GİRİŞ

Hukukun evrensel ilke ve esasları çerçevesinde adil bir yargılamanın yapılabilmesi ve kişilerin hak arama özgürlüğü çerçevesinde hukuka uygun , makul ve Anayasa ile güvence altına alınmış haklarının korunması demokratik hukuk devletinde olmazsa olmazdır.[1]

İdari yargı, demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğünü sağlamak açısından son derece önemlidir. Bu yargı kolu, devletin yetkilerini dengeleme görevini üstlenir ve kişilerin devlete karşı haklarını korur. İdari yargı organları, vatandaşların eşit haklara sahip olduğunu ve herkesin adalet karşısında eşit olduğunun sigortasıdır. Bu sayede, hukuka uygunluk ilkesi sağlanır ve toplumsal adaletin teminatı olarak önemli bir rol oynar.

Fransız hukukundan esinlenilen idare hukuku sistemi iki temel özelliği bulunmaktadır: İlki, yargılama işlevlerine aykırı olarak yargılamayı yapacak kişilerin devlet görevlileri olarak uyuşmazlıkları çözme işlevini yapması, ikincisi idari faaliyetlerle ilgili işlemlerin adli yargıda denetiminin yapılmamasıdır.[2]

İdari yargı, bir ülkenin yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla oluşturulan bir yargı koludur. Devletin idari eylem ve işlemlerine karşı yapılan hukuki itirazları değerlendirir ve adaleti sağlama görevini üstlenir. İdari yargı, bir ülkedeki vatandaşların ve örgütlerin, devletin idari organlarının aldığı kararlara karşı hukuki haklarını koruma ve bu kararların yasal dayanağını denetleme imkanı vermektedir.

Yargı düzenleri arasındaki görev paylaşımın da  ,  idarenin faaliyetinden dolayı meydana gelen uyuşmazlıklar idari yargı da , özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların ise adli yargıda görülmesi esası kabul edilmiştir.[3]

İdari yargının temel amacı, yürütmenin hukuka uygunluğunu sağlamaktır. Bu nedenle, idari mahkemeler, yasaların ve anayasal hükümlerin doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını denetlemektedir. İdari yargı organları, yasama ve yürütme organlarının keyfi veya hukuka aykırı kararlarını denetleyerek, hukukun üstünlüğünü korur ve devletin vatandaşlar üzerindeki otoritesini kısıtlamaktadır.

Uyuşmazlıkların hangi mahkemelerde çözüme kavuşturulacağı bazı durumlarda yasalarda açıkça belirtilmemiştir. Bu tarz durumlarda görev sorunu ortaya çıkabilmektedir. Bazı durumlarda uyuşmazlığın çözüleceği yargı yerinin belirlenmesi için uyuşmazlığın niteliğinin saptanması ve görevli yargı yerinin belirlenmesi gerekmektedir.[4]

1.İdari Yaptırım Hakkında Genel Bilgiler

Konuya başlamadan önce idari yaptırımın tanımı yapmak yararlı olur. Doktrinde idari yaptırım üzerine muhtelif tanımlar bulunmaktadır.

İdari yaptırım, idarenin yargı kararı olmadan , yasaların verdiği yetkiye dayanarak ve idare hukuku ilkelerini uyarak idari işlemlerle uyguladığı cezalardır.[5]

İdari yaptırım mevzuatta Kabahatler Kanunu’nun 16.maddesinde tanımlanmaktadır.[6] Mezkur maddeye göre  Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.’

İdari yaptırım çeşitlerinden de kısaca bahsetmek çalışmamız açısından faydalı olacaktır.İdari para cezası, kanunda belirtilen kabahatler dolayısıyla , yargı kararı olmaksızın, kanunun dolaysız olarak idari merciler tarafından karar vermesine izin verdiği ve muayyen bir miktar  paranın alınması sonucunu doğuran idari yaptırım türüdür.[7]

Türk hukukuna göre kabahatler karşısında uygulanacak olan idari tedbirler mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve taalluk eden kanunlarda yer alan tedbirlerdir. Kanunda tanımı bulunmayan mülkiyetin kamuya geçirilmesi ‘Kanunda kabahat olarak tanımlanmış bulunan bir eylemin işlenmiş olması sebebiyle kabahatin konusunu oluşturan ya da işlenmesi suretiyle elde edilen şeyin kanunda açık hüküm bulunan hallerde idari bir kararla mezkur kişinin elinden alınması ve devlete mal edilmesi’ olarak tanımlanabilir.[8]

İdari yaptırım niteliği itibarıyla idari işlemdir. Öğretide idari işlem, idari mercilerin başka bir söyleyişle kamu kurum ve kuruluşları , kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile idare adına ve hesabına hareket eden özel hukuk kişilerinin kamusal nitelikli , tek yanlı idare açıklamasıdır.[9]

İdari yaptırım kararlarının sebep , konu , amaç , yetki , şekil unsurları bakımından hukuk dışına çıkmaması gerekir.Bu unsurlar bakımından bir sakatlık olması idari yaptırımı da sakatlayacaktır.

2.İdari Yaptırım Kararlarının Türk Hukukunda Yargısal Denetimi

Hukuk devleti , idarenin işlem ve fiillerinin hukukla sınırlarının çizildiği devlettir.İdarenin hukukla bağlı olmasının denetlenmesi de bağımsız tarafsız yargı mercilerince olur.[10]

Anayasa’nın ‘Hak Arama Hürriyeti’ başlıklı 36. Maddesine göre;

Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.(f.1)

Yine Anayasa’da temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yetkili makamlara zaman kaybetmeden başvurma imkanının sağlanmasını ister , demektedir(m.40 f.1).Devlet ,işlemlerinde , hangi kanun yollarına  ve mercilerine başvuracağını gösterir demektedir (f2.).

Aihs’im 6.madde de ‘Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.’ Hüküm barındırarak herkesin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yargılanması gerektiğini söylemiştir.

