TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET ENGİN CENNET BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/164)

 

Karar Tarihi: 22/11/2022

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Ahmet Engin CENNET

Vekili

:

Av. Yılmaz DEMİROĞLU

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle memuriyete başlatılmama işlemine karşı açılan iptal davasında silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/12/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvuruya Konu Olaylar

8. Başvurucu, Ölçme, Değerlendirme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) girmiştir. ÖSYM tarafından 1/12/2015 tarihinde ilan edilen Devlet Personel Başkanlığının Bazı Kurum ve Kuruşlarının Kadro ve Pozisyonlarına yerleştirme sonuçlarına göre başvurucunun Millî Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği nezdinde koruma ve güvenlik görevlisi olarak yerleştirildiği anlaşılmıştır.

9. MGK Genel Sekreterliği tarafından 4/5/2016 tarihinde tesis edilen idari işlemle başvurucunun ataması uygun görülmemiştir.

10. Başvurucu göreve başlatılma talebinin reddedilmesi üzerine işlemin iptali ve özlük haklarının iadesi amacıyla yürütmenin durdurulması istemiyle dava açmıştır. Başvurucunun dava dilekçesinde, göreve başlatılmasının neden uygun görülmediğinin belirtilmediği de ifade edilmiştir.

11. Savunma dilekçesinde, başvurucu hakkında güvenlik soruşturması yapılmasının 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin 2. no.lu alt bendi, (mülga) 8/1/2004 tarihli ve 25340 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yönetmeliği ile Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yönergesi'nin 72. maddesine dayandığı belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucu hakkında 12/4/2000 tarihli ve 24018 sayılı Resmî Gazete'de yayımlan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği kapsamında atamasının uygun olmadığı belirtilmiştir.

12. Ankara 12. İdare Mahkemesi, başvurucunun işlem dosyası ile birlikte güvenlik soruşturmasına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine dair 15/7/2016 tarihinde ara karar almıştır. Bu ara karardan sonra yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesinin uygun görüldüğü anlaşılmıştır.

13. Davalı idare tarafından sunulan birtakım evrak üzerine yerel mahkeme tarafından 23/8/2016 tarihinde bir ara karar daha alınmıştır. Söz konusu ara kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"15.7.2016 tarihli E.2016/2368 sayılı Mahkememiz ara kararı ile davacı hakkındaki güvenlik soruşturmasına ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine davalı idarece 23.8.2016 tarihinde Mahkememize sunulan ve bu tür bir evrakın muhafaza edileceği kasanın Mahkeme Başkanlığımızda bulunmaması nedeniyle incelendikten sonra 23.8.2016 tarihinde iade edilen 'Gizli' ibareli 7.1.2016 tarih ve ...6102 sayılı belge ile davacı hakkındaki güvenlik soruşturmasının olumsuzluğuna ilişkin istihbari bilgi bulunmakta ise de, istihbari bilgiyi yansıtan 'olumsuz ifadenin' tek başına soyut kaldığı, bu bilgiyi destekleyici ve somutlaştırıcı kayıt, tespit, bilgi, rapor yahut varsa tanık ifadeleri ile bilgi toplama ifadelerine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine,

Yürütmenin durdurulması isteminin ara kararı yanıtı alındıktan sonra incelenmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca ara kararı gereğinin yerine getirilmesi için bu kararın tebliğinden itibaren (15) gün süre verilmesine, belirlenen süre içerisinde ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi halinde, dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verileceği hususunun davalı Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ile Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'na bildirilmesine,..."

14. Yürütmenin durdurulması istemi karara bağlanıncaya kadar geçen zaman diliminde, başvurucunun cevaba cevap dilekçesini sunduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun yürütmenin durdurulması istemi 22/9/2016 tarihinde reddedilmiştir.

15. Yürütmenin durdurulması isteminin reddi kararı 20/10/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu vekili 21/10/2016 tarihinde savunma hakkının kısıtlanmaması için 15/7/2016 tarihli ara kararına cevaben sunulan belgeler ile 7/1/2016 tarihli yazı örneği ve dayanak belgelerinin birer örneğinin kendisine tebliğ edilmesini talep etmiştir.

