MAAŞ HACZİ NEDİR?

Türk hukukunda borçluluğu takip hukuku bakımından kesinleşmiş bulunan kimseler için, borçlunun üçüncü kişilerde bulunan alacakları kısmen ya da tamamen haczedilebilir durumdadır. "Kısmen haczi mümkün olan şeyler" başlığı İcra İflas Kanunu 83.maddesinde gösterilmiş olup maaş ve ücretler bu madde kapsamında yer almaktadır.

Maaş haczi borçlu konumunda bulunan tarafın çalışması karşılığı elde ettiği maaş, ücret, aylık veya benzeri nitelikteki düzenli gelirlerine alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğü tarafından konulan ve işveren aracılığıyla tahsil edilen cebri icra tedbiridir. Kanunda yer alan bu düzenlemeyle borçlunun temel geçim hakkı korunarak alacaklının alacağını tahsil etmesi amaçlanmıştır.

MAAŞ HACZİNDE KESİNTİ TUTAR VE ORANI NEDİR?

Bu süreçte maaş veya ücretten yapılabilecek kesinti oranı borçlunun geçim hakkını korumak bakımından büyük önem arz eder. Borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için gerekli olan miktar icra müdürü tarafından borçlu ve ailesindekilerin sosyal, sağlık ve eğitim durumlarına göre takdir edilebilir. İcra müdürüne tanınan takdir hakkı çerçevesinde haczedilebilecek miktar tayin edilmeye çalışılırken bilirkişiden görüş alınabilir. Hacizden ayrı tutulacak miktarın belirlenmesinde, borçlunun kendi yaşayış şartlan değil, normal olarak yaşaması için gerekli olan en az geçim miktarı göz önüne alınmalıdır.

İcra ve İflas Kanun İcra müdürlüğüne ancak maaş ve ücretin 3/4'ü oranının haczi üzerinde takdir yetkisi tanır. Alacağın 1/4'ünden az olmamak üzere haciz mutlaka yapılacaktır. Ancak İş Kanun'da yer alan düzenlemeye göre işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemeyecektir. Hükümler ve mevcut durum değerlendirildiğinde nafaka alacağı hariç olmak üzere işçi ücretleri bakımından yapılacak kesinti ancak 1/4 oranında olacaktır. Bu orandan fazlasının haczi işçi ücretleri için mümkün değildir. Burada nafaka alacakları bakımından bir istisna söz konusudur. Aylık ödenecek nafaka tutarının 1/4 oranından fazla olması durumunda işçi ücretlerinden yapılacak kesinti nafaka tutarında olacaktır. Bu istisnanın birikmiş nafaka alacakları için değil aylık ödenen nafaka alacaklarına ilişkin olduğunu önemle belirtmek gerekir.

MAAŞ HACZİ NASIL YAPILIR?

Maaş haczinde süreç alacaklının, borcunu tahsil etmesi için icra takibine girişmesi ile başlar. Alacaklı, borçlunun borcunu ödemediği gerekçesiyle icra dairesine başvurarak ilamsız veya ilamlı takip talebinde bulunur. İcra dairesi, borçluya ödeme/ icra emri gönderir. Eğer borçlu bu ihtara rağmen borcunu ödemez veya itirazda bulunmazsa takip kesinleşir ve cebri icra işlemleri başlatılabilir. Kesinleşme akabinde borçlunun düzenli bir gelirinin olduğu tespit edilirse, alacaklının maaş haczi talebinde bulunması üzerine icra müdürlüğü tarafından borçlunun çalıştığı kurum veya işverenine aynı konulu bir yazı gönderilir. Yazıda borçlunun düzenli alacağından yasal oran dahilinde kesinti yapılması ve kesintinin icra dairesine yatırılmasına ilişkin ihtarında bulunulur. Bu aşamadan sonra borçtan sorumluluk yalnız takip borçlusunda olmayıp işverenin de belirli oranlarda sorumluluğu gündeme gelir.

MAAŞ HACZİNDE İŞVERENİN SORUMLULUKLARI NELERDİR?

ALACAKLIYA KARŞI SORUMLULUĞU

İcra müdürlüğü tarafından işverene yapılan bildirimden itibaren işveren, kesinti ve ödeme yükümlülüğü altına girer. Bu yükümlülük alacaklıya karşı, maaş haczi yazısını almasından itibaren bir hafta içinde borçlunun maaş veya ücretini icra dairesine bildirmek ve borç bitene kadar hacizli tutarın maaş ve ücretten kesilerek icra dairesinde yatırmak şeklindedir. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen işveren bakımından müeyyide; mahkemeden hüküm alınmasına hacet olmaksızın, borçlunun maaş ve ücretinden kesmediği miktar kadarından sorumlu hale gelmesidir. Bu borcun tamamından sorumluluk anlamına gelmez, yalnız yapmaktan imtina ettiği kesinti kadar sorumluluğu doğar.

Maaş haczi, borçlunun çalıştığı süre boyunca düzenli olarak elde ettiği maaş üzerinden uygulanır. İşçi işten ayrıldığında, artık düzenli bir maaş geliri kalmayacağından maaş haczi fiilen uygulanamaz hale gelir. Ancak bu durum, borcun ortadan kalktığı anlamına gelmez. Eğer işçi işten kendi isteğiyle veya işverenin feshiyle işten ayrılırsa, işverenin bu durumu derhal icra müdürlüğüne bildirmesi gerekir. Aksi halde Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya soruşturma yapılabilecektir.

BORÇLU İŞÇİYE KARŞI SORUMLULUĞU

Maaş haczi sürecinde işveren, sadece alacaklıya değil aynı zamanda borçlu işçiye karşı da hukuki sorumluluklar taşır. Bu sorumluluklar, işçinin temel haklarının korunması, kişisel verilerinin gizliliği ve iş ilişkisinin sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi açısından önem arz eder İşverenin işçiye karşı en temel sorumluluğu, yasal kesinti oranlarını aşmamaktır. İcra ve İflas Kanunu ve İş Kanunu hükümlerine göre maaş haczinde işçinin ücret veya maaşının dörtte biri (%25) kesilebilir. Bu oran, ancak nafaka gibi öncelikli alacaklar bakımından farklılık ihtiva eder. Yanlış ya da eksik uygulamalar hem borçluluk sürecinin uzamasına hem de işçinin borcuna faiz işlemesine sebep olabilir. İcra dairesine ödenmek üzere yapılan kesintinin icra dairesine ödenmemesi ise işçinin ücrete ilişkin hakkını ihlal eder. Bu durumda işçi kesintinin icra dairesine ödenmesini isteme hakkına sahip olduğu gibi ödemenin icra dairesine yapılmaması sebebi ile de iş akdini haklı nedenle feshedebilecektir.

KIDEM TAZMİNATI VE DİĞER ALACAKLARDA MAAŞ HACZİ

Kıdem tazminatı, işçinin iş yerinde belli bir süre çalıştıktan sonra, kanunda öngörülen şartlarla işten ayrılması hâlinde hak kazandığı bir defaya mahsus bir ödemedir. Her ne kadar bu tazminat, işçinin geçmiş hizmetlerinin karşılığı olsa da ücret niteliğinde değildir. Bu sebepten 1/4 gibi bir oransal sınırlamaya tabi olmayıp tamamı haczedilebilir niteliktedir. İhbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti gibi buna benzer alacalar da kıdem tazminatı gibi değerlendirilecek olup yine ücret niteliğinde olmadığından tamamı haczedilebilecektir.

Av. Zeynep CANBULAT