Yargısal denetim olması bireyler için önemli bir güvencedir. Bu güvence hak arama hürriyetinin bir parçasıdır[11].İdari yaptırım kararları da idari işlem olmasından dolayı yargı denetiminden mahrum olması düşünülemez.[12]

2.1.Hukuksal Denetimde Görevli Yargı Yerinin Belirlenmesi

Türk hukukunda yargı yolu olarak , adli ve idari yargı ayrımı yapılmıştır.Düzenleyici ve denetleyici kurulların idari yaptırımları bakımından kural olarak idari yargının görevli olduğu belirtilmektedir.[13]

Görevli mahkeme denildiği zaman konu bakımından o davaya bakmaya yetkili olan mahkeme anlaşılmalıdır. Öğretide idari işlem olan idari yaptırımların yargısal denetimini yapacak yargı yerinin idari yargı olacağı söylenmektedir.[14]

İdari yaptırımlar bakımından genel görevli mahkemeler ilkesi gereğince idari yargıda bakılsa da bu hususta yüksek mahkeme kararlarında farklı yaklaşımlar olmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, 10.7.1990 tarihli , E. 1989/28 K. 1990/18 kararında “uyuşmazlık konusu eylemin, idari yargıda incelenip  çözüme bağlanacak idari bir işlem ya da karar olsa da, söz konusu Yasanın 108. maddesi ikinci fıkrasının ikinci tümcesi ile bu tür uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözümleneceğine ilişkin düzenlemenin, Anayasa’nın yargı ile ilgili genel ilkelerine ve dolayısıyla 154 ve 155. maddelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır”[15]

 Burada mevzuatta idari yaptırımlar üzerinden yargısal denetim yapılacak yargı kolu bazı düzenlemelerde adli yargıda , bazı düzenlemelerde ise idari yargı da görüleceğini söylersek hata yapmış olmayız.[16]

2.2.Görevli Yargı Yerinin Belirlenmesinde Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları

Adli ve idari yargı kollarını benimseyen ülkeler bakımından , uyuşmazlıkların hangi mahkemeler tarafından çözüleceğini belirlemek için ilk günlerden beri bu ihtilaf sürmektedir.Bundan dolayıdır ki bu tarz ihtilafların çözebilmek için uyuşmazlık mahkemeleri kurulmuştur[17].Nitekim iki ayrı yargı yolunu benimseyen ülkemizde de 1945 yılında Uyuşmazlık Mahkemesi kurulmuştur.[18]

Anayasa’nın ‘Uyuşmazlık Mahkemesi’ başlıklı 158. Maddesine göre ; ‘Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir.’ Diyerek anayasal güvence bulmuştur.

Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, 1979 senesinde kabul edilen 2247 kanun ile tekrar kodifike edilmiş, 23.07.2008 kabul tarihli, 5791 sayılı kanunla değişiklik yapılarak son halini almış bulunmaktadır.[19]

Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu ‘Yargı mercilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları’ başlıklı 19.maddesine göre  ; ‘Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.’  (f.1)

Uyuşmazlık mahkemesinin görev uyuşmazlıklarında birden çok unsura dikkat çektiği görülmektedir. Bunlar; kamu hizmeti , kamu gücü , kamu kanunu , idari işlem , idari fiil ,idari sözleşme , yasayla belirlenmiş yargı yolu olarak tasnif edebiliriz.[20]

Yukarıda belirttiğimiz başvuru yoluyla birlikte olumsuz görev uyuşmazlığına göre daha çabuk daha hızlı bir şekilde çözüm bulmak amaçlanmıştır.[21]

Uyuşmazlık Mahkemesi , E.2015/89, K.2015/108, KT. 02.03.2015 tarihli kararında;

Davacı tarafından, davalı idarenin sorumluluğundaki taşınmazlardan bırakılan atık suların yine davalı idarenin sorumluluğundaki kanalizasyon sisteminde çatlama ve kırılma nedeni ile davacının taşınmazına bırakılması sonucu arazisinde oluşan zararın, davalı idareden tazmini istemi ile açılan gerekir.”[22]

Bir diğer hususta , temyiz incelemesi yapan yüksek mahkemeler de , önceden Uyuşmazlık Mahkemesi’nce görevli yargı yolu belirtilmemiş olan bir ihtilafta , davanın, davaya bakan mahkemenin görevi haricinde olduğu kanısına varılırsa , incelemiş olduğu kararı bozmak yerine incelemeyi sonraya bırakarak yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmayı kararlaştırabilir.(m.20 f.1)

Böylece , bu başvuru yolu ile birlikte olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkmadan bidayet mahkemesi ve temyiz yargılaması yapan yüksek mahkemenin başvurusu üzerine görevli yargı  kolu Uyuşmazlık Mahkemesi’nce belirlenmiş olacaktır[23]. Hak arama hürriyetinin önündeki engeller kalkmış olacak ve yargılama görevli mercide görülmesi sağlanacaktır.[24]

3.KABAHATLER KANUNU REJİMİ DOĞRULTUSUNDA İDARİ YAPTIRIMLARIN YARGISAL DENETİMİ

3.1.Genel Bilgiler

Kabahatler kanunu bir genel yasa niteliğine haizdir. Ancak kabahatler bunlarla kısıtlanmamış başka özel kanunlarda da kabahatler belirtilmiştir.

Kabahatler Kanunu yürürlük bulmadan önce 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanununda kabahatler bir suç çeşidiydi ve yaptırımı ceza mahkemelerince uygulanmaktaydı.[25]

İdari yaptırım kararların karşı hangi mahkemenin görevli olduğuna dair görevli yargı yeri hep tartışılmıştır.31.03.2005 ve 25772 mükerrer sayılı  Resmi Gazete’de yayımlanmış  ve 01.06.2005 tarihinde yürürlük bulan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari para cezala rına karşı hangi yargı yolunun görevli olduğuna dair tartışmalar yeniden başlamıştır. [26]

İdari yaptırım uygulamak yetkisi sadece idareye has bir özellik değildir. Mahkemeler ve savcılar da soruşturma veya kovuşturma konusu eylemin suç teşkil etmediğini ,kabahat olduğunu tespit etmeleri durumunda idari yaptırım kararı verebileceklerdir.Bu durumda Kabahatler Kanunu’nun 27.maddesine göre mahkemenin verdiği idari yaptırım kararına karşı itiraz yoluna gidilmesi durumunda adli yargı bakacaktır.[27]

Kabahatler Hukuku ,  hukuk alanında nereye konumlandığı konusu öğretide muhtelif görüşlere tabidir.

Bir görüşe göre kabahatler hukuku ceza hukuku alanına girmektedir. Kabahatler ile cürümler arasında nitelik değil nicelik farkı olduğunu söyleyen görüşe göre, 5326 sayılı kanunun genel hükümleri düzenlenirken sorumluluk itibarıyla ceza hukukunun esas alındığını, yer yer farklı hükümler olsa da , müteaddit hükmünün benzer olduğunu söylemektedir.[28]

Yukarıdaki görüşün aksini savunanlara göre ise kabahatler hukuku ceza hukuku alanından çıkarıp tamamen özerkleşmiştir ,   idare hukuku alanına dahil olmuştur ve idare hukukunun sui generis inkışaf bölgesinde yer almıştır.[29]

Ancak ben bu iki görüşe de katılamamaktayım. Benimde katıldığım karma görüş şunları söylemektedir. Bize göre , kabahatler hukuku ceza hukukundan tamamen ayrılmamıştır.Kabahatler her ne kadar suç olmaktan çıkarılıp idare hukuku alanına dahil olsa kabahatlere uygulanan idari yaptırımlar idari işlem olması hasebiyle idari hukuk alanına dahildir.Bununla beraber kabahatlerin ceza hukukunun temel prensipleriyle bağlantısı devam etmekte suçta ve cezada kanunilik , belirlilik ilkesi , cezaların şahsiliği ilkesi gibi yönlerle de ceza hukuku ile bağı bulunmaktadır.

