunda ortaklığa, ortaklıktan alacaklı olan üçüncü kişilere ve ortaklık pay sahiplerine vermiş olduğu zarardan her birinin kendi kusuru ve durumun gereklerine göre kendilerine atfedilebilecek zarardan diğerleri ile birlikte sorumlu olmayı gerektiren bir sorumluluk türüdür. Zarar gören, mahkemeye, zarardan sorumlu olduğu kişilerin tamamına karşı dava açarak zarardan sorumlu olabilecek birden fazla davalının zarardan sorumlu olduğu miktarı belirlenmesini isteyebilecektir. Anonim ortaklığı yöneticilerinin eylem ve/veya işlemlerini vermiş olduğu zararlardan özen yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği durumu iş adamı kararı ( Business Judgement Rule) ilkesine göre belirlenecektir. Bu çalışmamız da, yöneticilerin Farklılaştırılmış Teselsül Hükümlerine göre sorumlulukları ve bu sorumluluklarının tespitinde İş Adamı Kararı ilkesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır.

I. GİRİŞ:

Anonim ortaklığın yöneticileri tarafından iş ve/veya işlemlerinin gerçekleştirilmesinde ortaklık, ortaklıkta pay sahibi olan kişiler ve ortaklıktan alacaklı olan üçüncü şahıslar zarar görebilir. Böyle bir durumda, yöneticilerin sorumluluğuna gidilmesi durumu hasıl olacaktır.

İşte bu sebeple bizler bu çalışmamızda, yöneticilerim sorumluluğu, sorumluluk ilkesi ve bu sorumluluğun belirlenmesinde esas alınan kriterler ile bu sorumluluğun belirlenmesi kriterlerinden “iş adamı kararı ilkesi üzerinde duracağız.

II. ANONİM ORTAKLIK VE ANONİM ORTAKLIKTA YÖNETİM KURULU:

Anonim ortaklık, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, borçlarından sadece kendi malvarlığı sorumlu olduğu, ortaklarının sadece ortaklığa karşı taahhütte bulunmuş olduğu miktarla yalnızca ortaklığa karşı sorumlu olduğu, kanunen yasaklanmamış olan her türlü ekonomik amaç için kurulan,  ticaret siciline tescil edilmesi gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen( TTK) bir sermaye şirketidir(TTK m. 329, 331).

Mevcut Türk Ticaret Hukukumuzda, anonim ortaklığın genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere iki temel organı bulunmaktadır. Yönetim kurulu, kanunda yer alan ayrıksı durumlar saklı kalmak kaydı ile,  anonim ortaklığı temsil ve yönetime yetkili olan bir organdır. Nitekim bu husus, TTK’nın 365/1’de şöyle ifade edilmiştir: “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.”

Bununla birlikte, yönetim kurulu, esas sözleşme ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş olan bir ya da birden fazla kişi veya kişilerden oluşmaktadır(TTK m.359 f.1). Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşme ile genel kurul tarafından belirleneceği hususu öngörülmemiş olması halinde, her yıl için kendi aralarında bir yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu başkanın olmadığı zamanda onun yerine geçecek olan başkan vekili seçerler(TTK m.366 f.1).  Aynı şekilde yönetim kurulu temsil yetkisini, yetki devri ve esas sözleşmede aksi öngörülmemiş ise birden fazla yönetim kurulunun üyelerinin olduğu durumda, çift imza prensibi uygulanmaktadır(TTK m.370). Eş söyleyişle, anonim ortaklığı borç altına sokabilmek veya hak edinebilmek gibi aktif temsil yetkisini birden fazla yönetim kurulu üyelerinin olduğu durumlarda, en az iki yönetim kurulu üyesinin imzası ile mümkündür. Buna karşılık pasif temsil yetkisini bu kapsamda ihtar, ihbar kabul etmek gibi iş ve işlemleri ise her bir yönetim kurulu üyesi tek başına kullanabilir.

III. YÖNETİM KURULUNUN HUKUKİ SORUMLULUĞU VE FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜL İLKESİ:

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, anonim ortaklığı kanunda yer alan istisnalar haricinde yönetim kurulu temsil etmektedir. Yönetim kurulunun bu denli yetkisi aynı zamanda kendisinin sorumluluğuna da beraberinde getirmektedir. Buna göre, yönetim kurulu üyeleri, anonim ortaklık kurucuları, tasfiye memurları kanun ve esas sözleşme gereği kendilerine yüklemiş olduğu yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle pay sahiplerine, ortaklığa veya ortaklıktan alacaklı olan üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararlardan hukuki olarak sorumludurlar( TTK m. 553 f.1). Aynı şekilde, yönetim kurulu üyeleri, kendilerine kanun veyahut esas sözleşme ile kendilerine verilmiş olan yetkilerinin/görevlerinin bir kısmını ya da tamamını üçüncü bir kişi veya kişilere devretmeleri halinde, o kişilerin eylemlerinden bu kişilerin seçiminde makul derecede özeni göstermiş olduğu ispat etmesi halinde ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmazlar( TTK m. 553 f.2 ).

Yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun da anonim ortaklığın yönetim kurulunun sorumluluğunda müteselsil sorumluluk ilkesinden farklı olarak farklılaştırılmış teselsül hükümleri benimsenmiştir[1]. Farklılaştırılmış teselsül ilkesi, mehaz İsviçre Borçlar Kanunun 759. Maddesinden esinlenerek alınan temelinde hakkaniyet düşüncesi yatan yeni 6102 sayılı TTK ile hukukumuza giren bir kurumdur[2]. Farklılaştırılmış teselsül ilkesi TTK’nın 557. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir. Birden çok sorumlu arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.” TTK’nın 557. Maddesinin madde gerekçesinde de[3], az yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, İsviçre de anonim ortaklıklar hukuku öğretisinde, mutlak teselsül ilkesinin sert eleştirilere maruz kaldığını, bu ilke yerine öğretide farklılaştırılmış teselsül hükümler güçlü gerekçeler ile kendine yer bulduğunu, daha sonra İsviçre Borçlar Kanununda mutlak teselsül hükümleri yerine farklılaştırılmış teselsül hükümleri bağlamında yasal değişiklikler yapılmış olduğunu, ülkemiz de de mutlak teselsül hükümlerinin ağır eleştirilerine rağmen uygulandığını, ülkemizde de mutlak teselsül ilkesinden vazgeçerek farklılaştırılmış teselsül hükümleri öngörülerek mülga 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak yasal düzenleme yoluna gidilmiş olduğu detaylı şekilde izah edilmiştir.

Farklılaştırılmış teselsül ilkesine göre, yönetim kurulu üyeleri, kurucular, tasfiye memurları veya kurulu ya da yöneticiler tarafından, kanun ve esas sözleşme uyarınca kendilerine yüklemiş olduğu yükümlülüklerini kusurları ile yerine getirmeyerek, anonim ortaklığın, pay sahiplerinin veya anonim ortaklıktan alacaklı olan kişilerin zararına sebebiyet vermesi halinde ve bu zarar ile üst bir kavram olarak yöneticilerin kusurlu eylem ve/veya işlemleri arasında uygun bir illiyet bağının bulunması durumunda, zarardan hukuki olarak sorumlu olabilecek olan birden fazla yöneticinin, her  birine kendi kusuruna ve durumun gereklerine göre zarardan diğer kişiler ile birlikte sorumlu olduğunu kabul eden bir sorumluluk ilkesidir.  Bu genel tanımdan hareketle, anonim ortaklığı yöneticilerinin hukuki sorumluluklarının şartları şu şekilde özetlenebilir[4]: Yöneticilerin, kanun ve esas sözleşme uyarınca kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemiş veya gereği gibi  yerine getirmemiş olmalı, görevin gereği gibi ya da hiç yerine getirmemiş olması sonucunda ortaya bir zarar çıkmış olmalı, yöneticiler ortaya çıkan zarara kanun ve esas sözleşme uyarınca kendilerine yüklenen yükümlülüklerini kasıtlı veya ihmali davranışları ile sebep olmuş olması, ortaya çıkan zarar ile yöneticilerin kasıtlı/ihmali eylem ya da işlemi arasında illiyet bağının olması gerekir.

Farklılaştırılmış teselsül hükümleri, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, temel olarak dış ilişkiyi yani davacı ile zarardan sorumlu olan veya olabilecek yöneticilerin ilişkiyi düzenlediği için, zarara uğrayan davacı, yöneticilerin birine veya birkaçına veyahut tamamın dava açabilecektir( TTK m.557 f.2). Böyle bir durumda mahkeme tüm yönetim kurulu üyelerinin gerek davada davalı olsun veya olmasın her birinin zarardan sorumlu olabilecek olan tavan miktarını belirler[5]. Bundan sonra zarara uğrayan davacı, zararının tamamını bir sorumlu olan yönetim kurulu üyesinden değil, başvurmak istediği her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olduğu tavan miktar ile sınırlı olmak üzere o yönetim kurulu üyesinden talep eder[6]. İşte tam da bu noktada farklılaştırılmış teselsül ilkesi adi ya da mutlak müteselsil hükümlerinden ayrılmaktadır. Adi müteselsil hükümlerine göre, alacaklı, alacağın tamamını borçluların birinden, birkaçından veya tamamından alabilme imkanına sahipken, farklılaştırılmış teselsül hükümlerine göre, alacaklı bir yönetim kurulu üyesinden, birkaçından veya tamamından, her bir yönetim kurulu üyesinin hakim tarafından belirlenmiş olan tavan miktarı ile sınırlı olmak üzere( zararın tamamı değil)  talepte bulunabilecektir. Bununla birlikte hakkından fazla ödeme bulunmuş olan yönetim kurulu üyesi diğer sorumlu olan yönetim kurulu üyelerine genel hükümler çerçevesinde rücu edebilecektir.

Son olarak ifade etmek gerekir ki, yöneticilerin hukuki sorumluluğundan doğan talep hakkı veya alacak hakkı hukuki niteliği itibariyle şahsi nitelikte olduğu için zamanaşımına tabidir. Buna göre yöneticilerin hukuki sorumluluğunu düzenleyen talep hakkına dair zamanaşımı hükmü TTK’nın 560. Maddesinde şu şekildedir: “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve herhâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır”

IV. İŞ ADAMI KARARI (BUSİNESS JUDGEMENT RULE) İLKESİ:

Çalışmamızın ilgili yerlerinde de belirttiğimiz üzere, anonim ortaklığın temsil yetkisi kural olarak yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu temsil yetkisini kullanırken veya kanunun ve esas sözleşmesinin kendilerine yüklemiş olduğu yükümlülüklerini yerine getirirken tedbirli yöneticinin göstermiş olduğu özeni göstermesi ve ortaklık menfaatlerini doğruluk ve dürüstlük kuralının gerekleri çerçevesinde gözetmesi gerekmektedir( TTK m.369 f.1).

Yönetim kurulu üyeleri, görevlerinin gereklerini yerine getirirken özen ve dürüstlük kurallarına uyma yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi halinde hukuki sorumluluğu gündeme gelecektir. İşte “İş Adamı Kararı İlkesi” yönetim kurulu üyelerini sorumluluğunun belirlenmesinde yakından ilgilidir.

Öğretide, iş adamı kararı ilkesi, anonim ortaklık yöneticilerinin ticari takdiri gereği almış olduğu karar veya üstlenmiş olduğu riskler nedeniyle belirli şartlar dahilinde iç ilişkide sorumluluktan kurulmaya olanak veren bir kurum olarak belirtilmiştir[7]. Bu ilke temelde, Anglo Sakson hukuk sisteminde yargı içtihatları ile gelişmiş olup; Kıta Avrupası hukuk sisteminde de kendisine yer bulmuştur[8].  Aynı şekilde, Türk Ticaret Hukukunda da iş adamı kararı ilkesi benimsenmiştir. Nitekim, TTK’nın 369. Maddesinin madde gerekçesinde yönetim kurulu üyelerinin özen borcunun belirlenmesinde “basiretli iş adamı” kıstasının esas alınmayacağı, bunun yerine adı geçen “ iş adamı kararı ilkesinin” esas alınacağını, bu ilke kapsamında söz konusu yönetim kurulu üyeleri, kararın alındığı tarihte kurumsal yönetim ilkelerine göre karar alınması halinde ve risk ya da zarar alınan bu karardan ileri gelmesinde halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulmayacağını belirtmiştir.[9]

İş adamı kararı ilkesinin uygulanmamasının temeldeki iki işlevi vardır[10]: Bunlardan birincisi, yöneticiler tarafından alınacak kararlarının temel esaslarını belirtmek, ikincisi ise, yöneticilerin sorumluluklarına dayalı açılacak davalarda, alınan kararın yerindeliğinin mahkeme tarafından engel olarak, yöneticilerin özen sorumluluğuna dair yargısal denetiminin karar alma sürecine vermektir[11].

İş adamı kararı ilkesine göre, yöneticilerin kararı, karara etki edecek bütün hususlar araştırılıp, sağlam ve güvenilir bir bilgiye dayanarak alınmış ve alınan bu ticari karar alındığı tarihteki şartlara göre makbul veya makul görülüyorsa o durumda karar ticari takdir sınırları içerisinde kaldığı kabul edilecek ve de yöneticilerin sorumluluğuna gidilmeyecektir[12].

Türk Ticaret Hukuku öğretisinde de, Amerikan ve Kıta Avrupası hukuklarındaki iş adamı kararı ilkesinin unsurlarının uygulanması yönündedir[13]. Bu kapsamda, iş adamı kararı ilkesi, kararın yeterli bilgiye dayanması, kararın alınmasında ortaklık menfaatlerinin yer alması, alınan karar bağımsız ve tarafsız olması, hukuka uygun olması ve son olarak alınan karar hukuki manada savunabilir olması halinde ortaya malvarlıksal bir zarar çıksa da bu durum yöneticiler bakımından hukuki sorumluluğu gerektirecek nitelikte olmayın ticari açıdan katlanması gereken bir risk olarak kabul görmektedir[14].

V. SONUÇ:

Anonim ortaklığı temsil eden ve yönetimini gerçekleştiren organ kural olarak yönetim kuruludur. Yönetim kurulu, esas sözleşme ile atanan veya genel kurul tarafından seçilen bir veya birden fazla yönetim kurulu üyelerinden oluşmaktadır. Yönetim kurulu üyeleri daha üst bir kavram ile ifade etmek gerekirse “yöneticiler” kanun ve esas sözleşme gereğince kendilerine yüklenen yükümlülüklerini kasıtlı veya ihmali ile yerine getirmemiş olması ya da gereği gibi yerine getirmemiş ise bu durumun sonucunda anonim ortaklık, anonim ortaklıktan alacaklı olan üçüncü şahıs veya anonim ortaklıkta pay sahibi olan kişiler zarar görmüşler ise o durumda, yöneticiler hukuki anlamda sorumlu olmaktadırlar.

Yöneticilerin sorumluluğunda esas alınan farklılaştırılmış teselsül ilkesidir. Farklılaştırılmış teselsül hükümlerine göre, ortaya çıkan zarardan birden fazla sorumlu olan yöneticilerin, dış ilişkide yani zarar gören alacaklılara karşı kendi kusurları ve durumun gerektirdiği ölçüde kendilerine atfedilebilecek olan zarar miktarına kadar diğerleri ile birlikte sorumlu olmaktadır. Eş söyleyişle, zarar gören davacı ancak yöneticilerin biri veya birkaçına yahut tamamına hakim tarafından belirlenmiş olduğu tavan miktarı ile sınırlı olmak üzere başvurabildiği bir müteselsil borçluluk halidir.

Bunun yanında “İş Adamı Kararı (Business Judgement Rule)  İlkesi” farklılaştırılmış teselsül ilkesi daha doğru bir ifade ile anonim ortaklığın yöneticilerinin hukuki sorumluluğu ile yakından ilgili olup; ayrı düşünülmemesi gereken bir ilkedir.

Adı geçen bu ilke, anonim ortaklık yöneticilerinin almış olduğu karar, kurumsal yönetim ilkelerine uygun şekilde alınmış olması ve bu kararın alınması tarihinde sağlam ve güvenilir bilgiler toplanıp kararın bu bilgilere göre alınmış olması durumunda ortaya bir zarar çıksa da bu zararın karara alan yöneticilerin hukuki sorumluluğunu gerektirmeyecek tam tersine ticari açıdan kabul edilebilir bir risk olarak görülmesi gerektiğini beklemektedir.

-------------------

[1] Pulaşlı, H: (2017), Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, s. 725(Koç, H: (2020), "ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜL İLKESİ UYARINCA SORUMLULUKLARINA GENEL BİR BAKIŞ." Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 3.1, s. 63’den naklen)

[2] Koç, s. 78.

[3]Ayrıntılı bilgi için bkz: TBMM mevzuat bilgi sistemi, (https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=54946&pkanunnumarasi=6102)  , Erişim Tarihi: 15.03.2023

[4] Ayrıntılı bilgi için bkz: Koç, s.64-66.

[5] Koç, s. 74.

[6] Ayan, Ö:(2013), 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Çerçevesinde Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sadakat Yükümlülüğü ve Bu Yükümlülüğün İhlalinin Sonuçları, Adalet Yayınevi, Ankara, s. 246( Koç, s.74’den naklen)

[7] Göktürk, K: ( 2011), "AMERİKAN, ALMAN, İSVİÇRE VE TÜRK HUKUKUNDA İŞ ADAMI KARARI İLKESİ." İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2.2, s. 207.  

[8] Göktürk, s. 208-209.

[9]Ayrıntılı bilgi için bkz: TBMM mevzuat bilgi sistemi, (https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/kanunmaddeleri?pkanunlarno=54946&pkanunnumarasi=6102) Erişim Tarihi: 15.03.2023

[10] Yaşar Bozkurt, S: ( 2014), ANONİM ŞİRKETLERDE İŞ ADAMI KARARI İLKESİNİN (BUSINESS JUDGMENT RULE) UYGULANMASI, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, s.2

[11] Yaşar Bozkurt, s.2.

[12] Merkt, H; Göthel, S. R: (2006), US-amerikanisches Gesellschaftsrecht, Frankfurt, Rn.852( Göktürk, s.209’den naklen)

[13] Kırca, İ: Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarında Takdir Yetkisi – Özen Borcu, BATİDER., C. XXII, Sa. 3, s.92( Göktürk, s. 238’den naklen)

[14] Kırca, s.93( Göktürk, s. 238’den naklen)

Anahtar Kelimeler: Anonim Ortaklık, Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi, İş Adamı Kararı İlkesi, Özen Borcu.