Yıllar önceydi. Almanya’dan yeni gelmiştim. Baba ocağındaydım. Bir kaç gün kalıp geri dönecektim. Fakülteden bir arkadaşımın düğünü vardı İzmit’te. Davetini alınca gittim. Düğüne katılıp geri geldim.

Gece yolculuğu yapmıştım, sabah geldiğimde postacı eve bir davet bırakmıştı. Almanya’da tanıdığım ve yine düğününe gelmeye söz verdiğim arkadaşımdandı bu davet. Ve inanın aynı yerde, yani İzmit’te idi.

Yorgundum umursamadım. Ama tereddüt ettim yine de. Zira topu topu anne ve babamla üç gün kalacaktım. Eve girdim ve hemen gerisin geriye İzmit’e otobüse bindim. Öğle sonrasında düğününe yetiştim. Akşam tekrar aynı yolu döndüm ve evime geldim.

Hep şunu düşündüm, belki söyleseydim mazeretimi, bir gün önce geldiğimi... Söyleseydim anne-babamı zaten üç gün görebileceğimi, kırılmazdı arkadaşım. Ama önemli olan bence o değildi. Bendim. Zira söz benimdi ve tutması gereken de bendim. Bedeli yorgunluktu, umurumda değildi. Bedeli annemle babamı özlemekti... bu hala içimi yakar.

Annem ve babam ise o kadar özlemin üzerine, bu iki günü dışarıda geçirmeme hiç bir şey demediler. Aynı yere iki kere gidiş ve gelişime hiç ses çıkarmadılar.

Bu kadar yıl sonra geriye bakınca, iki gece bir gündüz yolculuğuma değil, yorgunluğuma değil, hatta sözümü tutabildiğime değil de anne ve babamın bana sitem etmemesini daha çok sevdim. Belki de onlar böyle yapmasalardı ben sözümü tutamazdım. Aslında söz benimdi dedim ama, anladım ki benim sözüm, aynı zamanda anne babamınmış da.

İyi ya da kötü... Ömür yolculuğunu bitiriyoruz. Adım adım, an be an. Hayatımızın her anında sözlerimiz var. Bunları karşımızdaki unutsa bile biz unutmamalıyız. Bir oyuncak getireceğimi söylemiştim küçük bir çocuğa, aylar sonra gidişimde evine bıraktığımda gözlerindeki sevinci gördüm ben. Belki oyuncaktı onu mutlu eden belki benim onu unutmayışım. Söylemeliyim ki, asıl o küçük çocuğun sevinçlerinin ışıltısı benim yüreğime de vurdu.

Derler ya, söz vermek kolaydır, onu tutmak zordur. Sözlerinizi kağıtlara değil, ağaçlara değil, hayatınıza kazıyın, o zaman unutmazsınız. Herkes unuttuğunda unutmayın. Kimsenin aklında kalmazsınız, belki başınız göklere değmez verdiğiniz bir sözü tuttuğunuz için. Ama kalbiniz kalır size, güzel pırıltıları vurur göklere.

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım.

Söz ile öz doğrulamalı kendini. Zahmettir, külfettir, yorgunluktur...

Özlemdir bedeli belki sözleri tutmanın.

Kime verildiğinin ve hakkedip etmediğinin de önemi yoktur.

Sözünüzü tutun, zira sözünüz olmazsa inanın özünüz de olmayacak, kalbiniz de.