2918 sayılı KYTK’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesine göre;
"Madde 111 - Bu Kanunla öngörülen hukukî sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir."
hükmü amildir. Böylelikle Sigorta şirketi ile mağdur tarafın yapmış olduğu anlaşmaların hukuken geçersizliği neticesinde mahkeme yoluyla sözleşmenin feshine gidilebilir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/10652 E. 2016/11067 K. sayılı 01.12.2016 tarihli kararına göre;
"…2- )" Bahse konu Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Bu kapsamda, Davalı ..., davacı ...'e kızı ... vefatı nedeni ile 16.03.2010 tarihinde 10.868 TL, eşi ... vefatı nedeni ile 29.04.2010 tarihinde 47.373 TL ödeme yaptıklarını, davacı ...'in ölen kızı Sevda için aldığı ödeme nedeni ile 09.03.2010 tarihinde, davacı ...'in ölen eşi ... için aldığı ödeme nedeni ile 14.04.2010 tarihinde kurumlarını ibra ettiğini savunmaktadır. Bu nedenle, yukarıda zikredilen 2918 sayılı KYTK Madde 111 uyarınca, tazminatın yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların akdedildikleri tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilmeleri mümkündür.
Yasa'nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine dair bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava miadında olduğundan, davalının güvence hesabının ödediği paranın yeterli olduğu iddiası dikkate alınarak, mahkeme tarafından öncelikle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yeterliliğinin belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Yukarıda arz edilen durum neticesinde, akdedilmiş olan ibra sözleşmelerinin geçersiz olabileceği hususunun netlik kazandığı değerlendirilmiştir.
Sigorta şirketleri Sakatlık teminatını ödediği gerekçesi ile mağdur kişinin bakım-bakıcı masraflarını ödememektedir.
Bununla birlikte, sigorta şirketinin "Sakatlık Teminatı" olarak ödeyeceği miktar ile "Tedavi-Bakım ve Bakıcı" gideri olarak ödeyeceği miktarlar birbirlerinden ayrı teminat kapsamındadır ve sigorta şirketleri sakatlık teminatını ödediği gerekçesi ile mağdur kişinin bakım ve bakıcı masraflarını ödememektedir.
Toplam tedavi ve bakım süreci giderleri mağdur kişinin sadece hastanede kaldığı sınırlı süre içerisindeki tedavi ve bakım giderlerinden daha geniş bir süreyi ihtiva ettiğinden, maluliyet oranına göre uzun dönem/yaşam boyu tedavi ve bakım masraflarını da içermesi gerekmektedir.
Sigorta şirketlerinin sadece Sakatlık teminatı adı altında ödemiş olduğu rakamlar içerisinde mağdur kişinin ömür boyu başka bir kimsenin bakımına muhtaç olduğu giderlerin ödenmediğinin bilinmesi ve dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca bu kapsamda ödenen miktarlar ödenmesi gereken toplam tazminata göre çok yetersiz olduğu durumlarda da yukarıda belirtmiş olduğum yasa maddesinin ikinci cümlesinde ifade edildiği üzere yapılan anlaşmalar 2 yıl içinde iptal edilebilmektedir. Dolayısıyla bu kapsamda mağdur kişiler, yeniden ödenmesi gereken asıl miktarların mahkemece ilgili bilirkişilerce hesaplatılarak talep etme hakkına sahiptirler.
Bakım ve bakıcı giderlerinin Sigorta Poliçesindeki TEDAVİ TEMİNATI kapsamında olduğu, Yargıtay’ın yeni kararlarında da hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay’ın yerleşmiş İçtihatlarına göre ; “Bakım Giderleri” tazminat taleplerinin 6111 Sayılı Kanunun 59’ncu maddesinde belirtilen tanıma uygun olarak, hastane dışında yapılan giderlerin de sağlık giderlerinin bir uzantısı olduğu ve fakat bu tür giderlerin hastane ile ilgisi olmadığından sigorta şirketinin tazmin sorumluluğunda olduğu, söz konusu taleplerin “Sağlık/Tedavi Giderleri” başlığında ödenmesi gerektiği yönündedir.
Bu noktada önemle dikkat edilmesi gereken hususun, yasa koyucunun SGK’ya verilen sorumluluğun yalnızca hastanede yapılan masrafları kapsadığı, Hastane dışında yapılan bakım masrafları, protez ve benzeri giderler için sigortacının sorumluluğunun devam ettiği belirtilmektedir.