Kabahatler Kanunu’nda temel yaptırım, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi durumudur. Her iki idari yaptırım türü idare hukuku açısından idari ceza olsa da mülkiyetin kamuya geçirilmesi durumu kanunda idari tedbir olarak yazılmıştır.[30]

3.2. İdari Yargının Görev Alanında Kabahatler Kanunu İle Meydana Gelen Farklılıklar

5323 sayılı ‘Kabahatler Kanunu’nun’ 2. Maddesine göre kabahatin tanımını yapılmıştır. Mezkur maddeye göre ; Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.’

Kanun’da yapılan tanımda kullanılan ‘haksızlık’ kelimesi doğru bir tanım olmamıştır. Haksızlık ,  kabahatin niteliği sayılabilir. 1. Maddede sayılan toplum düzenini , genel ahlakı ,genel sağlığı vb. korumak amacıyla cezalandırılan bir ‘fiil’dir.[31]

Kabahatler Kanununda göreve ilişkin maddeler “Genel Kanun Niteliği” madde başlığını taşıyan 3. madde ile “Başvuru Yolu” kenar başlığını taşıyan 27. maddede düzenlenmiştir. Bu iki madde de idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemeleri genel görevli mahkemeler olarak açıklanmıştır.[32]

İdari para cezalarının niteliği itibarıyla idari yaptırım olması ve ülke genelinde yaygın olarak uygulama bulmasından ötürü adli yargı tarafından denetiminin daha etkili yapılacağını uyuşmazlık mahkemesi söylemektedir.[33]

3.2.1 Haziran 2005-19 Aralık 2006 Tarihleri Arası Görevli Yargı Yeri

5560 sayılı kanun ile  değişiklik uğramadan önce Kabahatler Kanununun “Genel Kanun Niteliği” başlıklı 3. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” kuralı bulunmaktayken, “Başvuru Yolu” başlıklı 27. maddede de  “İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.” düzenlemesi bulunmaktaydı.

Başka bir deyişle Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1 haziran 2005 tarihi ile 5560 sayılı kanunla yapılan değişiklikle uygulamaya giren 19 Aralık 2006 tarihleri arasında sadece Kabahatler Kanunu’nda yer alanlar için değil tüm idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı da sulh cezaya başvurulması gerekmektedir.[34]         

Kabahatler Kanunu’nun ‘İdari yaptırım kararı verme yetkisi’  başlıklı 22. maddesinde kimlerin idari yaptırım kararı vermeye yetkili olduğu belirtilmiştir mezkur maddeye göre  ;

 (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.

(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.

(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

Uyuşmazlık Mahkemesi 1998 tarihli başka bir kararında idarî yaptırımlarla ilgili şu tespitlerde bulunmuştur: “…kanunun öngördüğü bir ceza idarenin bir organı eliyle uygulanabiliyorsa bu genel ceza hukukunun değil, idare hukukunun bir müeyyidesidir.

Bu tür cezalar, uygulama alanı itibariyle, idarenin kamu düzeninin sağlanması ve korunması görev ve yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacına yönelik bir hukuki müeyyide niteliğini taşımakta olup; idarî ceza uygulaması, konusu olan suçun niteliği, uygulayan merci ve uygulanan usul ile hukuki sonuçları itibariyle adlî ceza uygulamasından farklılık göstermekte ve hukuki müeyyideler, esasen gerçek anlamda bir ceza sayılmamaktadırlar.’’[35]

Hukukumuzdaki  deponalizasyon[36]  olarak örnek gösterilebilecek olan bu kanun Türk Ceza Kanununda kabahat olarak ceza mahkemelerince verilen cezalar yekun olarak idari ceza haline getirilmiş olup , yargısal olarak denetlenmesi adli yargıya verilmiştir.[37]

AYM, 09.03.2006 tarilhi ve 2006/34 Esas, 2006/37 K. sayılı kararı  ile  ‘“Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinde yer alan, verilen idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarına karşı başvurunun Sulh Ceza Hâkimliği’ne yapılmasını cezai karakterlerinin ağır basması ve ceza hukuku alanına giren suç olma niteliğinden ötürü’ anayasanın ihlal edilmediği sonucuna varmıştır.[38]

3.3.Kabahatler Kanununa Göre Başvuru Yolu

İdari yaptırımlar niteliği itibari ile idari işlem olduklarından ötürü , İdare hukuku kurallarına göre idari yaptırım uygulanmaktadır. İdari yaptırımların bu sebepten ötürü, hukuki rejiminin belirlenmesinde idari işlem olduğu unutulmamalıdır. Daha net bir şekilde idare tarafından uygulanan idari para cezaları , Ceza Hukuku değil , İdare Hukuku alanına girmektedir[39]. Yalnız kanaatimizce idari para cezalarının idare hukukuna dahil olan şartları barındırsa da ceza hukuku unsurları barındırdığını da göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.

Kabahatler Kanunu’nun son haline göre idari yaptırım kararlarına yargı yolunda; kural olarak adli yargı ,müstesna olarak da idari yargı görevlidir.Kabahatler kanununca bu hükümler uyarınca 5728 sayılı kanunla müteaddit kanunda değişikliğe gidilerek idari yaptırım kararına karşı hukuki korunma idari yargı alanından çıkarılıp adli yargının görev alanına dahil olmuştur.[40]

Kabahatler Kanunu’nun Yaptırım Türleri 16.maddesine göre Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirler olarak hüküm altına alınmıştır. Ayrıca idari tedbirler , mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer  tedbirler diye maddede belirtmektedir.Mezkur düzenlemeye göre idari yaptırımlar , idari para cezası , mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer idari tedbirler olarak üçe ayrılmıştır[41].İdari tedbir, idari cezalardan hariç olan ve asıl amacı cezalandırmak yerine kamu hizmetinin aksamasının önüne geçmektir[42].

Yasa’da en çok önümüze gelen yaptırım türü kuşkusuz idari para cezasıdır. İdari para cezaları haricinde kalan diğer idari yaptırımların hepsini tespit etmek oldukça güç olduğu gibi yasalarla yeni yaptırım türlerinin de öngörüldüğünü düşünecek olursak tek tek saymak imkansız gibidir.[43]

Fakat, Kanunun 27.maddesinin açık hükmünde belirtildiği üzere Kabahatler Kanunu’nda öngörülen yargı yoluna idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi ilişkin idari yaptırım kararları ile kısıtlanmıştır.Bu iki idari yaptırım haricinde kalan diğer idari yaptırımlar için idari yargının görevli olduğunu söylemeliyiz.[44]

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kabahatler Kanunu’nun 27/8 fıkrasında belirtilen hükme ilişkin 17.11.2008 tarih, Esas:2008/158 , Karar:2008/304 sayılı kararında ‘İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(sürücü belgesinin 6 ay süreyle geri alınması) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun'la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 48. ve 47. maddeleri uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Yani aynı idari işlem ile adli yargının görev alanına giren idari para cezası ya da mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının yanında idari yargının görev alanına dahil olan idari yaptırım kararı verilmesi halinde , mezkur iki idari yaptırım kararı açısından da görevli yargı yeri idari yargıdır.[45]

İYUK’un, özel kanunlarda ayrı süre belirtilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gün olarak dava açma süresi belirlenmiştir(m.7).Oysa bazı idari yaptırımlarda süre yedi veya on beş gün olarak belirlenmiş bazı düzenlemelerde ise süre sınırı belirtilmemiştir[46].

Kabahatler Kanunu’nun ‘Başvuru yolu’ başlıklı 27.maddesine göre , idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı kararın tebliğ veya tefhim olduktan sonra 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir.On beş gün içinde başvuru yapılmamış olursa söz konusu idari yaptırım kararı kesinleşecektir.

Başvuru usulünün nasıl yapılacağı 5326 sayılı kanunun 28 .maddesinde belirtilmiştir.29.madde de mahkemenin verdiği son karara karşı CMK’ya  göre yedi gün içinde itiraz edilebilir denmektedir.İtiraz sonucunda dosya üzerinden yapılacak incelemede ‘itirazın kabulüne’ ya da ‘itirazın reddine’ karar verilecektir.

4.KABAHATLER KANUNU DOĞRULTUSUNDA GÖREVLİ YARGI YERİ VE GÖREVLİ YARGI YOLU DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN KANUNİ DÜZENLEMELER VE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

19.12.2006 tarihinde ve 26381Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük bulan 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile Kabahatler Kanunu’nda değişikliğe uğrayan maddeler olmuştur.Bu değişikliklerden en önemlisi kuşkusuz , Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve genel kanun olma vasfını düzenleyen 3.maddedeki değişikliktir, 3.maddenin değişmesiyle beraber Kanunu’nun 17,20,27,28 ve Geçici 1.maddesi değişikliğe uğramıştır[47].5326 sayılı Kanun’da 5560 sayılı değişiklik ile diğer kanunlarda aksine bir hüküm olmaması halinde , genel hükümleri ise idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı gerektiren bütün eylemler hakkında uygulama alanı bulacak şekilde yeni bir düzenleme yapılmıştır[48].

Ayrıca 5728 Sayılı Kanunla birçok kanunda değişikliğe gidilmiş, bu kanunlarda öngörülmüş idari yaptırım kararlarına karşı idari yargının görevli olduğu yönündeki maddeler kaldırılmıştır.[49]

5728 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle beraber idari yaptırımların en çok görülen türü olan idari para cezasına karşı çıkacak ihtilaflarda görevli yargı yeri adli yargı olmuştur.Uyuşmazlık mahkemesi, idari para cezalarının önce hangi kanun gereğince verilmiş olduğuna bakmakta bu kanunda göreve ilişkin bir madde bulunmuyor ise Kabahatler Kanunu uyarınca adli yargıyı görevli kılmaktadır[50].Böylece idari yaptırım kararlarına karşı yargısal güvence idari yargıdan alınarak adli yargının görev alanına dahil olmuştur, bu halde idari yaptırımın itiraz merciinin hangi yargı koluna tabi olacağı, yaptırımın yer alacağı kanuna göre belirlenmesi mecburi olmaktadır[51].

4.1. 5728 SAYILI KANUN SEBEBİYLE İDARİ YARGININ GÖREV ALANINDAN ÇIKARILAN (ADLİ YARGININ GÖREV ALANINA EKLENEN) İDARİ YAPTIRIM KARARLARI İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEMELER VE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

Kabul Tarihi: 23/1/2008 olan ve 5728 sayılı ‘Temel Ceza Kanunlarına Uyum amacıyla Çeşitli Kanunlarda Ve diğer Bazı Kanunlarda değişiklik Yapılmasına dair Kanun’ 08.02.2008 tarihinde 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlük bulmuştur.

5728 sayılı kanun ile önceden idari yargının görev alanında olan 58 kanun uyarınca verilen idari para cezaları , idari yargının görev alanından alınarak sulh ceza mahkemesinin ve bundan ötürü adli yargının görevli olduğu söylenmiştir.[52]

4.1.1. 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ve Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı

5728 sayılı Kanunun 466.maddesi uyarınca 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 15.maddesine göre, idari yargı yerinin yetkili olduğu ibaresi çıkarılmıştır.[53]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü E.2017/380  K.2017/444  K.T.10.07.2017 tarihli kararında ‘İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda,  Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3.maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.’[54]

4.1.2. 4857 Sayılı İş Kanunu ve Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı

5728 sayılı Kanun’un 578. maddesinin (öö) bendi ile 4857 sayılı Kanun’un 108. maddesinin 2. fıkrası yürürlüğü kaldırılmış ve 4857 sayılı Kanun’a göre verilen idari para cezalarına karşı görevli  yargı yerinin idari yargı olduğu madde metninden çıkartıldığından, 4857 sayılı Kanun’a göre verilecek idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri adli yargıdır.[55]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü E.2009/174  , K.2009/302 K.T.07.12.2009‘ İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun reddi ile ayrıca verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yatağan Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN REDDİ ile ayrıca verdiği 30.10.2008 gün ve Değişik İş:2008/301 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[56]

4.1.3. 5584 Sayılı Posta Kanunu

Bu durumda, 5728 sayılı Kanun’un 130. maddesi ile 5584 sayılı Kanun’un 59. maddesi değişikliğe uğradığından ve 5584 sayılı Kanun’a göre verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yerinin idari yargı  olduğu madde metninden çıkartıldığından, 5584 sayılı Kanun’a göre verilecek idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri adli yargıdır.[57]

T.C.Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas No : 2017/667 Karar  No : 2017/724 K.T. : 27.11.2017 Belirtilen yasal düzenlemeler karşısında, olayda bir idari işlem ya da eylemden doğmuş bir zarar söz konusu olmayıp, posta alıcısının uğradığı zarardan dolayı Kuruluşun tazmin yükümlülüğünün saptanmasına ilişkin bulunan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi vekilinin görev itirazının İstanbul 13. İdare Mahkemesince verilen 19.7.2017 gün E:2017/588 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi vekilinin görev itirazının İstanbul 13. İdare Mahkemesince verilen 19.7.2017 gün E:2017/588 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[58]

4.1.4. 3285 Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu

5728 sayılı Kanunu’nun 456.maddesi uyarınca 3285 Sayılı Kanuna göre verilen para cezalarına karşı idari yargının görevli olduğuna dair madde kanundan çıkarılmıştır.[59]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü  2010/301 E.  ,  2011/44 K  07.03.2011 tarihinde verdiği kararda ‘ İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununu  yürürlükten kaldıran 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.Bu durumda , Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Havza Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10.05.2010 gün ve D.İş No: 2010/63 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[60]

4.1.5. 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun

5728 Sayılı Kanun’un 173.maddesi  ile 6197 sayılı Kanun’un 45.maddesi değiştirilmiş olduğundan görevli yargı yerinin idari yargıdan alınıp adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.[61]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/248 E., 2009/145 K.01.06.2009 tarihin de vermiş olduğu kararda İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.03.2007 gün ve E:2007/72 D.İş, K:2007/33 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[62]

4.1.6. 5193 Sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun ve Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı

5728 sayılı Kanun’un 552.maddesi uyarınca 5193 sayılı Kanuna göre verilen Para Cezalarına Karşı İdari Yargı yerinin görevli ve yetkili olduğuna dair hüküm, madde metninden alınarak adli yargının görevli olduğu belirtilmiştir.[63]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas No: 2015 / 677 Karar No: 2015 / 758 Karar Tarihi: 30.11.2015   İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun uyarınca verildiği ve 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5193 sayılı Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle İzmir 3. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 3. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.1.2011 gün ve D.İş No: 2010/747 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[64]

4.1.7. 167 Sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun

5728 sayılı Kanun’un 270.maddesi ile 167 sayılı Kanun’un 18.maddesi değişikliğe uğramış olduğundan ve 167 sayılı kanuna göre verilen idari para cezaları için artık idari yargıya değil adli yargıya başvurulmak gerekmektedir.[65]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/225 E., 2008/256 K. 13.10.2008 tarihinde vermiş olduğu kararında ‘
İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun'da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna,bu nedenle Muğla Sulh Ceza Mahkemesi'nin 3.12.2007 gün ve Değişik İş E:2007/790 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’
[66]

4.1.8. 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu

5728 sayılı Kanun’un 520.maddesi ile 4925 Sayılı Kanun’un 30.maddesi değişikliğe uğramış olduğundan ve 4925 sayılı Kanun’a göre verilecek idari para cezaları açısından görevli yargı yerinin idari yargından alınarak adli yargının görevli olduğu hükme bağlanmıştır.[67]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas No : 2015/506 Karar No :2015/521 Karar Tr: 6.7.2015 İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Aksaray İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Niğde Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aksaray İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Niğde Sulh Ceza Mahkemesinin 27.7.2007 gün ve 2007/903 Müt. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’[68]

4.1.9. 3516 Sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu ve Konu ile İlgili Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı

3516 sayılı Kanun’un 15.maddesi uyarınca verilen idari para cezalarına karşı idari yargının görevli olduğuna dair hüküm madde metninden çıkarılmıştır.[69]

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/588 E. , 2013/709 K. 13.5.2013 tarihinde vermiş olduğunda kararda ‘İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3516  sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Muğla 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Köyceğiz Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Muğla 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Köyceğiz Sulh Ceza Mahkemesi’nin 25.10.2010 gün ve D.İş No: 2010/184 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’

4.1.10. 5149 Sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun

5728 sayılı Kanun’un 537. maddesi ile getirilen değişiklikle 5149 sayılı Kanun’un 28. maddesi değiştirildiğinden ve 5149 sayılı Kanun’a göre verilen idari para cezalarına karşı görevli yargı yerinin idari yargı olduğu madde metninden çıkartıldığından 5149 sayılı Kanun’un göre verilecek idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri adli yargıdır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas    No   : 2014 / 291 Karar No    : 2014 / 334 Karar Tr     : 1.4.2014  ‘Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli  mahkemenin  belirlenmesinde  5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Antalya 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun reddi ile, aynı Mahkemece verilen görevsizlik kararının kaldırılması   gerekmiştir. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN REDDİ ile, aynı Mahkemenin 4.9.2013 gün ve D.İş No: 2013/12 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA..’

5.İDARİ YAPTIRIM KARARLARININ ADLİ YARGI YERLERİNDE YARGISAL DENETİMİ VE PROBLEMLER

5326 Sayılı Kanun’un 27.maddesinde , idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yolları gösterilmiştir. Mezkur hükme göre , idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı , kararın ilgiliye tebliğ veya tefhiminden itibaren on beş gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir denmektedir.5326 sayılı Kanun’un 27.maddesinde başvuru yolu olarak Sulh Ceza Mahkemesinden bahsedilmesine karşın 28.06.2014 tarihli Resmi gazete de yayımlanmış ve yürürlük bulmuş 6545 sayılı ‘Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına Dair Kanun’ ile yürütülen soruşturmalarda hakimin vermesi gereken kararları vermek , işlemleri yapmak ve bu işlemlere karşı yapılan itirazları incelemek gayesiyle, Sulh Ceza Mahkemeleri kaldırılarak yerine Sulh Ceza Hakimliği ihdas edilmiştir[70].

Sulh Ceza Hakimliği ihdas edilirken koruma tedbirlerinde pratikte uzman bir makamın bulunmadığı üzerinde durulmuş, yapılan bu değişiklik ile uygulama da yeknesaklık sağlanacağı ve koruma tedbirlerinde verilecek olan kararlarda bir standart yakalanacağı söylenmiştir[71].

Venedik Komisyonu ‘Sulh Ceza Hakimliklerinin Görev, Yetki ve İşleyişleri Hakkında Görüş’ adlı görüşlerinde sulh ceza hakimliklerinin kurulması için uzmanlaşmanın ikna edici bir sebep olmadığını , insan haklarına duyarlı konularda muhakeme hazırlanmasına yeteri kadar zaman ayırmalarını sağlama gayesi de, sulh ceza hakimliklerinin koruma tedbirleriyle alakası olmayan işler uğraştırılıyor olmasından kaynaklanan nedenlerle yeterince yerine getirememektedir demektedir[72].

6.SULH CEZA HAKİMLİĞİNE BAŞVURU USULÜ

Kabahatler Kanunu’nun 27.maddesinde başvuru yolu gösterilmiş olup aynı kanunun 28.maddesinde ise başvurunun incelenmesinin detayları bulunmaktadır.

6.1.Başvuru Süresi

Kabahatler Kanunu’nun 27.maddesinde idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının ilgili tebliğ veya tefhimden itibaren on beş gün için de Sulh Ceza Hakimliğine başvurusunu yapmalıdır. Ancak kabahatin düzenlendiği kanunda farklı bir süre bulunması durumda o süre esas alınmalıdır[73].

6.2.Tanık

İlgili, Kabahatler Kanunu’nun 28.maddesinin 5.fırkasına göre idari yaptırıma  karşı sulh ceza hakimliğine yapacağı başvuruda tanık dinletebilir ,tarafların talebi veya mahkemece re’sen bilirkişi incelemesi veya keşif yaptırması mümkündür.

6.3.Karar

Sulh Ceza Hakimliği nihai kararında Kabahatler Kanunu’nun 28.maddesinin 8.fıkrasına göre idari yaptırım kararının ; hukuka aykırı olması durumunda , idari yaptırımın kaldırılmasına veya hukuka uygun olması durumunda başvurunun reddine karar verecektir.

Sulh Ceza Hakimliği idari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilen idari para cezasına karşı başvurulmuş olması koşuluyla , mahkeme idari para cezasının miktarını değiştirerek karar verebilmesi de mümkündür.(m.28/9)

Kabahatler Kanunu 28.maddesinin son fıkrasına göre Üç bin Türk lirası da dahil olmak üzere idari para cezalarına karşı verilecek kararlar kesindir.

7.SULH CEZA HAKİMLİĞİ KARARINA İTİRAZ USULÜ

Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu son karar karşı ilgili CMK’ya göre itiraz edebilir. Bu itirazın ilgiliye tebliğinden 7 gün içinde yapılması gerekir. İtirazı inceleyecek mercii yapacağı dosya üzerinden incelemeyle vereceği kararda ‘itirazın kabulüne’ veya ‘itirazın reddine’ karar verecektir. Burada itirazın nasıl yapılacağı ile ilgili CMK’ya atıf yapılmıştır. (5326,m.29)

CMK’nın 268.maddesinin 1.fıkrasına göre, ‘Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır’. CMK’nın 268.maddesinin 3.fıkrasının a bendine göre , ‘Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir’.

Yapılan itirazın reddine karar verilirse idari yaptırım kararı kesinleşmiş olacaktır. Fakat idari yaptırım kararına karşı yapılan başvuruları istinaf ve temyiz merciinin incelemeye yetkili ise BAM veya Yargıtay kararı sonrası idari yaptırım kararı kesinleşecektir.[74]

8.İDARİ YARGININ GÖREV ALANINDAN ÇIKARILAN İDARİ YAPTIRIM KARARLARININ SULH CEZA HAKİMLİĞİ YARGISAL DENETİMİNDE YAŞANAN PROBLEMLERE KARŞI TENKİTLER VE SONUÇ

8.1.PROBLEMLER

8.1.1.İdari Yargı Görev Alanının Anayasal Dayanağı Olup Olmadığı Problemi

Anayasa’nın 142.maddesinde mahkemelerin görev alanları kanunla belirlenecektir. Yine Anayasa’nın 155.maddesinin 2.fıkrasına göre Danıştay’ın davaları görmesinden bahsetmektedir. Burada ‘idari dava’ dememekte ‘dava’ demektedir.1982 Anayasası açısından yasa koyucunun görevli yargı yerini belirlemede yani idari davayı adli yargının görev alanının içine katabilme konusunda takdir yetkisi olduğu ileri sürülmektedir[75].Görülen o ki idari idari yargının Anayasal dayanağı konusunda hem doktrin de hem de Anayasa Mahkemesi kararlarında netleşmemiştir[76].Hangi tür uyuşmazlıkların hangi mahkemelerde görüleceği kanunlarla muayyen olmasına karşın, uyuşmazlıkların ve bunları doğuran hukuki ilişkilerin karışık olması ve görev kurallarının bazılarının mahkemelerin görev alanlarını kesin çizgilerle muayyen olmaması sebebiyle, mahkemeler arasında görev uyuşmazlıkları ortaya çıkmaktadır[77].

8.1.2.İdari Yargı’da Adalete Ulaşmada Yaşanan Zorluklar

Ülkemizde idari yargıda dava açma yöntemi adli yargıya oranla daha sıkı şekil şartlarına bağlandığı durumlar olmaktadır[78].

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3.maddesine göre;  İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Dilekçelerde, tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterilmesi mecburidir. Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarasının da gösterilmesi mecburidir. Ayrıca dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olması mecburidir.

8.1.3.İdari Yaptırımla İlgili Düzenlemeler İçeren Mevzuatın Karışıklığı

İdari yaptırımlarla ilgili mevcut düzenlemeler ve bu yaptırımlara ilişkin uyuşmazlık mahkemesi kararlarının incelenmesinde görüldüğü üzere Türk Hukuk mevzuatında idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yerleri , süreleri gibi durumlar kanunlara göre değişmektedir, bu farklı düzenlemelerden ötürü aynı tür yaptırımlarda yaptırımlardan dolayı farklı tahsil şekilleri farklı başvuru süreleri ve başvuru yolları öngörülmektedir, bu dağınıklık sebebiyle kimi zaman görev ve yetki karmaşıklığı yaşanmaktadır.[79]

8.1.4.Adli Yargı Yerinin Görevli Mercii Olarak Belirlenmesinin Meydana Getirdiği Problemler

Görevli yargı yerinin belirlenmesi sorununda en çok davacı mağdur olmaktadır. Eğer bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa davasını açmadan önce idari yargının mı yetkili olduğu yoksa adli yargının mı yetkili olduğu konusunda karışıklık bulunmaktadır. Yapacağı bir  yanlışlık ilgilinin zaman kaybetmesine neden olacaktır.[80]

Hakim veya mahkemelerin yapacağı incelemelerde kabahatler kanunu uyarınca ceza hukuku ilkeleri mi esas alınacak yoksa idare hukuku ilkeleri mi esas alınacaktır? İdare hukuku esas alınırsa İyuk. 2.madde gereğince iptal davasında söz konusu olan hukuka uygunluk denetimi ilkelerine başvurulacakken , ceza hukuku ilkeleri esas alınırsa suç genel teorisinden yola çıkılıp kabahatin kanuni ,maddi , hukuka aykırılık , ve manevi unsuru incelenerek karar verilecektir.[81]        

8.1.5.Adli ve İdari Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Başvurularına İlişkin Problemler

Adli ve idari yargı verecekleri görevsizlik kararıyla ilgili yani ikisi de görevli ben değilim karşı yargı alanıdır diyerek uygulama karışıklığa yol açmakta ve dosyanın kendiliğinden görevli ve yetkili merciye gönderilip gönderilmeyeceği gibi pratikte birden fazla problem bulunmaktadır.

Temyiz incelemesinde bulunan yüksek mahkemelerin 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 20.maddesine göre ‘Daha önce Uyuşmazlık Mahkemesince yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmaya karar verebilir’ hükmü bulunmasına rağmen Uyuşmazlık mahkemesine göndermek yerine görev yerinden ötürü bozma kararı vererek dosyayı bidayet mahkemesine göndermektedir. Uyuşmazlık Mahkemesi ,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112.maddesinde yapılan değişiklik sebebiyle Adli yargı yerinde ihtilafın çözümlenmesi gerektiği içtihatlarla karar bağlanmışken Danıştay ilgili dairesi ve idare mahkemelerinin diretmesiyle beraber mezkur konunun görüşüldüğü İdari Dava Daireleri Kurulu ‘5326 sayılı Kanun’un 27/1’e göre ve 2918 Sayılı Kanun hükümlerini baz alarak bir idari işlem olan sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin işlemlerden doğan uyuşmazlıklarda görevli mercinin idari yargı olduğuna karar vermektedir.[82]

9.TENKİT VE SONUÇ

Türk Hukuk mevzuatında idari yaptırımlar için genel bir yasanın bulunmaması problemin kaynaklarından birisidir. İdari yaptırımlara karşı uygulanacak olan ilke ve esaslarda farklılık olması hep bu sebeptendir.

Kabahatler Kanunu , genel kanun olma niteliği ile yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bütün idari yaptırımlar için Sulh Ceza Mahkemelerini görevli merci olarak düzenlenmiştir. Barındırdığı unsurlar itibarıyla ağırlıklı olarak idari işlem olan ve idari yargıda denetimi yapılan idari yaptırımların Kabahatler Kanun ile idari yargının görev alanından alınarak adli yargının görev alanına dahil olması , adli ve idari yargıda müteaddit defa görev uyuşmazlığına sebep olmuş ve uygulama da yeknesaklık sağlamak güçleşmiştir.[83]

Ülkemizde adli, idari, askeri, seçim ve uyuşmazlık yargısı olarak farklı yargı düzenleri bulunmuş olup ve her bir yargı düzeni için farklı mahkemeler kurulmuştur. İdari yargı da tek başına müstakil bir yargı kolu olarak hukuk sistemimizde kabul edilmiştir. Anayasa’nın 125.maddesinde “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” kuralını getirmiş 155.madde de ise “Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” kuralına yer vererek adli ve idari yargı düzenlerinin ayrı olarak kabul edildiğini bize gösterir. Bu durum adli ve idari yargı arasında görev uyuşmazlıklarıyla karşılaşacağımızı bize söylemektedir.[84]

Ülkemizde 1945 yılında kurulan Uyuşmazlık Mahkemesi idari yargının görev alanına ilişkin olarak kamu gücü , kamu hizmeti , idari işlem , idari eylem , ve idari sözleşme gibi kriterleri idarenin işlem ,eylem ve sözleşmelerinin ‘idarilik’ niteliğini belirleme de büyük önem arz etmektedir.[85]

Öğretide çok eleştirilen bir nokta da adli ve idari yargı ayrımının kabul edildiği düzenlemelerde yani Türk Hukuk sisteminde yargı birliğinin kabul edilmediği mütehassıs olma ve görev ayrımının hakim olduğu , Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kurulmasının da bunun ispatı olduğu , idari işlem olan idari yaptırımların hukuka uyguluğunun adli yargıda düzenlenmesinin Anayasa’nın ruhuna ve sözüne uymadığı söylenmektedir.[86]

KAYNAKÇA:

1.      Aktaş, Gülsüm , Uyuşmazlık Mahkemesi Kararlarında İdari Yargının Görev Alanı Ölçütleri (Belirlenebilir Mi?) . Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi , 2015

2.      Aydın , Zafer ‘İdari Yargının Görev Alanı’, İstanbul Medipol Üniversitesi SBE, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015

3.      Bilgin/Hüseyin ,Çelik/Barış ‘5728 Sayılı Kanun İle Birlikte İdari Yargının Görev Alanındaki Değişiklikler Üzerine Bir İnceleme’, TBB Dergisi, Sayı 82, 2009

4.      Bilgin , Hüseyin ‘İdari Yargının Görev Alanında 5728 Sayılı Kanun ile Birlikte Oluşan Değişiklikler” Terazi Hukuk Dergisi , Cilt:3 , Sayı:28 , Aralık 2008

5.      Bilgin , Hüseyin , Eraslan , Yunus , ‘İdari Yargıda Görev Uyuşmazlığı. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi. Ocak 2017;(8):151-187.

6.      Çeken ,  Mesut, ‘İdari Yargının Görev Alanının Belirlenmesi Sorunu’,İstanbul Kültür Üniversitesi SBE,İstanbul 2011

7.      Çelik , Furkan , ‘Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında İdari Yargının Görev Alanı’, İstanbul Üniversitesi SBE,Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2019

8.      Darendeli, Abdulvahap , ‘İdari Yargının Görev Alanından Çıkartılan İdari Yaptırımların Yargısal Denetimi İle İlgili Yasal Düzenlemeler Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Ve Türk Hukuk Doktrini’ , Legal Hukuk Dergisi ,Cilt :16 , Sayı:191

9.      Eraslan/Yunus , Atik/Çoban Ayşegül, ‘Yargı Kararları Işığında İdari Yaptırımlarda Görevli Yargı Yeri Sorunu’ ,Türkiye Adalet Akademisi Dergisi 1(41),151-186

10.  Erdinç , Burcu , ‘ İdari Yaptırımların Kavramsal Çerçevesi ve Cezai Yaptırımlarla Karşılaştırılması’ Ankara Barosu Dergisi , 2012/2

11.  Kayabaşı , Sadi, ‘İdari Yargının Görev Alanında Kabahatler Kanunu İle Meydana Gelen Değişiklikler’,Marmara Üniversitesi SBE,Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2010

12.  Keskin  ,  Züleyha  ,  ‘İdari Yargıda Yargısal Denetimin Kapsamı Ve Sınırları’,Ankara Üniversitesi SBE, Doktora Tezi,Ankara 2021

13.  Kıroğlu , Tarık , ‘Adli yargı yerlerinde Görülen İdari Uyuşmazlıklar’,Ankara Üniversitesi SBE , Ankara 2022

14.  Kurt, Hayrettin , ‘İdari Yaptırımlara Karşı Güvenceler’ , Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVIII, Y. 2014, Sa. 1

15.  Venedik Komisyonu, ‘Sulh Ceza Hakimliklerinin Görev, Yetki ve İşleyişleri Hakkında Görüş’ , Venedik Komisyonu Tarafından 110.Genel Kurul Toplantısında (Venedik,10-11Mart2017), https://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-AD(2017)004-tur

16.  Yurtcan , Erdener, ‘Yargıtay Kararları Işığında Kabahatler Kanunu ve Yorumu’, 3.Basım - Ankara: Türkiye Barolar Birliği , 2018

---------------------

[1] Aydın , Zafer ‘İdari Yargının Görev Alanı’,İstanbul Medipol Üniversitesi SBE,Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2015, s.3

[2] Keskin  ,  Züleyha  ,  ‘İdari Yargıda Yargısal Denetimin Kapsamı Ve Sınırları’,Ankara Üniversitesi SBE, Doktora Tezi,Ankara 2021, s.9

[3] Kıroğlu , Tarık , ‘Adli yargı yerlerinde Görülen İdari Uyuşmazlıklar’,Ankara Üniversitesi SBE , Ankara 2022 , s.2

[4] Çeken ,  Mesut, ‘İdari Yargının Görev Alanının Belirlenmesi Sorunu’,İstanbul Kültür Üniversitesi SBE,İstanbul 2011 , s.xii

[5] Darendeli, Abdulvahap , ‘İdari Yargının Görev Alanından Çıkartılan İdari Yaptırımların Yargısal Denetimi İle İlgili Yasal Düzenlemeler Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Ve Türk Hukuk Doktrini’ , Legal Hukuk Dergisi ,Cilt :16 , Sayı:191 , S. 5144