16. Başvurucu vekilinin istemi üzerine sadece 7/1/2016 tarihli istihbari nitelikteki gizlilik derecesindeki yazı içeriğinin incelendiği veya bildirildiği anlaşılmaktadır. Bilgi notu şeklindeki bu yazı ise bir cümledir. Bu yazıda başvurucunun 2015 yılı itibarıyla KONGRA-GEL(PKK)/KCK yanlısı kesimle mahiyeti bilinmeyen ilintisinin bulunduğu ifade edilmektedir.

17. Başvurucu vekili 29/11/2016 tarihinde; istihbari nitelikteki bilgi notlarının hukuken geçerli delil olmadığını soyut ve subjektif değerlendirmeleri içeren bu tarz bilgilerin aksinin ispatını beklemenin de mümkün bulunmadığını ifade etmiştir. Ayrıca ortada geçerli bir delil ve kayıt olmadığını, kayıt içeriğini doğrulayıcı herhangi bir tespit ve delil bulunmadığını ileri sürmüştür.

18. Ankara 12. İdare Mahkemesi 10/3/2017 tarihinde davayı reddetmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı aynen şu şekildedir:

"Olayda, Mahkememizin 23.8.2016 günlü kararına istinaden davalı idare ile Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'ndan elden getirilen ve bu tür bir evrakın muhafaza edileceği kasanın Mahkememizde bulunmaması nedeniyle incelendikten sonra 23.8.2016 tarihinde iade edilen bilgi ve belgelerden; davacıya ait telefon hattının terör örgütü mensubu kişilerce kullanıldığı, ortak rehberde adına kayıtlı olan ...nolu hattın ...tarihlerinde irtibatları arasında ...ile 18 adet, KONGRA-GEL PKK/KCK bünyesinde/paralelinde faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle gözaltına alınan şahıslar arasında yer alan ...ile 1 adet, KONGRA-GEL PKK/KCK bünyesinde, ülke genelinde aktif olarak faaliyet gösterdiği tespit edilen şahıslar arasında yer alan ...ile 1 adet KONGRA-GEL PKK/KCK hedeflerinde yönelik olarak ...yılında başlatılan uygulamalarda gözaltına alınan ...ile 1 adet irtibatının tespit edildiği görülmüştür.

Bu durumda; her ne kadar davacı hakkında tesis edilmiş bir işlem veya kamu davası sonucunda verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı, istihbari nitelikteki bilgilerin somut bilgi veya belgelerle desteklenmediği sürece tek başına dikkate alınamayacağı ileri sürülmekte ise de, davacının görev yapacağı pozisyonun güvenliğin sağlanmasına yönelik bir pozisyon olması ve istihdam edecek kurumun Ülke güvenliği konusunda önem arzeden bir konumunun olması karşısında istihbari bilgi notu uyarınca bölücü terör örgütleriyle irtibatı konusunda oluşan kuşku dolayısıyla davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu anlaşıldığından göreve başlama talebinin güvenlik soruşturmasının olumsuz olması nedeniyle uygun görülmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir."

19. Başvurucu vekili istinaf isteminde; diğer şikayetlerin yanı sıra, gerekçeli kararda müvekkilinin adına kayıtlı olduğu belirtilen GSM numarasının ne olduğu, ne zaman ve kim tarafından konuşulduğu, gözaltına alınan ve örgüt üyesi olduğu belirtilen şahısların kim olduğunun belirtilmediği ile dayanak belgelerin hâlâ gösterilmediği, savunma hakkının kısıtlandığını ifade etmiştir.

20. İstinaf istemi 18/10/2017 tarihinde esastan reddedilmiştir. Nihai karar 13/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

21. Başvurucu 11/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Bireysel Başvuru Sonrası Gelişen Olaylar

1. Başvurucunun Şikâyeti Üzerine Yürütülen Yargılama Süreci Yönünden

22. Başvurucu 1/8/2017 tarihinde ikamet ettiği yer olan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunarak bilgisi ve rızası olmaksızın kendi adına kayıtlı bir hat açıldığını iptal davası neticesinde öğrendiğini belirtmiştir. Başvurucu, müşteki olarak sunduğu dilekçesinde ayrıca bir GSM şirketinden bilgi almaya çalıştığını, 0536 709 .. ..No.lu hattın 30/12/2008 tarihinde açıldığını öğrendiğini ve söz konusu hattı üç ay önce kapattığını da belirtmiştir. Bu kapsamda ilgilinin tespit edilerek hakkında kamu davası açılmasını talep etmiştir.

23. 0536 709 .. ..No.lu hat yönünden adli belge inceleme uzmanının hazırladığı 7/1/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre abonelik sözleşmesi üzerindeki imza ve yazıların başvurucunun el ürünü olmadığı konusunda mütalaa verilmiştir. Diğer taraftan yapılan araştırmaların derinleştirilmesi üzerine başvurucunun nüfus cüzdanı kullanılarak adına kayıtlı olarak değişik tarihlerde, aynı GSM firmasının farklı şubelerinden toplamda 18 farklı hat daha açıldığı anlaşılmıştır. Adli belge inceleme uzmanının hazırladığı 9/4/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre bu hatlar için düzenlenen abonelik sözleşmeleri üzerindeki imza ve yazıların da yine başvurucunun el ürünü olmadığı yönünde mütalaa verilmiştir.

24. Başvurucunun şikâyeti üzerine yapılan bu soruşturmada başvurucunun adına gözüken birtakım GSM hatları yönünden zamanaşımı nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken iki GSM hattı yönünden ise iddianame düzenlenmiştir.

25. Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesi, ilgili GSM firmasının şubesinden sorumlu kişi hakkında 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin (10) numaralı fıkrası kapsamında takdiren ve neticeten 1.020 TL adli para cezası vermiştir. 24/2/2021 tarihli hüküm, niteliği itibarıyla kesin niteliktedir.

2. Yargılamanın Yenilenmesi Talebi Yönünden

26. Başvurucu, bilirkişi raporlarından sonra 25/4/2019 tarihinde yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmuştur.

27. Süreç içerisinde başvurucunun yargılamasının yenilenmesi isteminin yerel mahkeme tarafından 22/1/2021 tarihinde reddedildiği anlaşılmıştır. Ret gerekçesi şu şekildedir:

"Somut olayda; Mahkememiz'in 21/12/2020 tarihli ara kararıyla Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'ndan 'Mahkememiz'in davanın reddi kararına dayanak olarak alınan istihbari bilgiye esas telefon numarasının, davacıya ait olmadığı bilirkişi raporuyla sabit olan 0536 709.. .. numaralı telefon hattı ile uyumlu olup olmadığının açıklanmasının istenilmesine,' karar verilmesi üzerine Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'ndan elden getirilen ve bu tür bir evrakın muhafaza edileceği kasanın Mahkememizde bulunmaması nedeniyle incelendikten sonra 18.1.2020 tarihinde iade edilen bilgi ve belgeler incelendiğinde Mahkememiz kararına esas alınan telefon numarasının davacının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusu neticesinde davacıya ait olmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilen 19 adet numarayla uyumlu olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının Mahkememiz kararı sonrasında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapmış olduğu suç duyurusu neticesinde Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen bilirkişi raporunda davacıya ait olmadığı tespit edilen numaralar ile Mahkememiz kararında güvenlik soruşturmasına esas alınan telefon numarasının uyumlu olmadığı, bu suretle söz konusu bilirkişi raporlarının Mahkememiz kararının yargılamasını yenilenmesini nitelikte olmadığı anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi gerekmektedir."

28. Başvurucu yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf başvurusu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi tarafından 11/2/2022 tarihli kararla kesin olarak reddedilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

29. İlgili hukuk için bakınız Rıdvan Batur, B. No: 2018/17680, 3/12/2020, §§ 20-25.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

30. Anayasa Mahkemesinin 22/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

31. Başvurucu; ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde belirtildiği üzere elden getirilip iade edildiği belirtilen bilgi ve belgelere karşı savunma istenmediği gibi hangi telefon hattından ve kimlerden bahsedildiğinin de anlaşılamadığını ileri sürmüştür. Ayrıca ilk derece mahkemesinin bu bilgileri taraf denetimine sunmaması nedeniyle savunma hakkının ihlal edildiğini, söz konusu şikayetleri istinaf başvuru dilekçesinde de ileri sürdüğünü, buna karşın başvurusunun reddedildiğini ifade etmiştir.

2. Değerlendirme

32. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun sadece karşı tarafın sunduğu belgeler dikkate alınarak Mahkemece karar verildiğine ve işleme dayanak olarak gösterilen belgelerin tarafına gönderilmediğine ilişkin şikâyetleri silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

34. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

35. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

36. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Mehmet Fidan, § 38).

37. Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunma hususunda uygun imkânların sağlanması şarttır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).

38. Silahların eşitliği ilkesi; davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

39. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).

40. Yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, B. No: 2013/7727, 4/2/2016, § 52).

41. Bununla birlikte kamu güvenliği veya başkalarının haklarının korunması gibi haklı nedenlerin bulunması hâlinde hükme esas alınan kanıt ve belgelerin başvurucuya verilmemesi veya gösterilmemesi makul görülebilir. Ancak bu hâlde dahi hükme esas alınan belge kendisine verilmeyen başvurucunun savunma hakkında meydana gelen bu kısıtlamayı telafi edecek karşıt-dengeleyici imkânların başvurucuya sağlanması gerekir. Bu bağlamda başvurucunun belge içeriğinden haberdar edilmesinin, buna karşı savunma ve itirazlarını mahkemeye sunabilme fırsatına sahip olmasının dengeleyici bir imkân olduğu söylenebilir. Yine söz konusu belgenin başvurucu tarafından bilinmesinin sakıncalı olduğu düşünülen kısımları karartılarak başvurucuya verilmesi ya da başvurucunun söz konusu belgeyi mahkeme kaleminde inceleme fırsatı bulması da dengeleyici birer imkân olarak görülebilir (Ayfer Atalmış, B. No: 2016/12198, 9/6/2020, § 35).

42. Adil yargılanma hakkı yargılamanın sonucunun adil olmasını garanti etmemekte, yargılama sürecinin hakkaniyete uygun bir biçimde yürütülmesini güvence altına almaktadır. Öte yandan yargılama sürecinde savunma hakkını zedeleyen birtakım eksikliklerin bulunması otomatik olarak adil yargılanma hakkının ihlaline yol açmamaktadır. Adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken yargılamadaki bir eksikliğin yargılama süreci içinde telafi edilip edilmediği ve bunun bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini etkileyip etkilemediği değerlendirilir (Ayfer Atalmış, § 41).

43. 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin devlet memurluğuna girişte güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması şartını getiren (8) numaralı alt bendinin kişisel verilerin korunması hakkı yönünden yeterli güvenceleri içermediği gerekçesiyle iptal edilmiş olması, yürürlükte bulunduğu dönemdeki uygulamalarına ilişkin olarak açılan davalarda bu kuralın dikkate alınmasının otomatik olarak adil yargılanma hakkını zedelediği söylenemez. Kuralın kişisel verilerin korunması hakkının ihlalini teşkil etmesi adil yargılanma hakkını da ihlal ettiği biçiminde anlaşılamaz. Zira adil yargılanma hakkı uyuşmazlıkta uygulanacak kuralın içeriği itibarıyla adil olmasını değil uygulanma şekli itibarıyla adil olmasını garanti etmektedir. Bu açıdan iptal edilen kuralın somut olaydaki uygulanma şeklinin adil yargılanma hakkını zedeleyip zedelemediği irdelenmelidir (Sebiha Kaya, B. No: 2018/34124, 20/5/2021, § 46).

