T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/1016
K. 2022/4648
T. 17.5.2022
İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Mirasçılarının Mirası Reddetmeleri Halinde Murisin Borçlarından Sorumlulukları Son Bulduğu - Mirası Reddeden Mirasçıların Murisin Borcundan Sorumlu Tutulamayacakları Gözetilerek Davalı Yönünden Davanın Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )
MİRASIN HÜKMEN REDDİ ( Davalı Tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Dosyasında Terekenin Borca Batık Olması Nedeniyle Hükmen Reddinin Talep Edildiği Davanın Yargılamasının Devam Ettiği - Davalı Hükmen Reddin Tespitine Yönelik Dava Açtığı ve Açılan Davanın Temyize Konu Davanın Sonucunu Etkileyecek Nitelikte Olduğu/Mahkemece Dava Dosyasının Kesinleşmesinin Bekletici Mesele Yapılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerekirken İşin Esasına Girilerek Hüküm Kurulmasının Doğru Görülmediği )
BEKLETİCİ MESELE ( Davalı Hükmen Reddin Tespitine Yönelik Dava Açtığına Göre Açılan Davanın Temyize Konu Davanın Sonucunu Etkileyecek Nitelikte Olduğu - Mahkemece Dava Dosyasının Kesinleşmesinin Bekletici Mesele Yapılıp Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerekirken İşin Esasına Girilerek Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )
2004/m.67
4721/m.605
ÖZET : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalının dava tarihinden önce mirası reddettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. O halde ilk derece mahkemesince; mirası reddeden mirasçıların, murisin borcundan sorumlu tutulamayacakları gözetilerek davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyasında, terekenin borca batık olması nedeniyle hükmen reddinin talep edildiği, davanın yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, hükmen reddin tespitine yönelik dava açtığına göre açılan davanın, temyize konu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu açıktır. O halde mahkemece; dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı; davalıların murisinden 176.000 TL alacağı bulunduğunu, davalıların murisin borcundan kanuni mirasçısı sıfatıyla sorumlu olduklarını, alacağın tahsili için yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek; itirazın iptaline, lehine ayrı ayrı icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; murisin ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olduğunu, davalılardan Muazzez'in Küçükçekmece 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/140 Esas sayılı dosyasında, mirasın reddine ilişkin beyanda bulunduğunu, diğer davalı T. bakımından da terekenin borca batık olması nedeni ile mirasın hükmen reddedildiğini, bu nedenle mirasçı sıfatının doğmadığını, murisin sağlığında dava konusu sözleşmeyi imzaladığını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; yaptırılan imza incelemesi ile belge üzerindeki imzanın murisin eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, davalıların dava devam ederken murisin araç ve taşınmazını üzerlerine devralarak mirası kabul yönünde iradelerini gösterdikleri, terekenin aktif ve pasifleri ile kabul edileceği, davalıların muristen kalma aktif değer olarak nitelendirilmesi gereken ev ve araç üzerinde tasarrufta bulundukları, dolayısıyla murisin borcundan da sorumluluklarını kabul etmiş olduklarını gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalıların itirazının 176.000 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin ödeme emrindeki şartlarla aynen devamına, davalıların asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalıların dava devam ederken muristen intikal eden araç ve taşınmazları üzerlerine devralarak mirası kabul yönünde beyanlarını gösterdikleri, mirasın aktif ve pasifleriyle kabul edileceği, mirasçıların tutum ve davranışlarının mirası kabul yönünde iradelerini gösterdiklerini, mahkemenin mirasın reddine yönelik davayı bekletici mesele yapmamasının bu nedenle yerinde görüldüğü, dosyada toplanan deliller kapsamında dayanak belgedeki imzanın murise ait olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Davalı Muazzez'in temyiz itirazının incelenmesinde;
Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605. maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir. Mirasın reddi halinde, mirası reddedenler yönünden davaya devam edilemez.
Davalı Muazzez'in Küçükçekmece 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/140 Esas- 2016/159 Karar sayılı ilamı ile dava tarihinden önce mirası reddettiği anlaşılmaktadır. Mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır.
O halde ilk derece mahkemesince; mirası reddeden mirasçıların, murisin borcundan sorumlu tutulamayacakları gözetilerek davalı Muazzez yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2-) Davalı T.'ın temyiz itirazının incelenmesinde;
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 605. maddesinin 2. fıkrasında “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir.
Davalı T. tarafından Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/524 Esas sayılı dosyasında, terekenin borca batık olması nedeniyle hükmen reddinin talep edildiği, davanın yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, hükmen reddin tespitine yönelik dava açtığına göre açılan davanın, temyize konu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu açıktır.
O halde mahkemece; Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/524 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
3-) Bozma nedenine göre, davalı T. B. yönünden diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalı T.'ın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17.05.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır