Evcil hayvanlar, birçok ailede yalnızca bir varlık değil; duygusal bağ kurulan, bakım sorumluluğu üstlenilen bireyler olarak kabul edilmektedir. Buna rağmen hukukumuzda, evcil hayvanların boşanma davalarında paylaşımına dair özel bir düzenleme içermemektedir. Bu durum, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve yargı uygulamaları arasında uyumsuzluklara ve boşluklara yol açmaktadır.

Bu çalışmada, boşanma davalarında evcil hayvan paylaşımı konusundaki uygulamadaki belirsizlikler ve karşılaştırmalı hukuk ışığında çözüm önerileri değerlendirilecektir.

Türk Hukukunda Evcil Hayvanın Statüsü: Mal mı, Canlı mı?

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu ile hayvanların alelade bir eşya ile eşdeğer tutulmasına engel olunmuş ve kanunun ilk maddesine göre ‘’Hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amaçlanmıştır’’.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda 2021 yılında yapılan değişiklikle hayvanlara yönelik fiiller artık kabahat değil, suç olarak düzenlenmiş ve ceza yaptırımları artırılmış ve bu yaklaşım, hayvanın “eşya” statüsünden çıkması gerektiğini ima etse de, özel hukuk sisteminde (boşanma, miras, tasfiye vb.) statüsü henüz değiştirilmemiştir.

Mevzuat Boşluğu

Türk Hukuku’nda boşanma esnasında evcil hayvanların durumu, genel olarak TMK’nın eşya hukuku hükümleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu yaklaşım, evcil hayvanların duygusal ve manevi değerini göz ardı etmektedir. Her ne kadar Türkiye, Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ne taraf olsa da, iç hukukta evcil hayvanların özel durumunu düzenleyen açık ve net hükümler bulunmadığından bu durum, boşanma davalarında evcil hayvanların paylaşımı konusunda ciddi hukuki ve duygusal sorunlara yol açmaktadır.

Boşanma Sürecinde Evcil Hayvan Velayetine İlişkin Hukuki Değerlendirme

Anlaşmalı Boşanma Davalarında: Anlaşmalı boşanma davasında sunulacak anlaşmalı boşanma protokolü ile taraflar arasında mutabık kalınan her türlü mesele düzenlenebileceğinden (kamu düzenine ilişkin olan konular hariç) mahkeme tarafından protokolün aynen tespitine karar verilir. Bu kapsamda anlaşmalı Boşanma davalarında evcil hayvanların velayeti ve diğer talepler hakkında mahkemece hayvanların can veya eşya olarak değerlendirilmesine bakılmaksızın taraf talebi doğrultusunda karar verilebilmektedir.

Mahkemelerin bu şekilde aldığı kararların gerekçesinde kanunda uygulanabilir bir hükmün bulunmamasından hareketle, TMK m. 1 hükmü uyarınca hakimin örf ve adet hukukuna, bu da yoksa kanun koyucu gibi karar verme yetkisine işaret ettiği görülmektedir.

Özetle anlaşmalı boşanma davasında eşler evcil hayvanlarının boşanmadan sonra veya boşanma aşamasında hangi tarafta kalacağına karar verebileceği gibi, evcil hayvan kendisinde kalmayan taraftan, bakım ve masraflarının karşılanması amacıyla evcil hayvan için nafaka ödemesi isteyebilecek ve hatta evcil hayvan kendisinde kalmayan tarafa görüş günleri sağlanabilecektir. Ancak bu protokolün mahkeme tarafından kabul edilip edilmeyeceği hakimin takdirindedir. Bazı mahkemeler, evcil hayvanı “can” olarak değerlendirip protokolü onaylarken, bazı mahkemeler ise “eşya” olarak görüp reddedebilmektedir.

İzmir 16. Aile Mahkemesinde karara bağlanan bir anlaşmalı boşanma davasında taraflar köpeklerinin eşlerden birinde kalmasını, diğerinin ise ayda iki hafta sonu yanına alması ve köpeğin velayetinin kaldığı tarafa ise köpeğin bakımı için aylık 200 lirayı verilmesi hususunda anlaşmış ve mahkemece bu protokol onaylanarak karara bağlanmıştır. (Bkz. https://artigercek.com/yasam/bosanma-davasinda-kopege-aylik-200-lira-nafaka-71897h)

Çekişmeli Boşanma Davalarında: Taraflar arasında evcil hayvanın kiminle kalacağı veya evcil hayvan ile ilgili diğer hususlarda anlaşma sağlanamazsa, mahkeme karar verir.

Bu durumda, evcil hayvanın mülkiyeti, zilyetliği ve bakımını üstlenen tarafın durumu değerlendirilir. Ancak bu değerlendirme, hayvanın menfaatlerini yeterince koruyamayabilir. Boşanmada evcil hayvanın velayetinin hangi tarafa verileceği hakkında hukuki değerlendirme sürecinde mahkeme öncelikle Türk Medeni Kanunu’nu uygulayacak, bu konuda da evcil hayvanın ilk zilyeti, güncel olarak var ise evcil hayvan mikroçipinde kayıtlı sahibi gibi hususlar önem arz edecektir. Boşanma davasında ilk zilyetliği ispat için evcil hayvan pasaportu-aşı karnesi, fotoğraflar, tanık anlatımları, evcil hayvanın bakımı için yapılan masrafların kim tarafından karşılandığını gösteren harcama belgeleri, veteriner kayıtları ve dekont gibi deliller kullanılabilecektir.

Mahkemeler aynı zamanda evcil hayvanın velayeti hususunda hayvan sahiplerinin sorumlulukları ve hayvan haklarına dair düzenlemeler içeren Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesini ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu da esas alacaktır. Bu düzenlemeler gereği, hayvanın iyi bakılacağı, sağlığı ile ilgilenileceği, hastalığı var ise uygun şekilde tedavi edileceği, acı, sıkıntı ve ızdırap çekmeyeceği, gerekli olmamasına rağmen cerrahi operasyona maruz bırakılmayacağı ve her türlü mağdur edilmeyeceği kişiyi belirleyecek olup bu hususlar dikkate alınarak boşanma davasında evcil hayvanın velayetini ilk zilyet olan eşe değil de, diğer eşte kalmasına da hükmedebilecektir.

Bir davada İstanbul 30. Asliye Hukuk Mahkemesi, iki kedinin velayeti ile ilgili düzen ve yaşamlarının ne koşullarda devam ettiğinin tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar vermiştir. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda kedilerin mevcut düzenlerinin konforlu olduğu, ihtiyaçlarının eksiksiz bir biçimde karşılandığı, kedilerin yaşam alanlarının değiştirilmesinin kedilerde stres yaratacağı kanaatine varılmıştır. verilmiştir.(Bkz.https://www.aa.com.tr/tr/gundem/mahkeme-kedilerin-velayeti-davasinda-piraye-ve-cingozun-psikolojisini-de-gozetti/2399573)

Bir davada ise boşanma davası süren ve hakkında evden uzaklaşma cezası bulunan eşin, aile konutunda kalan dört köpeğini haftanın belirli günlerinde görebilmek için mahkemeye yaptığı talep reddedilmiştir.
(Bkz.https://www.dha.com.tr/gundem/bosanma-davasi-suren-ciftin-kopek-davasinda-mahkemeden-ret-karari-1600985)

Evlilik Olmayan Durumlarda : Evlilik olmaksızın bir arada yaşayan çiftler bakımından boşanma davası söz konusu olamayacağından taraflarca ihtiyari arabuluculuk süreci yürütülebilir. İhtiyari arabuluculuk tutanağı ile evcil hayvan velayetine, bakım ve masraflarına, görüş günlerine ilişkin taraflar arasında varılacak mutabakat tutanak altına alınabilir. İhtiyari arabuluculuk ile taraflardan herhangi birinin mutabakata uymaması halinde Sulh Hukuk Mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alarak tutanağı icraya koyma yolu da açılacaktır.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

-Bazı mahkemelerce halen evcil hayvanlar hâlen mal paylaşımı listesine dahil edilmekte, duygusal bağ göz ardı edilmektedir.

