KAVRAM

Kaçakçılık kısaca yasadışı olarak mal ithali şeklinde tanımlanabilecektir.. Bu yasadışı fiil uyuşturucu gibi yasadışı ürünlere yönelik olduğu gibi mücevher, sigara gibi yasal ürünlere yönelik olarak yapılan ithalat veya ihracat fiillerini de kapsayıcı niteliktedir. Kaçakçılık ülkeler açısından karşımıza çıkan en önemli suç tiplerinden birisini teşkil etmektedir. Bu ülkeler kaçakçılık fiillerinin çeşitli tipleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Buna örnek olarak uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, nükleer madde kaçakçılığı ve yasal malların kaçakçılığı verilebilir. Kaçakçılık fiilleri son yüzyılda teknolojideki ve sosyo-ekonomik ve politik alanlardaki gelişim ve değişiklikler çerçevesinde artış göstermiştir.

Kaçakçılık oranlarındaki bu artış neticesinde hükümetler kaçakçılığı önlemeye ilişkin olarak tedbirler alma ihtiyacı hissetmişlerdir. Hükümetler arası bu genel eğilime paralel olarak Türkiye'de de çeşitli yasal düzenlemeler yoluna gidilmiştir.

07.01.1932 tarihli 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, zaman içersinde yapılan değişikliklerle yetmişbir yılı aşan süreyle yürürlükte kalmış olup 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu Kanundan sonra da 01.06.2005 günü 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve yine aynı tarihte 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu da yürürlüğe girmiştir.

İncelemekte olduğumuz 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ise 31.03.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 5. maddesinde, Türk Ceza Kanununun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinde de,

"Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine bir hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümler, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler karşısında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suç ve kabahatlerle ilgili genel düzenlemelerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa uyumlu hale getirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yürürlük tarihinden itibaren henüz üç yılı bile doldurmamış olan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yeniden ele alınmıştır. Yapılan bu uyum çalışmaları sırasında 4926 sayılı Kanunun uygulamada tereddüt yaratan hükümleri de gözden geçirilmiş ve madde metinleri sadeleştirilmesi,bu bağlamda 5237 ve 5326 sayılı Kanunlarda düzenlenmiş bulunan genel hükümlerin 4926 sayılı Kanun metninden çıkarılması gerekmiştir. Yapılması gereken bu düzenlemeler, 4926 sayılı Kanunun madde düzeni ve sıralamasında büyük değişikliklere yol açacağı görülerek 4926 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran bu Kanun tasarısı hazırlanmış ve bu tasarı 21.03.2007 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. 5607 sayılı bu Kanun 31.03.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. [1]

Hukuki Nitelik

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda kaçakçılık fiilleri "suçlar ve kabahatler" başlığı altında 3. maddede düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle kaçakçılık fiilleri, suç oluşturan kaçakçılık fiilleri ve kabahat oluşturan kaçakçılık fiilleri olarak ayırıma tabi tutulmuştur.

Kanunun 3. maddesinin sistematiğinde, önce ithalatta suç ve kabahat oluşturan kaçakçılık fiillerinin, sonra da ihracatta suç ve kabahat oluşturan kaçakçılık fiillerinin düzenlendiğini görmekteyiz. Bu Kanunda düzenlenen suç ve kabahatlerle ilgili yaptırımların tespitindeki temel yaklaşımı şu şekilde yorumlamamız mümkündür:

Devletin kontrolünün zayıf ya da hiç bulunmadığı yerlerden (örneğin gümrük kapıları dışından) yapılan kaçakçılık fiillerinin, Devletin kontrolünün güçlü olduğu yerlerden yapılan kaçakçılık fiillerine göre daha ağır yaptırıma bağlandığı görülmektedir. Burada kanun koyucunun, işlenmesi kolay olan kaçakçılık fiillerini daha ağır ceza ile cezalandırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamındaki kaçakçılık suçlarının soruşturma ve kovuşturmasının 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekmektedir.

Öte yandan bazı özel ceza kanunlarıyla ceza içeren bazı özel kanunlarda Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göndermeler yapılarak ilişki kurulduğu görülmektedir. Bu değerlendirmelere göre 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun ilişkili olduğu kanunları aşağıdaki dört başlık alünda toplamak mümkündür:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ilişkisi,

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ilişkisi,

5326 sayılı Kabahatler Kanunu ilişkisi ve

1- Diğer özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarla ilişkisi.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun belirtilen bu kanunlarla olan ilişkilerini biraz daha yakından incelemekte yarar bulunmaktadır. [2] ve devamı.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ilişkisi:

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 5. maddesinin "Bu Kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" hükmü gereği 5607 s.K.M.K.nunda düzenlenen suçlar hakkında Türk Ceza Kanunun genel hükümleri uygulanacaktır. Bu hüküm kapsamında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun:

Temel ilke ve tanımlar" ana başlığı altında düzenlenen;

"Tanımlar" başlıklı 6. maddesi,

"Kanunun uygulama alanı" ana başlığı altında düzenlenen;

"Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesi, "Yer bakımından uygulama" başlıklı 8. maddesi, "Yabancı ülkede hüküm verilmesi" başlıklı 9. maddesi, "Görev suçları" başlıklı 10. maddesi, "Vatandaş tarafından işlenen suç" başlıklı 11. maddesi, "Yabancı tarafından işlenen suç" başlıklı 12. maddesi,

"Seçimlik cezalarda soruşturma" başlıklı 14. maddesi, "Soruşturma koşulu olan cezanın hesaplanması" başlıklı 15. maddesi, "Cezadan mahsup" başlıklı 16. maddesi, " Hak yoksunlukları" başlıklı 17. maddesi, "Geri verme" başlıklı 18. maddesi, "Yabancı kanunu göz önünde bulundurma" başlıklı 19. maddesi, "Ceza sorumluluğunun şahsiliği, kast ve taksir" ana başlığı altında düzenlenen;

“Ceza sorumluluğunun şahsiliği" başlıklı 20. maddesi, "Kast" başlıklı 21. maddesi, "Taksir" başlıklı 22. maddesi,

"Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler" ana başlığı altında düzenlenen;

"Kanunun hükmü ve amirin emri" başlıklı 24. maddesi, "Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası başlıklı 26. maddesi, "Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit" başlıklı 28. maddesi, "Hata" başlıklı 30. maddesi, "Yaş küç"üklüğü başlıklı 31. maddesi, "Akıl hastalığı" başlıklı 32. maddesi, "Sağır ve dilsiz" başlıklı 33. maddesi, "Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma" başlıklı 34. maddesi,

"Suça teşebbüs" ana başlığı altında düzenlenen;

"Suça teşebbüs" başlıklı 35/1. maddesi, "Gönüllü vazgeçme" başlıklı 36. maddesi, (5607 s. K.M.K.nun 3. maddesinin 18. fıkrasına göre kaçakçılık fiilleri teşebbüs aşamasında kalsa da tamamlanmış gibi cezalandırılacağından, faile verilecek cezadan teşebbüs nedeniyle indirm yapılamayacaktır.)

"Suça iştirak ana başlığı altında;

"Faillik" başlıklı 37. maddesi, "Azmettirme" başlıklı 38. maddesi, "Yardım etme" başlıklı 39. maddesi, "Bağlılık kuralı" başlıklı 40. maddesi, "İştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme" başlıklı 41. maddesi,

"Suçların içtimai" ana başlığı altında düzenlenen;

"Bileşik suç" başlıklı 42. maddesi, "Zincirleme suç" başlıklı 43. maddesi,

"Fikri içtima" başlıklı 44. maddesi,

Cezalar" ana başlığı altında düzenlenen;

Cezalar" başlıklı 45. maddesi, "Hapis cezaları" başlıklı 46. maddesi, ve devamında yer alan 47, 48, 49. maddeleri, "Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar" başlıklı 50. maddesi, "hapis cezasının ertelenmesi" başlıklı 51. maddesi, "Adli para cezası" başlıklı 52. maddesi,

Güvenlik tedbirleri" ana başlığı altında düzenlenen;

"Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53. maddesi, "Eşya müsaderesi" başlıklı 54. maddesi, "Kazanç müsaderesi" başlıklı 55. maddesi,

"Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri" başlıklı 56. maddesi (5607 s. K.M.K.nun 13. maddesinin 1. fıkrasında kaçakçılık suçlarıyla ilgili olarak Türk Ceza Kanunun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağına dair bir düzenleme de yer almaktadır.), "Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri" başlıklı 57. maddesi, "Suçta tekerrür ve özel nitelikli suçlar" başlıklı 58. maddesi, "Sınır dışı edilme" başlıklı 59. maddesi, "Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri" başlıklı 60. maddesi,

"Cezanın belirlemesi ve bireyselleştirilmesi" ana başlığı altında düzenlenen;

"Cezanın belirlenmesi" başlıklı 61. maddesi, "Takdiri indirim nedenleri" başlıklı 62. maddesi, "Mahsup" başlıklı 63. maddesi,

"Dava ve cezanın düşürülmesi" ana başlığı altında düzenlenen;

"Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64. maddesi, "Af" başlıklı 65.maddesi, "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesi, "Dava zaman aşımı süresinin durması veya kesilmesi" başlıklı 67. maddesi, "Ceza zamanaşımı" başlıklı 68. maddesi, "Ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları" başlıklı 69. maddesi, "Müsaderede zamanaşımı" başlıklı 70. maddesi, "Ceza zamanaşımının kesilmesi" başlıklı 71. maddesi, "Zamanaşımının hesabı ve uygulanması" başlıklı 72. maddesi, "Dava veya cezanın düşmesinin etkisi" başlıklı 74. maddesi,

Hükümleri, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar bakımından her olayın işleniş şekil ve özelliklerine göre göz önünde tutulacaktır. [3]

5237 sayılı T.C.K. nun 61., 62. ve 63. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesi konusunda uygulayıcılar bakımından özet bir açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. 5607 s.K.M.K.nunda tanımlanan suçlardan dolayı mahkemelerce verilen cezalar kişiselleştirilirken takdiri indirime yer olup olmadığı, miktar itibariyle seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme kapsamı içerisinde bulunduğu takdirde bunların uygulanması gerekip gerekmediğinin, talep olmasa dahi diğer kanunlara göre verilen cezalarda olduğu gibi resen tartışılması ve değerlendirilmesinin aşağıda açıklayacağımız nedenlerle zorunlu olduğunu düşünmekteyiz. Şöyle ki:

21 .Yüzyıl ceza kanunlarının amaçları değişmiş ve gelişmiştir. Bu bağlamda caydırıcılığın ve başkalarına örnek olmasının yanında sanığın kişiliğine
uygun yaptırıma karar verilmek suretiyle ıslah amacı da öncelikli hale gelmiştir. Bu amacın gerçekleşmesi için talebe bağlı kalınmaksızın verilecek cezaların kişiselleştirilmesi konularında mahkemenin resen değerlendirme yapması gerekmektedir ki takdiri indirim, seçenek yaptırıma çevirme ve erteleme kurumların cezaların kişiselleştirilmesi kapsamındadır. O halde bu hususların uygulanmasına yer olup olmadığının talebe bağlı kalmaksızın mahkemece kararda tartışılması gerekmektedir.

Hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve cezaların ertelenmesi 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkmdaki Kanunda düzenlendiği için infaz hükmü olduğu düşüncesi ile uygulamada talep olmadığı takdirde mahkemenin bu hususu resen değerlendirme zorunluluğunun bulunmadığı kabul görmekte idi. Ancak, 01.06.2005 tarihinden itibaren seçenek yaptırımlar ve erteleme ile ilgili hükümler 5237 sayılı yeni TCK.nun da düzenlenmiş ve maddi hukuk kuralı haline gelmiştir. Ceza Kanununda düzenlenen bir maddi hukuk kuralının da mahkemelerce yargılamada uygulanıp uygulanmayacağı konusunda talebe bağlı olmasını kabul etmek çağdaş hukuk anlayışı ile bağdaşmayacaktır. Başka deyişle mahkeme, maddi hukuk kuralını yargıladığı olayda hüküm kurarken talebe bağlı olmaksızın resen uygulamak zorundadır.

Takdiri indirim, seçenek yaptırımlar ve erteleme müesseseleri sanığa verilen bir lütuf değil koşullarını taşıyan her sanık için bir haktır ve bu haktan yararlanıp yararlanamayacağı mahkeme tarafından resen gözetilip değerlendirilmesi gerekir.

Bu üç müessese bakımından cezaların kişiselleştirilmesinin bir an için sanığın talebine bırakıldığını kabul edersek bu durum yasaları bilmeyen (ki bu durum ülkemizin bir gerçeğidir.) sanıklar aleyhine sonuç doğuracaktır. Öteyandan öğretide baskın görüş olarak miktar ve kapsam itibariyle, koşullarını taşıması halinde cezaların, kişiselleştirilmesi bağlamında, takdiri indirim, seçenek yaptırımlar ve erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunun mahkemelerce tartışılmasının zorunlu olduğu kabul edilmektedir. [4]

Uygulamada, cezaların kişiselleştirilmesinde takdiri indirim, seçenek yaptırımlar ve erteleme hükümlerinin sanığın talebi olmadığı durumlarda mahkemece uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmaması bozma nedeni yapılmamakla birlikte Ceza Genel kurulunun son zamanlarda bu konudaki görüşünün değiştiğini görmekteyiz. Örneğin; 27.06.2000 gün ve 2/136-146 sayılı kararında Ceza Genel Kurulu "............ sonuç cezanın 647 sayılı yasanın 4 ve 6. maddelerinde belirtilen sınırlar içerisinde kalması halinde bu maddelerin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin talep olmasa bile karar verilmesi gerekir. 647 sayılı yasanın 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucu hüküm infaza değil maddi ceza hukukuna ilişkin bir hüküm haline dönüştüğünden resen nazara alınmalıdır..." şeklindeki görüşlere yer vererek bu düşünceyi benimsediğini ortaya koymuştur.

SİGARA KAÇAKÇILIĞI

Kaçakçılıkla Mücadele KANUNU AÇISINDAN ele almamız gereken Ayrıca çalışmamıza da temel teşkil eden önemli bir suç tipi de tütün kaçakçılığıdır.

Sigara ve tütün kaçakçılığı global bir nitelik taşımakta ve hükümetlerin bunu önleme çabalarına ve zorlamalarına rağmen artış göstermeye devam etmektedir. Sigara yüksek değerde ve yüksek vergi uygulanan, taşınabilmesi kolay, yasadışı ticaret için elverişli materyallerdendir. Sigara kaçakçılığı organize suç örgütleriyle birlikte gelişmekte ve büyük karlar sağlayan bir kaçakçılık türüdür . Bu duruma örnek olarak ingiltere'de 2002-2003 yıllarında sigara ve tütün kaçakçılığından kaynaklanan vergi kaybı verilebilir. Bu dönem için de 3.380 milyon sterlini bulmuştur. Bu durumun nedeni olarak da İngiltere de tütün ürünlerine uygulanan yüksek özel tüketim vergisi ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde daha ucuza tütün mamullerinin elde edilebilmesi gösterilmektedir . Bu durum ABD'de de ingiltere'dekine benzer bir nitelik taşımaktadır. Nitekim ABD'de yıllık sigara kaçakçılığından kaynaklanan 1 milyar dolarlık bir vergi kaybı söz konusudur. Küresel anlamda ise hükümetlerin kaybının 25-30 milyar doları bulduğu belirtilmektedir . Sigara açısından gelişmekte olan ülkelerin büyük kısmının sigarayı devlet tekeline aldığı ve ithalatına ilişkin özel tarifeler uyguladığı görülmektedir. Bunun yanında gelişmiş ülkeler de ağır tüketim vergileri uygulanarak sigara tasfiye edilmek istenmektedir. Bu durumun da sigara kaçakçılığı için elverişli ortamların doğmasına neden olduğu açıktır.

Türkiyede de Konu bakımından ciddi problemler sözkonusudur. Zira, Ülkemiz açısından da sigara kaçakçılığının oldukça yaygın şekilde karşımıza çıktığını görmekteyiz . Bu duruma gerekçe olarak ülkemizin coğrafi konumu, komşu ülkelere nazaran yüksek vergilendirme ve örgütsel faaliyetler gösterilmektedir.

4733 sayılı kanunun 6. maddesinde tütün ithali yapabilecek olan kişilerin yıllık üretim kapasitesi tek vardiyada, sigara için iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için ise onbeş tondan az olmayan, tütün hazırlama bölümleri dâhil tam ve yeni teknoloji ile tesisler kurmaları şartını aramıştır. Türkiye'de üretilen tütün mamullerinin ihracı serbesttir. Türkiye'de, marka bazında sigara için yıllık en az iki milyar adet, diğer tütün mamulleri için yıllık en az onbeş ton üretenler, aynı markadan olmak üzere serbestçe ithalat yapabilirler, fiyatlandırabilirler ve satabilirler. Bu fıkrada belirtilen üretim miktarlarına ilişkin şartları yerine getirmeyenlerce yapılacak sigara ve diğer tütün mamullerinin ithalatı, ithal edilen tütün mamullerinin fiyatının belirlenmesi ve yurt içinde pazarlamasına ilişkin usul ve esaslar Kurumun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Bu maddede belirtilen şartlarla ilgili işlemlerin tespit ve takibi Kurum tarafından yürütülür. Tütün ve tütün mamullerinin ithalatında Kurumdan uygunluk belgesi alınır.[5]

Üreticiden alınan tütünlerin tütün satış merkezlerine veya Kuruma tescili kaydıyla, dâhilde alınıp, satılması, nakledilmesi ile standartlara uygun olan tütünlerin ihracı serbesttir. [6]

SONUÇ

Kaçakçılık gerek ülkelerin hâkimiyet yetkilerinin ihlal edilmesi, gerek büyük vergi kayıplarının ve haksızlıkların yaşanması ve gerekse suç örgütleri açısından önemli bir gelir kaynağı niteliği taşıması dolayısıyla mücadelesine önem verilmesi gereken bir suç tipidir. Bu çerçevede kaçakçılık fiillerini önleyici nitelikte tedbirler alınması en önemli unsurlardan birisidir. Gümrüklerde denetimin daha sıkı şekilde gerçekleştirilmesi ve personelinin de konuya ilişkin bilinci kazanması gerekmektedir. Suç veya kabahat niteliği taşıyan eylemlerin gerçekleşmesi durumunda da ilgili kanun hükümlerinin adilane şekilde uygulanması zorunluluğu söz konusudur ki caydırıcılık konusunda herhangi bir tereddüt söz konusu olmasın. Bu sayede ceza hukukunun amaçlamış olduğu hem özel önleme sağlanarak suç faillerinin tekrar suç işlemesinin önüne geçilebilecek hem de genel önleme sağlanarak başkalarının da suç işlemesinin önüne geçilmiş olacaktır. Ancak burada iki husus daha bu fiillerin önlenmesi hususunda karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki yüksek vergi oranlarıdır. Bu kapsamda vergi oranlan daha makul düzeye çekilmeli ve bu sayede de insanların alım gücü arttırılmalıdır. Konuya en güzel örnek petrol ürünlerinde karşımıza çıkmaktadır. Dünyadaki en pahalı akaryakıtı kullanmamızın en temel nedeni vergi yükünün çok yüksek olmasıdır.

Av. Abdullah Alaboğa

KAYNAKÇA:

Veli Özer Özbek; Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı, Genel hükümler, İzmir , 2. baskı, seçkin kitabevi.

Sedat Bakıcı;Ceza Hukuku Genel Hükümler,Adalet Yayınevi,2007,Ankara

Centel,Zafer,Çakmut;Türk Ceza Hukukuna Giriş,3.Baskı,Beta Yayınevi

Ersan Şen;Yeni Türk Ceza Hukuku Yorumu

Çilesiz Seyfettin, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Ankara 2011

----------------------------------------------------

[1] Çilesiz Seyfettin, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Ankara 2011, s. 35

[2] Çilesiz Seyfettin, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Ankara 2011,S. 36

[3] Sedat Bakıcı Ceza Hukuku Genel Hükümler Ankara 2007 S. 946

[4] (Centel, Zafer Çakmut-Türk Ceza Hukukuna Giriş 3 baskı S. 610, 680, Prof. Dr. Ersan Şen-Yeni Türk Ceza Kanunu yorumu 2006 S. 161, 198, Doç. Dr. Veli Özer Özbek-Yeni Türk

Ceza Kanunun Anlamı, Genel Hükümler, İzmir Şerhi 2.Baskı S.495, 514, Bakıcı Ceza Hukuku Genel Hükümler 2007 S.946, 985

[5] Balcı, Murat, Petrol Kaçakçılığı Suçları ve Petrol Piyasası Kanununda Düzenlenen Kabahatler, Ankara 2010,s.60. (

Ülkemizdeki sigara kaçakçılığı fiillerinin yoğunluğuna örnek olarak bkz.

[6]4733 sayılı kanunun 8 . maddesi