[6] Darendeli , Abdulvahap , s.5145

[7] Darendeli , Abdulvahap , s .5145

[8] Darendeli,  Abdulvahap ,  s.5146

[9] Darendeli , Abdulvahap , s. 5148

[10] Kurt, Hayrettin , ‘İdari Yaptırımlara Karşı Güvenceler’ , Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi c. xvııı, y. 2014, sa.1 ,s.146

[11] Kurt, Hayrettin , s.146

[12] Darendeli, Abdulvahap , s.5150

[13] Kurt,Hayrettin , s.146

[14] Darendeli , Abdulvahap , s.5150

[15] Kurt, Hayrettin , s.147

[16] Darendeli,Abdulvahap , s.5150

[17]Aktaş, Gülsüm , Uyuşmazlık Mahkemesi Kararlarında İdari Yargının Görev Alanı Ölçütleri (Belirlenebilir Mi?) . Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi , 2015 , s.2

[18] Darendeli, Abdulvahap , s.5151

[19] Darendeli, Abdulvahap , s.5151

[20] Aktaş ,  Gülsüm , s.5

[21] Darendeli, Abdulvahap , s.5152

[22] Aktaş, Gülsüm , s.22

[23] Darendeli , Abdulvahap , s. 5152

[24] Darendeli, Abdulvahap , s. 5152

[25] Eraslan/Yunus , Atik/Çoban Ayşegül, ‘Yargı Kararları Işığında İdari Yaptırımlarda Görevli Yargı Yeri Sorunu’ ,Türkiye Adalet Akademisi Dergisi 1(41),151-186 ,s.153

[26] Çeken , Mesut , s.54

[27] Eraslan / Atik , s.153

[28] Darendeli,Abdulvahap , s.5153

[29] Darendeli, Abdulvahap , s.5153

[30] Eraslan/Atik, s.156

[31]Yurtcan , Erdener, ‘Yargıtay Kararları Işığında Kabahatler Kanunu ve Yorumu’, 3.Basım - Ankara: Türkiye Barolar Birliği , 2018 , s.15

[32]Kayabaşı , Sadi, ‘İdari Yargının Görev Alanında Kabahatler Kanunu İle Meydana Gelen Değişiklikler’,Marmara Üniversitesi SBE,Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2010 , s.37

[33] Kıroğlu , Tarık , s. 108

[34] Kayabaşı, Sadi , s.39

[35] Kayabaşı, Sadi, s.42

[36] Erdinç , Burcu , ‘ İdari Yaptırımların Kavramsal Çerçevesi ve Cezai Yaptırımlarla Karşılaştırılması’ Ankara Barosu Dergisi , 2012/2 . s.254

‘Bir suç ve cezanın ceza mahkemelerince bakılan bir suç ve mahkemelerce verilen bir ceza olmaktan çıkarılıp, idari suç ve ceza haline getirilmesi depenalizasyon olarak ifade edilmektedir. Bir suç ve cezanın tamamen suç ve ceza olmaktan çıkarılması ise dekriminalizasyon olarak belirtilmektedir.’

[37] Kayabaşı , Sadi , s.40

[38] Çelik , Furkan , ‘Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında İdari Yargının Görev Alanı’, İstanbul Üniversitesi SBE,Yüksek Lisans Tezi,İstanbul 2019 s. 104

[39] Çeken , Mesut , s.54

[40] Darendeli , Abdulvahap , s.5156

[41] Aydın, Zafer , s.96

[42] Eraslan/Atik , s.156

[43] Aydın , Zafer , s.96

[44] Darendeli,Abdulvahap , s.5156

[45] Darendeli , Abdulvahap , s.5157

[46] Darendeli,Abdulvahap , s.5157

[47] Kayabaşı ,Sadi , 58

[48] Darendeli , Abdulvahap , s.5158

[49] Kıroğlu , Tarık , s.110

[50] Kıroğlu , Tarık , s.110

[51] Darendeli,Abdulvahap , s.5159

[52] Bilgin , Hüseyin ‘İdari Yargının Görev Alanında 5728 Sayılı Kanun ile Birlikte Oluşan Değişiklikler” Terazi Hukuk Dergisi , Cilt:3 , Sayı:28 , Aralık 2008 , s.-67-83

[53] Darendeli , Abdulvahap , s.5160

[54] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/97dc0d95-3440-4a62-aec8-30165c8bc6b5?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[55] Bilgin/Hüseyin ,Çelik/Barış ‘5728 Sayılı Kanun İle Birlikte İdari Yargının Görev Alanındaki Değişiklikler Üzerine Bir İnceleme’, TBB Dergisi, Sayı 82, 2009, Sayı:82, 2009 , s.13

[56] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/5e87335c-2b5d-4002-9c4d-d7ee765f8b85?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[57] Bilgin/Çelik , s.5

[58] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/bf358cbc-6af2-4bf3-8cd6-04776a2c0e4b?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[59] Darendeli, Abdulvahap , s.5161

[60] kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/8a3218a2-6949-4138-8d19-da329484700d?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[61] Bilgin/Çelik , s.6

[62] Hukuk Bölümü 2008/248 E., 2009/145 K. (uyusmazlik.gov.tr)

[63] Darendeli , Abdulvahap, s.5161

[64] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/29f22e62-3903-48c4-bec6-ab8c9576c81d?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[65] Bilgin/Çelik , s.9

[66] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/6eedf925-9ce7-49d1-8a52-f4f84e414749?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[67] Bilgin/Çelik , s.11

[68] https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/Karar/Content/831bbe6f-5555-4f6e-8761-77b072dcd086?excludeGerekce=False&wordsOnly=False

[69] Darendeli , Abdulvahap , s.5163

[70] Darendeli, Abdulvahap s.5171

[71] Darendeli, Abdulvahap , s.5171

[72] Venedik Komisyonu, ‘Sulh Ceza Hakimliklerinin Görev, Yetki ve İşleyişleri Hakkında Görüş’ , Venedik Komisyonu Tarafından 110.Genel Kurul Toplantısında (Venedik,10-11Mart2017), https://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-AD(2017)004-tur ,s.13

[73] Darendeli , Abdulvahap , s.5173

[74] Darendeli, Abdulvahap, s.5175

[75] Çeken, Mesut , s.19

[76] Darendeli, Abdulvahap, s.5175

[77] Kıroğlu , Tarık, s.13

[78] Darendeli, Abdulvahap , s.5175

[79] Darendeli, Abdulvahap,5176

[80] Çelik, Furkan, s.117

[81] Darendeli , Abdulvahap , s.5177

[82] Darendeli , Abdulvahap , s.5178

[83] Kayabaşı , Sadi , S.92

[84] Aydın , Zafer , s.128

[85] Çelik, Furkan , S.119

[86] Darendeli , Abdulvahap , s.5180