-Bazı mahkemelerce, hayvanın menfaatini dikkate alınmamakta, kararlar tarafların beyanları ve sahiplik üzerinden tesis edilmektedir.

-Yargılamaların birçoğunda hayvanın görüş hakkı, ortak velayeti, bakım ve veteriner giderlerinin paylaşımı gibi kurumsal çözümler uygulama alanı bulmamaktadır.

Karşılaştırmalı Hukukta Güncel Yaklaşımlar

Bazı ülkeler bu alandaki boşlukları mevzuat değişiklikleri ile gidermiştir:

-İspanya ve İngiltere'de evcil hayvanları “hissedebilir canlı” (seres sintientes) olarak tanımlamış ve boşanma hâlinde hayvanın yüksek yararının (bienestar animal) gözetileceğini hüküm altına almıştır.

-Almanya Medeni Kanununda hayvanların eşya olmadığını, ancak eşya hükümlerinin kıyasen uygulanacağını ek madde ile düzenlemiştir.

-ABD’nin Kaliforniya ve Alaska gibi bazı eyaletlerinde, mahkemelere evcil hayvanların “custody” usulüyle velayetinin belirlenmesine karar verme yetkisi verilmiştir.

-Avusturya, aile mahkemelerine tarafların hayvan üzerindeki bağını ve bakım koşullarını dikkate alarak karar verme imkânı tanımıştır. İngiltere’de hayvanlar hissedebilen varlıklar olarak kabul edilirken, Avusturya’da hayvanlar, insanların bakma sorumluluğu olduğu insanlara eş varlıklar olarak kabul edilmiştir.

-Fransız Medeni Kanunu’nda 2015 yılında yapılan değişiklikle, hayvanlar, ‘’duyarlılığa sahip canlı varlıklar’’ olarak nitelendirilmektedir.

Çözüm Önerileri

-Mevzuat Değişikliği: Türk Medeni Kanunu’nda evcil hayvanların “mal” değil, “canlı varlık” olarak kabul edilmesini sağlayacak açık bir dil ile tanım değişikliğine gidilmeli ve boşanma hâlinde hayvanın yüksek yararı göz önünde bulundurularak karar verilmesini sağlayacak özel hüküm eklenmesinin büyük oranda uygulamadaki sorunları çözeceği kanaatindeyim .Böylece hayvanlara özgü (sui generis) bir hukuki statü oluşturulacaktır.

-Protokol Düzenlemesi: Eğer evcil hayvan söz konusu ise taraflarca düzenlenen anlaşmalı boşanma protokollerinde evcil hayvanın kiminle kalacağı, bakım süresi, görüşme zamanları ve masrafların paylaşımı açıkça yazılmalı, mahkemece onaylanarak hükme bağlanmalıdır.

-Uygulama Rehberi ve Hakim Yönlendirmesi: Hakimlerin evcil hayvana ilişkin karar verirken; Hayvanın kiminle daha uzun süredir yaşadığı, Kimin tarafından daha fazla bakıldığı, Çocuk varsa, çocuğun hayvana olan bağı, Tarafların hayvanla kurduğu bağ ve yaşam düzeni gibi unsurları dikkate alması gerekmektedir.

Boşanma davalarında evcil hayvanlara ilişkin hüküm tesis edilmesi, mevcut mevzuat ve içtihat eksiklikleri nedeniyle oldukça sınırlı ve belirsizdir. Aile yapısının değişen dinamikleri doğrultusunda hayvanların sadece mülkiyet konusu değil, aile birliği içindeki duygusal bağ ve sorumluluk da esas alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevzuatın geliştirilmesi ve hayvanların hukuki durumunun güncel hali ile yetinilmeyerek iyileştirilmesi gerekliliği her geçen gün daha da belirgin hale gelmektedir.