Sözleşme kurulduktan sonra, sözleşme kurulurken var olan koşullar tarafların öngöremeyecekleri şekilde değişebilecek, söz konusu değişiklikler sonucunda ise sözleşmenin devamının hali adil olmayan sonuçlara sebebiyet verebilecektir. Tarafların öngöremeyeceği şekilde yaşanan değişimler sonucu, sözleşmedeki denge bir tarafın aleyhine katlanılmayacak ölçüde bozulabilecek, borçlu için borcunu ifa etmek aşırı derecede güçleşebilecektir. Bu olumsuz sonuçların önüne geçebilmek için de sözleşmenin değişen koşullara uyarlanabilmesinin sağlanması gerekecektir.

Sözleşmenin yapıldığı esnada var olan koşulların öngörülemez şekilde daha sonradan olağanüstü şekilde değişmesi, aleyhine aşırı ifa güçlüğü yaşayan taraf için uyarlama talebinde bulunmayı gerektirecektir. Öngörülmezlik teorisinin hizmet ettiği gerçek amaç, ahde vefa prensibine sıkı sıkıya bağlılığın olumsuz sonuçlarını denkleştirici adaletle onarmaktır. Sözleşmedeki dengeyi bozan olağanüstü durumlara; harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi durumlar örnek olarak gösterilebilecektir.

Türk Borçlar Kanunu 138.maddesinde “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre sözleşmenin uyarlanması talebinde bulunabilmek için TBK m. 138 hükmünün gerekçesinde aranacak şartlar aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:

- Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan esaslı bir durum değişikliği söz konusu olmalıdır.

- Durum değişikliği öngörülemeyen, öngörülmesi de beklenemeyen bir değişiklik olmalıdır.

- Bu durum değişikliği borçludan kaynaklanmamalıdır.

- Ortaya çıkan durum değişikliği, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesi dürüstlük kurallarına aykırı düşecek ölçüde borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır.

- Borçlu borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı derecede güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.

Yukarıda yer alan şartları sağlamakla birlikte sözleşmenin yapıldığı an ile ifa zamanı arasında değişen ekonomik koşullarda, aşırı enflasyon, para değerinin büyük ölçüde düşmesi vb. nedenlerle meydana gelen olağanüstü değişiklik ve dolayısıyla güçlükler, edimin olduğu gibi yerine getirilmesini borçludan beklenemez duruma getirmişse, doğruluk ve dürüstlük kuralları göz önünde tutularak "işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması ilkesi" uyarınca sözleşme yeni durumlara uyarlanabilecektir.

İçinde bulunduğumuz son zamanlarda döviz kurlarında yaşanan ani ve yüksek değişimler sonucu borcunu ifa imkansızlığına düşen ve sözleşmenin uyarlanmasını isteyen borçlu, bu hakkı yalnızca mahkemeye başvurarak dava yolu ile kullanabilecektir. Hâkim somut olayı araştıracak, uyarlama mümkün ise yöntem ve miktarı belirlenecek, bu belirleme yapılırken de taraflar arasındaki çıkar dengesi gözetilecektir. TBK m.138’de bahsi geçen tüm şartların birlikte gerçekleşmesi ile borçlu, sözleşmenin uyarlanmasını talep edebilecek; uyarlamanın mümkün olmadığı durumlarda sözleşmeyi sona erdirebilecektir. 

Av. Irmak ERTEN