6111 Sayılı Kanunun yayımlanmasından sonra ortaya çıkan hukuksal tereddütler, Yargıtay’ın “sakatlığa bağlı bakım masraflarının tedavi/sağlık teminatı kapsamında ödenmesi gerektiği"
yönündeki kararlarıyla netlik kazanmıştır. Konu ile ilgili olarak; Yargıtay’ın yukarıda belirttiğim hususlar ile ilgili çok yeni kararları bulunmaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/4539 E. , 2021/3190 K. sayılı kararında; .…” 6058 sayılı TBK’nun 54. Md.’sinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS genel şartlarındaki sakatlıklar için verilen teminatlar ile tedavi giderleri ile ilgili verilen teminatlar ayrı olarak ele alınmıştır. Böylece, sakatlık tazminatı hesaplanırken; bakıcı giderleri, mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı ve yardımcı ile maaş ve ücretler dikkate alınmıştır.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dairenin kurumsallaşmış içtihatları da bu yöndedir. Bu kapsamda, davalı vekilinin itirazlarının reddi ile sair itirazlarının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda hakem heyeti tarafından sakatlık teminatı ile yaşam boyu bakıcı teminatı arasındaki bariz ayrım gözetilmeyerek içtihatların hilafına yazılı karar verilmesi izahtan vareste bulunmuştur.
İlgili Yargıtay kararında bakıcı giderlerinin sürekli maluliyet teminatı kapsamında olduğu davalı tarafça iddia olunmuştur. Ancak yukarıda Yargıtay kararında açıklandığı üzere bahsedilen her iki sorumluluğun birbirinden farklı olduğu gerekçesi ile bakım-bakıcı giderlerinin ödenmiş olunan sakatlık tazminatı kaleminden ayrı tutularak mağdur- davacı tarafa ayrıca bu bakıcı giderlerinin tedavi teminatı kapsamında ödenmesine karar verilmiş, bu sebeple de İtiraz Hakem Heyeti’nce Yaşam Boyu Bakıcı Giderlerinin Tedavi Giderleri Teminatından olduğu gözetilerek davalı tarafın itirazları reddedilmiş ve bu yönde bozma kararı verilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/6030 E. , 2021/8056 K. kararı da aynı doğrultudadır.
Davacı vekili; davalı ... nezdinde ... poliçesi ile sigortalı bulunan araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin, 30/08/2016 tarihinde gerçekleşen tek taraflı trafik kazasında yaralandığını ve malul kaldığını, davalı tarafından sürekli iş göremezlik tazminatının ödendiğini ancak bakıcı gideri tazminatının karşılanmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 45.000,00 TL bakıcı gideri tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davalı şirketin sürekli iş göremezlik teminatı olan 310.000,00 TL maddi tazminatı davacıya ödediği, genel Şartlardaki 01.06.2015 tarihindeki değişiklik gereği bakıcı giderlerinin "sürekli sakatlık teminatı" kapsamına alınmış olduğu, davalı ... Şirketinin bakiye poliçe teminatı kalmadığı gerekçesi ile başvurunun reddine karar verilmiş, davacı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını ve %90 maluliyeti sebebi ile ömür boyu bakıma muhtaç hale geldiğini açıklayarak bakıcı gideri tazminatı talep etmiş, Uyuşmazlık Hakem Heyetince sürekli maluliyete ait teminat limitinin 310.000,00 TL olması, sürekli maluliyet nedeniyle bu miktarın tamamının başvuru sahibine ödenmesi sebebiyle sürekli bakıcı gideri için ödenecek bir miktar kalmadığı gerekçesiyle davacının başvurusunun reddine karar verilmiş; davacının vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalıya sigortalı sürücünün kullandığı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde; ölüm ve sakatlanma kişi başına teminat limiti 310.000,00 TL, tedavi gideri kişi başına teminat limiti 310.000,00 TL olarak belirlenmiş ve kaza tarihi itibari ile geçerli olan poliçe limitleri 310.000,00 TL’dir. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır.
6098 Sayılı TBK'nun 54.maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ... Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri; mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dairenin kökleşen içtihatları da bu yöndedir.
Bu halde İtiraz Hakem Heyetince yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatından olduğunun gözetilerek davacı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yaşam boyu bakıcı giderinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dolayısıyla yazınının özünde açıklanmış olan sebeplerle davacı tarafın itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, karar verilmiştir.
Yargıtay 17. HD.’nin 24.01.2013 tarih ve 2012/362 E., 2013/578 K. sayılı bir başka kararında;
“..1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ayrıca manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasında ve bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsilinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin ve davalı X…..Sigorta A.Ş vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak; hem davalılar hem de davacılar açısından mağduriyetlerin yaşanmaması adına hukuken konusunda uzman bir avukat ile danışarak hareket edilmesi yerinde olacaktır.

Av. Güzide Şeniz ÖZSOY





