28 Şubat davasına devam ediliyor. Geçen hafta 15 tutuklu sanık daha tahliye edildi. 103 sanıklı davada 5 tutuklu sanık kaldı. Duruşmaya katılan Cumhuriyet Savcısının sanıkların tutukluluk hallerinin devamı yönündeki talebini mahkeme dikkate almayarak sanıkların tahliyesine karar verdi. 18 Kasım Pazartesi gününden itibaren duruşmalara devam edilecek.
 
Mahkeme başkanı tahliye kararlarını okuduktan sonra, tahliye edilen sanıkların suçsuz oldukları anlamına gelmediğini açıklama gereği de duymuş. Tutukluluğun mahkumiyet, tahliyenin de suçsuzluk ve beraat anlamına gelmediği doğru. Ama bu davada adil yargılama ilkelerine uyulmadığı algısı ve kaygısının oluştuğu, kamu vicdanındaki rahatsızlık da doğru.
 
Başkanın bu açıklaması mahkeme heyetinin vicdanlarını ne derece tatmin eder veya etmiştir bilemeyiz ama kamu vicdanı tatmin olmuş görünmüyor.
 
Balyoz davasında darbeye teşebbüs edenler tutuklu yargılanıp verilen mahkumiyet kararları Yargıtay tarafından onanırken, teşebbüs değil tamamlanmış bir darbe olan 28 Şubat Darbesinin sanıkları neden tutuksuz yargılanıyor sorularına cevap arayanlar şimdilik cevabını bulabilmiş değiller. Bu nedenle 28 Şubat Darbesi mağdurları 18 Kasımdan itibaren daha fazla bir katılımla davayı takip etmek ve avukatları vasıtasıyla dosyaya yeni deliller sunmak gerektiğine işaret ediyorlar.
 
ADİL YARGILAMA
 
Yargılamanın adil olması, hem hukuk devleti olmanın gereği hem de darbelerden çok çekmiş olan halkın beklentisi.
Darbe dönemlerinde hukuk olmadığını, darbecilerin keyfi kararlarının uygulandığını yakinen biliyoruz. 28 Şubat davasının belgeleri arasında yer alan ve iddianamede sanık Tevfik Özkılıç’a ait olduğu ifade edilen ses kaydında darbe hukukunun (!) nasıl işlediğini ve işletileceğini göstermesi bakımından ilginç açıklamalar yer alıyor.
 
1996- 1999 yıllarında Genelkurmay Personel Başkanlığı General ve Amiral Şube Müdürü olarak görev yaptığı tespit edilen Korgeneral Tevfik bu konuşmasında bakın neler söylüyor.
 
İçimizde hainler var yani , İçimizdeki hainler nerede ? Okul karargahında, öğrenci alayında, dekanlıkta...
 Bakın size ilginç bir olay anlatayım. Askeri Yüksek İdare mahkemesinden özel bir kişi ile bir görüşme yaptım. Bunların hepsini bir paketle atacaktık, tamamını. Atma işleminde 4.sınıf öğrenciler de var. Diğerlerini de peyderpey sürece yayacaktık. 3,2,1.sınıftakilerle ilgili. Ama birinden şüphelendiğimiz zaman bir şekilde adamı , jandarmanın bir takım imkanları yar. Biz bazen ajitasyon için asılsız ihbar yapardık. Bir ihbarı yaptığımız internet cafeden ikinci ihbar için kullanmıyorduk gibi yani istersen çok değişik yöntemler bulabilirsin yani. Talat AYDEMİR iki kere isyana teşebbüs etmiş, bu okulda, birinci de İNÖNÜ affetmiş bunları , ikincide de yapınca  Kıbrıs olaylar var . 1964 Aralığı , İngiltere’den dönmüş, iki günlüğüne.”
 
‘USULÜNE UYGUN YARGILAYIN VE ASIN’
 
“Demişler ki Talat AYDEMİR yeni den isyana teşebbüs etti , O da demiş ki ‘usulüne uygun yargılayın ve asın’ demiş İsmet İNÖNÜ. Biz adamı usulüne uygun yargılarız asarız. Delile ihtiyaç yok. Böyle bir delile ihtiyaç yok. Yeter ki emin olalım biz. Biz burada bir öğrenci için emin olalım. Siz deyin ki bu adam bundan, delil yok, hiç gerek yok, biz onu atarız, nasıl atarız onu? Yani bize bazen 5-6 aylık bir süreç gerekir sadece... bizim başka yetkiler imiz var . Subaylar için Yüksek Askeri Şura’ya girip atılacaklar için de gerek yok yargı yolu kapalı , Kuvvet (KKK) inandıktan sonra subayı atmak daha kolay. Öğrenciyi atmak daha zor . Subayı atmak çok kolay. Siz karar verin, Şura’ya sokun yargı yolu kapalı. Tık diye ilk Şura’da Aralık’ta şura var, çıkartır atarlar hepsini. Ben Sincan olayları sırasında üç sene Genelkurmayda özel bir grupla çalıştım. O dönemde yılda iki Şura yapılırdı . Bir yükselme şurası bir kanun, kararname, terfi şurası. Her birinde 100 kusur olmak üzere 600 kişi attık okuldan. Hepsi de çalışma komisyonundan, kurmay albaylar vardı hakim albaylar vardı, teğmen vardı, başçavuş vardı, sivil memurlar vardı hepsi gittiler. Hepsi atılan o adamlar da acaba çok emin miydiniz derseniz çok değildik arkadaşlar neden? Tanımıyoruz ki adamı. Komutanı demiş bu böyle, ama bazen kurunun yanında yaş da yanar arkadaşlar...
 
28 Şubat Darbesi sürecinde yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları 28 Şubat sanığı böyle anlatıyor. İstiklal Mahkemelerinde “sanığın idamına kararın bilahere yazılmasına “ denildiği gibi bir şey.
28 Şubat Darbesi davasında ise kimse ‘usulüne uydurulan’ bir yargılama istemiyor. Delilsiz bir karar istemiyor. Kurunun yanında yaşların yanması da istenmiyor.
 
Halkın beklentisi adalet. Adaletin tecellisi için adil bir yargılama. ‘Biz adamı usulüne uygun yargılarız asarız delile ihtiyaç yok diyenlerin yargılanmaları için o kadar çok delil var ki.
 
 
(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)