44. Anayasa'ya ve 657 sayılı Kanun'a göre devlete sadakat yükümlülüğü devlet memurlarının temel ödevlerindendir. Bu sebeple bir kimse hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda bu kişinin devlete sadakatinden kuşkulanılmasını haklı gösterecek ölçüde tespitlerin elde edilmesi hâlinde güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak nitelenmesi makul karşılanabilir. Ancak kişinin devlete sadakat göstermeyeceğine yönelik kuşku kişisel değerlendirme ve kanaatlere değil somut ve maddi tespitlere dayanmalıdır. Bununla birlikte söz konusu verilere davacıların ulaşma ve verilere karşı iddialarını ileri sürme imkânı sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra açılan davalarda elde edilen veriler mahkemelerce somut bir şekilde değerlendirilerek karar verilmelidir. Aksi takdirde güvenlik soruşturması ilişkin verilerin paylaşılmaması ve somut olarak ortaya konulmadan karar verilmesi idari işleme karşı yargı yolunun açık olmasını anlamsız kılar (Salih Düzgün ve diğerleri, B. No: 2018/32202, 7/10/2021, § 32).

45. Anayasa Mahkemesi Rıdvan Batur kararında, vergi müfettişliğine güvenlik soruşturması nedeniyle atanamayan başvurucunun açmış olduğu davada idare tarafından sunulan belgelerin içeriğinden hüküm verilene değin haberdar olmadığını ve kararın gerekçesinin hükme esas alınan belgelerin içeriğini yansıtmaktan uzak olduğunu belirtmiştir. Güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen bilgilerin hangi delillere dayandığı, bu iddianın nasıl ve neden doğduğu konusunda idare tarafından Mahkemeye sunulan bilgi ve belgelere sahip olmayan başvurucunun ret hükmünün gerekçesi ile (temyiz aşamasında) hükme esas alınan belgelere ilişkin etkin olarak yorumda ve itirazda bulunması adına yeterli imkâna sahip olduğu söylenemeyeceğini ve somut yargılama sürecine bu çerçeveden bakıldığında başvurucuya hükme esas alınan belgeleri incelemesi, bu belgelere yönelik yorumda ve itirazda bulunabilmesi için pratik ve etkin imkânların sağlanmadığını ifade etmiştir. Bu nedenlerle başvurucuya hükme esas alınan belgelere yönelik yorumda/itirazda bulunma konusunda etkin ve pratik imkânların sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı, bu bağlamda adil bir yargılamanın gerçekleşmediği sonucuna varmıştır (Rıdvan Batur, §§ 40, 41).

46. Yine Anayasa Mahkemesinin Bünyamin Uçar (B. No: 2017/32004, 3/6/2020) kararında sözleşmeli subaylık ve muvazzaf astsubay temini sınavlarında başarılı olmasına rağmen güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu gerekçesiyle işlemleri sonlandırılan başvurucu hakkında elde edilen bilgiler idare tarafından dava dosyasına sunulduğu ve mahkemenin de gizli ibareli olarak sunulan belgeleri esas almak suretiyle davanın reddine karar verdiği ifade edilmiştir. Söz konusu bilgilerin başvurucuya incelettirme imkânı sağlanmadığı gibi mahkeme tarafından gizli ibareli bilgi ve belgelerin başka şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğinin korunması veya idarenin soruşturma metotlarının gizli tutulması ya da benzeri haklı görülebilecek hususlar nedeniyle başvurucuya verilmediğini gösterecek hiçbir argümanın ortaya konulmadığı belirtilmiştir. Öte yandan anılan belgelerin başvurucunun incelemesine açılmayacağına ilişkin herhangi bir karar alınmadığı ve bu belgelerden başvurucunun haberdar edilmediği söylenmiştir. Belirtilen nedenlerle davalı idareler tarafından sunulan ve mahkeme kararlarında hükme esas alınan gizli ibareli belgelere karşı başvurucuya savunma yapma imkânı verilmemesi nedeniyle başvurucunun silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Bünyamin Uçar, § 45).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

47. Somut uyuşmazlık başvurucunun güvenlik soruşturması nedeniyle memuriyete atanmaması işleminden doğmuştur. Mahkemece ara karar sonucu sunulan belgelerde yer alan bilgilerin değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun atanmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yani Mahkeme, uyuşmazlığın çözümünü sunulan belgeler üzerine kurmuştur. Mahkeme, dava dosyasına sunulan 7/1/2016 tarihli belgeyi ve içeriğindeki bilgi notu şeklindeki tek cümlelik yazıyı başvurucuya talebi üzerine bildirmiştir. Buna karşın -asıl olarak- güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olan dayanak belgelerin bildirildiğine veya bunları incelettirme imkânı tanındığına dair herhangi bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır. Üstelik başvurucu, yargılama aşamasında söz konusu dayanak belgelerin de kendisine verilmesi veya incelettirilmesi yönünde birçok kez talepte bulunmuştur.

48. Başvurucu halihazırda güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olan telefon numarasının ne olduğunu bilmemektedir. Nitekim gerekçeli kararda söz konusu bilgi yer almamaktadır. Ancak gerekçeli kararda başvurucuya ait telefon hattının terör örgütü mensubu kişilerce kullanıldığı tespitinin yapılması karşısında bu hattın hangi numara olduğunun başvurucu tarafından bilinmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi aşamasında da söz konusu bilgiye erişilememiştir.

49. Bunun yanında bu telefon hattı ile gerekçede belirtilen kişilerle ne zaman görüşüldüğünü gösteren bilgi ve belgeler başvurucuyla paylaşılmamıştır. Kamu güvenliği veya başkalarının haklarının korunması gibi haklı nedenlerin bulunması hâlinde hükme esas alınan kanıt ve belgelerin başvurucuya verilmemesi veya gösterilmemesi makul görülebilir. Ancak bu hâlde dahi hükme esas alınan belge kendisine verilmeyen başvurucunun savunma hakkında meydana gelen bu kısıtlamayı telafi edecek karşıt-dengeleyici imkânların başvurucuya sağlanması gerekir. Bu bağlamda başvurucunun belge içeriğinden haberdar edilmesinin, buna karşı savunma ve itirazlarını mahkemeye sunabilme fırsatına sahip olmasının dengeleyici bir imkân olduğu söylenebilir. Yine söz konusu belgenin başvurucu tarafından bilinmesinin sakıncalı olduğu düşünülen kısımları karartılarak başvurucuya verilmesi ya da başvurucunun söz konusu belgeyi mahkeme kaleminde inceleme fırsatı bulması da dengeleyici birer imkân olarak görülebilir.

50. Diğer taraftan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sayesinde başvurucunun rızası olmaksızın üzerine kayıtlı birçok GSM hattın varlığından haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim dava istinaf aşamasındayken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 1/8/2017 tarihli dilekçeye bakıldığında başvurucunun rızasına aykırı olacak şekilde üzerine kaydedilen sadece bir GSM hattı olduğunu düşündüğü, dahası başvurucunun bu bilgiyi de ilgili GSM firmasından temin ettiği anlaşılmaktadır. İptal davasının reddedilmesine ilişkin hüküm kesinleştikten sonra başvurucunun üzerine kayıtlı onsekiz tane daha GSM numarasından haberdar olduğu görülmüştür. Bu durum başvurucunun dava dosyasındaki evraktan yeterli bir şekilde bilgi sahibi olamadığını teyit etmektedir. Bunun yanında yargılamanın yenilenmesi aşamasında yerel mahkeme tarafından yapılan tespitler, başvurucunun bireysel başvuruya konu mevcut şikâyetlerini giderecek nitelikte değildir.

51. Sonuç olarak yukarıda yer verilen kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmaması nedeniyle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

52. Başvurucu; adli sicil ve arşiv kaydının bulunmadığını, soyut bir bilgi notu ile olumsuz algı oluşturularak masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, gerekçeli kararda ilgili kısımların belirtilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca kanun önünde eşitlik ilkesinin, kamu hizmetine girme hakkının ve göreve başlatılmamasının mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını belirtmiştir. Diğer taraftan ismi kullanılmak suretiyle ve usulüne uygun bir karar olmaksızın iletişim bilgilerine ulaşılmış olmasının özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal ettiğini ifade etmiştir.

53. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında ayrıca bir inceleme yapılmasına bu aşamada gerek görülmemiştir.

C. Giderim Yönünden

54. Başvurucu, ihlalin tespitiyle birlikte yeniden yargılama talebinde bulunmuştur. Ayrıca maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesini talep etmiştir.

55. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

56. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 12. İdare Mahkemesine (E.2016/2368, K.2017/796) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 257,50 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.157,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.